Amerikan modeli demokrasi ve darbeler
Cemil Özyurt yazdı
Cemil Özyurt "ATLANTİK KIYISINDAN" Paralimani.com
Amerika, CIA vasıtasıyla dünya genelinde 65'ten fazla hükümetin devrilmesine neden oldu. Binlerce insan öldü, sürüldü, yaralandı.
Dünya genelinde kayıtlara geçen 104 farklı ülkede, 349 darbe gerçekleştirilmiş. Haiti 1806-1991 yılları arasında 25 darbe ile ilk sırada. Bolivya'da 14, Afganistan'da 12, Tayland'ta 11 darbe ile en fazla darbe yapılan ülkeler olarak sıralanıyor.
Darbelerin yoğunlaşması 1950'lerden sonra ABD ile Sovyetler arasında Soğuk Savaşın kızıştığı dönemde denk geliyor. Amerika'nın 1. ve 2. Dünya Savaşları'nda takındığı tutumla dünya genelinde ezilen halklar arasında topladığı sempati, 1950'li yıllarla birlikte hızla erozyana uğradı.
Son aylarda Brezilya'da, Türkiye'de, Mısır'da yaşananlara biraz tarihe bakarak cevap aramak yerinde olacak. CIA'nın Türkiye'de yaşanan Gezi olaylarında aktif bir rol üstlendiğine inanmamakla birlikte, bugüne dek dünyada darbe süreçlerine nasıl karıştığına göz atmakta fayda var.
Amerika, CIA vasıtasıyla dünya genelinde 65'ten fazla hükümetin devrilmesine neden oldu. Binlerce insan öldü, sürüldü, yaralandı.
1954 yılında Guetamala'da toprak reformu yapan Başkan Jacobo Árbenz Guzmán'ı (1950–54) koltuğunda etmek Amerikalı muz üreticisi United Fruit Company'nin Dulles kardeşler ile birlikte yürürlüğe koyduğu darbe, CIA'nin Latin Amerika'daki ilk darbesi olarak kayıtlara geçti. United Fruit, Guetemala'daki tarım arazilerinin yüzde 42'sine sahipti ve United Fruit Company'de hisseleri bulunan CIA Direktörü Allen Welsh Dulles ve Amerika Savunma Bakanı kardeşi John Foster Dulles'in orkestra şefliğini yaptı. CIA destekli darbe, toprak reformu ile kaybedecekleri muz sahalarını korumak amaçlıydı. Ancak kamuoyuna Sovyet kontrolünde bir ülkenin tüm Latin Amerika'ya yayılacağı ve anti-komünizm propagandası pompalandı. Guetamala'ya özel uçaklarla gazeteciler götürülüp kominizmin nasıl adım adım ülkeye ele geçirdiği tezi işlendi. New York Times'ın ülkeye gidip gerçekleri ortaya çıkarmaması ve özel haber yapmaması için CIA çaba harcadı. Ülkedeki kilisi, ordu ayaklandırıldı. Ülkenin seçilmiş başkanı Guzman, Meksika'ya kaçmak zorunda kaldı. Guetemala'nın fakir halkına dağıttığı topraklar sonunu hazırladı.
1953 yılında İran'da Amerikan ve İngiltere destekli gerçekleştirilen askeri darbe ise ülkenin seçilmiş başbakanı Mohammad Mosaddegh'i koltuğundan etti. Mosaddegh ne yapmıştı? 1913 yılından beri Anglo-Persian Oil Company'nin (sonra BP oldu) kontrolünde olan ülkedeki petrol endüstrisini devletleştirmişti. İran petrolü, halkın çıkarlarına bırakılmayacak kadar önemliydi! CIA Direktörü Dulles, İngiltere gizli servisi ile yine işi finans edenlerin başındaydı. Mosaddegh, 1952'de 79 sandalyeli Meclis'in 49 koltuğunu kazanarak Başbakan olmuştu. Ülke İran Şahı Rıza Pehlevi'ye bırakıldı.
Şili lideri Salvador Allende, 1973 yılında İngiliz savaş uçaklarının bombaladığı başkanlık sarayında son ses kaydını yaptı. Halkın oyuyla geldiğini ve baskıya boyun eğmeyeceğini söyledikten sonra intihar etti. CIA destekli darbeyle devrilen Allende, 1970 seçimlerinde 2.9 milyon oyun, yüzde 36.6'sının yani 1 million 70 bin oy olarak iktidara gelmişti. Sosyalizmin Şili üzerinden yayılacağından korkan Amerika, yine bir darbeyle halkın seçimini askıya aldı. Allende'den sonra koltuğa oturan diktatör Augusto Pinochet 30 binden fazla insanın ölümüne sebep oldu. 1980'de İstanbul CIA şefliği de yaptıktan sonra Latin Amerika'ya giden Duane Clarridge, öldürülenlerin 30 bin kişi olmadığını sadece ve sadece 7 bin olduğunu savunsa da…
1964 yılında Brezilya'nın Başkanı João Goulart, Amerika'nın desteğiyle gerçekleştirilen darbede koltuğunu orduya terketti. Brezilya İşçi Partili Goulart, Brezilyalıların daha rahat yaşaması için planladığı reform, sağcı partiler ve ordu tarafından sosyalist tehlike olarak görüldü. Düzenlenen büyük gösterilerle hükümet zorda bırakıldı. ABD'nin de desteğiyle iktidara gelen askerler 1985'e kadar yönetimde kaldı. Goulart, 1963 yılında yapılan referandumda parlementer sisteme karşı başkanlık sistemini savunmuş ve oyların yüzde 80'ini başkanlık sistemine lehine alarak başkanlık koltuğuna oturmuştu. Demokrasi sandıktan ibaret değildi, Goulart'ta bunu tadanlardan oldu.
ABD'nin 2002 yılında Venezüella'da nerdeyse gerçekleştirmeyi başardığı Hugo Chavez'e karşı yapılan darbe ise 1 milyonu aşkın Chaves destekçisinin başkanlık sarayını sarması ile yarıda kaldı. Petrol şirketlerini devletleştiren ve yoksullar arasında büyük popularite kazanan Chavez'in dikdatörlük ve zorbalıkla ülkeyi yönettiğini savunan mutlu azınlığın başlattığı protesto yürüyüşü, başkanlık sarayına yönlendirildi. Chavez yanlıları ile karşılaştıran gösterilcilere sniper'larla ateş açıldı ve 19 kişi öldürüldü, 60 kişi yaralandı. Ölenlerin Chavez'in paramiliterleri tarafından yapıldığı medya aracılığıyla servis edildi. Aynı gün generaller yaptıkları açıklama ile Chavez'in yanında yer almadıklarını açıkladı. Chavez başkanlık sarayından helikopterle alınıp bilinmeyen bir yerde göz altına alındı. Venezüela Ticaret ve Sanayi Odaları Federasyonu Başkanı İşadamı Pedro Carmona başkan olarak yemin ettirildi. Parlemento askıya alındı. Ölen 19 kişinin çatılara konuşlanan gizli servis elemanlarınca öldürüldüğü, Chavez'in istifayı kabul etmediği, askerlerin yaptığı ultimatomun olaydan bir kaç gün önce videoya alındığı ve her şeyin bir senaryo olduğu ortaya çıkınca halk sokaklara döküldü. Oyları ile seçtikleri Chavez'i geri koltuğuna oturttu. 11-13 Nisan 2002 tarihlerinde 47 saat boyunca iktidar koltuğu Amerikan yanlıları ile Chavez destekçileri arasında gidip geldi. Seçimlerde sırasıyla 1998'de yüzde 56, 2000'de yüzde 59, 2006'da yüzde 62, 2012'de yüzde 55 oy desteği ile iktidara gelen Chavez, az kalsın Amerikan destekli bir darbeye kurban gidiyordu.
Tüm bu örnekleri niye mi yazdım? Son 60 yılda 65'ten fazla halkın oyları ile seçiken hükümetleri darbeler ile deviren Amerika'nın Mısır'da gerçekleştirilen darbeye niye tepki vermediğini merak edenlerin meraklarını gidermek için.
Avustralyalı gazeteci John Pilger'in 2007 yılında hazırladığı ''War on Democracy'' belgesinde konuşan ve CIA'de 1957-68 arası ajanlık yapan Philip Agee: ''CIA'deyken demokrasiye bir değer vermezdik. Yani bir hükümet seçimle başa gelmişse ve bizimle işbirliği yapıyorsa güzel. Ama işbirliğini reddederlerse, demokrasi bize hiç birşey ifade etmez. Bugün de ifade edeceğini sanmıyorum," diyordu. Yani Amerika için demokrasi ve seçim çok bir anlam ifade etmiyor en azından son 60 yıldır karnesi bunu açıkça gözler önüne seriyor.
LATİN AMERİKA'DA AMERİKA'NIN KARIŞTIĞI DARBELER
Guatemala 1954
British Guiana (Guyana) 1953-64
Küba 1959-günümüze
Ekvador 1960-63
Brezilya 1961-64
Peru 1960'lar
Dominik Cumhuriyeti 1963-65
Uruguay 1964-1970
Şili 1964-1973
Bolivya 1964-75
Arjantin 1970'ler
Nikaragua 1978-1990
Honduras 1980'ler
Grenada 1979-1983
El Salvador 1980-92
Haiti 1987-94
Panama 1989
Mexico, Peru ve Kolombiya 1990'lardan günümüze
Venezuela 2002.
* Brazilya, Venezuela, Bolivya, Arjantin, Uruguay, Şili son beş yılda sol görüşlü hükümetler iş başına geldi.