Merkez Bankası nasıl bir yol izleyecek?

IŞİD tehdidi ile Irak'ta gün geçtikçe artan tansiyon piyasada ne gibi risklerin oluşmasına sebep olacak?

ABD borsalarında üst üste gelen rekorlara rağmen gelişmekte olan ülke borsalarından negatif ayrışan yurtiçi piyasasının ne gibi risklerin beklediğini Ali Ağaoğlu Vatan gazetesinde bugünkü yazsında ortaya koydu.

İşte Ali Ağaoğlu'nun bugünkü köşe yazısı:

ABD’nin Dow Jones Endeksi tarihi rekorlarını kırarken bizim hem gelişmiş hem de ‘MSCI Gelişen Ülke Borsaları Endeksi’nden negatif ayrışmamız Irak’ta yaşanan risklerden kaynaklanıyor.

IŞİD’e alışamamışken ismini İslam Devleti’ne (İD) değiştiren örgüt Ramazan ayında da ilerlemesini sürdürüyor ve özellikle de ele geçirdiği yerlerdeki Şiiler için kutsal sayılan türbeleri, camileri yıkarak bölgedeki gerilimin daha da tırmanmasına neden oluyor.

Irak Devlet Başkanı Maliki ‘Yerimden kıpırdamam’ derken, Kuzey Irak Kürt Bölgesi’nde referandum hazırlıklarına başlandığı haberleri geliyor. Kürdistan’ın bağımsızlığını ilân etmesi bölgedeki denklemi değiştirecek. Merkezi Irak Hükümeti’nden ayrı olarak Kürt Bölgesi ile “bağımsız” petrol anlaşmaları yapmış olmamız bir anlamda bu yeni devleti tanıyabileceğimiz olarak yorumlansa da şimdilik bunlar yorum aşamasında.

Draghi rahatlattı

Asıl soru; İD’nin Şii cami ve türbelerine karşı giriştiği “yıkım” hareketine İran’ın nasıl tepki vereceği. Daha önceki günlerde bunların kendisi için “kırmızı çizgi” olduğunu söyleyen İran’ın tepkisini “askeri” olarak dile getirmesi bölgedeki tansiyonu çok yükseltebilir.

Güneyimiz gerçekten ısınıyor! Sadece güneyimiz mi?

Aralarında Türkiye’nin de bulunduğu NATO ülkelerinden 13 savaş gemisinin Karadeniz’de 4-13 Temmuz tarihleri arasında Bulgaristan açıklarında “Breeze-2014” tatbikatı başlatmasına Rusya’nın yanıtı gecikmedi. Kırım’ın Sivastopol üssünde konuşlanan Rus donanmasına bağlı 20 savaş gemisi NATO ile eş zamanlı tüm Karadeniz sularında kendi tatbikatını başlattığını ilan etti. ”

İşimiz gitgide zorlaşıyor. Kuzeyden, güneyden sürekli savaş haberleri veya gerilimin arttığına dair haberler geliyor. Tarihsel hamlelerin yapıldığı, sınırların değiştiği bugünlerde piyasalarda “destek-dirençlerden” söz etmek biraz da abesle iştigal gibi geliyor bana. Yine de bakmakta fayda var.

Görünen o ki ne Ukrayna ve Karadeniz’deki ne de sınırlarımızdaki gelişmeler henüz daha piyasalarımız tarafından çok da “abartılı” bir şekilde “fiyatlanmıyor”! ABD’nin Dow Jones Endeksi tarihi rekorlarını kırarken bizim hem gelişmiş, hem de “MSCI Gelişen Ülke Borsaları Endeksi”nden negatif ayrışmamız biraz da bu risklerden kaynaklanıyor olsa gerek!

Geçtiğimiz hafta ABD’de Tarım Dışı İstihdam (TDİ) verisi 215 bin kişilik bir artış beklenirken, 288 binlik bir artış olarak açıklandı. İşsizlik oranının da yüzde 6.3’ten 6.1’e gerilemesi normal şartlar altında piyasalarca “ABD toparlanıyor, Fed’in faz artış kararı öne çekilebilir diye yorumlanıp, borsa ve piyasaları “vurabilirdi”. Ancak ECB’den Draghi’nin konuşması bu korkuyu bir parça nötralize etti. Parasal genişlemenin 1 trilyon euronun üzerine de çıkabileceğini söylemesi piyasaların yaz ortasında “kırılmasını” önledi. Sadece TDİ verisi sonrası (TDİ verisi; 4 Temmuz ABD’de tatil olduğundan ECB ile aynı günde açıklandı!) piyasaları ipten almakla yetinmedi, Dow Jones Endeksi’ne de 17.074 ile “gün içi”, 17.068 ile de “kapanış” rekoru kırdırdı!

Wall Street yeni rekor kırabilir mi?

Mayıs’ta “satış yemeyen” gelişmiş ülke piyasaları yükselişlerini sürdürüyor. Bu ve önümüzdeki hafta içinde Dow Jones Endeksi’nde 17.230 seviyesine kadar bir yükseliş olması “sürpriz” olmayacak. Ancak ABD 10 yıllık tahvil getirilerinin geçtiğimiz hafta 50 günlük basit Hareketli Ortalaması’nı (HO) yukarı kırdığını ve 200 günlük HO’yı “şimdilik geçemediğini” unutmayalım. Yakın gelecekte 10 yıllık getirileri 2.71 seviyesinin üzerine çıkması olasılığı artmış durumda böylesi bir durumda Dow Jones’ta yeni rekorlar kırılsa da kalıcı ol(a)mayacaktır!

Merkez Bankası’nda ‘bekle-gör’ dönemi

Merkez Bankası Haziran ayından başlayarak enflasyonda önemli düşüşler olmasını bekliyor ve piyasayı da buna hazırlamıştı.

3 Temmuz’da Haziran ayı verisi açıklanmadan önce piyasalar fiyatların ya sabit kalmasını ya da yüzde 0.25 seviyesinde “düşmesini” beklerken, TÜFE yüzde 0.31 artış olarak açıklandı. Bu veri bir anda MB’nin 17 Temmuz’da yapacağı toplantıdan gelebilecek bir “faiz indirimi” olasılığını azalttı. Hem bono hem de borsa cephesinde moraller bozuldu! Haksız da sayılmazlar. Enflasyon düşecek, bundan destek alan MB de politikacıları memnun edebilecek bir “indirime gidebilecekti”. Ancak bu olasılık azalmış durumda. Benim “erken tahminim” MB’nin bu toplantıda “bekle-gör” politikası izleyeceği yönünde. MB’nin bekleyip, durumun netleşmesinden sonra bir aksiyon alması daha doğru bir hamle olacaktır.
Sonraki Haber