Yatırımcı yol ayrımında
Borsa İstanbul, 2010 yılından bu yana yılın son çeyreklerinde "bir yükseliş, bir düşüş" örüntüsünde hareket ederken, analistler, bu yılın son çeyreğinde yoğun bir gündemin piyasaların yönü üzerinde belirleyici olacağını vurguluyor.
Borsa İstanbul'un geçen 5 yıldaki son çeyrek performansına bakıldığında, yükseliş ve düşüşlerin sırasıyla birbirini takip ettiği dikkati çekiyor.
Yıllara göre son çeyrek değişimleri değerlendirildiğinde, BIST 100 endeksinin 2010'da yüzde 0,34 yükseldikten sonra 2011'de yüzde 14,12 değer kaybettiği, 2012'de yüzde 17,79 kazanç elde etmesinin ardından ise 2013'te yüzde 8,97 gerilediği görülüyor. Endeks, 2014'te ise tekrar pozitif bir performans göstererek yüzde 14,39 değer kazanmıştı.
2010 yılından beri son çeyreklerde görülen bir yükseliş bir düşüş örüntüsünün bu yıl da sürüp sürmeyeceği merak edilirken, analistlerin genel beklentisi riskler kadar fırsatlarında son çeyrekte öne çıkabileceği yönünde...
ABD Merkez Bankası'nın (Fed) eylül toplantısında faizleri değiştirmemesinin yanı sıra, Başkan Janet Yellen'ın hafta içi yaptığı açıklamalar sonrasında faiz artırımı beklentilerinin son çeyrekte yoğunlaştığını aktaran analistler, yurt içinde ise genel seçim ve ardından izlenecek politik gelişmelerin gündemin en üst sırasında yer alacağını kaydediyor.
Analistler, yıl başından bu yana yaklaşık yüzde 13 değer kaybeden BIST 100 endeksinin yıllık bazda da 5 yıldır "bir negatif, bir pozitif" seyir izlediğine işaret ediyor.
Geçen sene yıllık bazda yüzde 26,43 değer kazanan BIST 100 endeksinin son çeyrekteki performansının pozitif olsa bile yıllık bazda artıya geçme ihtimalinin düşük olduğunu öngören analistler, yurt içi ve yurt dışında piyasalardaki volatilitenin (oynaklığın) süreceğini tahmin ediyor.
"SON ÇEYREK VOLATİLİTE YÜKSEK OLACAK"
Turkish Yatırım Araştırma Bölüm Başkan Baki Atılal, hem yurt içinde hem de küresel piyasalarda 2015 yılının son çeyreğinde de volatilitenin yüksek kalmaya devam edeceğini belirterek, başta Fed ve Çin'in gündemin ilk sırasındaki yerlerini koruyacağını dile getiriyor.
Yılın son çeyreğinde ekim ve aralıkta iki ayrı Fed toplantısı olduğunu anımsatan Atılal, şunları kaydetti:
"Fed'in eylül toplantısındaki Çin ve gelişen piyasalar vurgusu sonrası her ne kadar ilk faiz artırımı için 2016 bile dillendirilmeye başlamış olsa da FOMC toplantıları piyasaların radarında kalmaya devam edecek. Haliyle bu toplantılardan çıkabilecek sonuçlara ilişkin beklentilere yol gösterecek olan işsizlik oranı, çekirdek enflasyon, büyüme gibi ABD ekonomisine ait major verilerle Çin'e dair haber akışı da takip edilmesi gereken veriler olacak.
Dünyanın en büyük emtia ithalatçısı olması bakımından Çin'in ekonomik performansı, ağır sanayi kollarındaki atıl kapasitenin durumu, Çin'e doğrudan yabancı sermaye akışları, imalattan hizmet sektörlerine yönelimin hızlanmaya devam edip etmeyeceği, global piyasalarda başta emtialar olmak üzere fiyatlamalara yön verecek en önemli unsurlar."
FED VE ÇİN İZLENECEK
Atılal, yılın son çeyreğinde Fed ve Çin'in dışında, Türkiye'nin en büyük ihracat pazarı olması bakımından Avro Bölgesi ekonomisinin performansının da izleneceğini söyledi.
Son yapılan Avrupa Merkez Bankası (ECB) toplantısında büyüme ve enflasyon tahminlerinin aşağı yönlü revize edilmesine işaret eden Atılal, parasal genişlemenin Eylül 2016'nın da ötesine uzanabileceği vurgusuna dikkati çekti.
Atılal, yurt içinde piyasaların 1 Kasım seçimlerinden çıkacak neticeye göre daha hareketli geçme ihtimalinin söz konusu olduğunu kaydederek, şöyle devam etti:
"Siyasi dengelerin öngörülebilir bir süre içinde yerine oturması halinde Çözüm Süreci'nin devam edip etmeyeceği, yapısal reformların uygulanmasına ilişkin kararlılık, TCMB'nin adımları ve kredi derecelendirme kuruluşlarının kasım ve aralık aylarında yapması beklenen Türkiye değerlendirmelerinin yurt içi piyasalarda fiyatlamaları önemli ölçüde etkileme gücüne sahip gündem maddeleri olduğunu dile getiriyor."
BIST 100 endeksi için dolar bazında 22,500 seviyesinin ana destek konumunda olduğuna değinen Atılal, olumlu haber akışında 27,000 dolar direncinin kısa vadede geçilmesini beklemediklerini, bankacılık sektörünün ortalama fiyat çarpanlarının çok altında bir değerle işlem gördüğünü ifade etti.
Atılal, Türkiye'nin halen yüksek cari açık ve dış finansman ihtiyacı nedeniyle risk priminin düşmediğini, reel kesimin döviz ihtiyacının da yılın son çeyreğinde artacağına işaret ederek, 3,07 seviyesinin direnç konumunda olduğunu söyledi.
Olumlu senaryoda dolar/TL'nin 2,90 seviyesine kadar gerileyebileceğine dikkati çeken Atılal, olumsuz bir senaryoda ise 3.00 seviyesinin destek, 3,35 seviyesinin direnç olarak takip edileceğini bildirdi.
"FED PİYASALARI İKİYE BÖLDÜ"
Destek Menkul Değerler Araştırma Uzmanı Emre Özgüven de iç ve dış piyasada oldukça çalkantılı geçen bir yılın son çeyreğinde, ders alınmış her başarısızlığın aslında bir başarı olacağının akıllardan çıkarılmaması gerektiğini söyledi.
Yurt dışında Fed toplantılarının yanı sıra Çin'in büyüme verilerine bağlı olarak atabileceği yeni devalüasyon hamlelerinin yakından takip edileceğini aktaran Özgüven, yurt içinde ise gündemin ilk sırasında erken genel seçim olacağını kaydetti.
Özgüven, seçim sonrası hükümet kurulup kurulamayacağı sorusunun cevabının, ekonominin gidişatı açısından da kritik öneme sahip olacağına vurgu yaparak, "Bunun yanında artan jeopolitik riskler ve terör saldırıları, erken seçim sürecinin yarattığı belirsizlik ortamı ile derecelendirme kuruluşlarından 6 Kasım'da S&P'nin ve yine 4 Aralık'ta Moody's'in yapacağı değerlendirmelerin de yakından takip edilmesi gerekiyor" diye konuştu.
"DOLAR EN KÖTÜ SENARYODA 3.40 TL OLUR"
Özgüven, Fed ve seçim sonrası hükümet kurmaya yönelik kötümser senaryolarda dolar/TL'nin 3,30 - 3,40 aralığına kadar yükselebileceği tahmininde bulundu.
Seçim sonrası tek parti iktidarının çıkmaması, partilerin herhangi bir uzlaşıya varamaması ve kredi derecelendirme kuruluşlarının Türkiye'nin kredi notunu düşürmesi gibi durumların söz konusu olması durumunda bunun şok etkisi yaratabileceği uyarısında bulunan Özgüven, bunun da TL varlıklara yoğun satış dalgası getirebileceğini söyledi.
Özgüven, böyle bir durumda BIST 100 endeksinin 60.000 desteğinin gündeme gelebileceğini kaydetti.
Erken seçim sonuçlarının hükümet kurulumunu destekler şekilde gerçekleşmesi ve koalisyon veya tek partili hükümet kurulum sürecinin hızlı bir şekilde tamamlanmasının pozitif senaryoları olduğunu dile getiren Özgüven, "Seçim sonrası hükümetin kurulması ve TCMB'nin sadeleşme adı altında faiz artırımına gitmesi durumunda kurun 2,70 - 2,80 aralığını hedeflemesi beklenebilir. Böyle bir senaryoda endeks tarafında ise 85.000 - 88.000 bandına doğru yükselişler görülebilir" şeklinde konuşmasını tamamladı.
AA
Yıllara göre son çeyrek değişimleri değerlendirildiğinde, BIST 100 endeksinin 2010'da yüzde 0,34 yükseldikten sonra 2011'de yüzde 14,12 değer kaybettiği, 2012'de yüzde 17,79 kazanç elde etmesinin ardından ise 2013'te yüzde 8,97 gerilediği görülüyor. Endeks, 2014'te ise tekrar pozitif bir performans göstererek yüzde 14,39 değer kazanmıştı.
2010 yılından beri son çeyreklerde görülen bir yükseliş bir düşüş örüntüsünün bu yıl da sürüp sürmeyeceği merak edilirken, analistlerin genel beklentisi riskler kadar fırsatlarında son çeyrekte öne çıkabileceği yönünde...
ABD Merkez Bankası'nın (Fed) eylül toplantısında faizleri değiştirmemesinin yanı sıra, Başkan Janet Yellen'ın hafta içi yaptığı açıklamalar sonrasında faiz artırımı beklentilerinin son çeyrekte yoğunlaştığını aktaran analistler, yurt içinde ise genel seçim ve ardından izlenecek politik gelişmelerin gündemin en üst sırasında yer alacağını kaydediyor.
Analistler, yıl başından bu yana yaklaşık yüzde 13 değer kaybeden BIST 100 endeksinin yıllık bazda da 5 yıldır "bir negatif, bir pozitif" seyir izlediğine işaret ediyor.
Geçen sene yıllık bazda yüzde 26,43 değer kazanan BIST 100 endeksinin son çeyrekteki performansının pozitif olsa bile yıllık bazda artıya geçme ihtimalinin düşük olduğunu öngören analistler, yurt içi ve yurt dışında piyasalardaki volatilitenin (oynaklığın) süreceğini tahmin ediyor.
"SON ÇEYREK VOLATİLİTE YÜKSEK OLACAK"
Turkish Yatırım Araştırma Bölüm Başkan Baki Atılal, hem yurt içinde hem de küresel piyasalarda 2015 yılının son çeyreğinde de volatilitenin yüksek kalmaya devam edeceğini belirterek, başta Fed ve Çin'in gündemin ilk sırasındaki yerlerini koruyacağını dile getiriyor.
Yılın son çeyreğinde ekim ve aralıkta iki ayrı Fed toplantısı olduğunu anımsatan Atılal, şunları kaydetti:
"Fed'in eylül toplantısındaki Çin ve gelişen piyasalar vurgusu sonrası her ne kadar ilk faiz artırımı için 2016 bile dillendirilmeye başlamış olsa da FOMC toplantıları piyasaların radarında kalmaya devam edecek. Haliyle bu toplantılardan çıkabilecek sonuçlara ilişkin beklentilere yol gösterecek olan işsizlik oranı, çekirdek enflasyon, büyüme gibi ABD ekonomisine ait major verilerle Çin'e dair haber akışı da takip edilmesi gereken veriler olacak.
Dünyanın en büyük emtia ithalatçısı olması bakımından Çin'in ekonomik performansı, ağır sanayi kollarındaki atıl kapasitenin durumu, Çin'e doğrudan yabancı sermaye akışları, imalattan hizmet sektörlerine yönelimin hızlanmaya devam edip etmeyeceği, global piyasalarda başta emtialar olmak üzere fiyatlamalara yön verecek en önemli unsurlar."
FED VE ÇİN İZLENECEK
Atılal, yılın son çeyreğinde Fed ve Çin'in dışında, Türkiye'nin en büyük ihracat pazarı olması bakımından Avro Bölgesi ekonomisinin performansının da izleneceğini söyledi.
Son yapılan Avrupa Merkez Bankası (ECB) toplantısında büyüme ve enflasyon tahminlerinin aşağı yönlü revize edilmesine işaret eden Atılal, parasal genişlemenin Eylül 2016'nın da ötesine uzanabileceği vurgusuna dikkati çekti.
Atılal, yurt içinde piyasaların 1 Kasım seçimlerinden çıkacak neticeye göre daha hareketli geçme ihtimalinin söz konusu olduğunu kaydederek, şöyle devam etti:
"Siyasi dengelerin öngörülebilir bir süre içinde yerine oturması halinde Çözüm Süreci'nin devam edip etmeyeceği, yapısal reformların uygulanmasına ilişkin kararlılık, TCMB'nin adımları ve kredi derecelendirme kuruluşlarının kasım ve aralık aylarında yapması beklenen Türkiye değerlendirmelerinin yurt içi piyasalarda fiyatlamaları önemli ölçüde etkileme gücüne sahip gündem maddeleri olduğunu dile getiriyor."
BIST 100 endeksi için dolar bazında 22,500 seviyesinin ana destek konumunda olduğuna değinen Atılal, olumlu haber akışında 27,000 dolar direncinin kısa vadede geçilmesini beklemediklerini, bankacılık sektörünün ortalama fiyat çarpanlarının çok altında bir değerle işlem gördüğünü ifade etti.
Atılal, Türkiye'nin halen yüksek cari açık ve dış finansman ihtiyacı nedeniyle risk priminin düşmediğini, reel kesimin döviz ihtiyacının da yılın son çeyreğinde artacağına işaret ederek, 3,07 seviyesinin direnç konumunda olduğunu söyledi.
Olumlu senaryoda dolar/TL'nin 2,90 seviyesine kadar gerileyebileceğine dikkati çeken Atılal, olumsuz bir senaryoda ise 3.00 seviyesinin destek, 3,35 seviyesinin direnç olarak takip edileceğini bildirdi.
"FED PİYASALARI İKİYE BÖLDÜ"
Destek Menkul Değerler Araştırma Uzmanı Emre Özgüven de iç ve dış piyasada oldukça çalkantılı geçen bir yılın son çeyreğinde, ders alınmış her başarısızlığın aslında bir başarı olacağının akıllardan çıkarılmaması gerektiğini söyledi.
Yurt dışında Fed toplantılarının yanı sıra Çin'in büyüme verilerine bağlı olarak atabileceği yeni devalüasyon hamlelerinin yakından takip edileceğini aktaran Özgüven, yurt içinde ise gündemin ilk sırasında erken genel seçim olacağını kaydetti.
Özgüven, seçim sonrası hükümet kurulup kurulamayacağı sorusunun cevabının, ekonominin gidişatı açısından da kritik öneme sahip olacağına vurgu yaparak, "Bunun yanında artan jeopolitik riskler ve terör saldırıları, erken seçim sürecinin yarattığı belirsizlik ortamı ile derecelendirme kuruluşlarından 6 Kasım'da S&P'nin ve yine 4 Aralık'ta Moody's'in yapacağı değerlendirmelerin de yakından takip edilmesi gerekiyor" diye konuştu.
"DOLAR EN KÖTÜ SENARYODA 3.40 TL OLUR"
Özgüven, Fed ve seçim sonrası hükümet kurmaya yönelik kötümser senaryolarda dolar/TL'nin 3,30 - 3,40 aralığına kadar yükselebileceği tahmininde bulundu.
Seçim sonrası tek parti iktidarının çıkmaması, partilerin herhangi bir uzlaşıya varamaması ve kredi derecelendirme kuruluşlarının Türkiye'nin kredi notunu düşürmesi gibi durumların söz konusu olması durumunda bunun şok etkisi yaratabileceği uyarısında bulunan Özgüven, bunun da TL varlıklara yoğun satış dalgası getirebileceğini söyledi.
Özgüven, böyle bir durumda BIST 100 endeksinin 60.000 desteğinin gündeme gelebileceğini kaydetti.
Erken seçim sonuçlarının hükümet kurulumunu destekler şekilde gerçekleşmesi ve koalisyon veya tek partili hükümet kurulum sürecinin hızlı bir şekilde tamamlanmasının pozitif senaryoları olduğunu dile getiren Özgüven, "Seçim sonrası hükümetin kurulması ve TCMB'nin sadeleşme adı altında faiz artırımına gitmesi durumunda kurun 2,70 - 2,80 aralığını hedeflemesi beklenebilir. Böyle bir senaryoda endeks tarafında ise 85.000 - 88.000 bandına doğru yükselişler görülebilir" şeklinde konuşmasını tamamladı.
AA