Emekli olurken tazminat almanın yolu!
Emeklilik nedeniyle kıdem tazminatı alacakların dikkat etmesi gereken bazı konular var.
Bilindiği gibi, emekli olmak için gerekli olan yaş koşulu dışındaki diğer koşulları yerine getirdiğini belgeleyen işçi, kıdem tazminatını alıp işten ayrılabilmektedir. Star'dan Ahmet Metin Aysoy'un bugünkü yazısına göre; bu şekilde kıdem tazminatını alan işçinin başka bir işe girerek çalışması mümkün.
Peki, söz konusu işçinin işyerinde çalışırken başka bir işverenle iş görüşmesi yapıp, sözleşme imzaladığını, bu nedenle de işverenin işçinin emeklilik dolayısıyla kıdem tazminatı isteğini reddettiğini varsayalım. İşverenin kıdem tazminatını ödememesi üzerine işçinin işveren aleyhine açtığı davanın sonucu ne olabilir?
Yargıtay bu konudaki güncel kararında;
‘Somut uyuşmazlıkta, davacı işçinin davalı işyerinde çalışırken 17.09.2012 tarihinde işveren ile aynı faaliyet içerisinde olan ... ile iş görüşmesi yapıp 26.09.2012 tarihinde iş sözleşmesi imzaladığı, 03.10.2012 tarihli dilekçesiyle yaş hariç emeklilik nedeniyle iş sözleşmesini sonlandırıp kıdem tazminatının ödenmesini talep ederek işyerinden ayrıldığı ve ayrıldıktan 5 gün sonra 08.10.2012 tarihinde ....’ye ait işyerinde çalışmaya başladığı görülmektedir. Davacının çalışırken başka bir işverenle iş sözleşmesi imzalayıp ardından yaş hariç emeklilik koşullarının oluştuğu nedeniyle fesih hakkını kullanması ve iş sözleşmesini feshettikten sonra diğer işyerinde işe başlaması şeklinde gerçekleşen olayda fesih hakkının kötüye kullanıldığı, kötüye kullanılan hakkın korunmayacağı anlaşıldığından kıdem tazminatı isteminin reddi gerekirken kabulü hatalı olup bozmayı gerektirmiştir’ denilmektedir. ( 9.HD. 29.9.2016 tarih 2016/27010 E. 2016/16881 K) Söz konusu Yargıtay kararı, Medeni Kanunun 2. maddesine ve 4857 sayılı İş Kanununun 23.maddesine dayanmaktadır.
Türk Medeni Kanununun 2. maddesi uyarınca “herkes, haklarını kullanırken ve borçlarını yerine getirirken dürüstlük kurallarına uymak zorundadır. Bir hakkın açıkça kötüye kullanılmasını hukuk düzeni korumaz.” Objektif iyi niyet olarak da tanımlanan ve dürüstlük kuralını düzenleyen madde, bütün hakların kullanılmasında dürüstlük kuralı çerçevesinde hareket edileceğini ve bir kimsenin başkasını zararlandırmak ya da güç duruma sokmak amacıyla haklarını kötüye kullanılmasını yasanın korumayacağını belirtmiştir. Bu nedenle iş ilişkisinde de fesih hakkını kullanan tarafın bu kurala dikkat etmesi gerekir. Diğer taraftan 4857 sayılı İş Kanununun 23. maddesinde açıkça “Süresi belirli olan veya olmayan sürekli iş sözleşmesi ile bir işverenin işine girmiş olan işçinin, sözleşme süresinin bitmesinden önce yahut bildirim süresine uymaksızın işini bırakıp başka bir işverenin işine girer ve bu nedenle iş sözleşmesini feshederse doğrudan, yeni işverenin de bazı koşullarda işçi ile birlikte sorumlu olacağı” açıkça düzenlenmiştir. Sözün özü, işçinin iş yerinde çalışırken başka bir işverenle görüşerek iş sözleşmesi imzalayıp, ardından yaş hariç emeklilik koşullarını sağlamış olduğu gerekçesiyle kıdem tazminatını talep ederek, işten ayrılmasının ve yeni işte çalışmaya başlamasının, hakkın kötüye kullanılması olarak kabul edilebileceği, dolayısıyla da işçinin kıdem tazminatı alma hakkını yitirilebileceği hususuna dikkat etmesinde yarar vardır.
Peki, söz konusu işçinin işyerinde çalışırken başka bir işverenle iş görüşmesi yapıp, sözleşme imzaladığını, bu nedenle de işverenin işçinin emeklilik dolayısıyla kıdem tazminatı isteğini reddettiğini varsayalım. İşverenin kıdem tazminatını ödememesi üzerine işçinin işveren aleyhine açtığı davanın sonucu ne olabilir?
Yargıtay bu konudaki güncel kararında;
‘Somut uyuşmazlıkta, davacı işçinin davalı işyerinde çalışırken 17.09.2012 tarihinde işveren ile aynı faaliyet içerisinde olan ... ile iş görüşmesi yapıp 26.09.2012 tarihinde iş sözleşmesi imzaladığı, 03.10.2012 tarihli dilekçesiyle yaş hariç emeklilik nedeniyle iş sözleşmesini sonlandırıp kıdem tazminatının ödenmesini talep ederek işyerinden ayrıldığı ve ayrıldıktan 5 gün sonra 08.10.2012 tarihinde ....’ye ait işyerinde çalışmaya başladığı görülmektedir. Davacının çalışırken başka bir işverenle iş sözleşmesi imzalayıp ardından yaş hariç emeklilik koşullarının oluştuğu nedeniyle fesih hakkını kullanması ve iş sözleşmesini feshettikten sonra diğer işyerinde işe başlaması şeklinde gerçekleşen olayda fesih hakkının kötüye kullanıldığı, kötüye kullanılan hakkın korunmayacağı anlaşıldığından kıdem tazminatı isteminin reddi gerekirken kabulü hatalı olup bozmayı gerektirmiştir’ denilmektedir. ( 9.HD. 29.9.2016 tarih 2016/27010 E. 2016/16881 K) Söz konusu Yargıtay kararı, Medeni Kanunun 2. maddesine ve 4857 sayılı İş Kanununun 23.maddesine dayanmaktadır.
Türk Medeni Kanununun 2. maddesi uyarınca “herkes, haklarını kullanırken ve borçlarını yerine getirirken dürüstlük kurallarına uymak zorundadır. Bir hakkın açıkça kötüye kullanılmasını hukuk düzeni korumaz.” Objektif iyi niyet olarak da tanımlanan ve dürüstlük kuralını düzenleyen madde, bütün hakların kullanılmasında dürüstlük kuralı çerçevesinde hareket edileceğini ve bir kimsenin başkasını zararlandırmak ya da güç duruma sokmak amacıyla haklarını kötüye kullanılmasını yasanın korumayacağını belirtmiştir. Bu nedenle iş ilişkisinde de fesih hakkını kullanan tarafın bu kurala dikkat etmesi gerekir. Diğer taraftan 4857 sayılı İş Kanununun 23. maddesinde açıkça “Süresi belirli olan veya olmayan sürekli iş sözleşmesi ile bir işverenin işine girmiş olan işçinin, sözleşme süresinin bitmesinden önce yahut bildirim süresine uymaksızın işini bırakıp başka bir işverenin işine girer ve bu nedenle iş sözleşmesini feshederse doğrudan, yeni işverenin de bazı koşullarda işçi ile birlikte sorumlu olacağı” açıkça düzenlenmiştir. Sözün özü, işçinin iş yerinde çalışırken başka bir işverenle görüşerek iş sözleşmesi imzalayıp, ardından yaş hariç emeklilik koşullarını sağlamış olduğu gerekçesiyle kıdem tazminatını talep ederek, işten ayrılmasının ve yeni işte çalışmaya başlamasının, hakkın kötüye kullanılması olarak kabul edilebileceği, dolayısıyla da işçinin kıdem tazminatı alma hakkını yitirilebileceği hususuna dikkat etmesinde yarar vardır.