2023 hedefine yeşil ışık!

Kemal Derviş'ten Türkiye değerlendirmesi...

Eski Devlet Bakanı ve ABD'deki düşünce kuruluşu Brookings Enstitüsü'nün Başkan Yardımcısı Kemal Derviş, ''Türkiye'nin 2023 hedefine ulaşılabilmesi veya çok yaklaşması için yatırım oranının ortalamada yüzde 23-24'ten az olmaması, yurt içi tasarrufların da yaklaşık yüzde 18-19 olması gerekir ki, cari açık, gelişmekte olan piyasa ekonomileri için tedbirli üst limit olarak gördüğüm yüzde 5'lik düzeyin altında kalabilsin'' dedi.

Derviş, Türkiye'nin Amerikalı Dostları (American Friends of Turkey) Derneği tarafından 10 Kasım Atatürk'ü anma etkinlikleri kapsamında Türkiye'nin Washington Büyükelçiliği'nde düzenlenen ''Cumhuriyet'in 100. Yıldönümü Yolunda Türkiye'' başlıklı programda konuştu.

Türkiye'nin 2023 hedeflerinde ekonomik başarının çok önemli olduğunu belirten Derviş, çok düşük gelir düzeyiyle yaşamına başlayan Türkiye Cumhuriyeti'nin, büyük zorluklardan sonra dünyanın en dinamik ekonomilerinden biri haline geldiğini söyledi.

Derviş, 1946'dan 2002'ye kadar ortalama Gayri Safi Yurtiçi Hasıla'nın (GSYH) büyüme oranının, uluslararası deneyimin orta ve yüksek kısmında gerçekleşerek yaklaşık yüzde 5 olduğunu ifade ederek, ''Fakat hızlı büyümenin olduğu yılların yanında, 1980, 1994, 1999, 2001 ve yine 2009'daki gibi kriz ve negatif büyüme yılları da oldu. Bu kötü yıllar ortalama performansı da düşürdü. Bu negatif büyüme yılları olmasaydı, Türkiye dünyanın en hızlı büyüyen ekonomilerinden biri olurdu'' dedi.

Son 10 yılda da ortalama büyümenin yine yaklaşık yüzde 5 olduğuna işaret eden Derviş, ''Kişi başı ekonomik büyüme, yüzde 3,7 olarak gerçekleşti. Nüfus artış hızı çok daha düşük olduğundan yüzde 5 büyüme oranı, 20 ya da 30 yıl öncesine göre daha iyi bir kişi başı büyüme başarısı. Eğer Amerika'nın emlak kredileri krizi felaketiyle ilişkili olan 2008 ve 2009 yıllarını çıkartırsak, Türkiye'de GSYH büyümesi fevkalade bir yüzde 7 ortalamasında olacaktı'' ifadesini kullandı.

''TÜRKİYE EKONOMİSİ HALA DIŞ ŞOKLARA KARŞI HASSAS"

Derviş, ancak ''çok düşük kişisel yurt içi tasarruf oranını yansıtarak süregelen yüksek cari açığın hala Türkiye ekonomisini dış şoklara karşı hassas kıldığına'' dikkati çekerek, şunları kaydetti:

''Türkiye, kamu borçlanma oranını, dönemimizdeki 2001-2002 reformları sayesinde ve sonradan Adalet ve Kalkınma Partisi hükümetleri tarafından izlenen sıkı maliye politikasıyla düşürebildi. Türkiye'nin şu anki kamu borcu, GSYH'nin yaklaşık yüzde 38'i. Bunu Amerika'daki ve Avrupa'daki yüzde 80'den fazla olan oranlara, hatta İtalya gibi ülkelerde yüzde 120'lere varan kamu borcu oranıyla karşılaştırın.

Ne var ki, Türkiye'de yurt içi özel sektör tasarrufu, uluslararası standartlara göre çok düşük. Dolayısıyla ekonomi dış sermaye girişine çok bağımlı olmaya devam ediyor. Dış sermaye girişi üretim kapasitesi yaratan uzun dönemli yatırıma dönüştüğü zaman bu pek sorun yaratmaz. Fakat sermaye girişinin yaklaşık 3'te 2'si, çok daha spekülatif ve kısa dönemli nitelikte. Bu da rahatsız edici derecede potansiyel volatiliteye neden oluyor.

2023 yılı itibariyle dünyanın en büyük 10 ekonomisinden biri olabilmek için, Türkiye'nin yılda ortalama yüzde 7 oranında büyümesi, bu büyümenin, Türk Lirası'nın yalnızca spekülatif para akışını değil, uzun vadeli üstün üretim performansını yansıtan bir değer kazanma süreciyle birleşmesi gerekir. Ayrıca, büyüme tek başına yegane hedef olamaz. Büyümenin meyvelerinin adil dağılımı, 2023 vizyonunun daha açık bir şekilde parçası olmalıdır.''

''MÜMKÜN AMA ULAŞILMASI ZOR BİR HEDEF"

Türkiye'nin 2023 hedefine ulaşılabilmesi veya çok yaklaşması için yerine getirilmesi gereken bazı temel koşullar bulunduğunu belirten Derviş, ''Yatırım oranının ortalamada yüzde 23-24'ten az olmaması, yurt içi tasarrufların da yaklaşık yüzde 18-19 olması gerekir ki, cari açık, gelişmekte olan piyasa ekonomileri için tedbirli üst limit olarak gördüğüm yüzde 5'lik düzeyin altında kalabilsin. Bu, Türkiye'nin yurt içi tasarruflarında 2010-2011 dönemine kıyasla yüzde 5-6 puan kadar artışa tekabül eder. Bu mümkün, fakat ulaşılması zor bir hedef'' dedi.

Derviş, bir ülkenin tasarruf oranını arttırmak için sihirli bir değnek olmadığına vurgu yaparak, istikrarlı makro ekonomi, güçlü ve iyi düzenlenmiş finans sektörü, yatırımdan elde edilen özendirici kar oranı, aynı zamanda uzun dönemli birikimleri ve yatırımı ödüllendiren vergi sisteminin arzu edilen özellikler olduğunu kaydetti. Derviş, iyi kaynak dağıtımı ve yüksek yatırım oranı için piyasa ekonomisini düzenleyen kuralların da açık ve şeffaf olması gerektiğini belirterek, politikacıların ekonomide mali planlamalar, stratejiler gibi uzun vadeli hedeflere odaklanması gerektiğini söyledi.

Türkiye'nin bu konuda yaptığı yapısal reformların çok önemli olduğunu ve bunların korunması gerektiğini ifade eden Derviş, politikacıların bu reformlardan en ufak geri adım atması halinde Türk ekonomisinin sorun yaşayacağı uyarısında bulundu.

Tüm bu unsurların vatandaşların da geleceğe güven duygusuyla bakmalarını sağlayacağından ekonomik başarı için temel unsur olduğunu vurgulayan Derviş, ekonomiyi ve yatırımları da etkileyeceğinden 2023'e kadar ülkenin uzun vadeli iç istikrarının sağlanmasının da bu noktada önemine işaret etti.
Sonraki Haber