400 bin liralık aracı 50 bin liraya getirmişler!

Sibel Can'ın cipine el konmasının ardından en çok kullanılan 3 yöntem açığa çıktı!

Sibel Can'ın cipine el konulmasıyla gündeme gelen lüks araç ithalatındaki usulsüzlükler yüzünden 900 milyon liralık vergi kaybı oluştuğu ifade ediliyor. Maliye ile Gümrük ve Ticaret Bakanlığı konuya el atarken, yapılan ilk değerlendirmelere göre söz konusu usulsüzlüğün, 'aracın tam donanımının eksik gösterilmesi', 'zincir satışlarla (ikinci el) değerinin düşürülmesi' ve 'kiralama şirketleri üzerinden' olmak üzere 3 farklı şekilde yapıldığı tespit edildi.
şikayetvar.com sitesinin otomotiv sektörüne ilişkin yaptığı bir araştırma, şaşırtıcı sonuçları ortaya çıkardı. Araştırmaya göre Türkiye'de kullanılan birçok lüks araç üzerinden önemli bir vurgun yapılıyor. Site, bazı Türk firmalarının başta Almanya'dan olmak üzere, yurt dışından aldığı araçları, kendi paravan firmalarına satış yapıyor gibi göstererek piyasaya sürdüğünü iddia etti. Konu ile ilgili kendilerine çok sayıda şikayet geldiğini belirten site yetkilileri, görüştükleri üst düzey bürokratların da araçların Türkiye'ye usulsüz olarak sokulduğunu teyit ettiğini öne sürdü.
İnternet sitesinin kendisine gelen şikayetler üzerinden yaptığı araştırmaya göre lüks araçlar yurda daha çok eksik fatura ve sahte belge düzenlenerek sokuluyor. Araçlar yetkili distribütör kanalı ile değil de imal edildikleri ülkelerde vergisiz ve faturası kendisi veya başka bir aracı/komisyoncu şirket üzerine kesilmiş olarak ithal ediliyor. İthalatçı, ilişkide bulunduğu paravan şirketler aracılığıyla araçların sürekli fiyatını indirerek seri şekilde birbirine satışını yapıyor.

Fiyat düşük gösterildiği için de daha az ÖTV ve KDV ödeniyor.

Halihazırda 2000 cc'lik lüks bir araç ithal ederken; Özel Tüketim Vergisi (ÖTV), Gümrük Vergisi (GV) ve Katma Değer Vergisi (KDV) dahil, firma kârı hariç olmak üzere; araç AB ülkelerinden ithal ediliyor ise yüzde 171,4, AB dışı ülkelerden ithal ediliyor ise yüzde 198,54 vergi ödenmesi gerekiyor. Türkiye'ye ithalatta yapılan usulsüzlükler kanalıyla yılda 10 bin aracın sokulduğu tahmin ediliyor. Almanya'da 46 bin Euro'dan (yaklaşık 108 bin lira) satılan bir lüks aracın Türkiye fiyatı vergilerle birlikte 84 bir Euro'ya (yaklaşık 198 bin lira) çıkıyor. Arada 90 bin liralık fark oluşuyor. Doyasıyla yıllık vergi kaybının 900 milyon liraya ulaştığı hesaplanıyor.

ARAÇLARIN DONANIMLARI GİZLENİYOR
Lüks araçlardaki vurgunda ikinci bir yöntem de aracın ekstra donanımlarının gizlenmesiyle yapılıyor. Böylece aracın gümrükten giriş fiyatı daha düşük gösteriliyor. Örneğin 50 bin Euro'luk bir araç için 40 bin Euro'luk fatura hazırlanıyor. ÖTV öncesi sadece taşıt alım vergisi vardı ve aksesuarlar vergiye dahil değildi. Ancak ÖTV geldikten sonra vergi, aracın toplam bedeli üzerinden hesaplanmaya başladı. Bu yüzden lüks araçlardaki donanım gizlenerek daha az vergi ödeniyor.

SÖZDE KİRALAMA ŞİRKETLERİ TÜREDİ
Üçüncü yöntem de sözde kiralama şirketleri aracılığı ile yapılıyor. Buradaki çark da şöyle işliyor: Asıl amaçları ithalat olan sözde kiralama şirketleri kuruluyor. Bu şirketler, Sanayi ve Ticaret Bakanlığı'ndan uygunluk belgesi alıyor. Sonra Hazine'ye gidip Yatırım Teşvik Belgesi alıyor. Daha sonra yatırım malı göstererek, ÖTV' siz, KDV'siz otomobil ithalatına başlıyor. Burada teşvik belgesi ile düzenlenen vergi muafiyetinden yararlanılıyor.

MALİYE BAKANLIĞI İNCELEME BAŞLATTI
Öte yandan Maliye Bakanlığı'ndan yetkililer, konudan haberdar olduklarını ve inceleme başlattıklarını belirtti. Bu işi yapanların hem yurt dışında hem yurt içinde bağlantılarının olduğunu kaydeden bir bakanlık yetkilisi, şu bilgileri verdi:
"Bu işi yapan firmalar, yurt dışından 400 bin TL'ye aldıkları aracı, sahte faturalarla 100 bin TL'ye almış gibi gösteriyor. Sonra peş peşe birkaç satış yapılıyor ve en sonunda aracı çok düşük matrah göstererek; 50-60 bin TL'ye kadar düşürebiliyorlar. Şu anda vergi en son yüzde 130 dolayında. Dolayısıyla matrahtan daha yüksek bir ÖTV çıkıyor. Yani onu tırtıklamak için matrahı kırpıyorlar. Bunun için çeşitli yöntemler buluyorlar. Yapılan hadise bu. Bu organize şekilde yapılıyor. Tüketici bunun farkında değil. Bun zincirin her halkasında yer alan bayilerin tamamı paravan. Öyle firmalar ve bayiler var ki, bunların sahipleri orada çalışan odacılar, alakasız kimseler olabiliyor. Bunun daha önceden senaryosu yazılmış, baştan sona organize bir iş. Bu konular bakanlığın bilgisi dahilinde. Gerekli incelemeler yapılıyor."
Sonraki Haber