Ağbal: Türkiye Varlık Fonu, mevcut bütçeye paralel bir bütçe değil
Maliye Bakanı Ağbal, "Hiçbir zaman için Türkiye Varlık Fonu, mevcut bütçeye paralel bir bütçe asla değil" açıklamasında bulundu
Maliye Bakanı Naci Ağbal, uluslararası iyi uygulama örneklerine uygun bir varlık fonu düzenlemesinin Türkiye'ye kazandırıldığını belirterek, Türkiye Varlık Fonu'nun, mevcut bütçeye paralel bir bütçe olmadığını söyledi
Naci Ağbal, yaptığı açıklamada, uzun süredir üzerinde çalıştıkları ve muhalefet partilerinin de kurulması noktasında olumlu görüş bildirdikleri Türkiye Varlık Fonu ile ilgili yasanın, tatile girmeden TBMM'den geçmesinin önemine işaret etti.
Dünyada çok sayıda ülkenin varlık fonu bulunduğunu ifade eden Ağbal, bu konuda Norveç'in birinci, Katar'ın ikinci sırada geldiğini, Singapur varlık fonunun ise çok ciddi stratejik yatırımları olduğunu belirtti.
Ağbal, varlık fonu uygulamalarının son 30-40 yıldır ortaya çıkan bir gelişme olduğunu anlatarak, ülkelerin bazen fazla olan kaynaklarını veya doğal kaynaklardan elde ettikleri kaynakları farklı amaçlarla kullanmak için bu tür fonları kurduklarını ifade etti.
'Gecikmiş bir uygulama'
Dünyada varlık fonlarının faaliyetleriyle ilgili üç yaklaşım bulunduğuna dikkati çeken Ağbal, bunlardan ilkinin kalkınma fonları, ikincisinin ulusal piyasalardaki, özellikle finansal piyasalarındaki istikrarsızlıkları dengelemek, üçüncüsünün ise varlık fonlarının özellikle kuşaklar arasında kaynak aktarımında bir aracı olarak kullanılması olduğunu kaydetti.
Ağbal, 7 kıtadan çok farklı ülkelerde varlık fonu uygulamaları olduğunu belirterek, Türkiye'de yapılan varlık fonu uygulamasının ilk olmadığını hatta gecikmiş bir uygulama olduğunu anlattı.
Varlık fonuna ilişkin en önemli konunun kuruluşu, faaliyetleri ve denetimi olduğuna işaret eden Ağbal, "Türkiye'de kurulacak varlık fonu, Sermaye Piyasası Kurulu'nun yapmış olduğu bütün kurumsal yönetişim düzenlemelerine tabi olacak, şeffaf olacak, Kamuoyu Aydınlatma Platformunun bütün düzenlemelerine tabi olacak, Sermaye Piyasası Kurulu tarafından düzenlenen bağımsız denetimle ilgili bütün kurallara tabi olacak." diye konuştu.
Ağbal, fona aktarılan kaynakların özelikle nerelerde ve nasıl kullanıldığı konusunda kamuoyunun birinci elden uluslararası standartlara uygun şekilde bilgilendirileceğini söyledi.
'Mali raporlamanın kalitesini sürekli artırıyoruz'
Türkiye Varlık Fonu ile ilgili birincil düzenleme olan yasal çerçevenin, uluslararası iyi uygulama örneklerine uygun bir çerçeveye geldiğini ifade eden Ağbal, şöyle devam etti:
"Uluslararası iyi uygulama örneklerine uygun bir varlık fonu düzenlemesi Türkiye'ye kazandırılmış oldu. Hiçbir zaman için Türkiye Varlık Fonu, mevcut bütçeye paralel bir bütçe asla değil. Böyle bir anlayışı kabul etmem asla mümkün değil çünkü Türkiye 2000'li yılların başında kamu mali yönetim ve kontrol sistemini reforma tabi tuttu. Bugün Türkiye'deki kamu kesimine dair bütün şirketlerin ve varlıkların finansal raporlamasını biz uluslararası standartlara uygun yapıyoruz. Biz uluslararası alanda mali raporlamanın kalitesini sürekli artıran bir ülkeyiz. Hiçbir şekilde kamudan bir şey kaçırılması söz konusu değil, kamunun gerek borçlanması gerek kamu gelir ve gider dengesinin oluşturulması noktasında bu fon üzerinden bir kaçış asla söz konusu değil."
Bakan Ağbal, uluslararası standartlara uygun şirket düzeni oluşturulacağı için özellikle Sermaye Piyasası Kurulunun getirdiği bütün yönetişim kurallarına tabi olmasının çok önemli olduğunu belirterek, şunları kaydetti:
"Bu, herhangi bir şekilde bu kaynak bulunamayan bazı projeler için kaynak bulma projesi de değil. Türkiye'nin bugün mega projelerinin her birisi kendi gelecek öngörüleriyle ve gelecek gelir, nakit akımlarıyla kendisini finansal olarak fizibil eder durumda. Burada zaman zaman bazı haksız söylentileri ve yaklaşımları görüyoruz ama göreceksiniz Türkiye özelikle yapılacak üçüncü havalimanı gibi mega projeler üzerinden bölgesinde gerçekten bir çekim merkezi haline gelecek. Bizim bu projeyi hayata geçirmemiz lazım ama bu projeyi hayata geçirmek için Türkiye Varlık Fonunu getiriyor değiliz. Böyle bir yaklaşımda bulunmak asla doğru değil."
'Geçmişteki gibi olmayacak'
"Türkiye Varlık Fonu uygulaması asla bizim geçmişteki, 1990'lı yıllardaki kötü fon uygulamaları gibi olmayacak." diyen Ağbal, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Zaman zaman bunu da söylüyorlar, diyorlar ki '1990'lı yıllarda çok kötü bir fon tecrübemiz var acaba ne olacak?' İyi de o 1990'lı yıllardaki fon uygulamalarının olduğu yerde bütçe disiplini yoktu, kamu mali raporlaması bu şekilde geniş değildi ve o zaman ki fonlar bir kamu hizmetini yerine getirmek üzere kurulan fonlardı. Bugün uluslararası anlamda varlık fonları için söylediğimiz fonksiyonları yürüten fonlar değildi. Herhangi bir kamu hizmetini bizatihi yürütmek için orada kamu gelirlerini bir havuza alıyordu. Burada ise proje karşılığında, projeyi karşılık göstermek suretiyle pasif durumda olan varlıkların aktif hale getirilmesi suretiyle bunların ekonomiye kazandırılması söz konusu. Varlık fonu ile ilgili yavaş yavaş profesyonel adımlar atmak suretiyle, uluslararası iyi uygulama örnekleriyle uyumlu mali hesap verebilirliği ve mali şeffaflığı hiçbir şekilde örtmeyen, tam tersine onu daha da kuvvetlendiren bir uygulama yapacağız."
Ağbal, mali disipline, kendilerini eleştirenlerden daha fazla önem verdiklerini vurgulayarak, "Çünkü mali disiplinin Türk ekonomisine son 14 yılda kazandırmış olduklarını en iyi biz biliyoruz. Bunun kıymetini, kazanım olarak mutlaka buna dikkat etmemiz gerektiğini biliyoruz fakat aradaki fark, biz Türkiye'nin potansiyelini görüyoruz, bu potansiyele uygun olarak böyle bir araca ihtiyaç olduğunu görüyor ve bunu harekete geçirmek istiyoruz. İnşallah gerek ikincil düzenlemelerle, gerekse fon oluşup faaliyete geçtikten sonra görülecek ki Türkiye'nin geleceğine, gelecek vizyonuna uygun bir proje olacak. Buna böyle bakmak lazım. Bu proje, Türkiye'de özellikle oluşturacağı projelerle hem içeride hem de dışarıda kaynak oluşmasına katkı sağlayacak." değerlendirmesinde bulundu.
Faaliyete geçiş süreci
Bakan Ağbal, kanunun Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından onaylanmasının ardından, ilgili hazırlıkların yapılabilmesi için süratle yönetim kurulunun oluşturulması gerektiğini söyledi.
Yönetim yapısının tahminen 6 ayda oluşturulmuş olacağını belirten Ağbal, "İkincil düzenlemeler, Bakanlar Kurulu kararı düzenlemeleri çıkmış olur ve ondan sonra esas kritik olan özellikle fonun gelir kaynağını oluşturacak varlıkların, kaynakların belirlenmesi ve bu noktada gerekli adımların atılması... Bunu da ben uzun soluklu bir iş olarak görüyorum." diye konuştu.
'Kimse endişe etmesin'
Türkiye'nin imkan ve kabiliyetleri çerçevesinde varlık fonunda zaman içerisinde varlıklar, kaynaklar birikeceğini ifade eden Ağbal, sözlerini şöyle tamamladı:
"Burada önemli olan Türkiye'nin gizli kalmış potansiyel projelerini karşılık göstererek bunu harekete geçirebilmek. Burada varlık fonunun bana göre en önemli katkısı bu olacak. Bunu yaptığımız takdirde zaten kendi iç dinamikleriyle kaynak da üretecek, varlık da üretecek. Bütün bunların kararını verirken yani varlık fonunun gelir gider dengesi, hangi alanlarda yatırım yapacağı konusu, bizim kamu maliyesinin genel dengelerini de içine alacak bir değerlendirme yapılmak suretiyle belirlenecek. Kimse endişe etmesin, Türkiye Varlık Fonu'nun bundan sonraki yürüteceği faaliyetlerde mali disipline, hesap verebilirliğe, şeffaflığa, profesyonel yönetime ve ülke kaynaklarının en doğru ve rasyonel şekilde kullanılmasına son derece önem vereceğiz. Bu milletin bir kuruşunun dahi her hangi bir şekilde yanlış yerde kullanılmasına müsaade etmemiz mümkün değil. Ne kadar profesyonel yapı oluşturabilirsek ne kadar hesap verebilirliği ve şeffaflığı oluşturabilirsek göreceksiniz o zaman varlık fonu çok yakın bir vadede özellikle dışarıdan da kendisine kaynak üretebilecek."
Naci Ağbal, yaptığı açıklamada, uzun süredir üzerinde çalıştıkları ve muhalefet partilerinin de kurulması noktasında olumlu görüş bildirdikleri Türkiye Varlık Fonu ile ilgili yasanın, tatile girmeden TBMM'den geçmesinin önemine işaret etti.
Dünyada çok sayıda ülkenin varlık fonu bulunduğunu ifade eden Ağbal, bu konuda Norveç'in birinci, Katar'ın ikinci sırada geldiğini, Singapur varlık fonunun ise çok ciddi stratejik yatırımları olduğunu belirtti.
Ağbal, varlık fonu uygulamalarının son 30-40 yıldır ortaya çıkan bir gelişme olduğunu anlatarak, ülkelerin bazen fazla olan kaynaklarını veya doğal kaynaklardan elde ettikleri kaynakları farklı amaçlarla kullanmak için bu tür fonları kurduklarını ifade etti.
'Gecikmiş bir uygulama'
Dünyada varlık fonlarının faaliyetleriyle ilgili üç yaklaşım bulunduğuna dikkati çeken Ağbal, bunlardan ilkinin kalkınma fonları, ikincisinin ulusal piyasalardaki, özellikle finansal piyasalarındaki istikrarsızlıkları dengelemek, üçüncüsünün ise varlık fonlarının özellikle kuşaklar arasında kaynak aktarımında bir aracı olarak kullanılması olduğunu kaydetti.
Ağbal, 7 kıtadan çok farklı ülkelerde varlık fonu uygulamaları olduğunu belirterek, Türkiye'de yapılan varlık fonu uygulamasının ilk olmadığını hatta gecikmiş bir uygulama olduğunu anlattı.
Varlık fonuna ilişkin en önemli konunun kuruluşu, faaliyetleri ve denetimi olduğuna işaret eden Ağbal, "Türkiye'de kurulacak varlık fonu, Sermaye Piyasası Kurulu'nun yapmış olduğu bütün kurumsal yönetişim düzenlemelerine tabi olacak, şeffaf olacak, Kamuoyu Aydınlatma Platformunun bütün düzenlemelerine tabi olacak, Sermaye Piyasası Kurulu tarafından düzenlenen bağımsız denetimle ilgili bütün kurallara tabi olacak." diye konuştu.
Ağbal, fona aktarılan kaynakların özelikle nerelerde ve nasıl kullanıldığı konusunda kamuoyunun birinci elden uluslararası standartlara uygun şekilde bilgilendirileceğini söyledi.
'Mali raporlamanın kalitesini sürekli artırıyoruz'
Türkiye Varlık Fonu ile ilgili birincil düzenleme olan yasal çerçevenin, uluslararası iyi uygulama örneklerine uygun bir çerçeveye geldiğini ifade eden Ağbal, şöyle devam etti:
"Uluslararası iyi uygulama örneklerine uygun bir varlık fonu düzenlemesi Türkiye'ye kazandırılmış oldu. Hiçbir zaman için Türkiye Varlık Fonu, mevcut bütçeye paralel bir bütçe asla değil. Böyle bir anlayışı kabul etmem asla mümkün değil çünkü Türkiye 2000'li yılların başında kamu mali yönetim ve kontrol sistemini reforma tabi tuttu. Bugün Türkiye'deki kamu kesimine dair bütün şirketlerin ve varlıkların finansal raporlamasını biz uluslararası standartlara uygun yapıyoruz. Biz uluslararası alanda mali raporlamanın kalitesini sürekli artıran bir ülkeyiz. Hiçbir şekilde kamudan bir şey kaçırılması söz konusu değil, kamunun gerek borçlanması gerek kamu gelir ve gider dengesinin oluşturulması noktasında bu fon üzerinden bir kaçış asla söz konusu değil."
Bakan Ağbal, uluslararası standartlara uygun şirket düzeni oluşturulacağı için özellikle Sermaye Piyasası Kurulunun getirdiği bütün yönetişim kurallarına tabi olmasının çok önemli olduğunu belirterek, şunları kaydetti:
"Bu, herhangi bir şekilde bu kaynak bulunamayan bazı projeler için kaynak bulma projesi de değil. Türkiye'nin bugün mega projelerinin her birisi kendi gelecek öngörüleriyle ve gelecek gelir, nakit akımlarıyla kendisini finansal olarak fizibil eder durumda. Burada zaman zaman bazı haksız söylentileri ve yaklaşımları görüyoruz ama göreceksiniz Türkiye özelikle yapılacak üçüncü havalimanı gibi mega projeler üzerinden bölgesinde gerçekten bir çekim merkezi haline gelecek. Bizim bu projeyi hayata geçirmemiz lazım ama bu projeyi hayata geçirmek için Türkiye Varlık Fonunu getiriyor değiliz. Böyle bir yaklaşımda bulunmak asla doğru değil."
'Geçmişteki gibi olmayacak'
"Türkiye Varlık Fonu uygulaması asla bizim geçmişteki, 1990'lı yıllardaki kötü fon uygulamaları gibi olmayacak." diyen Ağbal, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Zaman zaman bunu da söylüyorlar, diyorlar ki '1990'lı yıllarda çok kötü bir fon tecrübemiz var acaba ne olacak?' İyi de o 1990'lı yıllardaki fon uygulamalarının olduğu yerde bütçe disiplini yoktu, kamu mali raporlaması bu şekilde geniş değildi ve o zaman ki fonlar bir kamu hizmetini yerine getirmek üzere kurulan fonlardı. Bugün uluslararası anlamda varlık fonları için söylediğimiz fonksiyonları yürüten fonlar değildi. Herhangi bir kamu hizmetini bizatihi yürütmek için orada kamu gelirlerini bir havuza alıyordu. Burada ise proje karşılığında, projeyi karşılık göstermek suretiyle pasif durumda olan varlıkların aktif hale getirilmesi suretiyle bunların ekonomiye kazandırılması söz konusu. Varlık fonu ile ilgili yavaş yavaş profesyonel adımlar atmak suretiyle, uluslararası iyi uygulama örnekleriyle uyumlu mali hesap verebilirliği ve mali şeffaflığı hiçbir şekilde örtmeyen, tam tersine onu daha da kuvvetlendiren bir uygulama yapacağız."
Ağbal, mali disipline, kendilerini eleştirenlerden daha fazla önem verdiklerini vurgulayarak, "Çünkü mali disiplinin Türk ekonomisine son 14 yılda kazandırmış olduklarını en iyi biz biliyoruz. Bunun kıymetini, kazanım olarak mutlaka buna dikkat etmemiz gerektiğini biliyoruz fakat aradaki fark, biz Türkiye'nin potansiyelini görüyoruz, bu potansiyele uygun olarak böyle bir araca ihtiyaç olduğunu görüyor ve bunu harekete geçirmek istiyoruz. İnşallah gerek ikincil düzenlemelerle, gerekse fon oluşup faaliyete geçtikten sonra görülecek ki Türkiye'nin geleceğine, gelecek vizyonuna uygun bir proje olacak. Buna böyle bakmak lazım. Bu proje, Türkiye'de özellikle oluşturacağı projelerle hem içeride hem de dışarıda kaynak oluşmasına katkı sağlayacak." değerlendirmesinde bulundu.
Faaliyete geçiş süreci
Bakan Ağbal, kanunun Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından onaylanmasının ardından, ilgili hazırlıkların yapılabilmesi için süratle yönetim kurulunun oluşturulması gerektiğini söyledi.
Yönetim yapısının tahminen 6 ayda oluşturulmuş olacağını belirten Ağbal, "İkincil düzenlemeler, Bakanlar Kurulu kararı düzenlemeleri çıkmış olur ve ondan sonra esas kritik olan özellikle fonun gelir kaynağını oluşturacak varlıkların, kaynakların belirlenmesi ve bu noktada gerekli adımların atılması... Bunu da ben uzun soluklu bir iş olarak görüyorum." diye konuştu.
'Kimse endişe etmesin'
Türkiye'nin imkan ve kabiliyetleri çerçevesinde varlık fonunda zaman içerisinde varlıklar, kaynaklar birikeceğini ifade eden Ağbal, sözlerini şöyle tamamladı:
"Burada önemli olan Türkiye'nin gizli kalmış potansiyel projelerini karşılık göstererek bunu harekete geçirebilmek. Burada varlık fonunun bana göre en önemli katkısı bu olacak. Bunu yaptığımız takdirde zaten kendi iç dinamikleriyle kaynak da üretecek, varlık da üretecek. Bütün bunların kararını verirken yani varlık fonunun gelir gider dengesi, hangi alanlarda yatırım yapacağı konusu, bizim kamu maliyesinin genel dengelerini de içine alacak bir değerlendirme yapılmak suretiyle belirlenecek. Kimse endişe etmesin, Türkiye Varlık Fonu'nun bundan sonraki yürüteceği faaliyetlerde mali disipline, hesap verebilirliğe, şeffaflığa, profesyonel yönetime ve ülke kaynaklarının en doğru ve rasyonel şekilde kullanılmasına son derece önem vereceğiz. Bu milletin bir kuruşunun dahi her hangi bir şekilde yanlış yerde kullanılmasına müsaade etmemiz mümkün değil. Ne kadar profesyonel yapı oluşturabilirsek ne kadar hesap verebilirliği ve şeffaflığı oluşturabilirsek göreceksiniz o zaman varlık fonu çok yakın bir vadede özellikle dışarıdan da kendisine kaynak üretebilecek."