Alışveriş sitelerine dava geliyor
Son yıllarda hızla yaygınlaşan e-ticaret, taklit ve sahte ürün satıcılarının yeni merkezi haline geldi. 2012 yılında Türkiye’de internet üzerinden 30,6 milyar TL alışveriş yapılırken taklit ürün pazarı da bu pastadan pay aldı.
Türkiye’nin taklitle mücadelede dünyanın en önde gelen ülkelerinden biri olduğunu, buna rağmen yıllık 1 milyar dolarlık taklit ürün piyasası oluştuğunu belirten Tescilli Markalar Derneği (TMD) Başkanı Tahsin Özlenir, Türkiye’nin Çin’den sonra taklit markalı ürün sayısında dünyada ikinci sırada bulunduğunu kaydetti. Zaman Gazetesi'nden Abdulkadir Cembekli'nin haberine göre; Taklit ürünlerin artık internet üzerinden satıldığını ve yüzden fazla e-ticaret sitesinde bu ürünlerin satıldığını tespit ettiklerini söyleyen Özlenir, “Marka oluşturmak için milyonlarca para harcıyorsunuz yüzlerce personel çalıştırıyorsunuz. Markanın tanınması için bütün masrafları yapıyorsunuz. Fakat bir kişi gelip gelirinize ortak oluyor. Bu da çok ciddi haksız rekabete yol açıyor. Belirlediğimiz e-ticaret sitelerine karşı hukuksal süreç başlatacağız.” dedi.
Özlenir’in verdiği bilgiye göre Türkiye ekonomisi 10 yıl öncesine göre 10 kat büyüdü. Ancak 10 yıl önce 500 milyon dolar olan taklit ürün pazarı verilen mücadele sayesinde aynı oranda gelişemedi. Dernek üyesi marka sahiplerinin açtığı ve halen yürüyen 4.000 civarında dava var.
Dernek üyesi olmayanlarla birlikte taklit mallara karşı açılan dava sayısı 7-8 bin dolaylarında. Haksız rekabeti engellemek için markaların hukuk savaşı son hızla devam ediyor. Kolluk güçleri ve gümrük görevlilerinin bu mücadelede önemli rol oynamaya başladığını belirten Özlenir, verilen mücadeleye yerel yönetimleri de dahil etmek için girişimlerde bulunduklarını bildirdi.
Taklitle mücadelenin pahalı bir iş olduğunu belirten Özlenir şöyle konuştu: “Uzun süredir çıkmasını arzuladığımız bir kanun değişikliği var. Taklit suçunun şikayete bağlı olmaktan çıkarılması ve emniyet güçlerinin re’sen harekete geçmesini istiyoruz. Gelen istihbarat anında değerlendirilemediği zaman zaaf ortaya çıkıyor. Türkiye’ye oldukça fazla taklit ürün giriyor. Taklit ürün satmak organize suç olarak görülüyor. Bu iş bir-iki kişinin yapabileceği bir iş değil. Organize çeteler kuruluyor bununla ilgili. Taklit ürün suç olduğuna göre yardım ve yataklık da suç. Bu ürünlerin turistik yerlerdeki satışları daha çok yerel yönetimlerden kiralanan yerler.”
İndirimli satışlarla ilgili olarak ise Tahsin Özlenir, 12 ay indirimin gerçekçi olmadığını ve tüketicinin aldatıldığını söyledi. Özlenir, “Tüketici her zaman fark edemiyor. Satış fiyatı yükseltiliyor. Sonra da indirim varmış gibi yapılıyor. Tüketici aldatılıyor. Herkes ürününü istediği fiyattan satabilmeli, ama tüketiciyi yanıltacak eylem yanlış.” dedi.
Kaynak: Zaman
Özlenir’in verdiği bilgiye göre Türkiye ekonomisi 10 yıl öncesine göre 10 kat büyüdü. Ancak 10 yıl önce 500 milyon dolar olan taklit ürün pazarı verilen mücadele sayesinde aynı oranda gelişemedi. Dernek üyesi marka sahiplerinin açtığı ve halen yürüyen 4.000 civarında dava var.
Dernek üyesi olmayanlarla birlikte taklit mallara karşı açılan dava sayısı 7-8 bin dolaylarında. Haksız rekabeti engellemek için markaların hukuk savaşı son hızla devam ediyor. Kolluk güçleri ve gümrük görevlilerinin bu mücadelede önemli rol oynamaya başladığını belirten Özlenir, verilen mücadeleye yerel yönetimleri de dahil etmek için girişimlerde bulunduklarını bildirdi.
Taklitle mücadelenin pahalı bir iş olduğunu belirten Özlenir şöyle konuştu: “Uzun süredir çıkmasını arzuladığımız bir kanun değişikliği var. Taklit suçunun şikayete bağlı olmaktan çıkarılması ve emniyet güçlerinin re’sen harekete geçmesini istiyoruz. Gelen istihbarat anında değerlendirilemediği zaman zaaf ortaya çıkıyor. Türkiye’ye oldukça fazla taklit ürün giriyor. Taklit ürün satmak organize suç olarak görülüyor. Bu iş bir-iki kişinin yapabileceği bir iş değil. Organize çeteler kuruluyor bununla ilgili. Taklit ürün suç olduğuna göre yardım ve yataklık da suç. Bu ürünlerin turistik yerlerdeki satışları daha çok yerel yönetimlerden kiralanan yerler.”
İndirimli satışlarla ilgili olarak ise Tahsin Özlenir, 12 ay indirimin gerçekçi olmadığını ve tüketicinin aldatıldığını söyledi. Özlenir, “Tüketici her zaman fark edemiyor. Satış fiyatı yükseltiliyor. Sonra da indirim varmış gibi yapılıyor. Tüketici aldatılıyor. Herkes ürününü istediği fiyattan satabilmeli, ama tüketiciyi yanıltacak eylem yanlış.” dedi.
Kaynak: Zaman