Başbakan Yardımcısı Cevdet Yılmaz, enflasyon uyarısı yaptı!
Başbakan Yardımcısı Cevdet Yılmaz, bu yıl büyümenin yüzde 3 olabileceğini, gelecek yıl ise bundan daha fazla bir büyüme öngörüleri bulunduğunu belirtti
Başbakan Yardımcısı Yılmaz, Orta Vadeli Program'da (OVP) Türkiye'nin bu yılki büyüme tahmininin yüzde 4 olduğunu, ilk çeyrek rakamının beklentilerden iyi geldiğini kaydederek, Perşembe günü TÜİK tarafından açıklanacak olan ikinci çeyrek rakamından sonra büyüme tahminlerini gözden geçirip güncelleme yapacaklarını kaydetti.
Yılmaz, "Türkiye ekonomisi büyümeye devam ediyor. Aşağı yönlü bazı riskler var ama çok da aşağı yönlü değil. İkinci çeyrek sonucunu gördükten sonra tahminimizi yenileyeceğiz. Piyasalarda yüzde 3 civarında bir beklenti var. Yüzde 3 civarı büyüme bu yıl için mümkün ve makul gözüküyor. Ama daha sağlıklı bir tahmin için ikinci çeyreği görmemiz lazım" dedi. Reuters'ın 18 ekonomistin katılımı ile yaptığı ankette, gayri safi yurtiçi hasılanın (GSYH) 2015 yılının ikinci çeyreğinde medyan bazında yüzde 3.45, 2015 yılının tamamında yüzde 2.9 büyümesi bekleniyor.
Üzerinde çalıştıkları OVP'yi hazırlayıp TBMM'ye sunacaklarını kaydeden Yılmaz, "Yeni bir hükümet kurulana kadar bu hükümet görevinin başında ve bir hükümet neyi yapıyorsa bu hükümet de görevini yapmak durumunda" dedi ve şöyle devam etti:
"Bunlar TBMM'ye gittikten sonra tamamlanır mı tamamlanmaz mı göreceğiz. Bundan sonraki hükümetler için bir baz oluşacak. 1 Kasım'da seçim var. Bunu ekonomik perspektifimiz açısından olumlu olduğunu düşünüyorum. Çok kısa sürede bir seçim yapacağız, daha önceki seçim süreçlerine göre daha az bir zamanda bu süreci geçirmiş olacağız. Siyasi olarak önümüzü daha iyi göreceğiz." Yılmaz, Kasım'daki seçimden sonra 2019'a kadar Türkiye'de bir seçim olmayacağını bunun bir fırsat penceresi olduğunu, Türkiye'nin bu dönemde reformlarını yapabileceği, politikalarını etkili bir şekilde hayata geçirebileceği kaydetti. Seçimden sonra tercihlerinin güçlü ve tek başına bir hükümet kurmak olduğunu kaydeden Yılmaz, şöyle devam etti:
"1 Kasım'dan sonra siyasi ortamın ekonomimiz açısından çok daha olumlu olacağını düşünüyorum, her halükarda siyasi belirsizliklerin azaldığı, siyasi olarak herkesin önünü görebildiği bir çerçeve olacaktır. Bunun sağlayacağı güven ortamı içinde içerideki yatırımlarda ve dış dünyanın Türkiye'deki yatırımlarında daha olumlu bir ortamın oluşacağını değerlendiriyorum. Bu perspektif içinde reformlarla birleştiği zamanda siyasi belirsizliklerin azalması ve reformlara yönelmemiz Türkiye'nin orta vadeli perspektifini güçlendirecektir."
Yılmaz, önümüzdeki üç yılı kapsayacak OVP üzerinde çalışmaların devam ettiğini belirterek, "Büyük ihtimalle 2016'da bu yılki gerçekleşmeden daha fazla bir büyüme öngörümüz olur" dedi.
Mevcut Orta Vadeli Program'da 2015'te yüzde 4, 2016'da yüzde 5 büyüme öngörülüyor. Kasım'da siyasi belirsizliklerin ortadan kalkacağını, finansal piyasalardaki çalkantının belli bir zaman içinde durulacağını, dünya ekonomilerindeki durumun nispi olarak daha iyiye gidebileceğini, Yunanistan'da yaşanan sorunu başka ülkelere yayılmadan kontrol altına alan Avrupa'nın durumunun çok önemli olduğunu kaydeden Yılmaz, "Avrupa'nın önümüzdeki dönemde toparlanması olumlu bir unsur olacaktır. Bütün bunlar, petrol fiyatları ve emtia fiyatlarındaki gerileme, bu anlamda dışarı bağımlı olan Türkiye için önemli bir avantaj" dedi.
Bütün bunların konjonktürel gelişmeler olduğunu, Türkiye'nin yapısal reformlara yoğunlaşması gerektiğini kaydeden Yılmaz, özellikle iş ve yatırım ortamını iyileştirme, bürokrasiyi azaltma, işgücünün becerilerini geliştirme, aktif işgücü politikalarını daha etkili hale getirme gibi alanlarda ilerleme sağlanmasını hedeflediklerini kaydetti.
Yılmaz, "Bu yapısal reformların etkileri zaman içinde ortaya çıkıyor ama beklentiler ve güven kanalıyla bunun büyümemize kısa vadede olumlu katkılarda bulunacağına inanıyorum" dedi. dolar/TL Yılmaz, son dönemde TL'deki hızlı değer kaybına ilişkin olarak, "Esnek döviz kuru politikamız var, bu da aslında birtakım şokları emmek açısından bize avantaj sağlıyor. Diğer yandan bir miktar finansal piyasalarda belirsizlik oluşturuyor" dedi. Merkez Bankası'nın dünyayı da Türkiye'nin ihtiyaçlarını da dikkatle takip edip gerekli tedbirleri almaya devam edeceğini kaydeden Yılmaz, TCMB'nin FED'in alacağı kararlara karşı hazırlıklarını yaptığını da söyledi.
Yılmaz, "TCMB Türkiye'nin ihtiyaçlarına bakarak belli ayarlamalar yapıyor. Serbest kur rejimimizin olması hiçbir şeye müdahil olmayacağımız anlamına gelmiyor. Aşırı oynaklıklara, spekülatif hareketlere karşı Merkez Bankası elindeki imkanlarla her zaman görevini yapıyor ve bunu da yapmaya devam edecek" dedi. Çin kaynaklı küresel büyüme endişeleri ve ABD Merkez Bankası'nın (Fed) faiz artırımına gideceği beklentilerinin neden olduğu satış eğiliminin yanı sıra yurtiçinde güvenlik endişeleri ve siyasi belirsizliğin artan baskısı ile dolar/TL dün Asya seansında 3.0475 ile tarihi zirveyi gördü. Böylece yılbaşından bu yana TL'nin dolar karşısındaki değer kaybı yüzde 23.4'e ulaştı.
ENFLASYON
Ağustos ayı enflasyon verisinin beklentilerin bir miktar üzerinde geldiğini ama çok yüksek bir sapmadan bahsedilemeyeceğini belirten Yılmaz, "Bu sene çift haneli bir enflasyon görmüyoruz, teknik analizlerimizde böyle bir ihtimal görmüyoruz" dedi. Enflasyondaki artışın gıda fiyatları ve TL'nin değer kaybıyla ilişkili olduğunu vurgulayan Yılmaz, şöyle devam etti:
"Özellikle TL'deki değer kaybı bir seferlik bir Hadise; Merkez Bankası'nın iyi bir iletişimi ve tedbirleriyle enflasyonla ilgili aktif politikalarımız devam edecek. Son OVP'de üç önceliğimiz vardı, bunlar devam ediyor. Bunlar büyüme, cari açığı kontrol etme ve enflasyonla mücadeleye kararlı şekilde devam etme. Bunlar birbirini destekleyen politikalar. Merkez Bankası bu gelişmelere göre kendi tedbirlerini düşünecektir. Bu yıl son gelen veri, beklentilerin bir miktar üzerinde bir enflasyona işaret ediyor."
Enflasyon Ağustos'ta yüzde 0.40 artarken, yıllık enflasyon Temmuz'da iki yılın en düşüğüne gerilemesi ardından yeniden yüzde 7.14'e yükseldi. Yılsonu enflasyon hedefi yüzde 5 olan TCMB, yılın üçüncü enflasyon raporunda döviz kuru hareketlerinin çekirdek enflasyon eğilimlerindeki iyileştirmeyi geciktirmesi nedeniyle yıl sonu enflasyon beklentisini 0.1 puan artışla yüzde 6.9'a revize etti. Yılmaz, TCMB'nin fiyat istikrarı ve finansal istikrarı sağlama görevi bulunduğunu buna ek olarak orta-uzun vadeli perspektifle arz yönlü politikaların da çok önemli olduğunu kaydetti "Üretimin artması, kapasite kullanım oranlarının yükselmesi gerekiyor, bunlar da enflasyonla mücadelenin arz tarafını ilgilendiren hususlar. Bu anlamda yatırım dostu politikalar izlemeye devam edeceğiz" diyen Yılmaz, "Hem üretim kapasitemizi artırıcı hem de mevcut kapasitemizi daha fazla kullanmayı sağlayıcı politikalar bizim için önemli. Sanayi politikaları, teşvik politikaları bu anlamda önemli" dedi.
"Gelecek yılki enflasyon bu yılın gerçekleşmesine göre aşağı yönlü olacak" diyen Yılmaz, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Bu yıl yaşadığımız döviz kuru artışını aşmış olacağız. Tek seferlik bir hadise, gelecek yıl daha avantajlı konumdayız. İkincisi siyasi öngörülebilirlik artmış olacak, bunun enflasyona bir şekilde yansımasını görebiliriz. Daha sonra gıda için mekanizmalar oluşturduk, bunların alacakları tedbirlerin sonuçlarını muhtemelen gelecek yıl daha etkili şekilde göreceğiz. Enflasyonda bu yıla göre gelecek yılın yönü aşağıya doğru olacaktır. Gıda komitesi etle ilgili bir adım attı, yeni adımlar olduğu zaman bunları da peyderpey hayata geçireceğiz, komitemiz yeni tedbirler üzerinde çalışıyor."
Yılmaz, "Türkiye ekonomisi büyümeye devam ediyor. Aşağı yönlü bazı riskler var ama çok da aşağı yönlü değil. İkinci çeyrek sonucunu gördükten sonra tahminimizi yenileyeceğiz. Piyasalarda yüzde 3 civarında bir beklenti var. Yüzde 3 civarı büyüme bu yıl için mümkün ve makul gözüküyor. Ama daha sağlıklı bir tahmin için ikinci çeyreği görmemiz lazım" dedi. Reuters'ın 18 ekonomistin katılımı ile yaptığı ankette, gayri safi yurtiçi hasılanın (GSYH) 2015 yılının ikinci çeyreğinde medyan bazında yüzde 3.45, 2015 yılının tamamında yüzde 2.9 büyümesi bekleniyor.
Üzerinde çalıştıkları OVP'yi hazırlayıp TBMM'ye sunacaklarını kaydeden Yılmaz, "Yeni bir hükümet kurulana kadar bu hükümet görevinin başında ve bir hükümet neyi yapıyorsa bu hükümet de görevini yapmak durumunda" dedi ve şöyle devam etti:
"Bunlar TBMM'ye gittikten sonra tamamlanır mı tamamlanmaz mı göreceğiz. Bundan sonraki hükümetler için bir baz oluşacak. 1 Kasım'da seçim var. Bunu ekonomik perspektifimiz açısından olumlu olduğunu düşünüyorum. Çok kısa sürede bir seçim yapacağız, daha önceki seçim süreçlerine göre daha az bir zamanda bu süreci geçirmiş olacağız. Siyasi olarak önümüzü daha iyi göreceğiz." Yılmaz, Kasım'daki seçimden sonra 2019'a kadar Türkiye'de bir seçim olmayacağını bunun bir fırsat penceresi olduğunu, Türkiye'nin bu dönemde reformlarını yapabileceği, politikalarını etkili bir şekilde hayata geçirebileceği kaydetti. Seçimden sonra tercihlerinin güçlü ve tek başına bir hükümet kurmak olduğunu kaydeden Yılmaz, şöyle devam etti:
"1 Kasım'dan sonra siyasi ortamın ekonomimiz açısından çok daha olumlu olacağını düşünüyorum, her halükarda siyasi belirsizliklerin azaldığı, siyasi olarak herkesin önünü görebildiği bir çerçeve olacaktır. Bunun sağlayacağı güven ortamı içinde içerideki yatırımlarda ve dış dünyanın Türkiye'deki yatırımlarında daha olumlu bir ortamın oluşacağını değerlendiriyorum. Bu perspektif içinde reformlarla birleştiği zamanda siyasi belirsizliklerin azalması ve reformlara yönelmemiz Türkiye'nin orta vadeli perspektifini güçlendirecektir."
Yılmaz, önümüzdeki üç yılı kapsayacak OVP üzerinde çalışmaların devam ettiğini belirterek, "Büyük ihtimalle 2016'da bu yılki gerçekleşmeden daha fazla bir büyüme öngörümüz olur" dedi.
Mevcut Orta Vadeli Program'da 2015'te yüzde 4, 2016'da yüzde 5 büyüme öngörülüyor. Kasım'da siyasi belirsizliklerin ortadan kalkacağını, finansal piyasalardaki çalkantının belli bir zaman içinde durulacağını, dünya ekonomilerindeki durumun nispi olarak daha iyiye gidebileceğini, Yunanistan'da yaşanan sorunu başka ülkelere yayılmadan kontrol altına alan Avrupa'nın durumunun çok önemli olduğunu kaydeden Yılmaz, "Avrupa'nın önümüzdeki dönemde toparlanması olumlu bir unsur olacaktır. Bütün bunlar, petrol fiyatları ve emtia fiyatlarındaki gerileme, bu anlamda dışarı bağımlı olan Türkiye için önemli bir avantaj" dedi.
Bütün bunların konjonktürel gelişmeler olduğunu, Türkiye'nin yapısal reformlara yoğunlaşması gerektiğini kaydeden Yılmaz, özellikle iş ve yatırım ortamını iyileştirme, bürokrasiyi azaltma, işgücünün becerilerini geliştirme, aktif işgücü politikalarını daha etkili hale getirme gibi alanlarda ilerleme sağlanmasını hedeflediklerini kaydetti.
Yılmaz, "Bu yapısal reformların etkileri zaman içinde ortaya çıkıyor ama beklentiler ve güven kanalıyla bunun büyümemize kısa vadede olumlu katkılarda bulunacağına inanıyorum" dedi. dolar/TL Yılmaz, son dönemde TL'deki hızlı değer kaybına ilişkin olarak, "Esnek döviz kuru politikamız var, bu da aslında birtakım şokları emmek açısından bize avantaj sağlıyor. Diğer yandan bir miktar finansal piyasalarda belirsizlik oluşturuyor" dedi. Merkez Bankası'nın dünyayı da Türkiye'nin ihtiyaçlarını da dikkatle takip edip gerekli tedbirleri almaya devam edeceğini kaydeden Yılmaz, TCMB'nin FED'in alacağı kararlara karşı hazırlıklarını yaptığını da söyledi.
Yılmaz, "TCMB Türkiye'nin ihtiyaçlarına bakarak belli ayarlamalar yapıyor. Serbest kur rejimimizin olması hiçbir şeye müdahil olmayacağımız anlamına gelmiyor. Aşırı oynaklıklara, spekülatif hareketlere karşı Merkez Bankası elindeki imkanlarla her zaman görevini yapıyor ve bunu da yapmaya devam edecek" dedi. Çin kaynaklı küresel büyüme endişeleri ve ABD Merkez Bankası'nın (Fed) faiz artırımına gideceği beklentilerinin neden olduğu satış eğiliminin yanı sıra yurtiçinde güvenlik endişeleri ve siyasi belirsizliğin artan baskısı ile dolar/TL dün Asya seansında 3.0475 ile tarihi zirveyi gördü. Böylece yılbaşından bu yana TL'nin dolar karşısındaki değer kaybı yüzde 23.4'e ulaştı.
ENFLASYON
Ağustos ayı enflasyon verisinin beklentilerin bir miktar üzerinde geldiğini ama çok yüksek bir sapmadan bahsedilemeyeceğini belirten Yılmaz, "Bu sene çift haneli bir enflasyon görmüyoruz, teknik analizlerimizde böyle bir ihtimal görmüyoruz" dedi. Enflasyondaki artışın gıda fiyatları ve TL'nin değer kaybıyla ilişkili olduğunu vurgulayan Yılmaz, şöyle devam etti:
"Özellikle TL'deki değer kaybı bir seferlik bir Hadise; Merkez Bankası'nın iyi bir iletişimi ve tedbirleriyle enflasyonla ilgili aktif politikalarımız devam edecek. Son OVP'de üç önceliğimiz vardı, bunlar devam ediyor. Bunlar büyüme, cari açığı kontrol etme ve enflasyonla mücadeleye kararlı şekilde devam etme. Bunlar birbirini destekleyen politikalar. Merkez Bankası bu gelişmelere göre kendi tedbirlerini düşünecektir. Bu yıl son gelen veri, beklentilerin bir miktar üzerinde bir enflasyona işaret ediyor."
Enflasyon Ağustos'ta yüzde 0.40 artarken, yıllık enflasyon Temmuz'da iki yılın en düşüğüne gerilemesi ardından yeniden yüzde 7.14'e yükseldi. Yılsonu enflasyon hedefi yüzde 5 olan TCMB, yılın üçüncü enflasyon raporunda döviz kuru hareketlerinin çekirdek enflasyon eğilimlerindeki iyileştirmeyi geciktirmesi nedeniyle yıl sonu enflasyon beklentisini 0.1 puan artışla yüzde 6.9'a revize etti. Yılmaz, TCMB'nin fiyat istikrarı ve finansal istikrarı sağlama görevi bulunduğunu buna ek olarak orta-uzun vadeli perspektifle arz yönlü politikaların da çok önemli olduğunu kaydetti "Üretimin artması, kapasite kullanım oranlarının yükselmesi gerekiyor, bunlar da enflasyonla mücadelenin arz tarafını ilgilendiren hususlar. Bu anlamda yatırım dostu politikalar izlemeye devam edeceğiz" diyen Yılmaz, "Hem üretim kapasitemizi artırıcı hem de mevcut kapasitemizi daha fazla kullanmayı sağlayıcı politikalar bizim için önemli. Sanayi politikaları, teşvik politikaları bu anlamda önemli" dedi.
"Gelecek yılki enflasyon bu yılın gerçekleşmesine göre aşağı yönlü olacak" diyen Yılmaz, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Bu yıl yaşadığımız döviz kuru artışını aşmış olacağız. Tek seferlik bir hadise, gelecek yıl daha avantajlı konumdayız. İkincisi siyasi öngörülebilirlik artmış olacak, bunun enflasyona bir şekilde yansımasını görebiliriz. Daha sonra gıda için mekanizmalar oluşturduk, bunların alacakları tedbirlerin sonuçlarını muhtemelen gelecek yıl daha etkili şekilde göreceğiz. Enflasyonda bu yıla göre gelecek yılın yönü aşağıya doğru olacaktır. Gıda komitesi etle ilgili bir adım attı, yeni adımlar olduğu zaman bunları da peyderpey hayata geçireceğiz, komitemiz yeni tedbirler üzerinde çalışıyor."