Başçı: 2013'te daha küçük adımlar atacağız

Merkez Bankası Başkanı Erdem Başçı, Enflasyon Raporu'nu açıklamasının ardından basın mensuplarının sorularını yanıtladı.Başçı 2013'te daha küçük adımlarla hareket edeceklerini söyledi.

Merkez Bankası Başkanı Erdem Başçı, ''2013 yılında esnekliği büyük ölçüde koruyarak, öngörülebilirliği daha da artırmayı düşünüyoruz. 2013 yılında daha küçük adımlarla hareket edeceğiz'' dedi.

Başçı, düzenlediği basın toplantısında Enflasyon Raporu'nu açıklamasının ardından basın mensuplarının sorularını yanıtladı.

Bir gazetecinin, kredi faizlerinin belirlenmesi ve enflasyon eşiğine ilişkin sorusuna Başçı, ''Biz finans kesiminin beklentilerini yüzde 6 ile 6,5 arasında tutmayı başarabiliyoruz, ama hedefimiz yüzde 5, evet burada bir uyumsuzluk var.
Finans kesiminin dışında üreticilerin, tüketicilerin, enflasyon beklentilerine baktığımızda da bunun biraz daha yüksek olarak yüzde 8'lerde olduğunu görüyoruz. Finans camiasına aldığımız tedbirleri anlatmak mümkün, ancak bizim bunu vatandaşa anlatabilmemiz için birincisi kararlılık mesajı vereceğiz; 'Merkez Bankası enflasyon konusunda kararlı', ikincisi bunun zaman içerisinde olacağı mesajını vereceğiz ve üçüncüsü bunu göstereceğiz. Enflasyonun düştüğünü göstereceğiz ve herkes bunu hissederek, yaşayarak bunu görecek ve görerek inanacak. Önce yüzde 5'i göstermemiz lazım.''

''2013'te daha küçük adımlar atacağız''

Enflasyon Raporu'nda kredilerin ayrımına gitmediklerini ifade eden Başçı, şunları anlattı:

''Krediler için yüzde 14 rakamı hem bizim benzerimiz gelişmekte olan ülkelerle uyumlu hem de sürdürülebilir görünüyor. Cari açık açısından tüketici kredisinin, ticari kredinin etkisi farklı olabilir ama aşağı yukarı uyumlu gelişiyor'' diye konuştu.

İndirimlerin tedrici yapılmasına ilişkin soruya da Başçı, ''2012 yılının programını açıklarken 2012 yılının Merkez Bankası politikaları açısından hem esnek hem öngörülebilir olacağını söylemiştik. Sonra bir tartışma açmıştık; 'hem esnek hem öngörülebilir nasıl olunur?' 2012 yılında Merkez Bankası'nın öngörülebilirliğinin zor bir ortamda arttığını düşünüyoruz.

2013 yılında esnekliği büyük ölçüde koruyarak, öngörülebilirliği daha da artırmayı düşünüyoruz. Öngörülebilirliğin bir unsuru da attığınız adımların büyüklüğüdür. 2013 yılında daha küçük adımlarla hareket edeceğiz. Artık hem dünyada hem Türkiye'de enflasyonda düşüş, getirilerde ciddi şekilde düşüş söz konusu olduğu için artık bugün insanlar 1 puan 2 puan ile konuşmayacak faizleri, 0,1 puan, 0,2 puan ile konuşacak. Bizim adımlarımız da bu ölçüde ve küçük adımlarla olacak ve öngörülebilirliği de destekleyecek diye düşünüyoruz.''

Dış talepteki zayıflama, küresel büyümedeki düşüşün Lehman dönemindeki gibi çok ani ve sert olmadığını aktaran Başçı, ''Dış talepte, yavaş ve kademeli bir düşüş var. Dünyada büyüme yavaş yavaş aşağı yönlü çekiliyor. Bu yüzden bizim de yavaş yavaş hareket etmemizde, şartları, ekonomik gelişmeleri görerek, attığımız adımları sağlam atarak ve iletişimi iyi yaparak gitmemizde fayda var. Bu yeni konjonktürün gereğidir'' şeklinde konuştu.

''Parasal anlamda biz destekleyici konumdayız''

Alınan kararların, yönetim ve yatırımlar üzerindeki etkilerine ilişkin soruya da Başçı, ''Küresel gelişmeler yatırımları düşürücü yönlü çalışıyor. Parasal anlamda biz destekleyici konumdayız. Haziran ayından itibaren ağırlıklı ortalama fonlama faizimizi aşağı çektik.

Bugün itibariyle kısa vadeli reel faizler negatif. Büyüme ve yatırımlar üzerinde dışarıdan aşağı yönlü baskı gelirken, Merkez Bankası tam tersine destekliyor. Bu döngü karşıtı bir para politikası. İyi zamanlarda ekonomiyi yavaşlatıyorsunuz, zayıf zamanlarda destekliyorsunuz. Bunu Türkiye tarihinde ilk defa yapıyor. Çünkü bunu daha önce yapabilme imkanı yoktu'' diye konuştu.

Bakanlar Kurulu sunumuna ilişkin soruya Başçı, ''Sunumuzdaki başlıklarına bakarsanız, bunların herhangi birinde alınacak mesafe Türkiye'nin büyüme potansiyelini ileriye çekecek. Dolayısıyla bundan sonra tamamen uygulamadır.''
Merkez Bankası Başkanı Erdem Başçı, kredi notuna ilişkin, yeteneği olan bütün yatırımcı kuruluşların kendi kredi değerlendirmelerini kendilerinin yaptığını belirterek, ''Onların hepsi Türkiye'de yatırım yapılabilir notunu verdi. Bir tek kredi derecelendirme kuruluşları kaldı onlar da bunu yapar diye tahmin ediyoruz'' dedi.

Başçı, düzenlediği basın toplantısında Enflasyon Raporu'nu açıklamasının ardından basın mensuplarının sorularını yanıtladı.

Bir gazetecinin, ''Türkiye'nin kredi notunun artırılması durumunda Merkez Bankası nasıl bir politika izleyecek?'' sorusuna Başçı, şöyle cevap verdi:

''Şu anda bu yeteneğe sahip olan bütün yatırımcı kuruluşlar kendi kredi değerlendirmelerini kendileri yapıyorlar. Onların hepsi Türkiye'de yatırım yapılabilir notunu verdi. G-20 kararları doğrultusunda, tüm resmi kararlarda, regülasyonlarda kredi derecelendirme kuruluşlarına verilen önem azaltılacak.

Mekanik bağlantılar ortadan kaldırılacak. Bu yavaş yavaş olacak. Bunu yapabilen yatırımcı kuruluşlarının hepsi kendi derecelendirmelerini kendileri yapıyor. Türkiye'nin orada zaten yatırım yapılabilir noktaya geldiği açık ve net bir şekilde görülüyor.

Bir tek kredi derecelendirme kuruluşları kaldı onlar da bunu yapar diye tahmin ediyoruz. Biz, mümkün olduğu kadar kısa vadeli faiz oranlarını düşük tutup makro ihtiyati araçlarla kredi büyümesindeki aşırılıkları azaltmak. İlk başta bunu yaparken biraz anlatamıyorduk, artık bunu yapabiliyoruz.''

Öngörülebilirlikle ilgili soruya Başçı, ''Genelde Merkez Bankalarının öngörülebilir olması daha iyi. Sözle piyasaları etkileme gücüne sahip oluyorsunuz. Böylelikle kredibilite biriktiriyorsunuz, sonra bu kredibiliteyi kullanabiliyorsunuz. Kredibiliteyi harcamadan da bunu kullanabilirsiniz. Bazen istisnai durumlarda da sürpriz yapmak gerekiyor, ama sürpriz yapmanın da faydası var'' karşılığını verdi.

''Gelecek sene Irak ihracatta birinci sırada olabilir''

İhracattaki gelişmelere de değinen Başçı, ihracatın, esnek ve başarılı bir şekilde daralan pazarlardan, genişleyen pazarlara kaydırıldığını belirterek, şunları söyledi:


''Türkiye'nin bir anlamda şansı, komşu ülkeler daha çok ithalatı artan ülkeler. Dünyada Afrika, Ortadoğu ve Rusya'da ithalat artıyor. Zor bölgelerde ihracat yapabiliyor musunuz bu önemli. Bizim iş adamlarımız yapıyor. Bizim ihracat sıralamamızda, İtalya ikinciydi, sonra Irak ikinci sıraya yükseldi. Bu hızla giderse gelecek sene Irak bir numara, Almanya iki numara olabilir.

En çok altın ihracatımız İran'a yapılıyor. Ya altını Türkiye'de üreteceksiniz ya da stokları azaltacaksınız. Bizim arkadaşlarımızın yaptığı çalışmada, hane halkında en az 115 milyar dolar tutarında altın var. Bu bir tahmin, Dünya Altın Konseyi daha yüksek bir tahmin veriyor.

Biz yıllar itibariyle net ithalattan toplaya toplaya geldiğimizde böyle bir rakam ortaya çıkıyor. Bunun bir kısmını vatandaşımız satıyor olabilir. Altının fiyatı çok arttı, bazı vatandaşlarımız satıyor. Jeopolitik risklerin ekonomiye herhangi bir yansıması olursa, tedbir almamız gerekirse biz tedbiri alırız.''

Merkez Bankası Başkanı Erdem Başçı, eğer enflasyonda yüzde 5'e gelinirse uzun vadeli Türk Lirası tahvil piyasası oluşacağını belirterek, ''Proje kredileri bankalar tarafından Türk Lirası olarak verilebilecek'' dedi.Başçı, düzenlediği basın toplantısında Enflasyon Raporu'nu açıklamasının ardından basın mensuplarının sorularını yanıtladı.
Başçı, ''Kayıp 30'' yıl olarak adlandırılan dönemle ilgili bir soru üzerine dünyada ekonomistler arasında 30 yıllık kayıp konusunda fikir birliği içinde olunduğunu belirterek, şunları kaydetti:
''Ekonomistler genellikle farklı farklı fikirdedirler. Enflasyonun maliyeti konusunda artık bir konsensüs oluşmuş durumda. Büyümeyi enflasyon ile ilişkilendirdiğiniz zaman enflasyonun büyümeye zarar verdiğini görürsünüz. Enflasyondaki her 10 puanlık yükseliş, büyümeden çeyrek puan çalıyor. Gizli bir hırsız gibi enflasyon büyümeden çeyrek puan çalıyor.

Türkiye'de ortalama enflasyon yüzde 55 idi ve çok dalgalı idi. Bu hesabı Türkiye için yaparsanız 1,25 puan uzun vadeli büyüme performansından Türkiye'de enflasyon çaldı ve kimse bunu fark etmedi. 'Biz enflasyonla da büyüyoruz zararı yok' deniliyordu. Bunun aslında ekonomik büyümeye etkisi enflasyon düşünce ortaya çıktı. Bizim kişi başı büyüme hızlarımız arttı.

Zaman zaman bunu hatırlatmak gerekiyor. Bu bizim işimiz. Uzun vadeli büyüme için fiyat istikrarı istiyoruz. Biz de henüz fiyat istikrarına daha gelemedik. Yüzde 9'dayız, 5'e gelmeliyiz. Eğer yüzde 5'e gelirsek, uzun vadeli Türk Lirası tahvil piyasası oluşacak.

Proje kredileri bankalar tarafından Türk Lirası olarak verilebilecek. Türk Lirası olarak 10-20 yıl vadeli tek haneli proje kredisi verilebilirse, pek çok firma dövizle borçlanmaz, TL ile borçlanır. Bunun fiyat istikrarına katkısı olur ve dolayısıyla büyümeye faydası olur. O nedenle yüzde 5 ısrarımız boş değil.''

2013'te hem iç talebin hem de ihracatın büyümeye katkı sağlayacağını belirten Başçı, iki ayaklı bir büyüme olacağını ve bunun Orta Vadeli Program'da öngörülen ılımlı büyüme olacağını söyledi. Türkiye'de büyümenin 2013 yılında yüzde 4 ve üzerine çıkmasının söz konusu olabileceğini ifade eden Başçı, şunları aktardı:

''Cari açıktaki yüzde 10'luk seviyeleri aşağıya doğru çektik ve yüzde 7'ler seviyesine getirdik. Şu anda yüzde 7'ler sürdürülebilir görülüyor. Yurt dışından finansman çok güçlü, dolayısıyla bir süre yüzde 7'li platoda gidebiliriz. Türkiye'nin orta ve uzun vadede tasarruflarını artırarak, 5'li platoya ve daha sonra belki düşük platoya getirmesi gerekli ve faydalı olduğunu düşünüyoruz. Biz zorlu dönemi atlattık.

Avro Bölgesi'nde kriz bitti mi? Çok olumlu gelişmeler var diye düşünüyoruz. Atılan atımlar ağır çekim aksiyon filmi gibi, gereken aksiyonların hepsi yavaş yavaş yerine getiriliyor. Dolayısıyla 2013 yılında çok az da olsa pozitif bir büyümeyi görecek diye düşünüyoruz. Avro Bölgesi'ndeki badireyi en az hasarla atlattık. Böyle zor bir dönemde yüzde 3-3,2 büyüme mükemmel bir başarıdır.''

''Şirketler uzun TL vadeli borçlanabilecek, biz bunu istiyoruz''

Artan banka tahvil ihraçlarına ve Merkez Bankası politikalarının ekonomiyi soğuttuğuna yönelik söylemlere değinen Başçı, şöyle konuştu:


''BDDK'nın belirlemiş olduğu sınırlar ölçüsünde tahvil ihracı yapılıyor. Türk Lirası tahvil piyasasının oluşması için biz bunu teşvik ediyoruz. Zararı yok önce banka ihraçları başlasın ama daha sonra büyük şirketlerin ihraçları devam edecek ve kademeli bir şekilde teminatsız borçlanabilen şirketler uzun TL vadeli olarak borçlanabilecekler.
Biz bunun olmasını istiyoruz. Türkiye'deki bankaların sağlığı çok çok iyi ve kaldıraçları düşük, karlılıkları çok yüksek. Yabancı para cinsinden bankaların borçlanabileceği bir sınırı var. Hepsinin borçlanma kapasitesi var. Bunun mümkün olduğunca uzun vadeye yayılmasını istiyoruz. Biz rezerv opsiyon mekanizması ile borçlanma kapasitesinin bir kısmını Merkez Bankası'nın rezervlerine ekliyoruz.

Bankaların aslında likidite rasyolarını iyileştiriyoruz. Ülkenin rezervlerini artırmış oluyoruz. Cari açığı veren özel sektör. Önemli bir kısmı bankaların borçlanması ile finanse ediliyor. 'Eğer cari açığı özel sektör veriyorsa, bırakın Merkez Bankası'nın rezervlerini özel kesim biriktirsin' diyoruz.

Dolayısıyla biz ayarlamalar yaparak rezervlerimizin kendiliğinden dalgalanma göstermesini, döviz kurlarının o kadar dalgalanmamasını otomatik olarak sağlamış oluyoruz. Bu mekanizmayı yavaş yavaş bütün muhataplarımıza anlatıyoruz. Türkiye dışında da pek kullanılan bir mekanizma değil. Bunu yurt dışında kime anlatsak 'fena bir fikir değil acaba bizde yapabilir miyiz?' diye soruyorlar.

O yüzden bankalarımız ne kadar borçlanırsa borçlansınlar kendi hesap kitaplarını yapsınlar. Bu bir anlamda kredilerin de kontrollü gitmesine neden olur. Aylık ihracat faizi en son Cuma günü yapılan ihalede 5,75'in de altına düştü. 5,72 oldu. Bu kalıcı bir durum mu?

Türk Lirası'ndaki likiditeyi haftalık ihale eder ihtiyacın biraz üzerinde verirsek aylık ihale faizleri de düşüyor. Dolayısıyla şöyle bir resim mümkün, aylık ihalelerde oluşan faiz 5,75'in zaman zaman altında olabilir. Buna teknik bir engel yok. Bu da Merkez Bankası açısından önemli bir esneklik. Birçok merkez bankasında olmayan bir özellik.''

''Cari açığın tekrar yükselmesine izin vermeyeceğiz''

Orta vadeli programda devletin kendisine ''Eğer biz bunu yapacaksak bunun finansmanı nereden gelecek, vergilerden mi, borçlanmadan mı gelecek?'' sorusunu sorduğunu dile getiren Başçı, ''Bir miktar borçlanmadan bir miktar vergilerden diye karar veriyor. Bütçe açığını bir miktar artırıyor geçen yıla göre. Biraz vergi, biraz bütçe açığı ve biraz da borçlanmadan. Bu bir siyasi tercihtir. Biz buna karışmayız. Bütçe dengeleri gözetilerek bunlar yapılıyor'' diye konuştu.
Erdem Başçı, faiz indirimleri konusuna da değinerek, ''Cari açıktaki iyileşme gözleniyor ekonomik yavaşlamayla da bağlantılı. Şimdi bu yolda giderken çok yavaş gideceğiz. Tekrar bozulmasına izin vermeyeceğiz. Elimizde çok farklı alternatifler var.

Bu nedenle cari açığın tekrar yükselmesine izin vermeyeceğiz. Özellikle yapısal reformlar ve tasarruf artırıcı yapısal reformlardan bir tanesi ocak ayında yürürlüğe giriyor. Bireysel emeklilik teşvik sistemi. Onun sonuçlarını görmek lazım. Özel sektörün tasarruflarını artıracağı öngörülüyor.

Tek başına Merkez Bankası'nın yapacağı bir şey değil. Biz üzerimize düşeni yaptık diye düşünüyoruz. Gelişmiş ülkelerdeki para politikasını çok yakından takip ediyoruz. Bundan sonra adımlarımızı enflasyona bakarak atacağız'' diye konuştu.

''Fed'in uyguladığı para politikası Merkez Bankası'nın uygulamalarına nasıl etkisi olur?'' şeklindeki soruya de Başçı, ''Merkez Bankası sadece ekonomik verilere bakarak görevini yapar'' diye cevap verdi.

''Yüzde 5,3'ü sağlarız''

Bir gazetecinin, enflasyonun yüzde 5,3 olmasına ikna olamadığını söylemesi üzerine Başçı, şunları kaydetti:
''Çekirdek enflasyon dediğimiz şey enerji ve gıda kalemlerini dışlayan diğer kalemlerin ortalama enflasyonudur. Buradaki endekslere baktığınızda, trend olarak yüzde 5, enerji ve gıda enflasyonu 5'in üzerinde olduğu için manşet enflasyon biraz daha yukarda görünüyor.

Bunu, 2013 sonu için konuşuyorum. Son 12 ay diye bakarsanız, çekirdek enflasyon yüzde 6 seviyelerinde, yavaş yavaş düşecek. Enerji ve gıdada gelecek sene ne olacağını bilmiyoruz. Enerji ve gıda enflasyonu daha hızlı olursa çekirdek enflasyonun 5'in altında olması gerekiyor.

Bu mümkündür. Döviz kurlarına çok hassas. Büyüme tarafında da iç talep bir miktar toparlanacak. Ilımlı bir büyüme gelecek sene olabilir dedik ama çok hızlı bir büyüme olmayacak. Enflasyonist olmayan bir iç talep büyümesi gelecek sene olacak. Eğer döviz kurları istikrarlı seyrederse yetiyor. Enflasyonda yüzde 5,3'ü sağlarız diye düşünüyoruz. Yüzde 5,3 enflasyon iddiasına her şeye rağmen devam ediyoruz.''

Başçı, hizmet enflasyonunun yüzde 5,3'e uyumlu olduğunu belirterek, ''Şu an yüzde 6 civarında devam ediyor. Kira enflasyonu da yüzde 5 civarında bulunuyor. Hizmet enflasyonu dışında kalan mal enflasyonlarında yüzde 5'in altına gelmemiz lazım şu an zaten yüzde 5'teyiz'' diye konuştu.

''Yeni TL simgesi kullanılıyor''

Türk Lirası'nın simgesine ilişkin soruya Başçı, ''Simge konusunda oldukça olumlu gelişmeler var. Kamuoyunda simge kullanılıyor. Uluslararası kod sistemine girdi. Bir işletim sistemi kullanıyor. Diğer işletim sistemleriyle de arkadaşlar görüşüyor'' dedi.

Başçı, yurt içi talep ile üretim arasında ciddi bir makas olduğunu, ama bunu kapattıklarını belirterek, ''Büyümeye iç talepten de katkı gelebilir. Bu cari açığı artırıcı olmaz, ihracatın artması kaydıyla. İhracat ne kadar artarsa, iç talebin o kadar artmasına izin veriyoruz. Yüzde 4 büyüme yine 7-7,5 cari açık, 5 büyüme 7-7,5 cari açık yapabilecek miyiz ona bakacağız. Aşırı kredi büyümesi çok önemli. Aşırı kredi büyümesini yavaşlatmak pek de kolay olmadı'' şeklinde konuştu.
Sonraki Haber