Cevdet Yılmaz: Düşük petrol fiyatları küresel büyüme için bir lütuf
Başbakan Yardımcısı Cevdet Yılmaz, düşük petrol fiyatları küresel büyüme için bir lütuf olmaya devam ediyor" ifadelerini kullandı
Başbakan Yardımcısı Cevdet Yılmaz, Peru’nun başkenti Lima’da düzenlenen Uluslararası Para ve Finans Komitesi’nin 32. toplantısında, IMF’de Türkiye’nin de içinde bulunduğu, Avusturya, Belarus, Çek Cumhuriyeti, Macaristan, Kosova, Slovakya, Slovenya’nın oluşturduğu grubu temsilen yaptığı konuşmada, küresel büyümenin ılımlı seyrettiğini, büyümenin ülke ve bölgeler arasındaki dağılımının ise dengesiz olmaya devam ettiğini söyledi.
Cevdet Yılmaz, "Gelişmiş ekonomiler genelde ılımlı bir büyümeye sahip olsalar da bu henüz yerleşik değil. Sıkı mali koşullar ekonomik faaliyetlerde ağırlığını hissettirirken yükselen piyasa ekonomilerindeki büyüme gücünü kaybetti. Emtia fiyatlarının aşağı yönde olması büyük ham madde ihracatçısı olan ülkelerin ekonomilerinde ek yük oluşturdu. Zayıf noktaların farkında olsak da birçok yükselen piyasanın güçlü tamponlara sahip olduğunu ve bir önceki kriz dönemleriyle karşılaştırıldığında dışarıdan gelecek şokları uzak tutmada daha donanımlı bulunduğunu görüyoruz. Ayrıca şu andaki küresel koşulların iki önemli sürükleyicisi, ABD’deki para politikası normalleşmesi ve Çin’in büyümeye geçişi, küresel ekonomi için eninde sonunda sağlıklı ve olumlu. Düşük petrol fiyatları da küresel büyüme için bir lütuf olmaya devam ediyor" ifadelerini kullandı.
ABD’deki kademeli para politikası normalleşmesinin yakın olduğunu dile getiren Başbakan Yardımcısı Yılmaz, ABD Merkez Bankasının (Fed) politika istikametiyle ilgili iletişiminde saydam olması gerektiğini belirtti.
"POLİTİKA YAPICILAR DÖVİZİN RİSKLERİNİ YAKINDAN İZLEMELİ"
Yılmaz, özellikle mali kapasiteye, büyük üretim açığı ve sürdürülebilir borç beklentisine sahip ülkelerin, potansiyel büyümeyi yükseltmede insani sermaye yanında, yüksek getirili altyapı yatırımlarından da yararlanabileceklerini ifade ederek, şöyle devam etti:
"Sıkılaştırılmış veya yeterli mali imkana sahip olmayan ülkeler ise harcama ve gelir politikalarını, ekonomik etkinliği yeniden canlandırmak için nötr bütçe yoluyla hazırlamalıdır. Mali reformlar ve güçlü kurumlarla desteklenip iyi bir ölçümlemeyle hazırlanan yapısal reformlar uzun vadede sağlam büyüme temettüsüyle geri dönebilecektir. Kamu harcamalarının verimliliğini artırmak birçok ülke için öncelik olarak kalmalıdır. Yükselen piyasa ekonomileriyle temelde sınırlı mali imkana sahip ülkelerde, hassas ayarlı politikalara gereksinim var. Gelişen piyasa ekonomilerindeki politika yapıcılar dövizin risklerini yakından izlemeli ve dövizin kurumsal sektör üzerindeki etkilerine yönelik mikro ve makro ihtiyati önlemleri uygulamalıdır."
"Avro Bölgesi'nde mal piyasasına giriş önündeki engellerin kaldırılmasına, borç yükü tehdidi üzerine gidilmesine ve işgücü piyasasında esnekliği geliştiren işgücü piyasası düzenlemelerinin yeniden göz önüne alınmasına odaklanan reformlara ihtiyaç var" diyen Yılmaz, yükselen piyasa ve gelişen ekonomilerdeki yapısal reform öncelikleri arasında ise altyapı sorunları, işgücü ve mal piyasalarında reform yapılması, eğitim sisteminin iyileştirilmesi ve iş yapma koşullarının güçlendirilmesini gösterdi.
SÜRDÜRÜLEBİLİR KALKINMA
Yılmaz, IMF'nin diğer uluslararası kuruluşlarla yakın işbirliği içinde küresel kalkınma gündemine önemli bir değer kattığını belirterek, konuşmasını şöyle tamamladı:
"Fon politika tavsiyeleri çerçevesinde sosyal yardım programlarını, beşeri sermaye birikimini teşvik eden ve gelir eşitsizliğini çözmeye yönelik maliye politikalarını teşvik etmeye devam etmelidir. Yoksulluğu Azaltma ve Büyüme Fonuna erişim normları ve limitleriyle birlikte acil finansman mekanizması limitinin yüzde 50 oranında artırılmasını memnuniyetle karşılıyoruz. Bununla birlikte Yoksulluğu Azaltma ve Büyüme Fonunun (PRGT) finansman modelinin kendi kendini besler hale gelmesini sağlamak aynı derecede önemlidir. IMF’nin küçük ve kırılgan devletleri ile ilişkilerini güçlendirmeye yönelik kararlılığı övgüye değerdir."
Cevdet Yılmaz, "Gelişmiş ekonomiler genelde ılımlı bir büyümeye sahip olsalar da bu henüz yerleşik değil. Sıkı mali koşullar ekonomik faaliyetlerde ağırlığını hissettirirken yükselen piyasa ekonomilerindeki büyüme gücünü kaybetti. Emtia fiyatlarının aşağı yönde olması büyük ham madde ihracatçısı olan ülkelerin ekonomilerinde ek yük oluşturdu. Zayıf noktaların farkında olsak da birçok yükselen piyasanın güçlü tamponlara sahip olduğunu ve bir önceki kriz dönemleriyle karşılaştırıldığında dışarıdan gelecek şokları uzak tutmada daha donanımlı bulunduğunu görüyoruz. Ayrıca şu andaki küresel koşulların iki önemli sürükleyicisi, ABD’deki para politikası normalleşmesi ve Çin’in büyümeye geçişi, küresel ekonomi için eninde sonunda sağlıklı ve olumlu. Düşük petrol fiyatları da küresel büyüme için bir lütuf olmaya devam ediyor" ifadelerini kullandı.
ABD’deki kademeli para politikası normalleşmesinin yakın olduğunu dile getiren Başbakan Yardımcısı Yılmaz, ABD Merkez Bankasının (Fed) politika istikametiyle ilgili iletişiminde saydam olması gerektiğini belirtti.
"POLİTİKA YAPICILAR DÖVİZİN RİSKLERİNİ YAKINDAN İZLEMELİ"
Yılmaz, özellikle mali kapasiteye, büyük üretim açığı ve sürdürülebilir borç beklentisine sahip ülkelerin, potansiyel büyümeyi yükseltmede insani sermaye yanında, yüksek getirili altyapı yatırımlarından da yararlanabileceklerini ifade ederek, şöyle devam etti:
"Sıkılaştırılmış veya yeterli mali imkana sahip olmayan ülkeler ise harcama ve gelir politikalarını, ekonomik etkinliği yeniden canlandırmak için nötr bütçe yoluyla hazırlamalıdır. Mali reformlar ve güçlü kurumlarla desteklenip iyi bir ölçümlemeyle hazırlanan yapısal reformlar uzun vadede sağlam büyüme temettüsüyle geri dönebilecektir. Kamu harcamalarının verimliliğini artırmak birçok ülke için öncelik olarak kalmalıdır. Yükselen piyasa ekonomileriyle temelde sınırlı mali imkana sahip ülkelerde, hassas ayarlı politikalara gereksinim var. Gelişen piyasa ekonomilerindeki politika yapıcılar dövizin risklerini yakından izlemeli ve dövizin kurumsal sektör üzerindeki etkilerine yönelik mikro ve makro ihtiyati önlemleri uygulamalıdır."
"Avro Bölgesi'nde mal piyasasına giriş önündeki engellerin kaldırılmasına, borç yükü tehdidi üzerine gidilmesine ve işgücü piyasasında esnekliği geliştiren işgücü piyasası düzenlemelerinin yeniden göz önüne alınmasına odaklanan reformlara ihtiyaç var" diyen Yılmaz, yükselen piyasa ve gelişen ekonomilerdeki yapısal reform öncelikleri arasında ise altyapı sorunları, işgücü ve mal piyasalarında reform yapılması, eğitim sisteminin iyileştirilmesi ve iş yapma koşullarının güçlendirilmesini gösterdi.
SÜRDÜRÜLEBİLİR KALKINMA
Yılmaz, IMF'nin diğer uluslararası kuruluşlarla yakın işbirliği içinde küresel kalkınma gündemine önemli bir değer kattığını belirterek, konuşmasını şöyle tamamladı:
"Fon politika tavsiyeleri çerçevesinde sosyal yardım programlarını, beşeri sermaye birikimini teşvik eden ve gelir eşitsizliğini çözmeye yönelik maliye politikalarını teşvik etmeye devam etmelidir. Yoksulluğu Azaltma ve Büyüme Fonuna erişim normları ve limitleriyle birlikte acil finansman mekanizması limitinin yüzde 50 oranında artırılmasını memnuniyetle karşılıyoruz. Bununla birlikte Yoksulluğu Azaltma ve Büyüme Fonunun (PRGT) finansman modelinin kendi kendini besler hale gelmesini sağlamak aynı derecede önemlidir. IMF’nin küçük ve kırılgan devletleri ile ilişkilerini güçlendirmeye yönelik kararlılığı övgüye değerdir."