Hastaneler de özelleştirilecek mi?
Köprülerden sonra şimdi de hastaneler özelleştirilecek
TBMM’ye 12.12.2012’de kaydedilen “Sağlık Bakanlığınca Kamu Özel İşbirliği Modeli ile Tesis Yaptırılması, Yenilenmesi ve Hizmet Alınması Hakkında Kanun Tasarısı, Başbakan Erdoğan’ın imzasıyla sunuldu.
CHP Mersin Milletvekili Prof. Dr. Aytuğ Atıcı, AKP Hükümeti’nin kamu hastanelerini bir bir satmaya hazırlandığını söyleyerek, Meclis’teki tasarının detaylarını açıkladı.
Atıcı’nın ‘Sağlıkta İhanetin Belgesi’ diye tanıttığı tasarının detayları şöyle:
1. Ulusal veya uluslar arası şirketleri hastane yapmak üzere çağırıyorlar,
2. Onlara şöyle güzel bir yerden “bedava” arsa tahsis ediyorlar,
3. Yapılacak işin Devlet İhale Kanunu veya Kamu İhale Kanunu’na tabi olmadığını hükme bağlıyorlar,
4. Sonra kafalarına göre ihale yapıyorlar (açık ihale, davet usulü veya pazarlık yönteminden hangisi işlerine yarıyorsa),
5. İhaleyi verdikleri şirketle “özel hukuk” hükümleri çerçevesinde sözleşme yapıyorlar,
6. Hastane bitmeden gariban şirket batmasın diye uygun zamanlarda para ödüyorlar
7. Hastane bittikten sonra en fazla 49 yıl kira ödemeyi taahhüt ediyorlar. Gerçi hastanenin parası 3-5 yılda çıkıyor ama olsun zavallı şirket biraz da kar etsin diyorlar,
8. Sözleşme süresi bitince şirketin hastaneyi sağlam ve borçsuz olarak devretmesi gerekir diyorlar, ancak hastane batarsa da “batık banka”larda uygulanan kamulaştırma yöntemlerini uygulamak zorunda olduklarını biliyorlar,
9. Yüklenici firmanın hastane yapım işini aynı koşullarda başka firmalara devredebileceğini söylüyorlar ve sağlık alanında “çantacı” firmalar yaratılmasına zemin hazırlıyorlar
10. İhaleyi nasıl olsa yabancı firmalar alır diye sözleşmenin bir nüshasını da İngilizce hazırlatıyorlar,
11. Yabancı firmalarla sorun yaşanırsa “uluslar arası tahkim”e gidilebilmesi için yolu hazırlıyorlar,
12. Gariban firmalar yurt dışından döviz olarak kredi alırlarsa ve Allah korusun bir kriz olursa firmanın batmaması için gerekli tedbirleri de kanuna koyuyorlar,
13. Hatta şirket finans kurumlarından kredi alabilsin diye kendilerine “Devlet” olarak kefil oluyorlar,
14. Tüm bunlara rağmen çantacı şirket batarsa uluslar arası “finans sağlayıcısı” ile işi pişiriyorlar,
15. Gariban şirket sadece kira geliri ile yeterince ihya olamayacağı için sağlık hizmetleri alanı (ameliyathane, yoğun bakım, laboratuar, fizik tedavi vb) dahil her türlü hizmet alanlarının işletmesini onlara verebiliyorlar,
16. Belediyeler zorluk çıkarabilir diyerek imar planlarını Çevre ve Şehircilik Bakanlığına yaptırıyorlar,
17. Zavallı şirket mağdur olmasın diye her türlü damga vergisi, harç ve KDV’den muaf tutuyorlar,
BU İHALELER KANUNA AYKIRIDIR
“Biz vatana hizmet ediyoruz diyorlar, vatana bu şekilde hizmet etmeyin. “Bürokratik oligarşi ve yargı bana engel oluyor” diye feryat eden bir başbakan tarafından yönetiliyoruz” diyen Atıcı, yaptığı basın toplantısında, “Kendi yaptıkları yasaya, kendi yazdıkları yönetmeliğe aykırı ihale yapan AKP Hükümetine, Danıştay 'bu ihaleler hukuka aykırıdır' dedi. Şimdi Hükümet 'ben nerede hata yaptım' diyeceğine ve halkın yararına düzeltme yapacağına, o yönetmeliğin adını değiştirip yasa yapıyorlar. ” diye konuştu.
‘GELECEĞİMİZ SATILIYOR’
Tasarının kanunlaşıp uygulanmaması için TBMM’de ellerinden geleni yapacaklarını belirten Atıcı, halkı ve sağlıkla ilgilenen sivil toplum örgütlerini de bu konu etrafında birleşmeye ve karşı çıkmaya davet etti. “Olur, da başaramazsak ve tasarı kanunlaşırsa Sağlık Bakanlığı’na gerek kalmayacaktır. Zaten sağlık giderlerinin ödemeleri Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığının kâr zarar hesabına göre yapılmaktadır." şeklinde konuşan Atıcı, "Hizmeti de büyük holdinglere devrederseniz geriye bir şey kalmıyor. Bu durumda Sağlık Bakanı ya uyuyor ya da ciddi bir yanlışı bilerek uyguluyor. Bizim uyarılarımızdan sonra da 'bilmiyordum' deme şansı yoktur. Ben kendisini tüm bürokratlarıyla beraber bu konuları tartışmak için davet ediyorum. İstediği televizyon kanalı olabilir, kendisi belirlesin. Ama gelemeyeceğini herkes biliyor! Sağlık yolu ile geleceğimiz satılıyor” ifadelerini kullandı.
CHP Mersin Milletvekili Prof. Dr. Aytuğ Atıcı, AKP Hükümeti’nin kamu hastanelerini bir bir satmaya hazırlandığını söyleyerek, Meclis’teki tasarının detaylarını açıkladı.
Atıcı’nın ‘Sağlıkta İhanetin Belgesi’ diye tanıttığı tasarının detayları şöyle:
1. Ulusal veya uluslar arası şirketleri hastane yapmak üzere çağırıyorlar,
2. Onlara şöyle güzel bir yerden “bedava” arsa tahsis ediyorlar,
3. Yapılacak işin Devlet İhale Kanunu veya Kamu İhale Kanunu’na tabi olmadığını hükme bağlıyorlar,
4. Sonra kafalarına göre ihale yapıyorlar (açık ihale, davet usulü veya pazarlık yönteminden hangisi işlerine yarıyorsa),
5. İhaleyi verdikleri şirketle “özel hukuk” hükümleri çerçevesinde sözleşme yapıyorlar,
6. Hastane bitmeden gariban şirket batmasın diye uygun zamanlarda para ödüyorlar
7. Hastane bittikten sonra en fazla 49 yıl kira ödemeyi taahhüt ediyorlar. Gerçi hastanenin parası 3-5 yılda çıkıyor ama olsun zavallı şirket biraz da kar etsin diyorlar,
8. Sözleşme süresi bitince şirketin hastaneyi sağlam ve borçsuz olarak devretmesi gerekir diyorlar, ancak hastane batarsa da “batık banka”larda uygulanan kamulaştırma yöntemlerini uygulamak zorunda olduklarını biliyorlar,
9. Yüklenici firmanın hastane yapım işini aynı koşullarda başka firmalara devredebileceğini söylüyorlar ve sağlık alanında “çantacı” firmalar yaratılmasına zemin hazırlıyorlar
10. İhaleyi nasıl olsa yabancı firmalar alır diye sözleşmenin bir nüshasını da İngilizce hazırlatıyorlar,
11. Yabancı firmalarla sorun yaşanırsa “uluslar arası tahkim”e gidilebilmesi için yolu hazırlıyorlar,
12. Gariban firmalar yurt dışından döviz olarak kredi alırlarsa ve Allah korusun bir kriz olursa firmanın batmaması için gerekli tedbirleri de kanuna koyuyorlar,
13. Hatta şirket finans kurumlarından kredi alabilsin diye kendilerine “Devlet” olarak kefil oluyorlar,
14. Tüm bunlara rağmen çantacı şirket batarsa uluslar arası “finans sağlayıcısı” ile işi pişiriyorlar,
15. Gariban şirket sadece kira geliri ile yeterince ihya olamayacağı için sağlık hizmetleri alanı (ameliyathane, yoğun bakım, laboratuar, fizik tedavi vb) dahil her türlü hizmet alanlarının işletmesini onlara verebiliyorlar,
16. Belediyeler zorluk çıkarabilir diyerek imar planlarını Çevre ve Şehircilik Bakanlığına yaptırıyorlar,
17. Zavallı şirket mağdur olmasın diye her türlü damga vergisi, harç ve KDV’den muaf tutuyorlar,
BU İHALELER KANUNA AYKIRIDIR
“Biz vatana hizmet ediyoruz diyorlar, vatana bu şekilde hizmet etmeyin. “Bürokratik oligarşi ve yargı bana engel oluyor” diye feryat eden bir başbakan tarafından yönetiliyoruz” diyen Atıcı, yaptığı basın toplantısında, “Kendi yaptıkları yasaya, kendi yazdıkları yönetmeliğe aykırı ihale yapan AKP Hükümetine, Danıştay 'bu ihaleler hukuka aykırıdır' dedi. Şimdi Hükümet 'ben nerede hata yaptım' diyeceğine ve halkın yararına düzeltme yapacağına, o yönetmeliğin adını değiştirip yasa yapıyorlar. ” diye konuştu.
‘GELECEĞİMİZ SATILIYOR’
Tasarının kanunlaşıp uygulanmaması için TBMM’de ellerinden geleni yapacaklarını belirten Atıcı, halkı ve sağlıkla ilgilenen sivil toplum örgütlerini de bu konu etrafında birleşmeye ve karşı çıkmaya davet etti. “Olur, da başaramazsak ve tasarı kanunlaşırsa Sağlık Bakanlığı’na gerek kalmayacaktır. Zaten sağlık giderlerinin ödemeleri Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığının kâr zarar hesabına göre yapılmaktadır." şeklinde konuşan Atıcı, "Hizmeti de büyük holdinglere devrederseniz geriye bir şey kalmıyor. Bu durumda Sağlık Bakanı ya uyuyor ya da ciddi bir yanlışı bilerek uyguluyor. Bizim uyarılarımızdan sonra da 'bilmiyordum' deme şansı yoktur. Ben kendisini tüm bürokratlarıyla beraber bu konuları tartışmak için davet ediyorum. İstediği televizyon kanalı olabilir, kendisi belirlesin. Ama gelemeyeceğini herkes biliyor! Sağlık yolu ile geleceğimiz satılıyor” ifadelerini kullandı.