Kayıtdışı 30 milyar lirayı yutuyor
Devlet, asgari ücret dikkate alındığında, bu kişilerin kayıtdışı olması nedeniyle yıllık 30 milyar lira sosyal güvenlik primi ve vergi kaybına uğruyor.
Kayıtdışı istihdam nedeniyle devlet, yıllık 30 milyar lira sosyal güvenlik primi ve vergi kaybına uğruyor. Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) Hanehalkı İşgücü Araştırması Ekim 2012 sonuçlarına göre; esas işlerinden dolayı herhangi bir sosyal güvenlik kuruluşuna kayıtlı olmayan yaklaşık 10 milyon 123 bin kişi bulunuyor.
Bu kişilerin 3 milyon 720 bini ücretli veya yevmiyelilerden, 3 milyon 6 bini kendi hesabın çalışanlardan, 256 bini işverenlerden ve 3 milyon 141 bini ücretsiz aile işçilerinden oluşuyor.
Sosyal güvenlik kapsamında olmayan 10 milyon 123 bin kişinin 5 milyon 373 bini tarım kesiminde, 4 milyon 749 bini ise tarım dışı sektörlerde istihdam ediliyor.
Kayıtdışı istihdamın yaklaşık yüzde 60'ı erkeklerden (5,9 milyon), yüzde 40'ı ise kadınlardan oluşuyor (4,1 milyon).
TÜİK verilerine göre, 2012 Ekim ayı itibariyle kayıtdışı istihdam oranı da yüzde 39,7 seviyesinde.
Ücretli veya yevmiyeliler ile kendi hesabına çalışan, fakat herhangi bir sosyal güvenlik kuruluşuna kayıtlı olmayanların toplamı 6 milyon 726 bini buluyor.
Türkiye'de kayıtdışı istihdam, sosyal güvenlik sistemine ve ülke ekonomisine önemli bir maliyet getiriyor. Asgari ücret temel alınarak yapılacak bir hesaplama, kayıtdışı istihdam nedeniyle oluşan sosyal güvenlik prim ve vergi kaybının boyutunu ortaya koyuyor.
Kayıtdışı istihdam edilen ücretli veya yevmiyeliler ile kendi hesabına çalışan 6 milyon 726 bin kişinin, asgari ücret tutarı üzerinden kayıtlı duruma getirilmesi durumunda ise devletin, gerek sosyal güvenlik primi (işsizlik sigortası primi dahil) ve gelir vergisi açısından önemli gelire kavuşmasının önü açılıyor.
2013 yılının ilk 6 aylık döneminde geçerli olan asgari ücret tutarının brüt 978,60 lira olduğu dikkate alındığında, kayıtdışı işçi veya yevmiyeli istihdamdan dolayı devletin yıllık kaybı, işçi-işveren SGK primi olarak 12,4 milyar, işçi gelir ve damga vergisi olarak 2,6 milyar, işçi-işveren işsizlik sigortası olarak 1,3 milyar lira olmak üzere toplam 16,3 milyar liraya karşılık geliyor.
Ücretli veya yevmiyeli çalışanlar açısından kayıtdışının maliyeti şöyle:
SGK primi (TL) Gelir Vergisi (TL) İşsizlik Sigortası (TL) Damga Vergisi (TL) Bir işçi aylık (yüzde 14 üzerinden) 137,00 51,38 9,79 7,43 İşveren ödemesi (yüzde 14,5 üzerinden) 141,90 19,57 İşçi-işveren toplam 278,90 29,36 3 milyon 720 bin işçi için aylık 1 milyar 37 milyon 191 milyon 109 milyon 28 milyon 3 milyon 720 bin işçi için yıllık 12 milyar 450 milyon 2 milyar 292 milyon 1 milyar 308 milyon 336 milyon Kendi hesabına çalışan ama kayıtdışı olanlar nedeniyle devletin yıllık sosyal güvenlik primi (asgari ücretin yüzde 33,5'i) kaybı 11,8 milyar liraya karşılık geliyor. Bu kişilerin, en azından asgari ücretli kadar vergi ödeyecekleri varsayıldığında ise bu tutar 13,7 milyar liraya ulaşıyor.
Kayıtdışı istihdam edilen ücretli veya yevmiyeliler ile kendi hesabına çalışan toplam 6 milyon 726 bin kişinin sosyal güvenlik primi ve vergi kaybı toplamda yıllık 30 milyar lirayı buluyor.
Çalışan da patron da şikayetçi
Türk-İş Araştırma Müdür Yardımcısı Enis Bağdadioğlu, kayıtdışı istihdamın maliyetinin çarpıcı bir büyüklüğe karşılık geldiğini söyledi.
Kayıtdışı istihdamın ortadan kaldırılmasının sosyal güvenlik açıklarının kapatılması açısından önemli olduğunu vurgulayan Bağdadioğlu, bu alandaki mücadelenin vergi uygulamalarını da yakından ilgilendirdiğini belirtti.
Kayıtdışı istihdamla mücadelenin vergi dağılımının adil olması ve tabana yayılması açısında önemli bir enstrüman olduğuna işaret eden Bağdadioğlu, "Kayıtdışı istihdam toplumun tüm kesimlerinin üzerinde mücadele etmesi gereken bir alan. Kurallı bir ekonominin yatılması doğrultusunda uygulanacak politikalar, refahın ve gelirin adil dağılımına da katkıda bulunacaktır" dedi.
Türkiye İşveren Sendikaları Konfederasyonu'nun (TİSK) konuya ilişkin değerlendirmesinde de Türkiye'de kayıtdışı ekonomi ve kayıtdışı istihdamın kayıtlı işletmeler karşısında haksız rekabet yaratarak, kurumlaşmayı önlemek suretiyle büyümeyi, yatırımları, ihracatı ve verimliliği sınırlayarak, sosyal hakların kullanımını önleyerek ekonomik ve sosyal kalkınmayı sekteye uğrattığı vurgulandı.
Uluslararası Yönetim Geliştirme Enstitüsü'nce (IMD) yayımlanan 2012 Dünya Rekabet Gücü Yıllığı verilerine göre, Türkiye'nin dünyada kayıtdışı ekonominin kalkınmayı engelleme etkisine en fazla maruz kalan ülkeler içinde olduğuna işaret edilen değerlendirmede, Türkiye'nin, kayıtdışı ekonominin, ekonomik büyümeyi engellemesi bakımından 59 ülke içinde 19. sırada olduğuna dikkat çekildi.
Değerlendirmede, "Kayıtdışı istihdama yol açan faktörlerin çeşitliliği nedeniyle, bu tür istihdamı önlemeye yönelik politikaların başarılı olabilmesi, tüm sebeplerin bir arada dikkate alınmasına bağlıdır. Nitekim, Avrupa Birliği bu konuda 'karma politika yaklaşımı'nın önemini vurgulamaktadır. Hem bu tür çalışmanın önlenmesi hem de kayıtlı sektöre geçişin özendirilmesine yönelik tedbirlerin bir arada uygulanması gerekmektedir" ifadelerine yer verildi.
Bu kişilerin 3 milyon 720 bini ücretli veya yevmiyelilerden, 3 milyon 6 bini kendi hesabın çalışanlardan, 256 bini işverenlerden ve 3 milyon 141 bini ücretsiz aile işçilerinden oluşuyor.
Sosyal güvenlik kapsamında olmayan 10 milyon 123 bin kişinin 5 milyon 373 bini tarım kesiminde, 4 milyon 749 bini ise tarım dışı sektörlerde istihdam ediliyor.
Kayıtdışı istihdamın yaklaşık yüzde 60'ı erkeklerden (5,9 milyon), yüzde 40'ı ise kadınlardan oluşuyor (4,1 milyon).
TÜİK verilerine göre, 2012 Ekim ayı itibariyle kayıtdışı istihdam oranı da yüzde 39,7 seviyesinde.
Ücretli veya yevmiyeliler ile kendi hesabına çalışan, fakat herhangi bir sosyal güvenlik kuruluşuna kayıtlı olmayanların toplamı 6 milyon 726 bini buluyor.
Türkiye'de kayıtdışı istihdam, sosyal güvenlik sistemine ve ülke ekonomisine önemli bir maliyet getiriyor. Asgari ücret temel alınarak yapılacak bir hesaplama, kayıtdışı istihdam nedeniyle oluşan sosyal güvenlik prim ve vergi kaybının boyutunu ortaya koyuyor.
Kayıtdışı istihdam edilen ücretli veya yevmiyeliler ile kendi hesabına çalışan 6 milyon 726 bin kişinin, asgari ücret tutarı üzerinden kayıtlı duruma getirilmesi durumunda ise devletin, gerek sosyal güvenlik primi (işsizlik sigortası primi dahil) ve gelir vergisi açısından önemli gelire kavuşmasının önü açılıyor.
2013 yılının ilk 6 aylık döneminde geçerli olan asgari ücret tutarının brüt 978,60 lira olduğu dikkate alındığında, kayıtdışı işçi veya yevmiyeli istihdamdan dolayı devletin yıllık kaybı, işçi-işveren SGK primi olarak 12,4 milyar, işçi gelir ve damga vergisi olarak 2,6 milyar, işçi-işveren işsizlik sigortası olarak 1,3 milyar lira olmak üzere toplam 16,3 milyar liraya karşılık geliyor.
Ücretli veya yevmiyeli çalışanlar açısından kayıtdışının maliyeti şöyle:
SGK primi (TL) Gelir Vergisi (TL) İşsizlik Sigortası (TL) Damga Vergisi (TL) Bir işçi aylık (yüzde 14 üzerinden) 137,00 51,38 9,79 7,43 İşveren ödemesi (yüzde 14,5 üzerinden) 141,90 19,57 İşçi-işveren toplam 278,90 29,36 3 milyon 720 bin işçi için aylık 1 milyar 37 milyon 191 milyon 109 milyon 28 milyon 3 milyon 720 bin işçi için yıllık 12 milyar 450 milyon 2 milyar 292 milyon 1 milyar 308 milyon 336 milyon Kendi hesabına çalışan ama kayıtdışı olanlar nedeniyle devletin yıllık sosyal güvenlik primi (asgari ücretin yüzde 33,5'i) kaybı 11,8 milyar liraya karşılık geliyor. Bu kişilerin, en azından asgari ücretli kadar vergi ödeyecekleri varsayıldığında ise bu tutar 13,7 milyar liraya ulaşıyor.
Kayıtdışı istihdam edilen ücretli veya yevmiyeliler ile kendi hesabına çalışan toplam 6 milyon 726 bin kişinin sosyal güvenlik primi ve vergi kaybı toplamda yıllık 30 milyar lirayı buluyor.
Çalışan da patron da şikayetçi
Türk-İş Araştırma Müdür Yardımcısı Enis Bağdadioğlu, kayıtdışı istihdamın maliyetinin çarpıcı bir büyüklüğe karşılık geldiğini söyledi.
Kayıtdışı istihdamın ortadan kaldırılmasının sosyal güvenlik açıklarının kapatılması açısından önemli olduğunu vurgulayan Bağdadioğlu, bu alandaki mücadelenin vergi uygulamalarını da yakından ilgilendirdiğini belirtti.
Kayıtdışı istihdamla mücadelenin vergi dağılımının adil olması ve tabana yayılması açısında önemli bir enstrüman olduğuna işaret eden Bağdadioğlu, "Kayıtdışı istihdam toplumun tüm kesimlerinin üzerinde mücadele etmesi gereken bir alan. Kurallı bir ekonominin yatılması doğrultusunda uygulanacak politikalar, refahın ve gelirin adil dağılımına da katkıda bulunacaktır" dedi.
Türkiye İşveren Sendikaları Konfederasyonu'nun (TİSK) konuya ilişkin değerlendirmesinde de Türkiye'de kayıtdışı ekonomi ve kayıtdışı istihdamın kayıtlı işletmeler karşısında haksız rekabet yaratarak, kurumlaşmayı önlemek suretiyle büyümeyi, yatırımları, ihracatı ve verimliliği sınırlayarak, sosyal hakların kullanımını önleyerek ekonomik ve sosyal kalkınmayı sekteye uğrattığı vurgulandı.
Uluslararası Yönetim Geliştirme Enstitüsü'nce (IMD) yayımlanan 2012 Dünya Rekabet Gücü Yıllığı verilerine göre, Türkiye'nin dünyada kayıtdışı ekonominin kalkınmayı engelleme etkisine en fazla maruz kalan ülkeler içinde olduğuna işaret edilen değerlendirmede, Türkiye'nin, kayıtdışı ekonominin, ekonomik büyümeyi engellemesi bakımından 59 ülke içinde 19. sırada olduğuna dikkat çekildi.
Değerlendirmede, "Kayıtdışı istihdama yol açan faktörlerin çeşitliliği nedeniyle, bu tür istihdamı önlemeye yönelik politikaların başarılı olabilmesi, tüm sebeplerin bir arada dikkate alınmasına bağlıdır. Nitekim, Avrupa Birliği bu konuda 'karma politika yaklaşımı'nın önemini vurgulamaktadır. Hem bu tür çalışmanın önlenmesi hem de kayıtlı sektöre geçişin özendirilmesine yönelik tedbirlerin bir arada uygulanması gerekmektedir" ifadelerine yer verildi.