Şimdi ne olacak?
Artan siyasi risk primi ile başlayan hızlı sermaye çıkışını durdurmanın ve geriye çevirmenin yolu, yabancı yatırımcının son siyasi riskler için biçtiği fiyatı faiz olarak ona vermektir
Daha önceki yazılarımızda zaten global büyüme ve Türk ekonomisi ile ilgili endişelerimizi söylemiş ve dikkatli olmayı tavsiye etmiştik. Ancak son gelişen istikrarsızlık ortamı Türkiye üzerindeki riski artırdı.
Gelişmelerin tamamının ülkemizde yaşanan son olaylardan olduğunu sanmıyorum. FED'in parasal genişlemeye son vereceği endişeleri, global resesyon riski zaten gelişmekte olan piyasalarda sorun yaratma eğilimindeydi, bir de bunun üzerine evde olanlar krizin dozunu artırdı. Başlattı demiyorum, dozunu artırdı.
Türkiye tasarruf açığı olan bir ülke, bu nedenle büyümesini finanse etmek için yabancı sermayeye ihtiyacı var. Yabancı sermaye iki türlü geliyor doğrudan yatırımlar (yani bizzat yabancı gelip ülkemizde fabrika yapıyor) ya da portföy yatırımı olarak. Yabancılar ikinci yöntemde bono, hisse senedi vb. alıyorlar.
En sağlıklı finansman yöntemi doğrudan yabancı sermaye yatırımları, çünkü en ufak bir olumsuzlukta ülkeyi terk edemiyor, sizinle yaşamaya mecbur, doğrudan yabancı sermaye yatırımının sahibi ülkenin ortağı oluyor.
Oysa portföy yatırımları öyle değil ortalık azıcık karıştığında hızla ellerindeki TL. varlıkları satıp döviz alıyorlar, talebi artan döviz fırlıyor, arzı artan bonoların faizi yukarı çıkıyor, borsa çöküyor birdenbire herşey terse dönüyor.
İşte uzun zaman sonra kredi derecelendirme kuruluşlarının notumuzu yatırım yapılabilir seviyeye getirmesi dünya ekonomisinin büyümesine bağlı olarak doğrudan yatırımlarla büyümemezi finanse etmek için bir fırsat yaratmıştı ancak evdeki karışıklık ve iktidarın takındığı sert tutum bu fırsatı elimizden aldı.
Şimdi ne olacak; artan siyasi risk primi ve başlayan hızlı sermaye çıkışını durdurmanın ve geriye çevirmenin yolu yabancı yatırımcının son siyasi riskler için biçtiği fiyatı faiz olarak ona vermektir. Yoksa ne büyüme ne de istikrardan söz edilemez.
Olayların kısa sürede yatışması durumunda bile faizde 1-2 puanlık artış kaçınılmaz görünüyor.
Eğer olaylar kalıcı bir hal alırsa artık Türkiye içi büyüme ve istikrardan sözedilemez. Ekonomi hızla kötüye gider, insanlar işsiz sonucunda aç kalırlar.
Ekonominin iyi gitmesi iktidarı güçlendirdiği gibi kötüye gitmesi de tersi etki yaratır.
Siyasi sonuçlar ekonomi yazısının konusu değil ancak yaşananların iktidarın fazlasıyla önem verdiği faizleri yukarı çekeceği ve çok güvenilen Türk Ekonomisine darbe vuracağı kesin, bundan da en çok zararı iktidar görecektir.
muratbartu@paralimani.com
Gelişmelerin tamamının ülkemizde yaşanan son olaylardan olduğunu sanmıyorum. FED'in parasal genişlemeye son vereceği endişeleri, global resesyon riski zaten gelişmekte olan piyasalarda sorun yaratma eğilimindeydi, bir de bunun üzerine evde olanlar krizin dozunu artırdı. Başlattı demiyorum, dozunu artırdı.
Türkiye tasarruf açığı olan bir ülke, bu nedenle büyümesini finanse etmek için yabancı sermayeye ihtiyacı var. Yabancı sermaye iki türlü geliyor doğrudan yatırımlar (yani bizzat yabancı gelip ülkemizde fabrika yapıyor) ya da portföy yatırımı olarak. Yabancılar ikinci yöntemde bono, hisse senedi vb. alıyorlar.
En sağlıklı finansman yöntemi doğrudan yabancı sermaye yatırımları, çünkü en ufak bir olumsuzlukta ülkeyi terk edemiyor, sizinle yaşamaya mecbur, doğrudan yabancı sermaye yatırımının sahibi ülkenin ortağı oluyor.
Oysa portföy yatırımları öyle değil ortalık azıcık karıştığında hızla ellerindeki TL. varlıkları satıp döviz alıyorlar, talebi artan döviz fırlıyor, arzı artan bonoların faizi yukarı çıkıyor, borsa çöküyor birdenbire herşey terse dönüyor.
İşte uzun zaman sonra kredi derecelendirme kuruluşlarının notumuzu yatırım yapılabilir seviyeye getirmesi dünya ekonomisinin büyümesine bağlı olarak doğrudan yatırımlarla büyümemezi finanse etmek için bir fırsat yaratmıştı ancak evdeki karışıklık ve iktidarın takındığı sert tutum bu fırsatı elimizden aldı.
Şimdi ne olacak; artan siyasi risk primi ve başlayan hızlı sermaye çıkışını durdurmanın ve geriye çevirmenin yolu yabancı yatırımcının son siyasi riskler için biçtiği fiyatı faiz olarak ona vermektir. Yoksa ne büyüme ne de istikrardan söz edilemez.
Olayların kısa sürede yatışması durumunda bile faizde 1-2 puanlık artış kaçınılmaz görünüyor.
Eğer olaylar kalıcı bir hal alırsa artık Türkiye içi büyüme ve istikrardan sözedilemez. Ekonomi hızla kötüye gider, insanlar işsiz sonucunda aç kalırlar.
Ekonominin iyi gitmesi iktidarı güçlendirdiği gibi kötüye gitmesi de tersi etki yaratır.
Siyasi sonuçlar ekonomi yazısının konusu değil ancak yaşananların iktidarın fazlasıyla önem verdiği faizleri yukarı çekeceği ve çok güvenilen Türk Ekonomisine darbe vuracağı kesin, bundan da en çok zararı iktidar görecektir.
muratbartu@paralimani.com