Türk bankaları ABD bankalarını geride bıraktı
Türk bankalarının ilk çeyrek itibarıyla karlarının toplam ekonomik büyüklüğe oranı aynı dönemde ABD bankalarını geride bıraktı.
Derlenen bilgilere göre, bu yılın mart ayı sonunda ABD bankalarının toplam karı 40,3 milyar dolar olarak gerçekleşti.
Ülkenin Gayri Safi Yuriçi Hasılasının (GSYH) geçen yıl 15,7 trilyon dolar olduğu düşünüldüğünde bankaların toplam karının GSYH'ye oranı yüzde 0,2 olarak hesaplandı. Aynı dönemdeki gelişmeler Türk bankaları açısından değerlendirildiğinde karlılıkların GSYH'ye oranının ABD'den yüksek olduğu görüldü. Buna göre, 2012 yılında Türkiye'nin ekonomik büyüklüğü cari fiyatlarla 786,3 milyar dolar olarak gerçekleşirken 2013'ün ilk çeyreğinde bankaların karı döviz bazında ise 3,9 milyar dolar olarak hesaplandı. Böylece bankaların karının GSYH'ye oranı yüzde 0,5 oldu. Ayrıca, Nisan ayı sonu itibarıyla Türk bankalarının karı geçen yılın ilk 4 ayına göre yüzde 18,2 artarak 9 milyar 79 milyon liraya (30 Nisan 2013 tarihli satış kuru ile yaklaşık 5 milyar dolar), karın GSYH'ye oranı da yüzde 0,6'ya ulaştı. Türk bankalarının nisan ayı sonu itibarıyla toplam gelirleri geçen yılın aynı dönemine göre yaklaşık yüzde 16 artarak 26,5 milyar liraya çıktı. Faiz gelirlerinin toplam gelirler içindeki payı yüzde 61,6 olurken, aynı oran faiz dışı gelirler açısından yüzde 38,4 olarak kayıtlara geçti.
''Süpriz değil''
Finansbank Başekonomisti İnan Demir, Türk bankacılık sisteminin karlılığını ABD gibi gelişmiş ülke örnekleriyle karşılaştırıldığında bazı önemli farklar olduğunu söyledi. Bunlardan bir tanesinin faiz oranlarındaki düşüş trendinin bankacılık sisteminin faiz marjları üzerindeki olumlu etkisi olduğunu belirten Demir, ''Kısa vadeli bir etki olarak değerlendirilebilecek bu gelişme, ilk çeyrekte karlılık performansının olumlu seyretmesine yardımcı oldu'' dedi.
Orta vadeli bir perspektiften bakıldığında da Türkiye ekonomisinin gelişmiş ekonomilere kıyasla sağlıklı yapısının daha yüksek karlılık oranlarına neden olmasını normal karşılamak gerektiğini dile getiren Demir, ''ABD gibi kriz sürecinde ciddi istihdam kaybına uğramış, varlık fiyatlarında önemli düşüşler yaşamış dolayısıyla hem aktif kalitesinde hem de teminat kalitesinde erozyona maruz kalmış bir ekonomide bankacılık sisteminin karlılığının Türkiye gibi daha sağlıklı bir ekonomiye kıyasla olumsuz seyretmesi sürpriz değildir'' değerlendirmesinde bulundu.
Yapısal bakış açısıyla değerlendirildiğinde, Türkiye'de genel faiz hadlerinin son yıllarda önemli bir düşüş göstermekle beraber ABD gibi örneklere kıyasla yüksek seviyelerde olmasının Türk bankalarının faiz marjlarının daha yüksek olmasına ve dolayısıyla karlılığın da daha güçlü seyretmesine olanak sağladığını kaydeden Demir, ancak gelecek yıllarda, yatırım yapılabilir kredi notuna ulaşan diğer ülke deneyimleri gözönüne alındığında, Türk bankacılık sistemi için de faiz marjlarının daralmasının beklenebileceğini ifade etti.
Ülkenin Gayri Safi Yuriçi Hasılasının (GSYH) geçen yıl 15,7 trilyon dolar olduğu düşünüldüğünde bankaların toplam karının GSYH'ye oranı yüzde 0,2 olarak hesaplandı. Aynı dönemdeki gelişmeler Türk bankaları açısından değerlendirildiğinde karlılıkların GSYH'ye oranının ABD'den yüksek olduğu görüldü. Buna göre, 2012 yılında Türkiye'nin ekonomik büyüklüğü cari fiyatlarla 786,3 milyar dolar olarak gerçekleşirken 2013'ün ilk çeyreğinde bankaların karı döviz bazında ise 3,9 milyar dolar olarak hesaplandı. Böylece bankaların karının GSYH'ye oranı yüzde 0,5 oldu. Ayrıca, Nisan ayı sonu itibarıyla Türk bankalarının karı geçen yılın ilk 4 ayına göre yüzde 18,2 artarak 9 milyar 79 milyon liraya (30 Nisan 2013 tarihli satış kuru ile yaklaşık 5 milyar dolar), karın GSYH'ye oranı da yüzde 0,6'ya ulaştı. Türk bankalarının nisan ayı sonu itibarıyla toplam gelirleri geçen yılın aynı dönemine göre yaklaşık yüzde 16 artarak 26,5 milyar liraya çıktı. Faiz gelirlerinin toplam gelirler içindeki payı yüzde 61,6 olurken, aynı oran faiz dışı gelirler açısından yüzde 38,4 olarak kayıtlara geçti.
''Süpriz değil''
Finansbank Başekonomisti İnan Demir, Türk bankacılık sisteminin karlılığını ABD gibi gelişmiş ülke örnekleriyle karşılaştırıldığında bazı önemli farklar olduğunu söyledi. Bunlardan bir tanesinin faiz oranlarındaki düşüş trendinin bankacılık sisteminin faiz marjları üzerindeki olumlu etkisi olduğunu belirten Demir, ''Kısa vadeli bir etki olarak değerlendirilebilecek bu gelişme, ilk çeyrekte karlılık performansının olumlu seyretmesine yardımcı oldu'' dedi.
Orta vadeli bir perspektiften bakıldığında da Türkiye ekonomisinin gelişmiş ekonomilere kıyasla sağlıklı yapısının daha yüksek karlılık oranlarına neden olmasını normal karşılamak gerektiğini dile getiren Demir, ''ABD gibi kriz sürecinde ciddi istihdam kaybına uğramış, varlık fiyatlarında önemli düşüşler yaşamış dolayısıyla hem aktif kalitesinde hem de teminat kalitesinde erozyona maruz kalmış bir ekonomide bankacılık sisteminin karlılığının Türkiye gibi daha sağlıklı bir ekonomiye kıyasla olumsuz seyretmesi sürpriz değildir'' değerlendirmesinde bulundu.
Yapısal bakış açısıyla değerlendirildiğinde, Türkiye'de genel faiz hadlerinin son yıllarda önemli bir düşüş göstermekle beraber ABD gibi örneklere kıyasla yüksek seviyelerde olmasının Türk bankalarının faiz marjlarının daha yüksek olmasına ve dolayısıyla karlılığın da daha güçlü seyretmesine olanak sağladığını kaydeden Demir, ancak gelecek yıllarda, yatırım yapılabilir kredi notuna ulaşan diğer ülke deneyimleri gözönüne alındığında, Türk bankacılık sistemi için de faiz marjlarının daralmasının beklenebileceğini ifade etti.