Türkiye, nükleer enerjide geç kaldı
Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Türkiye’nin nükleer enerji çalışmalarına 35 yıl önce başlamasına rağmen geç kaldığını söyledi.
Nükleer santrallerin sadece enerji piyasasıyla ilgili değil, siyasî anlam taşıyan büyük projeler olduğunu vurgulayan Gül, “Türkiye kendi santrallerini yapabilecek duruma gelmeli.” dedi.
Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Türkiye’nin nükleer enerji çalışmalarının 35 yıl önce başladığını ancak siyasi kararlar sebebiyle geri kalındığını kaydetti. Gül, Türkiye’nin, Doğu Akdeniz’de ortaya çıkan enerji kaynaklarının işletilmesi ve sevki ile ilgili her türlü işletmeye hazır olduğuna değindi. Doğu Akdeniz’in huzurlu olması için şimdiden geniş bir ekonomik işbirliği alanı oluşturması gerektiğini belirtti.
Cumhurbaşkanı Gül, Sabancı Üniversitesi İstanbul Uluslararası Enerji ve İklim Merkezi (IICEC) tarafından düzenlenen IICEC 4. Geleneksel Uluslararası Enerji Forumu’nun açılışında Türkiye’nin enerji politikasıyla ilgili önemli açıklamalar yaptı. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Türkiye’nin nükleer enerjiyle ilgili çalışmaların yaklaşık 35 yıllık bir geçmişi olduğuna dikkat çekerek, Türkiye’nin uzun bir süre önce başladığı nükleer enerji çalışmalarını sonuçlandıramadığını ve bu konuda geç kalındığını ifade etti. Gül, 1967-1970 yıllarında ülkenin gündemine giren bu santrallerin Türkiye’deki geçmişinden bahsederek, nihayet iki santralin ihalesinin yapıldığını ve birinin temellerinin atıldığını ifade etti. Cumhurbaşkanı, bu santrallerin, sadece enerji piyasasıyla ilgili projeler olmadığını, siyasi anlamı olan büyük projeler olduğunu vurgulayan Gül, bu santraller yapılırken Türkiye’nin aşama aşama devreye girip kendi santrallerini yapabilecek duruma gelmesi, projeler yürütülürken uluslararası düzeyde kabul edilen en ileri güvenlik standartlarının uygulanılması gerektiğini söyledi. Artan enerji ihtiyacına rağmen Türkiye’nin nükleer enerjiden faydalanamamasının büyük bir eksiklik olduğunu kaydeden Gül, “Belki de siyasi ve ekonomik istikrarsızlığa kurban ettiğimiz projelerin başında Türkiye’de nükleer enerji santralleri gelir.” dedi.
Irak’ın petrol üretimi ve ülke dışına taşınmasında Türkiye’nin rolüne işaret eden Gül, Irak’ın dünyada ikinci büyük petrol üreticisi olacağının öngörüldüğünü ifade etti. Gül, günde yaklaşık 3 milyon varili bulan Irak’ın petrol ihracatının büyük bölümünün büyük bir sıkışıklık yaşanan Basra Körfezi ve Hürmüz Boğazı üzerinden yapıldığını hatırlattı. Irak’ın petrolünün ülke dışına ve Avrupa’ya Türkiye üzerinden taşınmasının kendisi ve vatandaşları açısından da önemli olduğunun altını çizen Gül, “Enerji güvenliği sadece enerji ihtiyacı olanlar için değil, enerji üretenlerin de güvenli marketlere ulaşması önemlidir.” ifadesini kullandı.
Son dönemde Doğu Akdeniz’de yaklaşık 3 trilyon metreküpü aşan önemli bir doğalgaz havzasının varlığına dair güçlü bulgular ortaya çıktığını ifade eden Cumhurbaşkanı Gül, bu durumun Türkiye’nin enerji coğrafyasındaki yerini daha da önemli hale getireceğini söyledi. Doğu Akdeniz’de tesis edilecek ekonomik işbirliğinin bir yandan ortak refaha hizmet edeceğine, diğer yandan da büyük ölçekteki işbirliğinin bölgedeki siyasi problemlerin çözümüne katkı sağlayacağına dikkat çekti. Gül, Doğu Akdeniz’in huzurlu olması için ileride buradaki problemlerin, Kıbrıs dahil olmak üzere çözümü için şimdiden geniş bir ekonomik işbirliği alanı oluşturması gerektiğini vurguladı. Gül şöyle konuştu: “Bugün Güney Kıbrıs Rum Kesimi’nin adanın etrafındaki kaynaklara tek başına sahip olma, onları çıkarma veya ihraç etme gibi projelerinin çok makul olmadığını ve bunların çok riskli olduğunu da açıkça ifade etmek istiyorum. Çünkü adanın etrafındaki doğal kaynaklar, aynı zamanda KKTC’de yaşayanların haklarının olduğu doğal kaynaklardır. Politik problemlerin çözümüne katkı sağlayacak bir adım, ekonomiyle başlayabilir ve Doğu Akdeniz’de yeni bir ekonomik işbirliği sütunu oluşturulabilir. Hatta bu, AB çerçevesinde olabilir ve AB’nin Doğu Akdeniz’deki yeni bir sütunu ortaya çıkabilir. O bakımdan bu konu üzerinde yoğunlaşılması ilerideki problemlerin şimdiden çözülmesi için de fayda sağlayacağına inanıyorum.”
Cumhurbaşkanı Gül, AB ile başlanan müzakereler ve sonrasındaki gelişmelere de atıfta bulunarak sitemini dile getirdi. Gül, AB’nin üyelik görüşmeleri öncesinde Türkiye’nin enerji potansiyeli hakkında değerlendirme yapıldığını anlattı. Gül, “AB ile müzakere pozisyonunda olan ülkenin herhalde ilk açması gereken fasıllardan biri enerji faslı olmalıydı. Ama gelinen noktada hâlâ enerji faslının açılamamış olması ve bunun malum sebeplerle bloke edilmesi AB’nin stratejik miyopluğundan başka bir şey değildir.” şeklinde konuştu.