Yastık altından '45 ton altın' çıktı
2010 yılında bir bankanın işbirliği ile başlayan altın toplama projesinde, birlikte çalışılan banka sayısının 11'e çıktığı belirtildi.
İstanbul Altın Rafinerisi (İAR) Alternatif Satış Kanalları Altın Bankacılığı Müdürü Enver Yaşar, altın toplama projesi kapsamında, 1 milyar 670 milyon dolar değerinde toplam 45 ton altının, yastık altından ekonomiye kazandırıldığını bildirdi.
Türkiye'de yastık altında 5 bin ton altın bulunduğunun tahmin edildiğini ifade eden Yaşar, bu süreçte, çözüm ortaklığı yapılan bankalarla toplam 45 ton altının yastık altından ekonomiye kazandırıldığını açıkladı.
Yaşar, bu şekilde bugünkü değerle yaklaşık 1 milyar 670 milyon dolarlık kayıt dışı tasarrufun sisteme girdiğini bildirdi.
Merkez Bankasının 2011 yılında TL zorunlu karşılıklar yerine altını kabul etmeye başlamasının, dünyada bir ilk olduğunu ve çok başarılı sonuçlar doğurduğunu vurgulayan Yaşar, şunları anlattı:
"TCMB tarafından bankalara, TL için tutulması gereken zorunlu karşılıklar yerine belli bir oranda altın tutabilme olanağı tanınmıştır. Bu oranın arttırılması, bankaların altın bankacılığına olan ilgilerini daha da artıracaktır. Bundan sonra atılması gerekli adımların en başında ise TCMB'nin zorunlu karşılık olarak kabul ettiği altınların, en azından bir kısmının, halktan toplanmış fiziki altınlardan olması gerektiğini düşünüyoruz. Böylece, bankalar bu kaynağın sisteme dahil edilmesi için daha fazla uğraş verecek, bu da büyüme için gerekli olan iç kaynak ihtiyacının karşılanmasına katkı sağlayacaktır."
"Destek ve teşvikle kayıt dışı altın finansal sisteme girer"
Altın hesaplara verilen faiz oranlarının ve kar payı oranlarının yükselmesinin, halkın altın bankacılığına olan ilgisini de artıracağına dikkati çeken Yaşar, kayıt dışı altının finansal sisteme girmesiyle bankaların da ucuz bir kaynağa, likiditeye kavuşacağını kaydetti.
Yaşar, altının bankalar arası transferinin yapılabilmesinin altını daha likit hale getireceğini savunarak, "Bu gibi yenilikler sektörün genişlemesine katkı sağlayacaktır" dedi.
Altın bankacılığına sağlanacak destek ve teşvikle kısa sürede kayıt dışı altın tasarruflarının önemli bir kısmının finansal sisteme gireceğini belirten Yaşar, şu değerlendirmede bulundu:
"Kayıt dışındaki 5 bin ton altının 200 milyar dolarlık bir parasal karşılığı olduğu düşünüldüğünde, bu durumun, mevcutta yüzde 13'ler civarında olan yurt içi tasarruf oranının 2018'de hedeflenen yüzde 19'a çıkmasında ciddi katkısı olacaktır. Yastık altındaki 5 bin ton altın demek, 200 milyar dolar büyüklüğündeki bir paranın ekonomiden kaçırılmış olması demektir. Yastık altı altın, ekonomimiz için çok büyük bir güç ve gizli bir silahtır. Yeterli bilgilendirme olmadığı için halkın elinde atıl vaziyette yönlendirilmeyi beklemektedir."
Tasarruf oranlarının artması noktasında halktan altın toplama projesinin önemine değinen Yaşar, halktan gelen altının, kaynaklar arası bir geçiş değil, tam anlamıyla bir kaynak artışı olduğunu, bunun da mevcutta büyüme için gerekli olan kaynağın sağlanması için önem arz ettiğini belirtti.
Halkın altın ve altına dayalı yatırım ürünleri konusundaki bilgilerinin yeterli olmadığını açıklayan Yaşar, "Bankada tutulan altınların, 150 bin liraya kadar devlet garantisinde olduğunu, fiziki olarak getirdikleri altınların hesaba geçerken bir kur kaybına maruz kalmadıklarını bilmeleri, bunun üzerinden faiz ya da kar payı almalarının mümkün olduğu gibi konularda müşterilerin bilgilendirilmesi önemlidir. Böylelikle daha fazla sayıda altın bankacılığı müşterisine ulaşılması sağlanacaktır" diye konuştu.
Altın bankacılığı hacmi
Enver Yaşar, 2010 yılında sadece 34 ton olan altın bankacılığı hacminin bu yılın Mayıs itibarıyla 108 tona ulaştığını belirterek, şöyle konuştu:
"Altın mevduatı miktarı altın fiyatlarına karşı çok duyarlı, eğer altın fiyatları yukarı doğru giderse bu durumda kar realizasyonu yapmak isteyen müşteri altınlarını satıp liraya dönecektir. Altın fiyatlarının aşağıya gitmesi ise altın bankacılığı müşterileri için bir alım fırsatı olarak değerlendirilebilir."
Yatırımcılara "bekle, gör" tavsiyesi
Altının ons fiyatının tek başına iç piyasa için belirleyici bir faktör olmadığını, altının Türk lirası karşılığını ons ve liranın dolar karşısındaki değerinin beraber belirlediğini anlatan Yaşar, "Altının onsu bin dolar olabilir ama dolar aynı tarihte 3,2 lira olursa bu durumda altın 102,8 lira seviyesine gelir. Dolayısıyla altın yatırımcısı açısından, doların fiyatı önemlidir" dedi.
Altın fiyatları için yorumda bulunmanın çok zor olduğunu ifade eden Yaşar, şöyle devam etti:
"Seçim süreci öncesi belirsizlik, şu an koalisyon hükümetinin kurulamaması nedeniyle yerini biraz endişeye bırakmış durumdadır. İç dengelerde ki bu kritik sürecin yanı sıra, Yunanistan başlı başına global ekonomi dengeleri için bir belirsizlik sebebidir. Bu sebeplerle altın yatırımcılarına 'bekle gör' tavsiyesinde bulunabiliriz. Altın yatırımı yapacağım diyen kesim için ise, kesinlikle alırken kazandıran, işçilik maliyeti düşük gram altın yatırımında bulunmalarını tavsiye edebiliriz. Bu şekilde yatırımcılar en azından daha düşük maliyetle yatırım yapma imkanına sahip olacaklardır."
Türkiye'de yastık altında 5 bin ton altın bulunduğunun tahmin edildiğini ifade eden Yaşar, bu süreçte, çözüm ortaklığı yapılan bankalarla toplam 45 ton altının yastık altından ekonomiye kazandırıldığını açıkladı.
Yaşar, bu şekilde bugünkü değerle yaklaşık 1 milyar 670 milyon dolarlık kayıt dışı tasarrufun sisteme girdiğini bildirdi.
Merkez Bankasının 2011 yılında TL zorunlu karşılıklar yerine altını kabul etmeye başlamasının, dünyada bir ilk olduğunu ve çok başarılı sonuçlar doğurduğunu vurgulayan Yaşar, şunları anlattı:
"TCMB tarafından bankalara, TL için tutulması gereken zorunlu karşılıklar yerine belli bir oranda altın tutabilme olanağı tanınmıştır. Bu oranın arttırılması, bankaların altın bankacılığına olan ilgilerini daha da artıracaktır. Bundan sonra atılması gerekli adımların en başında ise TCMB'nin zorunlu karşılık olarak kabul ettiği altınların, en azından bir kısmının, halktan toplanmış fiziki altınlardan olması gerektiğini düşünüyoruz. Böylece, bankalar bu kaynağın sisteme dahil edilmesi için daha fazla uğraş verecek, bu da büyüme için gerekli olan iç kaynak ihtiyacının karşılanmasına katkı sağlayacaktır."
"Destek ve teşvikle kayıt dışı altın finansal sisteme girer"
Altın hesaplara verilen faiz oranlarının ve kar payı oranlarının yükselmesinin, halkın altın bankacılığına olan ilgisini de artıracağına dikkati çeken Yaşar, kayıt dışı altının finansal sisteme girmesiyle bankaların da ucuz bir kaynağa, likiditeye kavuşacağını kaydetti.
Yaşar, altının bankalar arası transferinin yapılabilmesinin altını daha likit hale getireceğini savunarak, "Bu gibi yenilikler sektörün genişlemesine katkı sağlayacaktır" dedi.
Altın bankacılığına sağlanacak destek ve teşvikle kısa sürede kayıt dışı altın tasarruflarının önemli bir kısmının finansal sisteme gireceğini belirten Yaşar, şu değerlendirmede bulundu:
"Kayıt dışındaki 5 bin ton altının 200 milyar dolarlık bir parasal karşılığı olduğu düşünüldüğünde, bu durumun, mevcutta yüzde 13'ler civarında olan yurt içi tasarruf oranının 2018'de hedeflenen yüzde 19'a çıkmasında ciddi katkısı olacaktır. Yastık altındaki 5 bin ton altın demek, 200 milyar dolar büyüklüğündeki bir paranın ekonomiden kaçırılmış olması demektir. Yastık altı altın, ekonomimiz için çok büyük bir güç ve gizli bir silahtır. Yeterli bilgilendirme olmadığı için halkın elinde atıl vaziyette yönlendirilmeyi beklemektedir."
Tasarruf oranlarının artması noktasında halktan altın toplama projesinin önemine değinen Yaşar, halktan gelen altının, kaynaklar arası bir geçiş değil, tam anlamıyla bir kaynak artışı olduğunu, bunun da mevcutta büyüme için gerekli olan kaynağın sağlanması için önem arz ettiğini belirtti.
Halkın altın ve altına dayalı yatırım ürünleri konusundaki bilgilerinin yeterli olmadığını açıklayan Yaşar, "Bankada tutulan altınların, 150 bin liraya kadar devlet garantisinde olduğunu, fiziki olarak getirdikleri altınların hesaba geçerken bir kur kaybına maruz kalmadıklarını bilmeleri, bunun üzerinden faiz ya da kar payı almalarının mümkün olduğu gibi konularda müşterilerin bilgilendirilmesi önemlidir. Böylelikle daha fazla sayıda altın bankacılığı müşterisine ulaşılması sağlanacaktır" diye konuştu.
Altın bankacılığı hacmi
Enver Yaşar, 2010 yılında sadece 34 ton olan altın bankacılığı hacminin bu yılın Mayıs itibarıyla 108 tona ulaştığını belirterek, şöyle konuştu:
"Altın mevduatı miktarı altın fiyatlarına karşı çok duyarlı, eğer altın fiyatları yukarı doğru giderse bu durumda kar realizasyonu yapmak isteyen müşteri altınlarını satıp liraya dönecektir. Altın fiyatlarının aşağıya gitmesi ise altın bankacılığı müşterileri için bir alım fırsatı olarak değerlendirilebilir."
Yatırımcılara "bekle, gör" tavsiyesi
Altının ons fiyatının tek başına iç piyasa için belirleyici bir faktör olmadığını, altının Türk lirası karşılığını ons ve liranın dolar karşısındaki değerinin beraber belirlediğini anlatan Yaşar, "Altının onsu bin dolar olabilir ama dolar aynı tarihte 3,2 lira olursa bu durumda altın 102,8 lira seviyesine gelir. Dolayısıyla altın yatırımcısı açısından, doların fiyatı önemlidir" dedi.
Altın fiyatları için yorumda bulunmanın çok zor olduğunu ifade eden Yaşar, şöyle devam etti:
"Seçim süreci öncesi belirsizlik, şu an koalisyon hükümetinin kurulamaması nedeniyle yerini biraz endişeye bırakmış durumdadır. İç dengelerde ki bu kritik sürecin yanı sıra, Yunanistan başlı başına global ekonomi dengeleri için bir belirsizlik sebebidir. Bu sebeplerle altın yatırımcılarına 'bekle gör' tavsiyesinde bulunabiliriz. Altın yatırımı yapacağım diyen kesim için ise, kesinlikle alırken kazandıran, işçilik maliyeti düşük gram altın yatırımında bulunmalarını tavsiye edebiliriz. Bu şekilde yatırımcılar en azından daha düşük maliyetle yatırım yapma imkanına sahip olacaklardır."