Yeni yıla girerken Türkiye'de ekonominin son durumu
2016 yılı Türkiye ve ekonomisi için oldukça zor geçti. 15 Temmuz darbe girişimi, küresel koşullardaki olumsuzluklar Türkiye ekonomisi üzerinde etkili oldu. Doç. Dr. Göksel Aşan son dönemde yaşanan ekonomik durumu analiz etti.
SuperHaber'da yer alan yazıda Doç. Dr. Göksel Aşan, CHP'nin durum tespitine yönelik "Hemen bugün vakit kaybetmeden yaraya merhem olacak ekonomi politikaları konuşabilmek için siyasetteki krizi çözmemiz gerekiyor. OHAL'i bunun için kaldırın diyoruz… Oysa çözüm belli , bu cılgın rejim tartışması bitirilmeli. Başkanlık ısrarından vazgeçilmeli. OHAL Türkiye ekonomisini batırıyor." açıklamasını eleştiriyor . " Yarın Tayyip Erdoğan siyasetten çekildim dese Dolar 2 TL, faizler 5 puan, borsa endeksi 100 000, işsizlik %5 olur. İhracatı hiç sormayın" diyor ve ekliyor "Orta Doğudaki savaşlar, ekonomideki bozulma, AB'nin dağılma süreci, İslamofobi, küresel ısınma ve daha aklınıza gelen herşey Tayyip Erdoğan'a gitmedikçe düzelmez. Abarttığmızı mı düşünüyorsunuz? Biraz sabredin, hele şu OHAL bir kalksın hepsini konuşacağız. "
"Yeniden ekonomi konuşmak" başlığıyla Türkiye'nin son dönemde yaşadığı durumu özetleyen Göksel Aşan politikacılara sert eleştiriler yöneltiyor.
İşte o yazı:
Türkiye uzunca bir süredir ekonomiyi konuşmuyordu. Ne tv programlarında ne gazete köşelerinde ekonomi konusu geçmişteki kadar işlenmiyordu. Son iki haftadır biraz da olsa gündemdeki eski “parlak” günlerine döndü sayılır.Aslında istikrar tam da böyle bir şey; unutturuyor. Hangi alan olursa olsun o alanda istikrarlı bir gidişat oluşmuşsa rutin bir hal alıyor, gündem olmaktan uzaklaşıyor. Bu yüzden “konuşacak mevzu mu kalmadı kardeşim?” dediğimiz günler aslında en iyi günlerimiz.
Türkiye en son 2008 finansal krizi ve izleyen yılda ekonomi mevzularını konuşmuştu. O krizin ülkeyi teğet geçmesinin ardından gündemimiz değişmeye başladı. Bir süre Ergenekon, Balyoz ortalığı kasıp kavurdu. Arkasından Gezi olayları ve 17/25 hukuk darbesi geldi. Bir dönem çözüm süreci neredeyse tek konumuzdu. Bunlara paralel başlayan ve bugün insanlığın en büyük dramlarından biri olarak devam eden “Arap Baharı” dış gündemin en önemli maddesi oldu. Aslında ülkede herhangi bir siyasi istikrarsızlık olmamasına rağmen özellikle Gezi’den bu yana içeride ve dışarıda (itiraf etmek gerekir ki başarılı sayılabilecek) bu yönde bir algı oluşturulmaya çalışıldı. Velhasıl tüm bu yıllar boyunca ekonomi neredeyse hiç konuşulmadı denebilir.
Bugün görünüyor ki bu sürecin en büyük zararı ekonomi konuşmayı unutmamız olmuş. Son bir kaç haftadır yazılanlara, konuşulanlara bakılırsa iktisatçılar siyaset konuşmaktan asıl mesleklerini unutmuşlar. Sadece onlar da değil elbet. Siyasetçilerin bazı konuşmaları var ki gerçekten dehşet. Olan biteni anlamayanlar anlatmayı nasıl becerebilirler ki? Maalesef şu anda vaziyet bu.
Geçtiğimiz günlerde CHP sözcüsü (iktisatçı) Selin Sayek Böke ekonomi gündemli MYK toplantılarının ardından bir açıklama yaptı. Önce bir durum tesbiti ile başladı. Doğal olarak var olan tabloyu olduğundan çok daha vahim gösteren bir konuşmaydı. Aslında nazik dönemlerde tüm kesimlerin geçici bir süre de olsa tam tersi davranması beklenir ama bu tabii çok iyimser bir beklenti. Bu tür konuşmalarda beklenen tespit ve teşhisin ardından bazı önerilerin gelmesidir. Hele koca MYK üyeleri bunun için saatlerce toplantıda kalmışsa somut önerilerle o toplatıdan çıkmaları beklenmez mi? Şimdi sıkı durun kendi ifadeleri ile Türkiye’nin daha önceki hiçbir ekonomik krizine benzemeyen vahametteki bu krize çözüm önerileri şu;
“Hemen bugün vakit kaybetmeden yaraya merhem olacak ekonomi politikaları konuşabilmek için siyasetteki krizi çözmemiz gerekiyor. OHAL'i bunun için kaldırın diyoruz… Oysa çözüm belli , bu çılgın rejim tartışması bitirilmeli. Başkanlık ısrarından vazgeçilmeli. OHAL Türkiye ekonomisini batırıyor.”
İşte budur. Yeni bir para politikasına gerek yok, maliye politikası önerileri belli ki varsa da önemsiz. Üretim ve ihracata dair tedbirler zaten gereksiz. Yani her ne kadar ekonomik bir kriz olsa da çözümü ekonomide değil. Belki de iktisatçıların da saçmalamasının sebebi budur. Ekonomik kriz ekonomi biliminin konusu değildir.
Yarın Tayyip Erdoğan siyasetten çekildim dese Dolar 2 TL, faizler 5 puan, borsa endeksi 100 000, işsizlik %5 olur. İhracatı hiç sormayın 2023 hedefini bu sene yakalarız. Daha önce bir çok kez yazdık. Tek dertleri gerçekten bu. Bu saplantı artık ruh hallerini ve zihin sağlıklarını bozuyor. Bu yüzden de konu ne olursa olsun fikirleri ne ise zikirleri de o oluyor. Orta Doğudaki savaşlar, ekonomideki bozulma, AB’nin dağılma süreci, İslamofobi, küresel ısınma ve daha aklınıza gelen herşey Tayyip Erdoğan gitmedikçe düzelmez. Abarttığmızı mı düşünüyorsunuz? Biraz sabredin, hele şu OHAL bir kalksın hepsini konuşacağız.
Peki sayın parti sözcüsü kendisi de bu derece saçmaladığının farkında değil midir? Son derece iyi bir eğitime sahip, Türkiye’nin en iyi üniversitesinde hocalık yapmış iyi bir iktisatçı olduğundan şüphe duyulmayacak bu hanımefendi neden bir “iktisatçı” gibi konuşamıyor? Konuşamaz. Zira CHP 17/25’in diyetini FETÖ’ye, 7 Haziran’ın diyetini HDP’ye (PKK) ödemeden kendi gündemine dönemez. FETÖ ile mücadeleyi zayıflatmak için OHAL’i hedefe koymak zorundalar. Bu yüzden olur olmaz her tersliğin sebebi olarak OHAL uygulamasını görmeye ve göstermeye çalışıyorlar. OHAL doları yükseltti, ihracatı düşürdü, faizleri ve işsizliği yükseltti, bir milyon mağdur yarattı. Liste uzatılabilir. Ama uzadıkça saçmalaşır. Zaten bu hali bile yeterince saçma değil mi? Ama fark etmez yeterki OHAL kalksın onlar diyetlerini ödesinler kendilerini rezil etmelerinin bir önemi yok.
Türkiye zor bir süreçten geçiyor. Elbette ekonomisi de bundan istisna değil. Her alanda uzun sürecek bir mücadele bizi bekliyor. Ancak görünen o ki toplumun bir kesimi bu mücadeleye destek olmayacak. Zararı yok. Geri kalanlar gerçek bir lider ile bu mücadeleyi kazanacak inanca ve güce sahipler.
"Yeniden ekonomi konuşmak" başlığıyla Türkiye'nin son dönemde yaşadığı durumu özetleyen Göksel Aşan politikacılara sert eleştiriler yöneltiyor.
İşte o yazı:
Türkiye uzunca bir süredir ekonomiyi konuşmuyordu. Ne tv programlarında ne gazete köşelerinde ekonomi konusu geçmişteki kadar işlenmiyordu. Son iki haftadır biraz da olsa gündemdeki eski “parlak” günlerine döndü sayılır.Aslında istikrar tam da böyle bir şey; unutturuyor. Hangi alan olursa olsun o alanda istikrarlı bir gidişat oluşmuşsa rutin bir hal alıyor, gündem olmaktan uzaklaşıyor. Bu yüzden “konuşacak mevzu mu kalmadı kardeşim?” dediğimiz günler aslında en iyi günlerimiz.
Türkiye en son 2008 finansal krizi ve izleyen yılda ekonomi mevzularını konuşmuştu. O krizin ülkeyi teğet geçmesinin ardından gündemimiz değişmeye başladı. Bir süre Ergenekon, Balyoz ortalığı kasıp kavurdu. Arkasından Gezi olayları ve 17/25 hukuk darbesi geldi. Bir dönem çözüm süreci neredeyse tek konumuzdu. Bunlara paralel başlayan ve bugün insanlığın en büyük dramlarından biri olarak devam eden “Arap Baharı” dış gündemin en önemli maddesi oldu. Aslında ülkede herhangi bir siyasi istikrarsızlık olmamasına rağmen özellikle Gezi’den bu yana içeride ve dışarıda (itiraf etmek gerekir ki başarılı sayılabilecek) bu yönde bir algı oluşturulmaya çalışıldı. Velhasıl tüm bu yıllar boyunca ekonomi neredeyse hiç konuşulmadı denebilir.
Bugün görünüyor ki bu sürecin en büyük zararı ekonomi konuşmayı unutmamız olmuş. Son bir kaç haftadır yazılanlara, konuşulanlara bakılırsa iktisatçılar siyaset konuşmaktan asıl mesleklerini unutmuşlar. Sadece onlar da değil elbet. Siyasetçilerin bazı konuşmaları var ki gerçekten dehşet. Olan biteni anlamayanlar anlatmayı nasıl becerebilirler ki? Maalesef şu anda vaziyet bu.
Geçtiğimiz günlerde CHP sözcüsü (iktisatçı) Selin Sayek Böke ekonomi gündemli MYK toplantılarının ardından bir açıklama yaptı. Önce bir durum tesbiti ile başladı. Doğal olarak var olan tabloyu olduğundan çok daha vahim gösteren bir konuşmaydı. Aslında nazik dönemlerde tüm kesimlerin geçici bir süre de olsa tam tersi davranması beklenir ama bu tabii çok iyimser bir beklenti. Bu tür konuşmalarda beklenen tespit ve teşhisin ardından bazı önerilerin gelmesidir. Hele koca MYK üyeleri bunun için saatlerce toplantıda kalmışsa somut önerilerle o toplatıdan çıkmaları beklenmez mi? Şimdi sıkı durun kendi ifadeleri ile Türkiye’nin daha önceki hiçbir ekonomik krizine benzemeyen vahametteki bu krize çözüm önerileri şu;
“Hemen bugün vakit kaybetmeden yaraya merhem olacak ekonomi politikaları konuşabilmek için siyasetteki krizi çözmemiz gerekiyor. OHAL'i bunun için kaldırın diyoruz… Oysa çözüm belli , bu çılgın rejim tartışması bitirilmeli. Başkanlık ısrarından vazgeçilmeli. OHAL Türkiye ekonomisini batırıyor.”
İşte budur. Yeni bir para politikasına gerek yok, maliye politikası önerileri belli ki varsa da önemsiz. Üretim ve ihracata dair tedbirler zaten gereksiz. Yani her ne kadar ekonomik bir kriz olsa da çözümü ekonomide değil. Belki de iktisatçıların da saçmalamasının sebebi budur. Ekonomik kriz ekonomi biliminin konusu değildir.
Yarın Tayyip Erdoğan siyasetten çekildim dese Dolar 2 TL, faizler 5 puan, borsa endeksi 100 000, işsizlik %5 olur. İhracatı hiç sormayın 2023 hedefini bu sene yakalarız. Daha önce bir çok kez yazdık. Tek dertleri gerçekten bu. Bu saplantı artık ruh hallerini ve zihin sağlıklarını bozuyor. Bu yüzden de konu ne olursa olsun fikirleri ne ise zikirleri de o oluyor. Orta Doğudaki savaşlar, ekonomideki bozulma, AB’nin dağılma süreci, İslamofobi, küresel ısınma ve daha aklınıza gelen herşey Tayyip Erdoğan gitmedikçe düzelmez. Abarttığmızı mı düşünüyorsunuz? Biraz sabredin, hele şu OHAL bir kalksın hepsini konuşacağız.
Peki sayın parti sözcüsü kendisi de bu derece saçmaladığının farkında değil midir? Son derece iyi bir eğitime sahip, Türkiye’nin en iyi üniversitesinde hocalık yapmış iyi bir iktisatçı olduğundan şüphe duyulmayacak bu hanımefendi neden bir “iktisatçı” gibi konuşamıyor? Konuşamaz. Zira CHP 17/25’in diyetini FETÖ’ye, 7 Haziran’ın diyetini HDP’ye (PKK) ödemeden kendi gündemine dönemez. FETÖ ile mücadeleyi zayıflatmak için OHAL’i hedefe koymak zorundalar. Bu yüzden olur olmaz her tersliğin sebebi olarak OHAL uygulamasını görmeye ve göstermeye çalışıyorlar. OHAL doları yükseltti, ihracatı düşürdü, faizleri ve işsizliği yükseltti, bir milyon mağdur yarattı. Liste uzatılabilir. Ama uzadıkça saçmalaşır. Zaten bu hali bile yeterince saçma değil mi? Ama fark etmez yeterki OHAL kalksın onlar diyetlerini ödesinler kendilerini rezil etmelerinin bir önemi yok.
Türkiye zor bir süreçten geçiyor. Elbette ekonomisi de bundan istisna değil. Her alanda uzun sürecek bir mücadele bizi bekliyor. Ancak görünen o ki toplumun bir kesimi bu mücadeleye destek olmayacak. Zararı yok. Geri kalanlar gerçek bir lider ile bu mücadeleyi kazanacak inanca ve güce sahipler.