'Dolardaki dalgalanma normal'
Başbakan Yardımcısı Canikli doların yükselişiyle ilgili "Daha önce 3'ün üzerine çıktı. 3,1'i geçti, 3,2'ye çıkmıştı, sonra 2,9'lara geldi, sonra tekrar çıktı, geldi böyle dalgalanıyor. Bu da son derece doğal" dedi.
Başbakan Yardımcısı Nurettin Canikli, "Şu anda ekonomide dengeleri bozacak bir olumsuzluk yok ve olmayacak. Çünkü her şey piyasa şartlarında oluşuyor." dedi.
Canikli soruları yanıtlarken, Türkiye'de ekonomisinin içinde bulunan şartlar ve yaşanan hadiselerle değerlendirilmesi gerektiğini belirterek, içeride ve dışarıda önemli gelişmelerin ekonomiyi ciddi anlamda olumsuz etkileme potansiyeli taşımasına rağmen tüm makro göstergelerin sağlam olduğunu ve büyüme performansının sürdürüldüğünü söyledi.
2016 yılında yaşanan hadiselere rağmen büyümenin yüzde 3'ün üzerinde gerçekleşeceğine işaret eden Canikli, "Hedefi bir miktar revize ettik ama başka hangi ülke olursa olsun, en gelişmiş ülke bile Türkiye'nin 2016 yılında karşı karşıya kaldığı sıkıntılardan biri veya bir kaçıyla muhatap olmuş olsaydı, o ülkede ekonominin genel dengeleri ciddi anlamda zafiyete uğrar ve bozulma yaşardı." diye konuştu.
Büyümenin sürdüğünü, enflasyonun kontrol altında olduğunu ve hatta düştüğünü vurgulayan Canikli, "İstihdamda bir miktar hafif yukarı gelmesi emek piyasasında olumsuzluk değil tam tersine... Biz sadece ekonominin büyümesiyle, nüfusun artmasıyla oraya çıkan iş talebini karşılamıyoruz. Aynı zamanda tarımdan kopup gelenlere de iş buluyoruz. 14 yılda, bütün bu sıkıntıların yaşandığı dönemde 9 milyondan fazla istihdam kapasitesi oluşturmuş bir ekonomimiz var. Başka bir kritere bakmaya gerek yok. Bu, 2016 yılında devam ediyor." değerlendirmesini yaptı.
Canikli, aynı durumun faiz oranları için de geçerli olduğuna işaret ederek, şöyle konuştu:
"Dalgalanmalar olsa bile faiz hadlerinde aşağı yönlü gidiş devam ediyor. Merkez Bankası, 15 Temmuz'dan sonra faiz indirimi yaptı. Bu süreçte tüm bunlar yaşanırken güçlü büyüme performansı devam ediyor. Makro dengelerin hiçbirinde sıkıntı yok. Ekonomi istihdam üretmeye devam ediyor. Cari açık azalıyor. Bu da son derece önemli. İhracatın ithalatı karşılama oranı yükseliyor; yüzde 70'in üzerine çıktı. Daha da artacak. Dolar bütün para birimleri karşısında inanılmaz bir şekilde güçlü duruyor. Belki yüzde 1-2 gibi bir miktar Türk lirası bu noktada biraz daha fazla değer kaybetti. Bu kadar. O da olabilir, dalgalı kur politikası içinde aşağı, yukarı yönlü hareketler her zaman olabilir.
Daha önce 3'ün üzerine çıktı. 3,1'i geçti, 3,2'ye çıkmıştı, sonra 2,9'lara geldi, sonra tekrar çıktı, geldi böyle dalgalanıyor. Bu da son derece doğal. Ama önemli olan şu; hiçbir müdahale olmadan tamamen piyasa şartlarında dengeleniyor. Bu çok önemli. Hiçbir müdahale yok, hiçbir şeye. Ne kurun fiyatına, TL fiyatına, dövizin fiyatına, ne bankacılık sistemine, ne sermaye piyasalarına hiçbir müdahale olmaksızın piyasanın oluştuğu seviye bu. Merkez Bankası müdahale bile etmiyor satış yönünde. Dövizi satarak dengelemeye çalışmıyor. Hiçbir müdahale olmadan oluşan fiyat bu. Buna benzer bir gelişme olduğu zaman bütün ekonomilerde Merkez bankaları piyasaya döviz sürüyorlar. 2008 krizinden sonra çok kısa sürede içinde Merkez Bankası Ruble'nin değer kaybını önlemek için 100 milyar dolardan fazla piyasaya para sürmüştü ama engelleyememişti. Şu anda Merkez Bankası piyasaya döviz bile satmıyor. Belki ufak tefek piyasa şartlarındaki hariç... Piyasa böyle oluşuyor. "
Canikli, hükümet olarak çok hızlı karar aldıklarını belirterek, her biri reform mahiyetinde önemli düzenlemeleri 65. Hükümet'in kuruluşundan beri yaptıklarını söyledi. Yatırım ortamının iyileştirilmesine yönelik verisel avantajlar sağlanmasından tasarrufların artırılmasına, BES'e otomatik katılıma, Türkiye Varlık Fonuna, ihracatta nakit desteğine, taşınır rehni, bilirkişiliğe, tarım kesimine, Doğu ve Güneydoğu'ya kadar çok önemli adımlar attıklarını anlatan Canikli, normal dönemlerde bunların her birinin uzun uzun konuşulup tartışılacak yapısal reformlar olduğuna dikkati çekti.
Ekonomi yönetimi olarak gelişmeleri yakından takip ettiklerini ve ihtiyaç duyulan kararları hızlı şekilde aldıklarını işaret eden Canikli, şu anda interaktif yapının söz konusu olduğunu vurguladı.
"Hızımızı yavaşlattılar ama güçlü büyüme performansımızı etkileyemediler"
Sulama dahil olmak üzere tarımdaki hasılayı yılda yüzde 30 artıracak bir potansiyelin bir kaç yılda yapılacak yatırımlarla ortaya çıkacağını dile getiren Başbakan Yardımcısı Canikli, şu değerlendirmeyi yaptı:
"Şu anda ekonomide dengeleri bozacak bir olumsuzluk yok ve olmayacak. Çünkü her şey piyasa şartlarında oluşuyor. Mevduat, faizler, bütün sermaye piyasası araçları için geçerli olmak üzere hepsi serbest piyasa şartlarında müdahalesiz bir ortamda yürütülüyor. Güçlü olmasının nedeni de bu. Gücü gösteren, müdahale olmaksızın sistemin yürümesidir. Müdahale olmayacak hiçbir şekilde. İsteyen yatırımcı parasını getiriyor, istediği zaman çıkarıyor nemasıyla beraber. Hiçbir sınırlama ve engel yok. Yatırımın kaçması söz konusu değil. Tam tersi özellikle körfez sermayesi gelişmiş ekonomilerde sıkıntıyla karşı karşıya. Oralardaki paralarıyla ilgili sorunlar yaşıyorlar. Yeni, alternatif, güvenli liman arayışı içindeler. Bunu sağlayabilecek bir Türkiye var. Çünkü 1,2 trilyon dolarlık hacmi olan sermaye piyasası hacmimiz var, bankalar dahil. İnanılmaz bir derinlik. Yatırımcı istediği zaman parasını getiriyor, istediği zaman nemasını çıkarıyor. 14 yılda bu noktada zerre kadar sorun yaşanmadı. Diğer ülkelerde başka sorunlar yaşandı, yaşanıyor ama Türkiye ekonomisi bu açıdan da en ufak şekilde sermayeye sorun yaşatmadı. Bu çok önemli bir kredibilitedir."
Nurettin Canikli, 15 Temmuz darbe girişiminin neden olduğu tahribatın giderilip giderilmediği sorusuna, "Şu anda onların etkisi kalmadı ama AK Parti hükümetleri kurulduğundan beri hızını kesmeye dönük, değişik yöntemlerle ülkeyi AK Parti yönetiminden uzaklaştırmaya yönelik saldırılar yapılmamış olsaydı; 27 Nisan e-muhtırasından tutun da 17-25 Aralık, Gezi ve 15 Temmuz süreçleri yaşanmamış olsaydı elbette büyüme hızımız bugünden çok daha büyük olurdu, milli gelirimiz daha yüksek olurdu. O anlamda hızımızı yavaşlattılar ama güçlü büyüme performansımızı etkileyemediler." yanıtını verdi.
Canikli soruları yanıtlarken, Türkiye'de ekonomisinin içinde bulunan şartlar ve yaşanan hadiselerle değerlendirilmesi gerektiğini belirterek, içeride ve dışarıda önemli gelişmelerin ekonomiyi ciddi anlamda olumsuz etkileme potansiyeli taşımasına rağmen tüm makro göstergelerin sağlam olduğunu ve büyüme performansının sürdürüldüğünü söyledi.
2016 yılında yaşanan hadiselere rağmen büyümenin yüzde 3'ün üzerinde gerçekleşeceğine işaret eden Canikli, "Hedefi bir miktar revize ettik ama başka hangi ülke olursa olsun, en gelişmiş ülke bile Türkiye'nin 2016 yılında karşı karşıya kaldığı sıkıntılardan biri veya bir kaçıyla muhatap olmuş olsaydı, o ülkede ekonominin genel dengeleri ciddi anlamda zafiyete uğrar ve bozulma yaşardı." diye konuştu.
Büyümenin sürdüğünü, enflasyonun kontrol altında olduğunu ve hatta düştüğünü vurgulayan Canikli, "İstihdamda bir miktar hafif yukarı gelmesi emek piyasasında olumsuzluk değil tam tersine... Biz sadece ekonominin büyümesiyle, nüfusun artmasıyla oraya çıkan iş talebini karşılamıyoruz. Aynı zamanda tarımdan kopup gelenlere de iş buluyoruz. 14 yılda, bütün bu sıkıntıların yaşandığı dönemde 9 milyondan fazla istihdam kapasitesi oluşturmuş bir ekonomimiz var. Başka bir kritere bakmaya gerek yok. Bu, 2016 yılında devam ediyor." değerlendirmesini yaptı.
Canikli, aynı durumun faiz oranları için de geçerli olduğuna işaret ederek, şöyle konuştu:
"Dalgalanmalar olsa bile faiz hadlerinde aşağı yönlü gidiş devam ediyor. Merkez Bankası, 15 Temmuz'dan sonra faiz indirimi yaptı. Bu süreçte tüm bunlar yaşanırken güçlü büyüme performansı devam ediyor. Makro dengelerin hiçbirinde sıkıntı yok. Ekonomi istihdam üretmeye devam ediyor. Cari açık azalıyor. Bu da son derece önemli. İhracatın ithalatı karşılama oranı yükseliyor; yüzde 70'in üzerine çıktı. Daha da artacak. Dolar bütün para birimleri karşısında inanılmaz bir şekilde güçlü duruyor. Belki yüzde 1-2 gibi bir miktar Türk lirası bu noktada biraz daha fazla değer kaybetti. Bu kadar. O da olabilir, dalgalı kur politikası içinde aşağı, yukarı yönlü hareketler her zaman olabilir.
Daha önce 3'ün üzerine çıktı. 3,1'i geçti, 3,2'ye çıkmıştı, sonra 2,9'lara geldi, sonra tekrar çıktı, geldi böyle dalgalanıyor. Bu da son derece doğal. Ama önemli olan şu; hiçbir müdahale olmadan tamamen piyasa şartlarında dengeleniyor. Bu çok önemli. Hiçbir müdahale yok, hiçbir şeye. Ne kurun fiyatına, TL fiyatına, dövizin fiyatına, ne bankacılık sistemine, ne sermaye piyasalarına hiçbir müdahale olmaksızın piyasanın oluştuğu seviye bu. Merkez Bankası müdahale bile etmiyor satış yönünde. Dövizi satarak dengelemeye çalışmıyor. Hiçbir müdahale olmadan oluşan fiyat bu. Buna benzer bir gelişme olduğu zaman bütün ekonomilerde Merkez bankaları piyasaya döviz sürüyorlar. 2008 krizinden sonra çok kısa sürede içinde Merkez Bankası Ruble'nin değer kaybını önlemek için 100 milyar dolardan fazla piyasaya para sürmüştü ama engelleyememişti. Şu anda Merkez Bankası piyasaya döviz bile satmıyor. Belki ufak tefek piyasa şartlarındaki hariç... Piyasa böyle oluşuyor. "
Canikli, hükümet olarak çok hızlı karar aldıklarını belirterek, her biri reform mahiyetinde önemli düzenlemeleri 65. Hükümet'in kuruluşundan beri yaptıklarını söyledi. Yatırım ortamının iyileştirilmesine yönelik verisel avantajlar sağlanmasından tasarrufların artırılmasına, BES'e otomatik katılıma, Türkiye Varlık Fonuna, ihracatta nakit desteğine, taşınır rehni, bilirkişiliğe, tarım kesimine, Doğu ve Güneydoğu'ya kadar çok önemli adımlar attıklarını anlatan Canikli, normal dönemlerde bunların her birinin uzun uzun konuşulup tartışılacak yapısal reformlar olduğuna dikkati çekti.
Ekonomi yönetimi olarak gelişmeleri yakından takip ettiklerini ve ihtiyaç duyulan kararları hızlı şekilde aldıklarını işaret eden Canikli, şu anda interaktif yapının söz konusu olduğunu vurguladı.
"Hızımızı yavaşlattılar ama güçlü büyüme performansımızı etkileyemediler"
Sulama dahil olmak üzere tarımdaki hasılayı yılda yüzde 30 artıracak bir potansiyelin bir kaç yılda yapılacak yatırımlarla ortaya çıkacağını dile getiren Başbakan Yardımcısı Canikli, şu değerlendirmeyi yaptı:
"Şu anda ekonomide dengeleri bozacak bir olumsuzluk yok ve olmayacak. Çünkü her şey piyasa şartlarında oluşuyor. Mevduat, faizler, bütün sermaye piyasası araçları için geçerli olmak üzere hepsi serbest piyasa şartlarında müdahalesiz bir ortamda yürütülüyor. Güçlü olmasının nedeni de bu. Gücü gösteren, müdahale olmaksızın sistemin yürümesidir. Müdahale olmayacak hiçbir şekilde. İsteyen yatırımcı parasını getiriyor, istediği zaman çıkarıyor nemasıyla beraber. Hiçbir sınırlama ve engel yok. Yatırımın kaçması söz konusu değil. Tam tersi özellikle körfez sermayesi gelişmiş ekonomilerde sıkıntıyla karşı karşıya. Oralardaki paralarıyla ilgili sorunlar yaşıyorlar. Yeni, alternatif, güvenli liman arayışı içindeler. Bunu sağlayabilecek bir Türkiye var. Çünkü 1,2 trilyon dolarlık hacmi olan sermaye piyasası hacmimiz var, bankalar dahil. İnanılmaz bir derinlik. Yatırımcı istediği zaman parasını getiriyor, istediği zaman nemasını çıkarıyor. 14 yılda bu noktada zerre kadar sorun yaşanmadı. Diğer ülkelerde başka sorunlar yaşandı, yaşanıyor ama Türkiye ekonomisi bu açıdan da en ufak şekilde sermayeye sorun yaşatmadı. Bu çok önemli bir kredibilitedir."
Nurettin Canikli, 15 Temmuz darbe girişiminin neden olduğu tahribatın giderilip giderilmediği sorusuna, "Şu anda onların etkisi kalmadı ama AK Parti hükümetleri kurulduğundan beri hızını kesmeye dönük, değişik yöntemlerle ülkeyi AK Parti yönetiminden uzaklaştırmaya yönelik saldırılar yapılmamış olsaydı; 27 Nisan e-muhtırasından tutun da 17-25 Aralık, Gezi ve 15 Temmuz süreçleri yaşanmamış olsaydı elbette büyüme hızımız bugünden çok daha büyük olurdu, milli gelirimiz daha yüksek olurdu. O anlamda hızımızı yavaşlattılar ama güçlü büyüme performansımızı etkileyemediler." yanıtını verdi.