Finansal piyasalarda 2016 böyle geçti
Küresel finansal piyasalar 2016'ya, jeopolitik, siyasi ve ekonomik sorunların yarattığı belirsizliklerle başlarken, ekonomik büyümeye yönelik endişeler, Çin'deki volatilite ve Birleşik Krallık'ın Brexit kararı öne çıkan gelişmeler oldu.
Küresel finansal piyasalar 2016'ya, geçen yıldan devralınan jeopolitik, siyasi ve ekonomik sorunların yarattığı belirsizliklerle başlarken, ekonomik büyümeye yönelik endişeler, Çin piyasalarındaki volatilite ve Birleşik Krallık'ın AB'den ayrılması (Brexit) ilk yarıda piyasalara yön veren gelişmeler olarak öne çıktı.
İlk yarıda geçen yıldan devralınan belirsizliklerle mücadele eden finansal piyasalar, ikinci yarıda yoğunlaşan siyasi ve ekonomik gündemin yarattığı volatilite ile yön buldu. Bu dönemde yükselişe geçen dolar ve faizler yatırımcıların odak noktasına yerleşirken, pay piyasaları ise gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerde iki ayrı tablo ortaya koydu.
ABD Merkez Bankasının (Fed) 2015'in son ayında, 9 yılın ardından ilk kez faizleri artırmasının etkisiyle 2016'ya negatif başlayan finansal piyasalarda, bu yıl 4 faiz artırımının gerçekleştirileceği fiyatlandı. Buna karşın Fed, ABD ekonomisindeki toparlanma sinyallerine rağmen küresel ekonomi ve finans piyasalarındaki dalgalanmalar nedeniyle ilk yarıda bir türlü aksiyon alamadı.
Yurt içinde ise hisse senedi ve döviz piyasalarında ilk yarıda pozitif havanın hakim olduğu görülürken, AK Parti Olağanüstü Büyük Kongresi, İsrail ve Rusya ile ilişkilerin normalleşmesi ve jeopolitik gelişmeler gündemin üst sıralarına yerleşti. Bu süreçte Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) ise martta 13 ay aradan sonra sadeleşme yönünde adım atarak faiz koridoru üst bandında indirime gitti. Bankanın ilk yarıda yaptığı toplam faiz indirimi ise 175 baz puanı buldu.
Çin'de ilk yarıda açıklanan verilerin karışık bir görünüm sergilemesi ve ülke büyümesine ilişkin endişelerin devam etmesi küresel hisse senedi piyasalarında volatiliteyi artırdı. Bu dönemde Çin Merkez Bankası (PBoC) piyasaya likidite sağlama yoluna gitti. Bu gelişmeler sonrasında Şanghay bileşik endeksinin yılın ilk ayında yüzde 22,6 değer kaybetmesi de yatırımcıların ülkeye ilişkin yıl boyunca sürecek kaygılarının başlangıcı oldu.
Uluslararası Para Fonu (IMF) ve Ekonomik Kalkınma ve İşbirliği Örgütü (OECD) gibi uluslararası kuruluşların küresel ekonomiye ilişkin büyüme tahminlerini düşürdüğü ilk yarıda, Çin ekonomisi çeyreklik bazda yüzde 6,7 ile 2009'dan bu yana en zayıf büyüme performansını ortaya koydu. Bu dönemde Türkiye ise ilk çeyrekte yakaladığı yüzde 4,8'lik büyüme oranıyla Avrupa ekonomileri arasında ilk sıraya yerleşti.
Öte yandan Brent petrolün varil fiyatının 27,08 dolarla ocak ayında son 13 yılın en düşük seviyesini görmesi petrol ihracatçısı ülkeler için 2016'nın zor bir yıl olacağı sinyalini verdi.
Tüm bu gelişmeler sonrasında BIST 100 endeksi ilk yarıyı 2015 yılı kapanışına göre yüzde 7,1 primle 76.800 puanın üzerinde tamamladı, dolar/TL ise 2,91 seviyelerinden 2,87'lere inerek yüzde 1,4 geriledi.
İlk yarıda geçen yıldan devralınan belirsizliklerle mücadele eden finansal piyasalar, ikinci yarıda yoğunlaşan siyasi ve ekonomik gündemin yarattığı volatilite ile yön buldu. Bu dönemde yükselişe geçen dolar ve faizler yatırımcıların odak noktasına yerleşirken, pay piyasaları ise gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerde iki ayrı tablo ortaya koydu.
ABD Merkez Bankasının (Fed) 2015'in son ayında, 9 yılın ardından ilk kez faizleri artırmasının etkisiyle 2016'ya negatif başlayan finansal piyasalarda, bu yıl 4 faiz artırımının gerçekleştirileceği fiyatlandı. Buna karşın Fed, ABD ekonomisindeki toparlanma sinyallerine rağmen küresel ekonomi ve finans piyasalarındaki dalgalanmalar nedeniyle ilk yarıda bir türlü aksiyon alamadı.
Yurt içinde ise hisse senedi ve döviz piyasalarında ilk yarıda pozitif havanın hakim olduğu görülürken, AK Parti Olağanüstü Büyük Kongresi, İsrail ve Rusya ile ilişkilerin normalleşmesi ve jeopolitik gelişmeler gündemin üst sıralarına yerleşti. Bu süreçte Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) ise martta 13 ay aradan sonra sadeleşme yönünde adım atarak faiz koridoru üst bandında indirime gitti. Bankanın ilk yarıda yaptığı toplam faiz indirimi ise 175 baz puanı buldu.
Çin'de ilk yarıda açıklanan verilerin karışık bir görünüm sergilemesi ve ülke büyümesine ilişkin endişelerin devam etmesi küresel hisse senedi piyasalarında volatiliteyi artırdı. Bu dönemde Çin Merkez Bankası (PBoC) piyasaya likidite sağlama yoluna gitti. Bu gelişmeler sonrasında Şanghay bileşik endeksinin yılın ilk ayında yüzde 22,6 değer kaybetmesi de yatırımcıların ülkeye ilişkin yıl boyunca sürecek kaygılarının başlangıcı oldu.
Uluslararası Para Fonu (IMF) ve Ekonomik Kalkınma ve İşbirliği Örgütü (OECD) gibi uluslararası kuruluşların küresel ekonomiye ilişkin büyüme tahminlerini düşürdüğü ilk yarıda, Çin ekonomisi çeyreklik bazda yüzde 6,7 ile 2009'dan bu yana en zayıf büyüme performansını ortaya koydu. Bu dönemde Türkiye ise ilk çeyrekte yakaladığı yüzde 4,8'lik büyüme oranıyla Avrupa ekonomileri arasında ilk sıraya yerleşti.
Öte yandan Brent petrolün varil fiyatının 27,08 dolarla ocak ayında son 13 yılın en düşük seviyesini görmesi petrol ihracatçısı ülkeler için 2016'nın zor bir yıl olacağı sinyalini verdi.
Tüm bu gelişmeler sonrasında BIST 100 endeksi ilk yarıyı 2015 yılı kapanışına göre yüzde 7,1 primle 76.800 puanın üzerinde tamamladı, dolar/TL ise 2,91 seviyelerinden 2,87'lere inerek yüzde 1,4 geriledi.