MB, gıda enflasyonunda belirgin düşüş bekleniyor
Merkez Bankası, mart ayında gıda enflasyonunda belirgin düşüş beklediğini açıkladı.
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) Para Politikası Kurulu (PPK) toplantı özetinde, "Öncü göstergeler işlenmemiş gıda grubu enflasyonunda mart ayında da belirgin bir düşüşe işaret etmektedir" ifadesine yer verildi.
Kurulun, 24 Mart 2016 tarihli toplantısına ilişkin yayımladığı toplantı özetinde, şubat ayında tüketici fiyatlarının yüzde 0,02 düşüş kaydettiği ve yıllık enflasyonun 0,80 puan azalarak yüzde 8,78 olduğu anımsatıldı.
Enflasyondaki düşüşün işlenmemiş gıda ve enerji fiyatlarından kaynaklandığı ve bu dönemde döviz kurunun gecikmeli etkilerinin zayıflamaya devam ettiği belirtilen özette, çekirdek göstergelerin yıllık enflasyonu bir miktar yükselttiği, ana eğilimlerin ise sınırlı miktarda iyileşmeye devam ettiği kaydedildi.
Özette, şu açıklamalara yer verildi:
"Gıda ve alkolsüz içecekler grubunda yıllık enflasyon 2,86 puanlık azalışla yüzde 8,83 oranına gerilemiştir. Bu gelişmede temelde sebze grubu kaynaklı yıllık enflasyonu yüzde 8,89’a gerileyen işlenmemiş gıda grubu belirleyici olmuştur. Öte yandan, işlenmiş gıda grubu yıllık enflasyonunda ekmek-tahıl grubu kaynaklı yukarı yönlü seyir devam etmiş, grup yıllık enflasyonu yüzde 8,79’a yükselmiştir. Öncü göstergeler işlenmemiş gıda grubu enflasyonunda mart ayında da belirgin bir düşüşe işaret etmektedir.
Enerji grubunda fiyatlar şubat ayında temelde akaryakıt fiyatları kaynaklı olarak yüzde 0,56 azalmış ve yıllık enflasyon yüzde 2,85’e gerilemiştir. Mart ayında enerji grubu yıllık enflasyonunun, baz etkisiyle gerileyeceği tahmin edilmektedir. Hizmet fiyatları şubat ayında yüzde 0,59 artmış ve grup yıllık enflasyonu yüzde 9,06’ya gerilemiştir. Yıllık enflasyon, haberleşme ve lokanta-otel gruplarında gerilerken diğer alt gruplarda yükselmiştir. Bu dönemde kira grubu yıllık enflasyonu son altı yılın en yüksek seviyesine yükselmiştir. Enflasyon beklentilerindeki yüksek seyir, ücret gelişmeleri ve döviz kuru kaynaklı birikimli maliyet etkilerinin hizmet enflasyonundaki düşüşü geciktirdiği değerlendirilmektedir."
Özette, temel mal grubu yıllık enflasyonunun şubat ayında 0,27 puan artarak yüzde 10,37 olduğu, bu dönemde yıllık enflasyonun tüm alt gruplarda artış kaydettiği ifade edildi.
Dayanıklı tüketim mallarında yıllık enflasyonun yüzde 12’ler seviyesindeki yüksek seyrini koruduğu, giyim grubu yıllık enflasyonunun ise yüzde 9,80’e ulaştığı bildirilen özette, giyim ve dayanıklı dışı temel mal enflasyonunda ise yukarı yönlü seyrini sürdürdüğü aktarıldı.
"Maliyet unsurları çekirdek enflasyondaki iyileşmeyi sınırladı"
Özette, mevsimsellikten arındırılmış göstergelerin, Türk lirasındaki birikimli değer kaybı etkilerinin hafiflemesine bağlı olarak temel mal grubu eğiliminde yavaşlamaya işaret ettiği değerlendirildi.
Son dönemde gıda ve enerji fiyatlarının enflasyonu olumlu yönde etkilediği, maliyet unsurlarındaki gelişmelerin çekirdek enflasyon eğilimindeki iyileşmeyi sınırlandırdığı vurgulanan özette, şunlar kaydedildi:
"Sanayi üretimi mevsimsellikten arındırılmış verilerle ocak ayında aralık ayına göre yüzde 1,0 artış göstermiştir. Ocak ayı üretimi 2015 yılı son çeyreğinin yüzde 1,3 üzerinde gerçekleşmiştir. Böylelikle, 2015 yılındaki artış eğilimi ocak ayı itibarıyla korunmuştur. Şubat ayında anket göstergeleri üretimdeki artış eğiliminin devam edebileceğine işaret etmektedir. Dış ticaret verileri de bu görünümü desteklemektedir. Harcama tarafına ilişkin veriler, 2016 yılının ilk çeyreğinde özel kesim talebinin ılımlı bir seyir izlediğine işaret etmektedir. Ocak ayı itibarıyla tüketim malları üretimi geçtiğimiz çeyrek ortalamasına göre artış kaydetmiştir. Ayrıca, beyaz eşya ve otomobil satışlarında ocak ayındaki yavaşlamanın ardından şubat ayında toparlanma gözlenmektedir. Bu sektörlerdeki artış eğiliminin mart ayında da devam etmesi beklenmektedir.
Anketlere dayalı iç piyasa sipariş göstergeleri de iç talepte ılımlı artış eğiliminin sürdüğüne işaret etmektedir. Yatırımlara ilişkin göstergelerden sermaye malları üretimi ve ithalatında ocak ayında sınırlı bir gerileme gerçekleşmiştir. Ancak daha çok taşıt sektörüne bağlı olan bu durumun geçici olması beklenmektedir. İnşaat yatırımlarına ilişkin gösterge niteliğinde olan metalik olmayan mineral maddeler üretimi ve ağır ticari araç satışlarında düşüş kaydedilirken, bu düşüşlerde ocak ayındaki olumsuz hava şartlarının da rol oynadığı not edilmelidir. Diğer taraftan, tüketici güven endekslerinin ve yatırım eğiliminin seyri güven kanalının iç talebe desteğinin sınırlı olduğunu ortaya koymaktadır. Bu çerçevede, özel kesim talebinin 2016 yılı ilk çeyreğinde ılımlı bir artış kaydedeceği öngörülmektedir."
"Göstergeler istikrarlı büyümenin bu yılın ilk çeyreğinde sürdüğüne işaret ediyor"
Dış ticaret hadlerindeki olumlu gelişmeler ve tüketici kredilerinin ılımlı seyrinin cari dengedeki iyileşmeyi desteklediği ifade edilen özette, Avrupa Birliği ülkelerinin talebindeki artışın ihracat üzerindeki olumlu etkisinin sürdüğü kaydedildi.
Özette, ihracatın pazar değiştirme esnekliğinin yüksek olmasının jeopolitik gelişmelerden kaynaklanan aşağı yönlü riskleri sınırladığı vurgulanarak, "Bu çerçevede Avrupa Birliği ülkelerindeki talep artışının devamı,
emtia fiyatlarındaki düşük seyir ve süregelen makro ihtiyati politika tedbirleri çerçevesinde cari işlemler dengesindeki iyileşme eğiliminin sürmesi beklenmektedir" değerlendirmesi yapıldı.
2015 yılı aralık döneminde işsizlik oranlarının bir önceki döneme göre gerilediği ve bu gelişmede tarım dışı sektörlerdeki istihdam artışının yanı sıra katılım oranının azalışının etkili olduğu belirtilen özette, alt sektörler itibarıyla incelendiğinde, tarım dışı istihdam artışına en yüksek katkının hizmetler sektöründen geldiği, inşaat sektöründe de istihdam artışının yaşandığı anımsatıldı.
Özette, şu ifadelere yer verildi:
"Sanayi istihdamı ise kasım döneminden sonra aralık döneminde de sınırlı bir oranda azalmıştır. Üretim ve anket göstergeleri ışığında, kısa vadede istihdamın ılımlı seyrini koruması beklenmektedir. Bu çerçevede, 2016 yılının ilk çeyreğinde işsizlik oranlarının yatay seyretmesi beklenmektedir. Özetle, mevcut göstergeler iktisadi faaliyetteki istikrarlı büyümenin 2016 yılının ilk çeyreğinde sürdüğüne işaret etmektedir. Jeopolitik gelişmeler aşağı yönlü risk oluştursa da Avrupa ekonomilerindeki toparlanma dış talebi olumlu yönde etkilemektedir. Petrol fiyatlarındaki düşük seyir ve ücret artışları gelir kanalı üzerinden yurt içi talebi desteklemektedir. Bu gelişmeler çerçevesinde, iktisadi faaliyet ılımlı büyüme eğilimini korumaktadır."
Finansal koşullar halen sıkı
Kredilerin ılımlı seyrinde hem arz hem de talep yönlü faktörlerin etkili olduğu aktarılan özette, risk ağırlıklarına dair düzenlemeler ile asgari ücret ayarlamalarının gelecek dönemde kredi arzı ve hane halkı geliri kanallarıyla kredi büyümesini destekleyebileceği ifade edildi.
Özette, yakın dönemde piyasa faiz oranlarında ve risk primlerinde gözlenen düşüşe rağmen kredi piyasasına dair göstergelerin finansal koşulların halen sıkı olduğuna işaret ettiği vurgulandı.
Bu çerçevede, kısa vadede kredilerin büyüme hızında kayda değer bir toparlanma beklenmediği ifade edilen özette, "Kredilerin bileşimine bakıldığında, ticari kredilerin tüketici kredilerine kıyasla daha yüksek bir oranda büyümeye devam ettiği görülmektedir. Bu bileşim, bir yandan orta vadeli enflasyon baskılarını sınırlarken diğer yandan cari açıktaki düzelmeyi desteklemektedir." denildi.
Özette, öncü verilerin, son dönemde iç talebin bir miktar yavaşladığına ve büyümeye ılımlı katkı vermeyi sürdürdüğüne işaret ettiği belirtilerek, finansal koşullardaki sıkılık kredi ve iç talep artışını sınırlarken, enerji fiyatları ve ücret gelişmelerinin gelir kanalından iç talebi desteklediği dile getirildi.
Dış talep tarafında jeopolitik gelişmelerin aşağı yönlü risk oluşturduğu belirtilen özette, buna karşın Avrupa ekonomisinde görülen toparlanma eğilimi ve ihracatın pazar değiştirme esnekliğinin bu riski sınırladığı bildirildi.
Özette, son dönemlerde Avrupa Birliği ülkelerinin talebindeki yükselişin, ihracat üzerindeki olumlu etkisinin artarak sürdüğünün gözlendiğine işaret edilerek, şunlar kaydedildi:
"Bu durum ekonomide hem büyümeyi hem de dengelenmeyi desteklemektedir. Ayrıca, emtia fiyatlarındaki birikimli düşüşün dış ticaret hadleri üzerindeki olumlu etkisi ve tüketici kredilerindeki yavaş seyir cari dengedeki iyileşmeyi desteklemektedir. Öte yandan Kurul, yakın dönemde hizmet ihracatına yönelik gelişmelerin talep, istihdam ve cari denge üzerinde aşağı yönlü risk oluşturduğuna dikkat çekmiştir. Söz konusu riskin bu aşamada sınırlı olduğu, ancak orta vadeye dair daha sağlıklı bir değerlendirme yapmak için gelişmelerin bir müddet daha yakından izlenmesinin gerektiği ifade edilmiştir. Bütün bu değerlendirmeler doğrultusunda, para politikası duruşu oluşturulurken önümüzdeki dönemde iktisadi faaliyetin ılımlı artış eğilimini koruyacağı ve cari işlemler dengesindeki iyileşmenin yavaşlayarak da olsa devam edeceği bir görünüm esas alınmıştır."
"Küresel oynaklıklarda bir miktar düşüş gözlendi"
PPK toplantı özetinde, Kurul'un 2015 yılının ağustos ayında yayımlanan yol haritasında belirtilen politika araçlarının etkili bir şekilde kullanılmasının, ekonominin küresel şoklara karşı dayanıklılığını artırdığını değerlendirdiği bilgisi verildi.
Gerek döviz kurlarında gerekse kredilerde gözlenen aşırı oynaklıkların bu yeni araçların devreye alınması sayesinde azaldığına işaret edilen özette, "Nitekim eylül ayından bu yana gelişmekte olan ülkeler arasında Türk lirasının göreli oynaklığında kayda değer bir azalış gözlenmiştir. Cari dengedeki iyileşme ve enerji fiyatlarındaki düşük seyrin etkisiyle döviz talebinin kademeli olarak azalması bu süreci desteklemektedir. Döviz likiditesi araçları da Türk lirasının değerini dengeleyici yönde kullanılmaktadır. Bütün bu gelişmeler, geniş faiz koridoruna olan ihtiyacı bir ölçüde azaltmaktadır." değerlendirmeleri yapıldı.
Özette, son dönemde geniş faiz koridoruna olan ihtiyacı azaltan bir diğer unsurun, küresel ekonomik ve finansal gelişmeler olduğu dile getirildi.
Küresel ekonomideki toparlanma sürecinin yavaş olacağı beklentisinin ağırlık kazanmasıyla gelişmiş ülkelerde faiz oranlarının uzunca bir müddet düşük düzeylerde kalacağı öngörüsünün güçlendiği aktarılan özette, bu doğrultuda gelişmekte olan ülkelere olan sermaye akımları artarken risk primlerinde kayda değer düşüş gözlendiği vurgulandı.
Özette, yakın dönemde küresel oynaklıklarda bir miktar düşüş gözlendiği aktarılarak, şu ifadelere yer verildi:
"Ağustos ayında yayımlanan yol haritasında belirtilen politika araçlarının etkili bir şekilde kullanılmaya başlanması da geniş bir faiz koridoruna duyulan ihtiyacı bir miktar azaltmıştır. Bu doğrultuda Kurul, gecelik borç verme faizini 25 baz puan düşürmek yoluyla sadeleşme yönünde ölçülü bir adım atılmasına karar vermiştir. Öte yandan, çekirdek enflasyon eğilimindeki iyileşmenin sınırlı olması likidite politikasındaki sıkı duruşun korunmasını gerektirmektedir. Son dönemde ithal girdi maliyetlerindeki gelişmeler enflasyon görünümüne dair yukarı yönlü riskleri azaltsa da çekirdek enflasyon görünümündeki iyileşme henüz sınırlı boyuttadır. Birikimli döviz kuru hareketlerinin gecikmeli etkileri ve ücret gelişmeleri enflasyonun ana eğilimindeki iyileşmeyi sınırlamaktadır."
Gıda fiyatlarının yıllık artış oranında şubatın ardından martta da kayda değer bir düşüş beklendiği belirtilen özette, bu düşüşün daha çok sebze fiyatlarından kaynaklanmasının, gelecek dönemde gıda fiyatlarındaki oynaklığın sürebileceğine işaret ettiği bilgisi verildi.
Özette, bu çerçevede Kurul'un son dönemde enflasyonda gözlenen düşüşün kalıcı olması için likidite politikasındaki sıkı duruşun korunması gerektiğini belirttiği bildirildi.
"Gelecek dönemde para politikası kararları enflasyon görünümüne bağlı olacak"
Gelecek dönemde para politikası kararlarının enflasyon görünümüne bağlı olacağı vurgulanan özette, enflasyon beklentileri, fiyatlama davranışları ve enflasyonu etkileyen diğer unsurlardaki gelişmeler dikkate alınarak para politikasındaki sıkı duruşun sürdürüleceği dile getirildi.
Özette, küresel ve yurt içi oynaklıkların da yakından takip edilip döviz ve Türk lirası piyasalarında gerekli önlemlerin alınacağı belirtilerek, "Özetle, politika duruşunun enflasyon görünümüne karşı sıkı, döviz likiditesinde dengeleyici ve finansal istikrarı destekleyici niteliği korunacaktır." denildi.
Maliye politikasına ve vergi düzenlemelerine ilişkin gelişmelerin, enflasyon görünümüne etkileri bakımından yakından takip edildiğinin altı çizilen özette, şu değerlendirmelerde bulunuldu:
"Para politikası duruşu oluşturulurken, mali disiplinin korunacağı ve yönetilen/yönlendirilen fiyatlarda öngörülmeyen bir artış gerçekleşmeyeceği varsayılmaktadır. Maliye politikasının söz konusu çerçeveden belirgin olarak sapması ve bu durumun orta vadeli enflasyon görünümünü olumsuz etkilemesi halinde para politikası duruşunun da güncellenmesi söz konusu olabilecektir. Son yıllarda mali disiplinin sürdürülmesi Türkiye ekonomisinin olumsuz dış şoklara karşı duyarlılığını azaltan temel unsurlardan biri olmuştur. Küresel belirsizliklerin yüksek olduğu mevcut konjonktürde bu kazanımların korunarak daha da ileriye götürülmesi önem taşımaktadır. Mali disiplini kalıcı hale getirecek ve tasarruf açığını azaltacak her türlü tedbir makro ekonomik istikrarı destekleyecek ve uzun vadeli kamu borçlanma faizlerinin düşük düzeylerde seyretmesini sağlayarak toplumsal refaha olumlu katkıda bulunacaktır."
Kurulun, 24 Mart 2016 tarihli toplantısına ilişkin yayımladığı toplantı özetinde, şubat ayında tüketici fiyatlarının yüzde 0,02 düşüş kaydettiği ve yıllık enflasyonun 0,80 puan azalarak yüzde 8,78 olduğu anımsatıldı.
Enflasyondaki düşüşün işlenmemiş gıda ve enerji fiyatlarından kaynaklandığı ve bu dönemde döviz kurunun gecikmeli etkilerinin zayıflamaya devam ettiği belirtilen özette, çekirdek göstergelerin yıllık enflasyonu bir miktar yükselttiği, ana eğilimlerin ise sınırlı miktarda iyileşmeye devam ettiği kaydedildi.
Özette, şu açıklamalara yer verildi:
"Gıda ve alkolsüz içecekler grubunda yıllık enflasyon 2,86 puanlık azalışla yüzde 8,83 oranına gerilemiştir. Bu gelişmede temelde sebze grubu kaynaklı yıllık enflasyonu yüzde 8,89’a gerileyen işlenmemiş gıda grubu belirleyici olmuştur. Öte yandan, işlenmiş gıda grubu yıllık enflasyonunda ekmek-tahıl grubu kaynaklı yukarı yönlü seyir devam etmiş, grup yıllık enflasyonu yüzde 8,79’a yükselmiştir. Öncü göstergeler işlenmemiş gıda grubu enflasyonunda mart ayında da belirgin bir düşüşe işaret etmektedir.
Enerji grubunda fiyatlar şubat ayında temelde akaryakıt fiyatları kaynaklı olarak yüzde 0,56 azalmış ve yıllık enflasyon yüzde 2,85’e gerilemiştir. Mart ayında enerji grubu yıllık enflasyonunun, baz etkisiyle gerileyeceği tahmin edilmektedir. Hizmet fiyatları şubat ayında yüzde 0,59 artmış ve grup yıllık enflasyonu yüzde 9,06’ya gerilemiştir. Yıllık enflasyon, haberleşme ve lokanta-otel gruplarında gerilerken diğer alt gruplarda yükselmiştir. Bu dönemde kira grubu yıllık enflasyonu son altı yılın en yüksek seviyesine yükselmiştir. Enflasyon beklentilerindeki yüksek seyir, ücret gelişmeleri ve döviz kuru kaynaklı birikimli maliyet etkilerinin hizmet enflasyonundaki düşüşü geciktirdiği değerlendirilmektedir."
Özette, temel mal grubu yıllık enflasyonunun şubat ayında 0,27 puan artarak yüzde 10,37 olduğu, bu dönemde yıllık enflasyonun tüm alt gruplarda artış kaydettiği ifade edildi.
Dayanıklı tüketim mallarında yıllık enflasyonun yüzde 12’ler seviyesindeki yüksek seyrini koruduğu, giyim grubu yıllık enflasyonunun ise yüzde 9,80’e ulaştığı bildirilen özette, giyim ve dayanıklı dışı temel mal enflasyonunda ise yukarı yönlü seyrini sürdürdüğü aktarıldı.
"Maliyet unsurları çekirdek enflasyondaki iyileşmeyi sınırladı"
Özette, mevsimsellikten arındırılmış göstergelerin, Türk lirasındaki birikimli değer kaybı etkilerinin hafiflemesine bağlı olarak temel mal grubu eğiliminde yavaşlamaya işaret ettiği değerlendirildi.
Son dönemde gıda ve enerji fiyatlarının enflasyonu olumlu yönde etkilediği, maliyet unsurlarındaki gelişmelerin çekirdek enflasyon eğilimindeki iyileşmeyi sınırlandırdığı vurgulanan özette, şunlar kaydedildi:
"Sanayi üretimi mevsimsellikten arındırılmış verilerle ocak ayında aralık ayına göre yüzde 1,0 artış göstermiştir. Ocak ayı üretimi 2015 yılı son çeyreğinin yüzde 1,3 üzerinde gerçekleşmiştir. Böylelikle, 2015 yılındaki artış eğilimi ocak ayı itibarıyla korunmuştur. Şubat ayında anket göstergeleri üretimdeki artış eğiliminin devam edebileceğine işaret etmektedir. Dış ticaret verileri de bu görünümü desteklemektedir. Harcama tarafına ilişkin veriler, 2016 yılının ilk çeyreğinde özel kesim talebinin ılımlı bir seyir izlediğine işaret etmektedir. Ocak ayı itibarıyla tüketim malları üretimi geçtiğimiz çeyrek ortalamasına göre artış kaydetmiştir. Ayrıca, beyaz eşya ve otomobil satışlarında ocak ayındaki yavaşlamanın ardından şubat ayında toparlanma gözlenmektedir. Bu sektörlerdeki artış eğiliminin mart ayında da devam etmesi beklenmektedir.
Anketlere dayalı iç piyasa sipariş göstergeleri de iç talepte ılımlı artış eğiliminin sürdüğüne işaret etmektedir. Yatırımlara ilişkin göstergelerden sermaye malları üretimi ve ithalatında ocak ayında sınırlı bir gerileme gerçekleşmiştir. Ancak daha çok taşıt sektörüne bağlı olan bu durumun geçici olması beklenmektedir. İnşaat yatırımlarına ilişkin gösterge niteliğinde olan metalik olmayan mineral maddeler üretimi ve ağır ticari araç satışlarında düşüş kaydedilirken, bu düşüşlerde ocak ayındaki olumsuz hava şartlarının da rol oynadığı not edilmelidir. Diğer taraftan, tüketici güven endekslerinin ve yatırım eğiliminin seyri güven kanalının iç talebe desteğinin sınırlı olduğunu ortaya koymaktadır. Bu çerçevede, özel kesim talebinin 2016 yılı ilk çeyreğinde ılımlı bir artış kaydedeceği öngörülmektedir."
"Göstergeler istikrarlı büyümenin bu yılın ilk çeyreğinde sürdüğüne işaret ediyor"
Dış ticaret hadlerindeki olumlu gelişmeler ve tüketici kredilerinin ılımlı seyrinin cari dengedeki iyileşmeyi desteklediği ifade edilen özette, Avrupa Birliği ülkelerinin talebindeki artışın ihracat üzerindeki olumlu etkisinin sürdüğü kaydedildi.
Özette, ihracatın pazar değiştirme esnekliğinin yüksek olmasının jeopolitik gelişmelerden kaynaklanan aşağı yönlü riskleri sınırladığı vurgulanarak, "Bu çerçevede Avrupa Birliği ülkelerindeki talep artışının devamı,
emtia fiyatlarındaki düşük seyir ve süregelen makro ihtiyati politika tedbirleri çerçevesinde cari işlemler dengesindeki iyileşme eğiliminin sürmesi beklenmektedir" değerlendirmesi yapıldı.
2015 yılı aralık döneminde işsizlik oranlarının bir önceki döneme göre gerilediği ve bu gelişmede tarım dışı sektörlerdeki istihdam artışının yanı sıra katılım oranının azalışının etkili olduğu belirtilen özette, alt sektörler itibarıyla incelendiğinde, tarım dışı istihdam artışına en yüksek katkının hizmetler sektöründen geldiği, inşaat sektöründe de istihdam artışının yaşandığı anımsatıldı.
Özette, şu ifadelere yer verildi:
"Sanayi istihdamı ise kasım döneminden sonra aralık döneminde de sınırlı bir oranda azalmıştır. Üretim ve anket göstergeleri ışığında, kısa vadede istihdamın ılımlı seyrini koruması beklenmektedir. Bu çerçevede, 2016 yılının ilk çeyreğinde işsizlik oranlarının yatay seyretmesi beklenmektedir. Özetle, mevcut göstergeler iktisadi faaliyetteki istikrarlı büyümenin 2016 yılının ilk çeyreğinde sürdüğüne işaret etmektedir. Jeopolitik gelişmeler aşağı yönlü risk oluştursa da Avrupa ekonomilerindeki toparlanma dış talebi olumlu yönde etkilemektedir. Petrol fiyatlarındaki düşük seyir ve ücret artışları gelir kanalı üzerinden yurt içi talebi desteklemektedir. Bu gelişmeler çerçevesinde, iktisadi faaliyet ılımlı büyüme eğilimini korumaktadır."
Finansal koşullar halen sıkı
Kredilerin ılımlı seyrinde hem arz hem de talep yönlü faktörlerin etkili olduğu aktarılan özette, risk ağırlıklarına dair düzenlemeler ile asgari ücret ayarlamalarının gelecek dönemde kredi arzı ve hane halkı geliri kanallarıyla kredi büyümesini destekleyebileceği ifade edildi.
Özette, yakın dönemde piyasa faiz oranlarında ve risk primlerinde gözlenen düşüşe rağmen kredi piyasasına dair göstergelerin finansal koşulların halen sıkı olduğuna işaret ettiği vurgulandı.
Bu çerçevede, kısa vadede kredilerin büyüme hızında kayda değer bir toparlanma beklenmediği ifade edilen özette, "Kredilerin bileşimine bakıldığında, ticari kredilerin tüketici kredilerine kıyasla daha yüksek bir oranda büyümeye devam ettiği görülmektedir. Bu bileşim, bir yandan orta vadeli enflasyon baskılarını sınırlarken diğer yandan cari açıktaki düzelmeyi desteklemektedir." denildi.
Özette, öncü verilerin, son dönemde iç talebin bir miktar yavaşladığına ve büyümeye ılımlı katkı vermeyi sürdürdüğüne işaret ettiği belirtilerek, finansal koşullardaki sıkılık kredi ve iç talep artışını sınırlarken, enerji fiyatları ve ücret gelişmelerinin gelir kanalından iç talebi desteklediği dile getirildi.
Dış talep tarafında jeopolitik gelişmelerin aşağı yönlü risk oluşturduğu belirtilen özette, buna karşın Avrupa ekonomisinde görülen toparlanma eğilimi ve ihracatın pazar değiştirme esnekliğinin bu riski sınırladığı bildirildi.
Özette, son dönemlerde Avrupa Birliği ülkelerinin talebindeki yükselişin, ihracat üzerindeki olumlu etkisinin artarak sürdüğünün gözlendiğine işaret edilerek, şunlar kaydedildi:
"Bu durum ekonomide hem büyümeyi hem de dengelenmeyi desteklemektedir. Ayrıca, emtia fiyatlarındaki birikimli düşüşün dış ticaret hadleri üzerindeki olumlu etkisi ve tüketici kredilerindeki yavaş seyir cari dengedeki iyileşmeyi desteklemektedir. Öte yandan Kurul, yakın dönemde hizmet ihracatına yönelik gelişmelerin talep, istihdam ve cari denge üzerinde aşağı yönlü risk oluşturduğuna dikkat çekmiştir. Söz konusu riskin bu aşamada sınırlı olduğu, ancak orta vadeye dair daha sağlıklı bir değerlendirme yapmak için gelişmelerin bir müddet daha yakından izlenmesinin gerektiği ifade edilmiştir. Bütün bu değerlendirmeler doğrultusunda, para politikası duruşu oluşturulurken önümüzdeki dönemde iktisadi faaliyetin ılımlı artış eğilimini koruyacağı ve cari işlemler dengesindeki iyileşmenin yavaşlayarak da olsa devam edeceği bir görünüm esas alınmıştır."
"Küresel oynaklıklarda bir miktar düşüş gözlendi"
PPK toplantı özetinde, Kurul'un 2015 yılının ağustos ayında yayımlanan yol haritasında belirtilen politika araçlarının etkili bir şekilde kullanılmasının, ekonominin küresel şoklara karşı dayanıklılığını artırdığını değerlendirdiği bilgisi verildi.
Gerek döviz kurlarında gerekse kredilerde gözlenen aşırı oynaklıkların bu yeni araçların devreye alınması sayesinde azaldığına işaret edilen özette, "Nitekim eylül ayından bu yana gelişmekte olan ülkeler arasında Türk lirasının göreli oynaklığında kayda değer bir azalış gözlenmiştir. Cari dengedeki iyileşme ve enerji fiyatlarındaki düşük seyrin etkisiyle döviz talebinin kademeli olarak azalması bu süreci desteklemektedir. Döviz likiditesi araçları da Türk lirasının değerini dengeleyici yönde kullanılmaktadır. Bütün bu gelişmeler, geniş faiz koridoruna olan ihtiyacı bir ölçüde azaltmaktadır." değerlendirmeleri yapıldı.
Özette, son dönemde geniş faiz koridoruna olan ihtiyacı azaltan bir diğer unsurun, küresel ekonomik ve finansal gelişmeler olduğu dile getirildi.
Küresel ekonomideki toparlanma sürecinin yavaş olacağı beklentisinin ağırlık kazanmasıyla gelişmiş ülkelerde faiz oranlarının uzunca bir müddet düşük düzeylerde kalacağı öngörüsünün güçlendiği aktarılan özette, bu doğrultuda gelişmekte olan ülkelere olan sermaye akımları artarken risk primlerinde kayda değer düşüş gözlendiği vurgulandı.
Özette, yakın dönemde küresel oynaklıklarda bir miktar düşüş gözlendiği aktarılarak, şu ifadelere yer verildi:
"Ağustos ayında yayımlanan yol haritasında belirtilen politika araçlarının etkili bir şekilde kullanılmaya başlanması da geniş bir faiz koridoruna duyulan ihtiyacı bir miktar azaltmıştır. Bu doğrultuda Kurul, gecelik borç verme faizini 25 baz puan düşürmek yoluyla sadeleşme yönünde ölçülü bir adım atılmasına karar vermiştir. Öte yandan, çekirdek enflasyon eğilimindeki iyileşmenin sınırlı olması likidite politikasındaki sıkı duruşun korunmasını gerektirmektedir. Son dönemde ithal girdi maliyetlerindeki gelişmeler enflasyon görünümüne dair yukarı yönlü riskleri azaltsa da çekirdek enflasyon görünümündeki iyileşme henüz sınırlı boyuttadır. Birikimli döviz kuru hareketlerinin gecikmeli etkileri ve ücret gelişmeleri enflasyonun ana eğilimindeki iyileşmeyi sınırlamaktadır."
Gıda fiyatlarının yıllık artış oranında şubatın ardından martta da kayda değer bir düşüş beklendiği belirtilen özette, bu düşüşün daha çok sebze fiyatlarından kaynaklanmasının, gelecek dönemde gıda fiyatlarındaki oynaklığın sürebileceğine işaret ettiği bilgisi verildi.
Özette, bu çerçevede Kurul'un son dönemde enflasyonda gözlenen düşüşün kalıcı olması için likidite politikasındaki sıkı duruşun korunması gerektiğini belirttiği bildirildi.
"Gelecek dönemde para politikası kararları enflasyon görünümüne bağlı olacak"
Gelecek dönemde para politikası kararlarının enflasyon görünümüne bağlı olacağı vurgulanan özette, enflasyon beklentileri, fiyatlama davranışları ve enflasyonu etkileyen diğer unsurlardaki gelişmeler dikkate alınarak para politikasındaki sıkı duruşun sürdürüleceği dile getirildi.
Özette, küresel ve yurt içi oynaklıkların da yakından takip edilip döviz ve Türk lirası piyasalarında gerekli önlemlerin alınacağı belirtilerek, "Özetle, politika duruşunun enflasyon görünümüne karşı sıkı, döviz likiditesinde dengeleyici ve finansal istikrarı destekleyici niteliği korunacaktır." denildi.
Maliye politikasına ve vergi düzenlemelerine ilişkin gelişmelerin, enflasyon görünümüne etkileri bakımından yakından takip edildiğinin altı çizilen özette, şu değerlendirmelerde bulunuldu:
"Para politikası duruşu oluşturulurken, mali disiplinin korunacağı ve yönetilen/yönlendirilen fiyatlarda öngörülmeyen bir artış gerçekleşmeyeceği varsayılmaktadır. Maliye politikasının söz konusu çerçeveden belirgin olarak sapması ve bu durumun orta vadeli enflasyon görünümünü olumsuz etkilemesi halinde para politikası duruşunun da güncellenmesi söz konusu olabilecektir. Son yıllarda mali disiplinin sürdürülmesi Türkiye ekonomisinin olumsuz dış şoklara karşı duyarlılığını azaltan temel unsurlardan biri olmuştur. Küresel belirsizliklerin yüksek olduğu mevcut konjonktürde bu kazanımların korunarak daha da ileriye götürülmesi önem taşımaktadır. Mali disiplini kalıcı hale getirecek ve tasarruf açığını azaltacak her türlü tedbir makro ekonomik istikrarı destekleyecek ve uzun vadeli kamu borçlanma faizlerinin düşük düzeylerde seyretmesini sağlayarak toplumsal refaha olumlu katkıda bulunacaktır."