Merkez Bankası bunu yapmak zorunda!

Türkiye İşveren Sendikaları Konfederasyonu, son yayınladığı bültende Türkiye ekonomisi hakkında önemli açıklamalarda bulundu

Türkiye İşveren Sendikaları Konfederasyonu (TİSK), faizin yükselmemesi için enflasyonun kontrolünün zorunlu olduğunu bildirdi. Türk işverenlerinin çatı örgütü TİSK, ABD Merkez Bankası FED’in faiz oranını artırması ile enflasyonun daha kritik bir değişken haline geldiğini belirterek, “Öyle ki, TCMB’nin enflasyon hedefini tutturması gerekiyor. Aksi halde, döviz kuru artışı kaçınılmaz olacağından, faiz oranlarında artış yapmak zorunda kalacak” tespitini yaptı.

TİSK’in yayınladığı Aralık Ayı Ekonomi Bülteninde, FED’in 2006’dan bu yana ilk kez faiz oranını artırdığı hatırlatılarak, böylece ABD kaynaklı likidite bolluğu döneminin sona erdiğine dikkat çekildi. Bültende, “Faiz artışının devam edecek olması ile birlikte, küresel ölçekte doların fiyatı daha da yükselecek. Türkiye de para çıkışı yaşanacak ülkeler arasında sayılıyor. Likidite bolluğu dönemine özgü borçla büyüme yönteminin artık uygulanamayacağı, yatırım ve ihracat temelli büyüme dönemine girildiği görülüyor” denildi. TİSK’e göre, faiz oranının artması ile birlikte, kriz sonrası gelişmiş ülkelerin unuttuğu bir kavram olan “enflasyon” da yeniden gündeme girdi.

TCMB’nin, dünya emtia fiyatları düşük düzeyde seyrederken ve likidite bolluğu sürerken döviz kurunda istenilen stabiliteyi sağlayamadığına işaret edilen TİSK Bülteninde, “Beklentilerde istikrar olmaması da bu durumu etkiledi. FED’in faiz artırımına rağmen, TCMB’nin faiz oranlarını artırmaması, olası döviz kuru hareketlenmelerine karşı Bankanın pasif bir politika yürüteceğine işaret ediyor” ifadesi kullanıldı.

KUR YÖNETİMİ VE BELİRSİZLİK ETKİSİ

Bültende şunlar kaydedildi: “TCMB 2015 yılında sürekli olarak enflasyon oranındaki artışın tarım sektörü ve kur artışı kaynaklı olduğunun altını çizmiştir. Bankanın bu tavrı tarım sektörü için geçerli olmakla beraber, döviz kuru kendisinin kontrolündedir. TCMB 2011 yılından itibaren döviz kurunu da enflasyon hedeflemesinin içinde değerlendirmiştir. Uyguladığı para politikasına dayanak teşkil eden Taylor denklemine döviz kurunu da eklemiştir. Ancak Banka, dünya emtia fiyatları düşük düzeyde seyrederken, likidite bolluğu devam ederken döviz kurunda istenilen stabiliteyi sağlayamamıştır.

TCMB’nin fiyat istikrarını sağlamak konusunda karşılaştığı bir başka güçlük de beklentilerde istikrarın yakalanamamış olmasıdır. Tüketici Güven Endeksi bir önceki aya göre Kasım ayında yüzde 22.9 artarken, Aralık ayında yüzde 4.6 düşmüştür. Bu belirsizlik daha çok iç ve dış politik dinamiklerden kaynaklanmaktadır. Durum TCMB’nin Aralık ayı kararlarına yansımış ve FED’in faiz oranlarını artırmasına rağmen politika faiz oranını sabit tutmuştur. Banka olası döviz kuru hareketlenmelerine karşı pasif bir politika yürüteceğinin işaretlerini vermiştir.”

2016 ENFLASYON BEKLENTİSİ KÖTÜMSER

TİSK Bülteninde, TCMB’nin, 2016 yılına ilişkin enflasyon beklentisi konusunda kötümser bir tablo çizdiği de vurgulanarak, “2015 yılında fiyat istikrarının sağlanamamış olması bu duruma kaynaklık etti. TCMB, 2016 yılında asgari ücretin enflasyonu 1,5 puan artıracağını tahmin ediyor” denildi. Bültene göre, TCMB’nin 2016 yılında enflasyon konusunda üstü kapalı olarak kötümser bir tablo çizmesinin altında, 2015 yılında fiyat istikrarının sağlanamamış olması yatıyor. Bu tablo Kasım ayında da kısmen sürdü. Kasım ayında TÜFE, Ekim ayına göre yüzde 0,67 oranında yükseldi. Enflasyon oranı yıllık bazda ise yüzde 8,1 oldu. Kasım ayında enflasyon oranı hız kesmekle birlikte, yine de beklentilerin üzerinde kaldı, TÜFE yükseliş eğilimini korudu.

RUSYA KRİZİ ENFLASYONU KALICI BİÇİMDE AZALTMAZ

TİSK’e göre, Rusya’ya sebze ve meyve ihracatının durması kısa vadede gıda fiyatlarında gerileme yaratabilir, ancak orta vadede enflasyonda kalıcı bir gerilemeye neden olması beklenmiyor. Bültende, “Rusya ile yaşanan kriz sonrası sebze-meyve ihracatının durması, yurt içinde bunların arzını artıracağı için kısa vadede geçici olarak gıda fiyatlarını düşürebilir. Ancak bunun orta vadede, enflasyonda ciddi ve kalıcı bir gerilemeye neden olma ihtimali zayıf görünmektedir” ifadesi kullanıldı.

BÜYÜME TÜKETİM KAYNAKLI, SANAYİ İSE TEMPO KAYBETTİ

TİSK Bülteninde, Türkiye ekonomisinin üçüncü çeyrekte yüzde 4, ilk 9 ayda yüzde 3,4 oranında büyüdüğüne dikkat çekilerek, “Büyüme tüketim artışından kaynaklandı. Yatırımlar üçüncü çeyrekte azalırken, ilk 9 aydaki artış oranı toplam büyüme oranının gerisinde kaldı. Üçüncü çeyrekte büyüme hızı ekonomi genelinde arttı, buna karşılık sanayinin büyüme hızı tempo kaybetti” denildi. Ekim ayındaki sanayi üretimi 2014 yılı Ekim’ine göre önemli ölçüde artmasına rağmen, bu yılın Eylül ayına göre değişmemişti. Bülten’de, özellikle dayanıklı tüketim malı imalatı sektöründeki üretim ve ciro artışının devam etmesinin, yılın son çeyrek büyüme oranını yukarı çekebileceği öngörüsüne yer verildi. Ayrıca, Kasım ayında ekonomideki harcama eğilimi açısından sinyal niteliğinde olan KDV, ÖTV ve ithalattan alınan KDV gelirlerinin tümünün yükseliş gösterdiği belirtildi.

2015 Eylül döneminde işsizlik oranının azaldığı, istihdam oranının ise arttığı hatırlatılan Bültende, sanayi istihdamının toplam istihdamdaki payının azalmaya devam ettiğinin de altı çizildi. Sanayinin Türkiye istihdamındaki payı Eylül 2015 döneminde yüzde 20,3’ten yüzde 19,6’ya gerilemişti. Kayıtdışı istihdam ise 0,9 puan azalmakla birlikte, yüzde 34,8 gibi yüksek bir düzeyde seyretmeye devam ediyor.

Sonraki Haber