"Mevduat ve kredi faizi yükselecek"
Denizbank Genel Müdür Yardımcısı Bora Böcügöz: "Piyasaların her dediğini yaparsan..."
Denizbank Genel Müdür Yardımcısı Bora Böcügöz’e göre kurdaki artış enflasyonu yükseltir. Faiz artırımının orta vadede çok efektif olmadığını belirten Böcügöz, “Bugün birileri faizde yükseliş ister. Yarın faiz arttığında da ‘Türkiye büyüyemiyor’ eleştirileri gelmeye başlar” diyor...
AYFER ARSLAN -AKŞAM
Geçen hafta faiz ve dövizdeki tırmanış ekonomi gündemine damgasını vurdu. Doların 2 liralık psikolojik sınırı geçmesinin ardından piyasa çevreleri Merkez Bankası Başkanı Erdem Başçı’nın yüzde 4.5’luk politika faizini artırmasının şart olduğunu savunurken, Başçı piyasayı şaşırtan bir hamle ile faiz artırım sinyali yerine oldukça iddialı konuşarak ‘Bana süre verin merak etmeyin doların belini kıracağız” mesajı verdi. Başçı’nın açıklamalarının kamuoyundaki yankıları sürerken, Denizbank Genel Müdür Yardımcısı Bora Böcügöz ile bu açıklamaların piyasada nasıl yankılandığını, dolardaki artışın ve global gelişmelerin Türkiye ekonomisine etkilerini konuştuk.
Ne kamu ne bankacılık sektörü açısından dolardaki artışın sıkıntı yaratmayacağını belirten Böcügöz, “Hane halkının döviz borçlanması zaten yasak. Tersine sistemde, bu kesime ait 130 milyar dolar gibi döviz mevduatı var.
ETKİLENENLER OLABİLİR AMA...
Kur artışı DTH sahiplerine kazanç sağlıyor. Şirketler tarafındaysa bir miktar döviz borcu var. Mutlaka kurun yükselişinden olumsuz etkilenecek sektörler var. Kurun en önemli negatif etkisi enflasyonu yükseltebilir. Ama orada da eskiye göre geçiş etkisi biraz daha az” dedi. Bora Böcügöz, faiz artırım tartışmalarına ilişkin ise, “Belki yüzde 4.5’a indirmek de yanlıştı ama bizim olumlu göstergelerimiz varsa bunun da bir karşılığı olmalı.
PİYASA KISA VADELİ BAKAR
Ayrıca faizi aşırı yükseltmek de orta vadede çok efektif bir çözüm değil, yüksek faiz hızlı büyümeyi vuruyor. Türkiye’nin büyümeye de ihtiyacı var. Bugün ‘faiz yükselsin’ diyenler faiz yükseldiğinde ‘Türkiye büyüyemiyor, eyvah işler çok kötüye gidecek’ diye de uyarmaya başlayacak. Dolayısıyla piyasa çok kısa vadeli de bakar bazen onun her dediğini yapmak zaten doğru değil” görüşünü aktardı.
MERKEZ'İN PİYASAYA HAKİMİYETİ YERİNDE
∂ Merkez Bankası’nın politika faizi eleştiriliyor. Sizce Merkez, politika faizini artırmalı mı?
MB çok fazla ve çeşitli enstrüman kullanıyor. Politika faizi, faiz koridoru, döviz satım ihaleleri, ek parasal sıkılaştırma. Bütün bunlar piyasalarda bazen kafa karışıklığı da yaratıyor. Yüzde 4.5 gerçekten düşük bir faiz ama zaten günlük fonlama faiz ortalamaları bunun çok üstünde. Yani efektif politika faizi yüzde 4.5 değil. Burada hem Merkez Bankası hem de piyasaların haklı olduğu yönler var.
BAŞARININ KARŞILIĞI OLMALI
Birçok piyasayı aynı anda takip etmek durumunda olan uluslararası yatırımcılar açısından da zaten birçok sorun varken efektif faizin ne olduğu kargaşası hoş değil. Piyasa ile kavga etmek anlamında değil ama piyasanın her dediğini yapan Merkez Bankacılığının da çözüm olmadığını biliyoruz. Belki yüzde 4.5’a indirmek de yanlıştı ama olumlu ekonomik göstergelerimiz varsa bunun da bir karşılığı olmalı.
TÜRKİYE EKONOMİSİ OLASI RİSKLERE KARŞI HAZIRLIKLI
- Ülkenin makro ekonomik göstergeleri neye işaret ediyor?
Birçok kalemde Türkiye’deki tablo aslında fena değil. Kamu borcunun milli gelire oranı ve mali disiplin açısından iyi konumdayız. Hane halkının borçluluk oranı benzer örneklerin altında. Bankacılık sektörü sağlıklı. Özel sektör borçluluğu bir miktar artıyor. Tasarruflar yetersiz. Görece yüksek bir cari açığımız var. Bir diğer nokta da coğrafi konum nedeniyle etrafımızda çok fazla belirsizlik ve sıcak gelişmeler yaşanıyor. Bu da Türkiye’yi göreceli olarak bu tip volatil durumlarda etkileyebiliyor.
MEVDUAT VE KREDİ FAİZİ YÜKSELECEK
- Dolardaki tırmanış ekonomiyi nasıl etkileyecek?
Merkez Bankası kurdaki değer artışının enflasyona etkilerinden dolayı bir rahatsız. Yoksa geçtiğimiz dönemde MB kurun seviyesi ile ilgili bir açıklama yapmıyordu. Mevduat ve kredi faizleri daha yukarıda yeni bir denge seviyesine geliyor. Hem yükselen faiz ortamı hem de risk algısı borçlanma iştahını bir miktar azaltacak. Son dönem hareketleri enflasyonu bir miktar yukarı, büyümeyi de bir miktar aşağı çekecek.
AYFER ARSLAN -AKŞAM
Geçen hafta faiz ve dövizdeki tırmanış ekonomi gündemine damgasını vurdu. Doların 2 liralık psikolojik sınırı geçmesinin ardından piyasa çevreleri Merkez Bankası Başkanı Erdem Başçı’nın yüzde 4.5’luk politika faizini artırmasının şart olduğunu savunurken, Başçı piyasayı şaşırtan bir hamle ile faiz artırım sinyali yerine oldukça iddialı konuşarak ‘Bana süre verin merak etmeyin doların belini kıracağız” mesajı verdi. Başçı’nın açıklamalarının kamuoyundaki yankıları sürerken, Denizbank Genel Müdür Yardımcısı Bora Böcügöz ile bu açıklamaların piyasada nasıl yankılandığını, dolardaki artışın ve global gelişmelerin Türkiye ekonomisine etkilerini konuştuk.
Ne kamu ne bankacılık sektörü açısından dolardaki artışın sıkıntı yaratmayacağını belirten Böcügöz, “Hane halkının döviz borçlanması zaten yasak. Tersine sistemde, bu kesime ait 130 milyar dolar gibi döviz mevduatı var.
ETKİLENENLER OLABİLİR AMA...
Kur artışı DTH sahiplerine kazanç sağlıyor. Şirketler tarafındaysa bir miktar döviz borcu var. Mutlaka kurun yükselişinden olumsuz etkilenecek sektörler var. Kurun en önemli negatif etkisi enflasyonu yükseltebilir. Ama orada da eskiye göre geçiş etkisi biraz daha az” dedi. Bora Böcügöz, faiz artırım tartışmalarına ilişkin ise, “Belki yüzde 4.5’a indirmek de yanlıştı ama bizim olumlu göstergelerimiz varsa bunun da bir karşılığı olmalı.
PİYASA KISA VADELİ BAKAR
Ayrıca faizi aşırı yükseltmek de orta vadede çok efektif bir çözüm değil, yüksek faiz hızlı büyümeyi vuruyor. Türkiye’nin büyümeye de ihtiyacı var. Bugün ‘faiz yükselsin’ diyenler faiz yükseldiğinde ‘Türkiye büyüyemiyor, eyvah işler çok kötüye gidecek’ diye de uyarmaya başlayacak. Dolayısıyla piyasa çok kısa vadeli de bakar bazen onun her dediğini yapmak zaten doğru değil” görüşünü aktardı.
MERKEZ'İN PİYASAYA HAKİMİYETİ YERİNDE
∂ Merkez Bankası’nın politika faizi eleştiriliyor. Sizce Merkez, politika faizini artırmalı mı?
MB çok fazla ve çeşitli enstrüman kullanıyor. Politika faizi, faiz koridoru, döviz satım ihaleleri, ek parasal sıkılaştırma. Bütün bunlar piyasalarda bazen kafa karışıklığı da yaratıyor. Yüzde 4.5 gerçekten düşük bir faiz ama zaten günlük fonlama faiz ortalamaları bunun çok üstünde. Yani efektif politika faizi yüzde 4.5 değil. Burada hem Merkez Bankası hem de piyasaların haklı olduğu yönler var.
BAŞARININ KARŞILIĞI OLMALI
Birçok piyasayı aynı anda takip etmek durumunda olan uluslararası yatırımcılar açısından da zaten birçok sorun varken efektif faizin ne olduğu kargaşası hoş değil. Piyasa ile kavga etmek anlamında değil ama piyasanın her dediğini yapan Merkez Bankacılığının da çözüm olmadığını biliyoruz. Belki yüzde 4.5’a indirmek de yanlıştı ama olumlu ekonomik göstergelerimiz varsa bunun da bir karşılığı olmalı.
TÜRKİYE EKONOMİSİ OLASI RİSKLERE KARŞI HAZIRLIKLI
- Ülkenin makro ekonomik göstergeleri neye işaret ediyor?
Birçok kalemde Türkiye’deki tablo aslında fena değil. Kamu borcunun milli gelire oranı ve mali disiplin açısından iyi konumdayız. Hane halkının borçluluk oranı benzer örneklerin altında. Bankacılık sektörü sağlıklı. Özel sektör borçluluğu bir miktar artıyor. Tasarruflar yetersiz. Görece yüksek bir cari açığımız var. Bir diğer nokta da coğrafi konum nedeniyle etrafımızda çok fazla belirsizlik ve sıcak gelişmeler yaşanıyor. Bu da Türkiye’yi göreceli olarak bu tip volatil durumlarda etkileyebiliyor.
MEVDUAT VE KREDİ FAİZİ YÜKSELECEK
- Dolardaki tırmanış ekonomiyi nasıl etkileyecek?
Merkez Bankası kurdaki değer artışının enflasyona etkilerinden dolayı bir rahatsız. Yoksa geçtiğimiz dönemde MB kurun seviyesi ile ilgili bir açıklama yapmıyordu. Mevduat ve kredi faizleri daha yukarıda yeni bir denge seviyesine geliyor. Hem yükselen faiz ortamı hem de risk algısı borçlanma iştahını bir miktar azaltacak. Son dönem hareketleri enflasyonu bir miktar yukarı, büyümeyi de bir miktar aşağı çekecek.