Pozitif sicil de tutulacak
Babacan'dan önemli açıklamalar
Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, kişilerin arkadaşına, eşe dosta, erbaba kefil olduğunda, kişinin eşinin haberinin olmasını istediklerini belirterek, ''Yoksa sıkıntı oluyor. Arkadaşına bir imza atıyor, ondan sonra aile faciası yaşanıyor. Bununla ilgili yeni düzenleme; Gümrük ve Ticaret Bakanlığımızın torba yasası var, Meclis'e gelmek üzere, onun içerisine koyuyoruz'' dedi.
Babacan, Kredi Kayıt Bürosu'nun (KKB) Ataşehir'deki yeni binasının açılışı ile çek ve risk raporlarının elektronik ortama taşındığı ''E-Rapor Sistemi''nin tanıtıldığı toplantı sonunda soruları yanıtladı. Ticari hayata ve çeke olan güvene dair bir soruya Babacan, ''2012 yılının başlarında hapis cezası kalkmasına rağmen geçen yıl Merkez Bankası'nda işlem gören çek 294 milyar iken bu sene 2012 yılında 350 milyar lira olmuş, yüzde 18,9'luk bir artış var. Güven yoksa çek kullanımı nasıl oluyor da bu kadar artıyor? Demek ki çek kullanımında ve çeke güvende bir azalma yok'' yanıtını verdi.
Hapis cezası kalkmasına rağmen 2012 yılında çeklerin adet olarak yüzde 4,05'inin, tutar olarak da yüzde 4,63'ünün döndüğünün bilgisini veren Babacan, ''Bunun haricindekileri konuya farklı perspektiflerden ya da doğru olmayan açılardan yaklaşım diye değerlendiriyorum. Halbuki bundan sonraki dönemde artık çek ya da senet alınırken bu sistem daha yaygın olarak kullanılacağından çeki dönen kişilerin, hele hele çok sayıda dönen kişilerin bundan sonra çek vermesi zorlaşacağından benim beklentim bu yüzdenin bundan sonra her yıl daha aşağıya yavaş yavaş düşmesi'' diye konuştu.
Bu oranın da ilk gece takasta karşılıksız çıkan çekler olduğuna işaret eden Babacan, bunların bir kısmının 3-5 gün gün sonra, bir kısmının da 1 ay sonra ödendiğini, ümitsiz hale düşüp de icra takibi başlatılan çek oranının ise bunun çok altında olduğunu ifade etti.
Sistemde pozitif sicil de tutulacak
Yeni sistemle beraber sağlam bir altyapıyı oluşturduklarını vurgulayan Babacan, şöyle devam etti: ''Şimdiye kadar Merkez Bankası'nda tutulan sadece negatif sicildi. Şimdi pozitif sicille beraber tutuluyor. Bir de şu önemli. Biz kanunla Bankalar Birliği'ne istediği kuruluştan kredi geçmişiyle ilgili bilgi alma yetkisi verdik. Çok yaygın müşterisi olan kuruluşların müşteriyle olan ödeme bilgileri de burada toplanacak. Onun sözleşme çalışmaları devam ediyor. Dolayısıyla bu raporlarda bir sonraki aşamada diyelim ki telefon faturalarının ne kadarının gününde ödendiği, ne kadarının ödenmediği gibi tüm ödeme alışkanlıklarının raporlanması söz konusu olacak. Dolayısıyla çok daha açık, şeffaf bir raporlama bu şekilde mümkün olacak. Ancak vatandaşımız arzu ederse diğer 3. şahıslarla paylaşılacak'' Türkiye Bankalar Birliği Başkanı Hüseyin Aydın'ın çeklerde bankaların yaprak başına düşen sorumluluğunun kaldırılmasına yönelik talebine olumlu yaklaştığını açıklayan Babacan, şunları kaydetti: ''Ama piyasada 'Ben birinden çek alıyorsam, adam da ödemiyorsa banka bunu ödesin' gibi bir anlayış var. Bankanın yüzde 100 çeke kefil olması demek ciddi ayrı bir kredilendirme işlemi demek. Şu anda dahi 30 yapraklı çek karnesi alan bir esnafımız bankalarda aslında 30 bin liralık kredi çekiyormuş gibi ya da 30 bin liralık teminat mektubu alıyormuş gibi işleme tabi tutuluyor ve bu gerçekten özellikle en küçük esnafı vuran ve en küçük esnafın çek kullanmasını zorlaştıran bir uygulama. Bunu biz aslında bugüne kadar fazla dillendirmedik. Bu 1.000 lirayı ben de açıkçası yüksek buluyorum. Ama bu sistem kurulduktan ve tam faaliyete geçtikten sonra daha aşağıya çekilebilir. Belki yaprak başına limit değil ama kim çek karnesi alır kim alamaz noktasında özen gösterilmesine devam edilmesi lazım. Bu sisteme güvenin oluşması lazım. Piyasada yaygınlaşması lazım. Ondan sonra biz dönüp bu 1.000 lirayı her zaman sorgulayabilir, tekrar değerlendirebiliriz.''
Babacan, risk yönetimi açısından reel sektöre yönelik bir düzenleme olup olmayacağına ilişkin bir soruyu da şu şekilde yanıtladı: ''Reel sektör açısından böyle bir çalışmaya girmek fiilen mümkün değil. Ama ne yapılabilir? Halka açılan şirketler açısından SPK zaten belli bir çerçevede bakıyor. Ama şu anda yeni SPK Kanunu'yla beraber orada da da biraz kavram değişti. İzahnamenin yeterli olacağı bir döneme de girmiş olduk. Ama özellikle reel sektörün tahvil ihracı açısından SPK'nın çok özenli olması gerektiğini düşünüyorum. Belki hisse senedi ayrı bir konu ama yarın özel sektörün tahvil piyasası geliştiğinde o piyasa çok dikkatli takip edilecek bir piyasa olacaktır. Dolayısıyla özel sektörden kim tahvil ihraç eder, kim etmez, o noktada bilanço bazlı, mali bünye bazlı bir analizin önemli olacağını düşünüyorum. Ama onun haricinde devletin bu işlere girmesi çok zor. Yalnız biz, Türk Ticaret Kanunu'yla beraber muhasebe standartları getirdik. Eskiden bankalar, halka açık şirketler, sigorta şirketleri için olan uygulamayı tüm şirketleri için getirmiş olduk. Dolayısıyla buradaki standart birliği ve şeffaflık piyasada bir otokontrol sistemini beraberinde getirecektir. Ama onun ötesinde devlet olarak girmemiz piyasanın o doğal akışına, serbest piyasa dinamiğine zarar verir diye düşünüyorum.''
Ticari kredilerde eş kefaletine yeni düzenleme geliyor
Başbakan Yardımcısı Babacan, toplantının ardından bir basın mensubunun, ticari kredilerde eş kefaletinin aranmasıyla ilgili bir sorusu üzerine, şunları söyledi: ''Kişi eğer kendi şirketine, ortak olduğu şirkete kefil oluyorsa zaten kendi işidir. O noktada eş kefaleti aramayacağız. Ama arkadaşına, eşe, dosta, erbaba kefil oluyorsa, eşinin haberi olsun istiyoruz. Yoksa sıkıntı oluyor. Arkadaşına bir imza atıyor, ondan sonra aile faciası yaşanıyor. Bununla ilgili yeni düzenleme; Gümrük ve Ticaret Bakanlığımızın torba yasası var, meclise gelmek üzere, onun içerisine koyuyoruz. Dün Bakan Yazıcı ile tekrar konuştuk. Düzenlemede asıl sistemi bozmayacağız. Ama problemin ağırlığı Türkiye'de malum. İnsanlar kendi şirketlerine şahsen kefil olmak durumunda kalıyor. Zaten kendi şirketi, kendi itibarı. Dolayısıyla o noktada eş kefaleti aranmasın diyoruz. Onun haricindeki durumlarda aransın, devam etsin istiyoruz. Medeni Kanun'la da uyumlu tutmak zorundayız. Aksi halde Medeni Kanun'da eşlerin ortaklık anlayışı geldi. Onun da özüne zarar vermememiz lazım. Ama pratik sorunu çözmemiz lazım.'' Babacan, rutin işleyişte kişinin kendi şirketi ile ilgili her defasında gidip eşinden kefalet almasının pratikte zor olacağına dikkati çekerek, ''Bu şekilde de geniş kabul gördü. Bugün piyasadaki sorunları önemli ölçüde çözecektir. Ama alakasız yerlere de kefil olmasınlar. Oluyorlarsa da eşinin haberi olsun istiyoruz. Düzenleme meclise gelmek üzere. Bakanlar Kurulu'nda görüşüldü. Son rötuşları yapılıyor'' dedi.
Babacan, Kredi Kayıt Bürosu'nun (KKB) Ataşehir'deki yeni binasının açılışı ile çek ve risk raporlarının elektronik ortama taşındığı ''E-Rapor Sistemi''nin tanıtıldığı toplantı sonunda soruları yanıtladı. Ticari hayata ve çeke olan güvene dair bir soruya Babacan, ''2012 yılının başlarında hapis cezası kalkmasına rağmen geçen yıl Merkez Bankası'nda işlem gören çek 294 milyar iken bu sene 2012 yılında 350 milyar lira olmuş, yüzde 18,9'luk bir artış var. Güven yoksa çek kullanımı nasıl oluyor da bu kadar artıyor? Demek ki çek kullanımında ve çeke güvende bir azalma yok'' yanıtını verdi.
Hapis cezası kalkmasına rağmen 2012 yılında çeklerin adet olarak yüzde 4,05'inin, tutar olarak da yüzde 4,63'ünün döndüğünün bilgisini veren Babacan, ''Bunun haricindekileri konuya farklı perspektiflerden ya da doğru olmayan açılardan yaklaşım diye değerlendiriyorum. Halbuki bundan sonraki dönemde artık çek ya da senet alınırken bu sistem daha yaygın olarak kullanılacağından çeki dönen kişilerin, hele hele çok sayıda dönen kişilerin bundan sonra çek vermesi zorlaşacağından benim beklentim bu yüzdenin bundan sonra her yıl daha aşağıya yavaş yavaş düşmesi'' diye konuştu.
Bu oranın da ilk gece takasta karşılıksız çıkan çekler olduğuna işaret eden Babacan, bunların bir kısmının 3-5 gün gün sonra, bir kısmının da 1 ay sonra ödendiğini, ümitsiz hale düşüp de icra takibi başlatılan çek oranının ise bunun çok altında olduğunu ifade etti.
Sistemde pozitif sicil de tutulacak
Yeni sistemle beraber sağlam bir altyapıyı oluşturduklarını vurgulayan Babacan, şöyle devam etti: ''Şimdiye kadar Merkez Bankası'nda tutulan sadece negatif sicildi. Şimdi pozitif sicille beraber tutuluyor. Bir de şu önemli. Biz kanunla Bankalar Birliği'ne istediği kuruluştan kredi geçmişiyle ilgili bilgi alma yetkisi verdik. Çok yaygın müşterisi olan kuruluşların müşteriyle olan ödeme bilgileri de burada toplanacak. Onun sözleşme çalışmaları devam ediyor. Dolayısıyla bu raporlarda bir sonraki aşamada diyelim ki telefon faturalarının ne kadarının gününde ödendiği, ne kadarının ödenmediği gibi tüm ödeme alışkanlıklarının raporlanması söz konusu olacak. Dolayısıyla çok daha açık, şeffaf bir raporlama bu şekilde mümkün olacak. Ancak vatandaşımız arzu ederse diğer 3. şahıslarla paylaşılacak'' Türkiye Bankalar Birliği Başkanı Hüseyin Aydın'ın çeklerde bankaların yaprak başına düşen sorumluluğunun kaldırılmasına yönelik talebine olumlu yaklaştığını açıklayan Babacan, şunları kaydetti: ''Ama piyasada 'Ben birinden çek alıyorsam, adam da ödemiyorsa banka bunu ödesin' gibi bir anlayış var. Bankanın yüzde 100 çeke kefil olması demek ciddi ayrı bir kredilendirme işlemi demek. Şu anda dahi 30 yapraklı çek karnesi alan bir esnafımız bankalarda aslında 30 bin liralık kredi çekiyormuş gibi ya da 30 bin liralık teminat mektubu alıyormuş gibi işleme tabi tutuluyor ve bu gerçekten özellikle en küçük esnafı vuran ve en küçük esnafın çek kullanmasını zorlaştıran bir uygulama. Bunu biz aslında bugüne kadar fazla dillendirmedik. Bu 1.000 lirayı ben de açıkçası yüksek buluyorum. Ama bu sistem kurulduktan ve tam faaliyete geçtikten sonra daha aşağıya çekilebilir. Belki yaprak başına limit değil ama kim çek karnesi alır kim alamaz noktasında özen gösterilmesine devam edilmesi lazım. Bu sisteme güvenin oluşması lazım. Piyasada yaygınlaşması lazım. Ondan sonra biz dönüp bu 1.000 lirayı her zaman sorgulayabilir, tekrar değerlendirebiliriz.''
Babacan, risk yönetimi açısından reel sektöre yönelik bir düzenleme olup olmayacağına ilişkin bir soruyu da şu şekilde yanıtladı: ''Reel sektör açısından böyle bir çalışmaya girmek fiilen mümkün değil. Ama ne yapılabilir? Halka açılan şirketler açısından SPK zaten belli bir çerçevede bakıyor. Ama şu anda yeni SPK Kanunu'yla beraber orada da da biraz kavram değişti. İzahnamenin yeterli olacağı bir döneme de girmiş olduk. Ama özellikle reel sektörün tahvil ihracı açısından SPK'nın çok özenli olması gerektiğini düşünüyorum. Belki hisse senedi ayrı bir konu ama yarın özel sektörün tahvil piyasası geliştiğinde o piyasa çok dikkatli takip edilecek bir piyasa olacaktır. Dolayısıyla özel sektörden kim tahvil ihraç eder, kim etmez, o noktada bilanço bazlı, mali bünye bazlı bir analizin önemli olacağını düşünüyorum. Ama onun haricinde devletin bu işlere girmesi çok zor. Yalnız biz, Türk Ticaret Kanunu'yla beraber muhasebe standartları getirdik. Eskiden bankalar, halka açık şirketler, sigorta şirketleri için olan uygulamayı tüm şirketleri için getirmiş olduk. Dolayısıyla buradaki standart birliği ve şeffaflık piyasada bir otokontrol sistemini beraberinde getirecektir. Ama onun ötesinde devlet olarak girmemiz piyasanın o doğal akışına, serbest piyasa dinamiğine zarar verir diye düşünüyorum.''
Ticari kredilerde eş kefaletine yeni düzenleme geliyor
Başbakan Yardımcısı Babacan, toplantının ardından bir basın mensubunun, ticari kredilerde eş kefaletinin aranmasıyla ilgili bir sorusu üzerine, şunları söyledi: ''Kişi eğer kendi şirketine, ortak olduğu şirkete kefil oluyorsa zaten kendi işidir. O noktada eş kefaleti aramayacağız. Ama arkadaşına, eşe, dosta, erbaba kefil oluyorsa, eşinin haberi olsun istiyoruz. Yoksa sıkıntı oluyor. Arkadaşına bir imza atıyor, ondan sonra aile faciası yaşanıyor. Bununla ilgili yeni düzenleme; Gümrük ve Ticaret Bakanlığımızın torba yasası var, meclise gelmek üzere, onun içerisine koyuyoruz. Dün Bakan Yazıcı ile tekrar konuştuk. Düzenlemede asıl sistemi bozmayacağız. Ama problemin ağırlığı Türkiye'de malum. İnsanlar kendi şirketlerine şahsen kefil olmak durumunda kalıyor. Zaten kendi şirketi, kendi itibarı. Dolayısıyla o noktada eş kefaleti aranmasın diyoruz. Onun haricindeki durumlarda aransın, devam etsin istiyoruz. Medeni Kanun'la da uyumlu tutmak zorundayız. Aksi halde Medeni Kanun'da eşlerin ortaklık anlayışı geldi. Onun da özüne zarar vermememiz lazım. Ama pratik sorunu çözmemiz lazım.'' Babacan, rutin işleyişte kişinin kendi şirketi ile ilgili her defasında gidip eşinden kefalet almasının pratikte zor olacağına dikkati çekerek, ''Bu şekilde de geniş kabul gördü. Bugün piyasadaki sorunları önemli ölçüde çözecektir. Ama alakasız yerlere de kefil olmasınlar. Oluyorlarsa da eşinin haberi olsun istiyoruz. Düzenleme meclise gelmek üzere. Bakanlar Kurulu'nda görüşüldü. Son rötuşları yapılıyor'' dedi.