Rusya'nın petrol rezervleri 2044'te tüketilecek
Petrole dayalı Rus ekonomisinin içinde bulunduğu durum uzmanlar tarafından ‘Hollanda hastalığı’ olarak tanımlanıyor. Tek bir ürüne dayalı bu ekonomi için tehlike çanları uzun süredir çalarken Rusya’nın petrol rezervlerinin 2044 yılında tükeneceği belirtiliyor
Rusya’da petrol rezervlerinin 2044 yılında tükeneceği belirtilirken, ülke gelirlerinin neredeyse yarısının bağlı olduğu bu kaynağın tükenmesi halinde yapılabilecekler ise Rusya’da tartışma konusu olmaya devam ediyor.
Son olarak geçtiğimiz günlerde ülke medyasına konuşan Rusya Doğal Kaynaklar ve Çevre Bakanı Sergey Donskoy, Rusya’daki petrol rezervlerinin 28 yıl içerisinde yani 2044 yılında tükenebileceğine işaret etmişti.
Donskoy, ülkede konvansiyonel rezervlerin 2020 yılından itibaren azalmaya başlayacağına dikkati çekerek, Rusya'nın çıkarabilir petrol rezervlerinin teorik olarak yaklaşık 29 milyar ton olduğunu ancak halihazırda kanıtlanmış 14 milyar ton rezervin kaldığını vurguladı.
Rus yetkililer, yıllardır ülke gelirlerinin neredeyse yüzde 50’sinin dayandığı petrol ihracatına bağımlılık nedeniyle girdikleri "Dutch Disease" (Hollanda Hastalığı) çıkmazından kurtulmak için adımlar atmaya çalışırken, uzmanlar Rusya petrol sektörüyle ilgili durumu AA muhabirine değerlendirdi.
‘DURUM İÇ KARARTICI DEĞİL’
Sberbank CIB Petrol ve Doğalgaz Analisti Valery Nesterov, Rusya’nın, dünyanın en büyük petrol ve doğalgaz üreticilerinden biri olmasına rağmen rezervler aynı hızda azalmadığı için ülkedeki durumun "iç karartıcı" olmadığını savundu.
Yaklaşık 20 yıl önce rezerv artış oranı petrol üretim masraflarını karşılamadığı için Rusya'da petrol sektöründe sıkıntılar yaşandığını anlatan Nesterov, "Ancak örneğin 2009-2015 döneminde, rezervlerdeki artış üretim masraflarını fazlasıyla karşılamaya başladı. Mesela geçtiğimiz yıl bu fazlalık yaklaşık yüzde 140’a dayandı." dedi.
Nesterov, rezervlerdeki artışın önündeki başlıca problemlerden birinin, rezervlerin kalitesi olduğunu, endüstriyel alanda kullanıma elverişli petrol oranının, rezervlerin toplamında düşük bir paya sahip olduğunu dile getirdi. Rusya’da yaklaşık 3 bin petrol-gaz sahasının bulunduğunu ancak hepsinin geliştirilmediğini belirten Nesterov, "Bu sahalardan ancak yaklaşık yüz tanesinde işlem yapılıyor ve bunlardan da 11 tanesi oldukça özel sahalar. Bu özel sahalarda 300 milyon tonluk rezerv bulunuyor." diye konuştu.
Nesterov, Rusya’ya yönelik yaptırımların ve düşük petrol fiyatlarının da ülkenin petrol sektörü açısından ciddi bir problem olduğunu hatırlatarak, "Bu bağlamda Doğal Kaynaklar Bakanı Donskoy’un rezervlere dair açıklamasını başka türlü okuyabiliriz. Donskoy, ülkedeki petrol keşfi yatırımlarının düşmesini istemiyor. Örneğin bu sektöre yatırım geçtiğimiz yıl yüzde 15 düştü, bu yıl da krizle yüzde 10’luk bir azalış bekleniyor. Dolayısıyla Donskoy, hükümet üzerinde kanıtlanmış petrol rezervlerinin biteceği varsayımıyla baskı kurmaya çalışıyor." görüşünü paylaştı.
‘DÜNYADAKİ PETROL BİTMİYOR’
Moskova Yeni Ekonomi Üniversitesi Enerji Ekonomisi Programı Direktörü Vitaly Kazakov da dünyadaki petrolün bitmediğini söyleyerek, "Önemli olan piyasanın, petrol keşif ve üretim masraflarını ekonomik hale getirecek fiyatı bulmasıdır." ifadelerini kullandı.
Kazakov, Rusya’da ise ülkedeki petrol endüstrisine yönelik vergilendirme sistemi nedeniyle petrol üretiminin düşmesinin mümkün olduğunu vurguladı.
Petroldeki 1 dolarlık artıştan, Rus petrol üreticisi şirketlerin yalnızca yüzde 20’lik bir pay aldığına işaret eden Kazakov, "Böyle bir sistemle Rusya'nın çoğu petrol sahasındaki üretim ekonomik olmaktan çıkıyor." bilgisini verdi.
Kazakov, Rusya'nın petrol üretim masraflarının, dünyanın birçok ülkesinden daha düşük olduğunun altını çizerek, "Ancak mevcut vergilendirme sistemiyle üretim masrafı daha yüksek olan Amerikan kaya petrolünün dünya petrol piyasalarındaki payını arttırdığını görüyoruz." değerlendirmesinde bulundu.
Rusya'nın "Hollanda hastalığı" çıkmazına giren ilk ülke olmadığını belirten Kazakov, şunları da kaydetti:
"Çok eskilerden bu yana her ülkenin, daima bir konuda rekabetçi olmasını sağlayabilecek bir kaynağı olmuştur. Bu kaynak bazen doğal kaynaklar iken bazen akıldır. Fakat ekonominin, bir kaynaktan diğerine geçmesi de daima sancılı olmuştur. Önümüzdeki yıllarda petrolün özellikle yenilenebilir enerji kaynaklarıyla büyük bir rekabet içerisine gireceğini, bu nedenle petrole küresel talebin de düşeceğini düşünüyorum."
Son olarak geçtiğimiz günlerde ülke medyasına konuşan Rusya Doğal Kaynaklar ve Çevre Bakanı Sergey Donskoy, Rusya’daki petrol rezervlerinin 28 yıl içerisinde yani 2044 yılında tükenebileceğine işaret etmişti.
Donskoy, ülkede konvansiyonel rezervlerin 2020 yılından itibaren azalmaya başlayacağına dikkati çekerek, Rusya'nın çıkarabilir petrol rezervlerinin teorik olarak yaklaşık 29 milyar ton olduğunu ancak halihazırda kanıtlanmış 14 milyar ton rezervin kaldığını vurguladı.
Rus yetkililer, yıllardır ülke gelirlerinin neredeyse yüzde 50’sinin dayandığı petrol ihracatına bağımlılık nedeniyle girdikleri "Dutch Disease" (Hollanda Hastalığı) çıkmazından kurtulmak için adımlar atmaya çalışırken, uzmanlar Rusya petrol sektörüyle ilgili durumu AA muhabirine değerlendirdi.
‘DURUM İÇ KARARTICI DEĞİL’
Sberbank CIB Petrol ve Doğalgaz Analisti Valery Nesterov, Rusya’nın, dünyanın en büyük petrol ve doğalgaz üreticilerinden biri olmasına rağmen rezervler aynı hızda azalmadığı için ülkedeki durumun "iç karartıcı" olmadığını savundu.
Yaklaşık 20 yıl önce rezerv artış oranı petrol üretim masraflarını karşılamadığı için Rusya'da petrol sektöründe sıkıntılar yaşandığını anlatan Nesterov, "Ancak örneğin 2009-2015 döneminde, rezervlerdeki artış üretim masraflarını fazlasıyla karşılamaya başladı. Mesela geçtiğimiz yıl bu fazlalık yaklaşık yüzde 140’a dayandı." dedi.
Nesterov, rezervlerdeki artışın önündeki başlıca problemlerden birinin, rezervlerin kalitesi olduğunu, endüstriyel alanda kullanıma elverişli petrol oranının, rezervlerin toplamında düşük bir paya sahip olduğunu dile getirdi. Rusya’da yaklaşık 3 bin petrol-gaz sahasının bulunduğunu ancak hepsinin geliştirilmediğini belirten Nesterov, "Bu sahalardan ancak yaklaşık yüz tanesinde işlem yapılıyor ve bunlardan da 11 tanesi oldukça özel sahalar. Bu özel sahalarda 300 milyon tonluk rezerv bulunuyor." diye konuştu.
Nesterov, Rusya’ya yönelik yaptırımların ve düşük petrol fiyatlarının da ülkenin petrol sektörü açısından ciddi bir problem olduğunu hatırlatarak, "Bu bağlamda Doğal Kaynaklar Bakanı Donskoy’un rezervlere dair açıklamasını başka türlü okuyabiliriz. Donskoy, ülkedeki petrol keşfi yatırımlarının düşmesini istemiyor. Örneğin bu sektöre yatırım geçtiğimiz yıl yüzde 15 düştü, bu yıl da krizle yüzde 10’luk bir azalış bekleniyor. Dolayısıyla Donskoy, hükümet üzerinde kanıtlanmış petrol rezervlerinin biteceği varsayımıyla baskı kurmaya çalışıyor." görüşünü paylaştı.
‘DÜNYADAKİ PETROL BİTMİYOR’
Moskova Yeni Ekonomi Üniversitesi Enerji Ekonomisi Programı Direktörü Vitaly Kazakov da dünyadaki petrolün bitmediğini söyleyerek, "Önemli olan piyasanın, petrol keşif ve üretim masraflarını ekonomik hale getirecek fiyatı bulmasıdır." ifadelerini kullandı.
Kazakov, Rusya’da ise ülkedeki petrol endüstrisine yönelik vergilendirme sistemi nedeniyle petrol üretiminin düşmesinin mümkün olduğunu vurguladı.
Petroldeki 1 dolarlık artıştan, Rus petrol üreticisi şirketlerin yalnızca yüzde 20’lik bir pay aldığına işaret eden Kazakov, "Böyle bir sistemle Rusya'nın çoğu petrol sahasındaki üretim ekonomik olmaktan çıkıyor." bilgisini verdi.
Kazakov, Rusya'nın petrol üretim masraflarının, dünyanın birçok ülkesinden daha düşük olduğunun altını çizerek, "Ancak mevcut vergilendirme sistemiyle üretim masrafı daha yüksek olan Amerikan kaya petrolünün dünya petrol piyasalarındaki payını arttırdığını görüyoruz." değerlendirmesinde bulundu.
Rusya'nın "Hollanda hastalığı" çıkmazına giren ilk ülke olmadığını belirten Kazakov, şunları da kaydetti:
"Çok eskilerden bu yana her ülkenin, daima bir konuda rekabetçi olmasını sağlayabilecek bir kaynağı olmuştur. Bu kaynak bazen doğal kaynaklar iken bazen akıldır. Fakat ekonominin, bir kaynaktan diğerine geçmesi de daima sancılı olmuştur. Önümüzdeki yıllarda petrolün özellikle yenilenebilir enerji kaynaklarıyla büyük bir rekabet içerisine gireceğini, bu nedenle petrole küresel talebin de düşeceğini düşünüyorum."