Basel standardı geldi
Türk bankacılık sektörünün daha yukarıya taşınması için Basel standardı getirildi.
5411 sayılı Bankacılık Kanunu'nda yapılacak değişikliğe ilişken kanun teklifi Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne sunuldu. Değişiklikle; Türk bankacılık sistemine Basel Bankacılık Denetim Komitesi standartlarının getirilmesiyle eksik noktalar tespit edilerek Avrupa entegrasyonuna uyumlu çalışma yapılması amaçlanıyor. Değişiklikler arasında idari para cezalarının artırılması, faizsiz finans sisteminin önünün açılması, manipülasyon yapana para cezası verilmesi ve kişisel verilerin satılamaması başlıkları bulunuyor.
PİYASA BOZUCUYA GEÇİT YOK
Taslağa göre; manipülasyon yapan kişi ya da kurumlara ağır para cezası geliyor. Yapılan açıklamada, "2008 küresel finans krizi sonrasında özellikle büyük bankalar tarafından maliyetlerini azaltmak ve kârlılıklarını yükseltmek amaçlarıyla, piyasa bozucu işlemlere başvurulmuştur. Bunun sonucunda uluslararası arenada bankalara çok yüksek tutarlara ulaşan para cezaları uygulanmıştır. Türkiye’de ise 5411 sayılı kanundaki idari para cezalarına ilişkin madde hükümleri, sadece ilgili maddelere aykırılığı yaptırıma tabi tutmaktadır. Dolayısıyla Kanunda madde olarak tanımlanmamış hususlara idari para cezası verilememektedir. AB direktifleri ve benzer ülke uygulamalarında olduğu gibi finansal piyasalarda yaşanacak manipülatif hareketlere idari para cezası uygun görülmüştür" denildi.
FAİZSİZ FİNANSIN ÖNÜ AÇILIYOR
Değişiklikle, katılım bankalarının çalışma prensiplerine uygun ürün ve hizmet çeşitliliğinin artırılması, kalkınma ve yatırım bankacılığının geliştirilmesine uygun düzenleme çerçevesi oluşturulması da hedeflendi. Ekonomiye katma değer sağlamaya yönelik olarak kalkınma ve yatırım bankalarının da katılım bankaları gibi faizsiz esasa göre fon kullandırılabilmesinin önü açıldı. Bu şekilde kalkınma bankacılığının fonlama imkanları çeşitlendirilmiş olacak. Yurtdışındaki gelişmelere benzer şekilde yeni faizsiz finansman yöntemleri kullanımının önü açılacak. Finansal piyasalardaki yeniliklerin eş zamanlı takip edilebilmesi için Kurulun piyasalardaki bu gelişmelere uygun fon kullandırma yöntemlerini de belirlemesi için kanunla yetkilendirilmesi önerildi.
İDARİ PARA CEZALARI ARTIYOR
Öte yandan, bankacılık sektörüne ilişkin uluslararası uygulamalarda, ihlallerin giderilmesi veya caydırıcılığın tesis edilmesini teminen Türkiye’deki mevzuat uyarınca belirlenen idari para cezalarına nazaran daha yüksek tutarlı cezaların belirlendiğine vurgu yapılırken, "Basel ilkeleri zemininde kurum uygulamaları kapsamında ihlallerin sıklığı ve önemi dikkate alınmak suretiyle yeterli caydırıcılığın sağlanması ve ihlallerin engellenmesi adına, söz konusu değişiklikler yapılmıştır. En son Bankacılık Kanununun yürürlüğe girdiği 2005 yılında belirlenen ceza miktarları caydırıcı olabilmesi için günümüz şartlarına göre güncellenmiştir" denildi.
MÜŞTERİ SIRRI SATILAMAYACAK
Kanunda müşteri sırrına dair tereddüdün giderilmesi de amaçlandı. Değişikliğe ilişkin paylaşılan bilgi notunda, “Bankacılık faaliyetlerine özgü olarak bankalarla müşteri ilişkisi kurulduktan sonra oluşan gerçek kişilere ait kişisel veriler ve tüzel kişilere ait bilgilerin müşteri sırrı haline geleceği netleştirilmekte, sır saklama yükümlülüğünden istisna tutulan haller haricinde müşteri sırrı ya da banka sırrı niteliğinde olan her türlü verinin, yurtdışındaki üçüncü taraflar ile paylaşılması ya da bunlara aktarılması konusunda Kurula, ekonomik güvenliğe ilişkin yapacağı değerlendirme sonrasında yasaklama getirme yetkisi verilmekte ve ayrıca bankaların faaliyetlerini yürütmede kullandıkları bilgi sistemleri ve bunların yedeklerinin yurtiçinde bulundurulması hususunda Kurul, karar almaya yetkili kılınmıştır" denildi.
PİYASA BOZUCUYA GEÇİT YOK
Taslağa göre; manipülasyon yapan kişi ya da kurumlara ağır para cezası geliyor. Yapılan açıklamada, "2008 küresel finans krizi sonrasında özellikle büyük bankalar tarafından maliyetlerini azaltmak ve kârlılıklarını yükseltmek amaçlarıyla, piyasa bozucu işlemlere başvurulmuştur. Bunun sonucunda uluslararası arenada bankalara çok yüksek tutarlara ulaşan para cezaları uygulanmıştır. Türkiye’de ise 5411 sayılı kanundaki idari para cezalarına ilişkin madde hükümleri, sadece ilgili maddelere aykırılığı yaptırıma tabi tutmaktadır. Dolayısıyla Kanunda madde olarak tanımlanmamış hususlara idari para cezası verilememektedir. AB direktifleri ve benzer ülke uygulamalarında olduğu gibi finansal piyasalarda yaşanacak manipülatif hareketlere idari para cezası uygun görülmüştür" denildi.
FAİZSİZ FİNANSIN ÖNÜ AÇILIYOR
Değişiklikle, katılım bankalarının çalışma prensiplerine uygun ürün ve hizmet çeşitliliğinin artırılması, kalkınma ve yatırım bankacılığının geliştirilmesine uygun düzenleme çerçevesi oluşturulması da hedeflendi. Ekonomiye katma değer sağlamaya yönelik olarak kalkınma ve yatırım bankalarının da katılım bankaları gibi faizsiz esasa göre fon kullandırılabilmesinin önü açıldı. Bu şekilde kalkınma bankacılığının fonlama imkanları çeşitlendirilmiş olacak. Yurtdışındaki gelişmelere benzer şekilde yeni faizsiz finansman yöntemleri kullanımının önü açılacak. Finansal piyasalardaki yeniliklerin eş zamanlı takip edilebilmesi için Kurulun piyasalardaki bu gelişmelere uygun fon kullandırma yöntemlerini de belirlemesi için kanunla yetkilendirilmesi önerildi.
İDARİ PARA CEZALARI ARTIYOR
Öte yandan, bankacılık sektörüne ilişkin uluslararası uygulamalarda, ihlallerin giderilmesi veya caydırıcılığın tesis edilmesini teminen Türkiye’deki mevzuat uyarınca belirlenen idari para cezalarına nazaran daha yüksek tutarlı cezaların belirlendiğine vurgu yapılırken, "Basel ilkeleri zemininde kurum uygulamaları kapsamında ihlallerin sıklığı ve önemi dikkate alınmak suretiyle yeterli caydırıcılığın sağlanması ve ihlallerin engellenmesi adına, söz konusu değişiklikler yapılmıştır. En son Bankacılık Kanununun yürürlüğe girdiği 2005 yılında belirlenen ceza miktarları caydırıcı olabilmesi için günümüz şartlarına göre güncellenmiştir" denildi.
MÜŞTERİ SIRRI SATILAMAYACAK
Kanunda müşteri sırrına dair tereddüdün giderilmesi de amaçlandı. Değişikliğe ilişkin paylaşılan bilgi notunda, “Bankacılık faaliyetlerine özgü olarak bankalarla müşteri ilişkisi kurulduktan sonra oluşan gerçek kişilere ait kişisel veriler ve tüzel kişilere ait bilgilerin müşteri sırrı haline geleceği netleştirilmekte, sır saklama yükümlülüğünden istisna tutulan haller haricinde müşteri sırrı ya da banka sırrı niteliğinde olan her türlü verinin, yurtdışındaki üçüncü taraflar ile paylaşılması ya da bunlara aktarılması konusunda Kurula, ekonomik güvenliğe ilişkin yapacağı değerlendirme sonrasında yasaklama getirme yetkisi verilmekte ve ayrıca bankaların faaliyetlerini yürütmede kullandıkları bilgi sistemleri ve bunların yedeklerinin yurtiçinde bulundurulması hususunda Kurul, karar almaya yetkili kılınmıştır" denildi.