Cumhurbaşkanı Yardımcısı Yılmaz: OVP’nin tek hedefi enflasyonu tek haneye indirmek
Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, “2026 perspektifinde hatırlayacağımız, orta vadeli programımızın hedefi tek haneli bir enflasyona ülkemizi ulaştırmak. Bu çerçeveyi Merkez Bankasıyla birlikte hükümetimiz hedef birliği içinde ortaya koyacaktır" dedi.
Yılmaz, Orta Vadeli Program (OVP) hazırlıkları kapsamında İstanbul Finans Merkezi'nde (İFM) finans dünyasının temsilcileriyle bir araya geldiği toplantının ardından basın mensuplarına değerlendirmelerde bulundu.
Bugünkü toplantıda finans kesimi ve bankacılıkla ilgili konuları tartıştıklarını belirten Yılmaz, öncelikle Türkiye ve dünyanın içinde bulunduğu zorluklar kadar fırsatları da değerlendirdikleri bir toplantı olduğunu ifade etti.
Finans dünyası temsilcilerinin yeni ve güncellenen ekonomi politikaları konularında genel memnuniyetleri ile destekleri olduğunu anlatan Yılmaz, birçoğunun para ile maliye politikasında alınan tedbirler ve yeni yaklaşımlarla ilgili destek ve memnuniyetlerini aktardıklarını dile getirdi.
Cumhurbaşkanı Yardımcısı Yılmaz, özellikle temsilcilerin Merkez Bankası'nın düzenleyici çerçeveyi sadeleştirme konusunda attığı adımları desteklediklerini ve daha da fazlasını beklediklerini ifade ettiklerine değinerek, şöyle devam etti:
"Son dönemde bu atılan adımların, seçimler sonucu oluşan siyasi güven ikliminin etkisiyle CDS oranlarındaki düşüşten duyulan memnuniyeti arkadaşlarımız dile getirdi. Tabii bunun daha da iyileşmesi yönünde de temennilerini, beklentilerini dile getirdiler. 700'lerden 400'lere kadar düştü. Bu düşüş bankacılık sistemimiz başta olmak üzere finans sistemimizin uluslararası kaynaklara, fonlara erişimini kolaylaştırıcı ve maliyetlerini düşürücü bir etkide bulunuyor. Bunun da altı burada çizilmiş oldu. Bu hakikaten memnuniyet verici bir tablo."
"Orta Vadeli Program bu anlamda önemli bir kilometre taşı"
Katılımcıların, hazırlıkları sürdürülen Orta Vadeli Program'a (OVP) da güçlü bir şekilde destek vermeye hazır olduklarını, bu konudaki fikirlerini paylaştıklarını aktaran Yılmaz, kendilerine teşekkür etti.
Cevdet Yılmaz, "Orta Vadeli Program eylül ayının ilk yarısında inşallah toplumla paylaşılmış olacak. Orta Vadeli Program ile birlikte hem içinde bulunduğumuz yılla ilgili makro rakamlarımızı ve politikalarımızı güncellemiş hem de 3 yıla ilişkin yol haritamızı toplumla paylaşmış olacağız. Dolayısıyla öngörülebilirliğin arttığı bir ortama geçiş yapmış olacağız. Seçimlerden sonra siyasi öngörülebilirlik, siyasi güven oluştu. Ama bunu bizim teknik öngörülebilirlikle tahkim etmemiz gerekiyor. Orta Vadeli Program bu anlamda önemli bir kilometre taşı." diye konuştu.
OVP'den sonra finans kesiminden kişilerle birlikte uluslararası alanda daha yoğun bir çaba içine girileceğine dikkati çeken Yılmaz, bu çerçevede son dönemde Körfez bölgesinde yapılan çalışmaların, Dünya Bankası gibi uluslararası kurumlarla yapılan çalışmaların da toplantıda gündeme geldiğini bildirdi.
Toplantıda ayrıca Avrupa Birliği (AB) ile daha pozitif bir gündemin oluşmasına vurgular yapıldığını, özellikle "9'uncu fasıl" denilen mali hizmetlerle ilgili fasılda AB ile çalışma hususunun vurgulandığını anlatan Yılmaz, "Biliyorsunuz bugünlerde Gümrük Birliğinin modernizasyonu güncellenmesi konusunu çalışıyoruz. Vize kolaylığı konusunda bir gündemimiz var. Önümüzdeki dönemde tabii ki farklı konularda AB ile de ilişkilerin geliştirilmesi hepimizin üzerinde mutabık olduğu bir çerçeve." ifadelerini kullandı.
Yatırıma dönük kredilerle ilgili başlatılan çalışma kamuoyuyla paylaşılacak
Cumhurbaşkanı Yardımcısı Yılmaz, bugünkü toplantıda finans kesimiyle reel sektör arasındaki tamamlayıcılığı ve bu iki önemli sütunun birlikte çalışması gerektiğini gördüklerini dile getirdi.
Bir taraftan sağlıklı işleyen bir finans piyasası, diğer taraftan reel sektörün de ihtiyaçlarının karşılandığı bir piyasa oluşmasının öneminin altını çizen Yılmaz, fonların sağlıklı kaynaklarla oluşturulmasının ve doğru projelere yönlendirilmesinin finans sektörünün kalkınma sürecine vereceği en büyük destek olduğunu belirtti.
Bu konuda da fikirlerin ifade edildiğini aktaran Yılmaz, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Bir taraftan Merkez Bankamızın para politikası ve enflasyonla mücadele politikası gereği yaptığı miktar sıkılaştırmaları var. Ama bir taraftan da bu enflasyonla mücadele ederken resesyona düşmeme, yatırımı, üretimi, ihracatı devam ettirme çabamız var. Bu ikisini aynı zamanda başarmak durumundayız. Dikkat ederseniz son dönemlerde yapılan miktar sıkılaştırmaları, yatırımı, ihracatı ve üretimi kapsamıyor. Bunları istisna kılıyor Merkez Bankamız. Burada net bir politika çerçevesi ortaya konmuş durumda. Yine sürdürülebilir kalkınma perspektifi çerçevesinde Türkiye'yi orta gelir, üst-orta gelirden yüksek gelirli ülkeler ligine çıkarma perspektifi içinde, bilgi tabanlı, teknoloji tabanlı, katma değeri yüksek bir ekonomi inşa etme çabası içinde. Yatırıma dönük kredilerin de daha nitelikli, daha seçici bir şekilde devam etmesi gerektiği hususunda da yine tartışmalar yaptık. Bu konuda bir çalışma başlatmış durumdayız. Önümüzdeki günlerde kamuoyuyla inşallah paylaşacağız. Geçmişten de çıkardığımız derslerle daha güçlü, daha nitelikli bir programı hayata geçireceğiz."
"Sürdürülebilir büyümeyi sağlamak durumundayız"
Cumhurbaşkanı Yardımcısı Yılmaz, bir taraftan enflasyonla mücadele edeceklerini, bir taraftan da istikrarlı büyüme hedefi için de sosyal refahı arttırma ve kalkınmış bir ülke haline gelme perspektifiyle seçici bir anlayışla kredi çalışmalarını sürdüreceklerini belirtti.
Toplantıda deprem konusunun da gündeme geldiğine değinen Yılmaz, gelecek 2 yılın en önemli gündemlerden birinin deprem sonrası rehabilitasyon çalışmaları olacağına işaret etti. Yılmaz, kalıcı konutların inşa edilmesi, altyapı çalışmalarının tamamlanması ve ekonomik sosyal hayatın normalleştirilmesi bağlamında yapılacak birçok şey olduğunu, burada yine finans kesimine önemli sorumluluklar düştüğünü söyledi.
Yılmaz, daha uzun vadeli şekilde deprem ve diğer afetleri de dikkate alıp sigortacılık konusunda yapılabileceklere ilişkin fikirlerin toplantıda ele alındığını kaydetti.
Kısa vadeli mevduat yapısıyla uzun vadeli projelerin finanse edilmesindeki zorluklar ile sektörde daha uzun vadeli bir kaynak arayışı ve sermaye yapısını güçlendirme meselelerinin de toplantıda tartışıldığını aktaran Yılmaz, "Bu çerçevede yine yeni finansal enstrümanlar konusu da gündeme geldi. Tabii ki düzenleyici kurumlarımızın, Merkez Bankamızın da koordinasyonu içinde İFM dediğimiz İstanbul Finans Merkezi'nin de ruhuna uygun bir şekilde önümüzdeki dönemde çok daha fazla alternatif finansal enstrümanların geliştiği bir ülke olmak durumundayız. Kamu-özel diyaloğunun bu anlamda da çok kıymetli olduğunu ifade etmek isterim." diye konuştu.
Toplantıda, "dijitalleşme", "dijital finans", "yeşil finans" gibi konuların da konuşulduğunu dile getiren Yılmaz, bu konuda uluslararası standartlar ve gelişmelerin de dikkate alınıp düzenleyici çerçevenin geliştirilmesi gerektiği konusunda görüşlerin sunulduğunu söyledi.
Yılmaz, yeşil finansın önemine dikkati çekerek, "Sürdürülebilir bir büyümeyi sağlamak durumundayız. Kısa vadeli gelgitler değil, sürdürülebilir, istikrarlı büyümeyle yolumuza devam etmenin önemi, yine hepimizin üzerinde mutabık kaldığı bir konu." dedi.
"Finans kesimi sadece parası olana para veren bir yapı olmamalı"
Finans sistemiyle ilgili girişim sermayesi ve proje bazlı finans gibi konuların üzerinde durduklarını ifade eden Yılmaz, şunları kaydetti:
"Burada da şunun altını çizdik. Finans kesimi sadece parası olana para veren bir yapı olmamalı. Teminat sorunu yaşayan ama iyi projesi olan, sermayesi olmasa da projesiyle finans arayan kesimlere de destek olan bir çerçevede gelişmeli. Burada da bir mutabakat var. Son dönemlerde özellikle girişim sermayesi fonları konusunda atılan adımları bankalarımız kısaca özetlediler. Teknokentlere yeni bir bakış geliştirmenin gereğinin altını çizdiler. Yatırım fonlarıyla ilgili yine düşüncelerini ifade etmiş oldular. Teminatçı sorunlarının daha etkili çözülmesi konusunda da yine görüşler ifade edildi."
Yılmaz, bu kapsamda katılım finans ve kalkınma bankacılığı, yatırım bankacılığı gibi konuların da gündeme geldiğini, "sadece parası olana değil iyi projesi olana destek olan bir sistemin nasıl geliştirilebileceğinin" tartışıldığını aktardı.
"İlk konut edinimini destekleyici bir çerçeve içinde hareket edeceğiz"
Cumhurbaşkanı Yardımcısı Yılmaz, konut arzını artırma konusunda çeşitli değerlendirmelerin yapıldığını vurgulayarak, şunları kaydetti:
"Birinci konut edinimini özellikle daha güçlü bir şekilde teşvik edecek mekanizmalar üzerinde durduk. Bu konuda Merkez Bankamızın da BDDK ile birlikte çalışmaları var. Önümüzdeki dönemde inşallah bu konularda da daha yeni adımlar bekliyoruz. Konut arzını arttırmak, konut maliyetlerini düşürmek ve konut edinimini arttırmak durumundayız. Geçmişte Devlet Planlama Teşkilatı ve Dünya Bankası ortak bir çalışma yapmıştık. Orada da rakamsal olarak şu tespit edilmişti. İlk konut edinimi hem sosyal refahı hem de makro düzeyde istikrarı çok daha destekleyici bir hadise. Tasarruf oranlarını arttırıyor ve sosyal refahı artırıyor. Dolayısıyla kamu olarak biz bu ilk konut edinimini destekleyici bir çerçeve içinde hareket edeceğiz."
Toplantının ardından İstanbul Finans Merkezi alanında incelemelerde bulunan Yılmaz yetkililerden bilgi aldı.
Bugünkü toplantıda finans kesimi ve bankacılıkla ilgili konuları tartıştıklarını belirten Yılmaz, öncelikle Türkiye ve dünyanın içinde bulunduğu zorluklar kadar fırsatları da değerlendirdikleri bir toplantı olduğunu ifade etti.
Finans dünyası temsilcilerinin yeni ve güncellenen ekonomi politikaları konularında genel memnuniyetleri ile destekleri olduğunu anlatan Yılmaz, birçoğunun para ile maliye politikasında alınan tedbirler ve yeni yaklaşımlarla ilgili destek ve memnuniyetlerini aktardıklarını dile getirdi.
Cumhurbaşkanı Yardımcısı Yılmaz, özellikle temsilcilerin Merkez Bankası'nın düzenleyici çerçeveyi sadeleştirme konusunda attığı adımları desteklediklerini ve daha da fazlasını beklediklerini ifade ettiklerine değinerek, şöyle devam etti:
"Son dönemde bu atılan adımların, seçimler sonucu oluşan siyasi güven ikliminin etkisiyle CDS oranlarındaki düşüşten duyulan memnuniyeti arkadaşlarımız dile getirdi. Tabii bunun daha da iyileşmesi yönünde de temennilerini, beklentilerini dile getirdiler. 700'lerden 400'lere kadar düştü. Bu düşüş bankacılık sistemimiz başta olmak üzere finans sistemimizin uluslararası kaynaklara, fonlara erişimini kolaylaştırıcı ve maliyetlerini düşürücü bir etkide bulunuyor. Bunun da altı burada çizilmiş oldu. Bu hakikaten memnuniyet verici bir tablo."
"Orta Vadeli Program bu anlamda önemli bir kilometre taşı"
Katılımcıların, hazırlıkları sürdürülen Orta Vadeli Program'a (OVP) da güçlü bir şekilde destek vermeye hazır olduklarını, bu konudaki fikirlerini paylaştıklarını aktaran Yılmaz, kendilerine teşekkür etti.
Cevdet Yılmaz, "Orta Vadeli Program eylül ayının ilk yarısında inşallah toplumla paylaşılmış olacak. Orta Vadeli Program ile birlikte hem içinde bulunduğumuz yılla ilgili makro rakamlarımızı ve politikalarımızı güncellemiş hem de 3 yıla ilişkin yol haritamızı toplumla paylaşmış olacağız. Dolayısıyla öngörülebilirliğin arttığı bir ortama geçiş yapmış olacağız. Seçimlerden sonra siyasi öngörülebilirlik, siyasi güven oluştu. Ama bunu bizim teknik öngörülebilirlikle tahkim etmemiz gerekiyor. Orta Vadeli Program bu anlamda önemli bir kilometre taşı." diye konuştu.
OVP'den sonra finans kesiminden kişilerle birlikte uluslararası alanda daha yoğun bir çaba içine girileceğine dikkati çeken Yılmaz, bu çerçevede son dönemde Körfez bölgesinde yapılan çalışmaların, Dünya Bankası gibi uluslararası kurumlarla yapılan çalışmaların da toplantıda gündeme geldiğini bildirdi.
Toplantıda ayrıca Avrupa Birliği (AB) ile daha pozitif bir gündemin oluşmasına vurgular yapıldığını, özellikle "9'uncu fasıl" denilen mali hizmetlerle ilgili fasılda AB ile çalışma hususunun vurgulandığını anlatan Yılmaz, "Biliyorsunuz bugünlerde Gümrük Birliğinin modernizasyonu güncellenmesi konusunu çalışıyoruz. Vize kolaylığı konusunda bir gündemimiz var. Önümüzdeki dönemde tabii ki farklı konularda AB ile de ilişkilerin geliştirilmesi hepimizin üzerinde mutabık olduğu bir çerçeve." ifadelerini kullandı.
Yatırıma dönük kredilerle ilgili başlatılan çalışma kamuoyuyla paylaşılacak
Cumhurbaşkanı Yardımcısı Yılmaz, bugünkü toplantıda finans kesimiyle reel sektör arasındaki tamamlayıcılığı ve bu iki önemli sütunun birlikte çalışması gerektiğini gördüklerini dile getirdi.
Bir taraftan sağlıklı işleyen bir finans piyasası, diğer taraftan reel sektörün de ihtiyaçlarının karşılandığı bir piyasa oluşmasının öneminin altını çizen Yılmaz, fonların sağlıklı kaynaklarla oluşturulmasının ve doğru projelere yönlendirilmesinin finans sektörünün kalkınma sürecine vereceği en büyük destek olduğunu belirtti.
Bu konuda da fikirlerin ifade edildiğini aktaran Yılmaz, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Bir taraftan Merkez Bankamızın para politikası ve enflasyonla mücadele politikası gereği yaptığı miktar sıkılaştırmaları var. Ama bir taraftan da bu enflasyonla mücadele ederken resesyona düşmeme, yatırımı, üretimi, ihracatı devam ettirme çabamız var. Bu ikisini aynı zamanda başarmak durumundayız. Dikkat ederseniz son dönemlerde yapılan miktar sıkılaştırmaları, yatırımı, ihracatı ve üretimi kapsamıyor. Bunları istisna kılıyor Merkez Bankamız. Burada net bir politika çerçevesi ortaya konmuş durumda. Yine sürdürülebilir kalkınma perspektifi çerçevesinde Türkiye'yi orta gelir, üst-orta gelirden yüksek gelirli ülkeler ligine çıkarma perspektifi içinde, bilgi tabanlı, teknoloji tabanlı, katma değeri yüksek bir ekonomi inşa etme çabası içinde. Yatırıma dönük kredilerin de daha nitelikli, daha seçici bir şekilde devam etmesi gerektiği hususunda da yine tartışmalar yaptık. Bu konuda bir çalışma başlatmış durumdayız. Önümüzdeki günlerde kamuoyuyla inşallah paylaşacağız. Geçmişten de çıkardığımız derslerle daha güçlü, daha nitelikli bir programı hayata geçireceğiz."
"Sürdürülebilir büyümeyi sağlamak durumundayız"
Cumhurbaşkanı Yardımcısı Yılmaz, bir taraftan enflasyonla mücadele edeceklerini, bir taraftan da istikrarlı büyüme hedefi için de sosyal refahı arttırma ve kalkınmış bir ülke haline gelme perspektifiyle seçici bir anlayışla kredi çalışmalarını sürdüreceklerini belirtti.
Toplantıda deprem konusunun da gündeme geldiğine değinen Yılmaz, gelecek 2 yılın en önemli gündemlerden birinin deprem sonrası rehabilitasyon çalışmaları olacağına işaret etti. Yılmaz, kalıcı konutların inşa edilmesi, altyapı çalışmalarının tamamlanması ve ekonomik sosyal hayatın normalleştirilmesi bağlamında yapılacak birçok şey olduğunu, burada yine finans kesimine önemli sorumluluklar düştüğünü söyledi.
Yılmaz, daha uzun vadeli şekilde deprem ve diğer afetleri de dikkate alıp sigortacılık konusunda yapılabileceklere ilişkin fikirlerin toplantıda ele alındığını kaydetti.
Kısa vadeli mevduat yapısıyla uzun vadeli projelerin finanse edilmesindeki zorluklar ile sektörde daha uzun vadeli bir kaynak arayışı ve sermaye yapısını güçlendirme meselelerinin de toplantıda tartışıldığını aktaran Yılmaz, "Bu çerçevede yine yeni finansal enstrümanlar konusu da gündeme geldi. Tabii ki düzenleyici kurumlarımızın, Merkez Bankamızın da koordinasyonu içinde İFM dediğimiz İstanbul Finans Merkezi'nin de ruhuna uygun bir şekilde önümüzdeki dönemde çok daha fazla alternatif finansal enstrümanların geliştiği bir ülke olmak durumundayız. Kamu-özel diyaloğunun bu anlamda da çok kıymetli olduğunu ifade etmek isterim." diye konuştu.
Toplantıda, "dijitalleşme", "dijital finans", "yeşil finans" gibi konuların da konuşulduğunu dile getiren Yılmaz, bu konuda uluslararası standartlar ve gelişmelerin de dikkate alınıp düzenleyici çerçevenin geliştirilmesi gerektiği konusunda görüşlerin sunulduğunu söyledi.
Yılmaz, yeşil finansın önemine dikkati çekerek, "Sürdürülebilir bir büyümeyi sağlamak durumundayız. Kısa vadeli gelgitler değil, sürdürülebilir, istikrarlı büyümeyle yolumuza devam etmenin önemi, yine hepimizin üzerinde mutabık kaldığı bir konu." dedi.
"Finans kesimi sadece parası olana para veren bir yapı olmamalı"
Finans sistemiyle ilgili girişim sermayesi ve proje bazlı finans gibi konuların üzerinde durduklarını ifade eden Yılmaz, şunları kaydetti:
"Burada da şunun altını çizdik. Finans kesimi sadece parası olana para veren bir yapı olmamalı. Teminat sorunu yaşayan ama iyi projesi olan, sermayesi olmasa da projesiyle finans arayan kesimlere de destek olan bir çerçevede gelişmeli. Burada da bir mutabakat var. Son dönemlerde özellikle girişim sermayesi fonları konusunda atılan adımları bankalarımız kısaca özetlediler. Teknokentlere yeni bir bakış geliştirmenin gereğinin altını çizdiler. Yatırım fonlarıyla ilgili yine düşüncelerini ifade etmiş oldular. Teminatçı sorunlarının daha etkili çözülmesi konusunda da yine görüşler ifade edildi."
Yılmaz, bu kapsamda katılım finans ve kalkınma bankacılığı, yatırım bankacılığı gibi konuların da gündeme geldiğini, "sadece parası olana değil iyi projesi olana destek olan bir sistemin nasıl geliştirilebileceğinin" tartışıldığını aktardı.
"İlk konut edinimini destekleyici bir çerçeve içinde hareket edeceğiz"
Cumhurbaşkanı Yardımcısı Yılmaz, konut arzını artırma konusunda çeşitli değerlendirmelerin yapıldığını vurgulayarak, şunları kaydetti:
"Birinci konut edinimini özellikle daha güçlü bir şekilde teşvik edecek mekanizmalar üzerinde durduk. Bu konuda Merkez Bankamızın da BDDK ile birlikte çalışmaları var. Önümüzdeki dönemde inşallah bu konularda da daha yeni adımlar bekliyoruz. Konut arzını arttırmak, konut maliyetlerini düşürmek ve konut edinimini arttırmak durumundayız. Geçmişte Devlet Planlama Teşkilatı ve Dünya Bankası ortak bir çalışma yapmıştık. Orada da rakamsal olarak şu tespit edilmişti. İlk konut edinimi hem sosyal refahı hem de makro düzeyde istikrarı çok daha destekleyici bir hadise. Tasarruf oranlarını arttırıyor ve sosyal refahı artırıyor. Dolayısıyla kamu olarak biz bu ilk konut edinimini destekleyici bir çerçeve içinde hareket edeceğiz."
Toplantının ardından İstanbul Finans Merkezi alanında incelemelerde bulunan Yılmaz yetkililerden bilgi aldı.