Sivas’taki petrol potansiyeli açığa çıkartılmayı bekliyor
Prof. Dr. Kaan Şevki Kavak, İmranlı’dan Kayseri’ye kadar yaklaşık 200 km uzunluğunda ve 50 km genişliğindeki Sivas Havzası’nın petrol içerebilecek jeolojik özelliklere sahip olduğunu belirtti.
Sivas Cumhuriyet Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Jeoloji Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Kaan Şevki Kavak, Sivas Havzası’nın kabaca 65 milyon yıl önce gelişmeye başladığını belirtip bu tip büyük çökel havzalarında petrol oluşumunun mümkün olduğunu ifade etti.
Kavak, Sivas’ta 1970’li yıllarda yarım kalan sondaj çalışmalarının sürdürülmesinin olumlu sonuçlar verebileceğinin altını çizdi.
Kavak açıklamasında, “Sivas Havzası bir Tersiyer havzası olup bu tip büyük çökel havzalarında petrolün oluşumunu görebilmek mümkün. Türkiye’de bu tür petrol ve doğal gazın oluştuğu ve çıkarıldığı havzalar genel olarak Trakya, Adana ve Güney Doğu Anadolu bölgelerinde bulunuyor. Özellikle 12-13 bin metrelik çökel kalınlığına sahip Sivas Havzası’nın Emirhan ve Karayün bölgelerinde petrolün kapanlanıp oluşabilmesini sağlayacak tuz tektoniği yapılarının dünyadaki en iyi örneklerinden birisi olduğunu biliyoruz. Meksika Körfezi’nde çıkarılan petrolle ilişkili deniz altında gözlenen benzer yapılara bu bölgede de rastlanmış durumda.
Sivas Havzası’nda 1974’de bu bölgelere yakın olarak Celalli köyünde MTA tarafından bir çalışma yapılmış. 3 bin 643 metrelik bir sondajda farklı kaya birimleri kesilmiş ancak herhangi petrol emaresine rastlanmamış. Yapılan çalışmada ve raporlarda bunun ayrıntısını görüyoruz. Ancak şu an ki olanaklar ve bakış açısıyla sondaj bin metreye yakın kalınlıkta devam ettirilip tabandaki esas ana kayaya varılabilseydi ve ayrıntılı bir jeofizik sismik kesit çıkarılabilseydi bunun emarelerine varılabilmesi konusunda belki daha fazla şansımız olabilirdi diye düşünüyorum. Kapatılmış olan kuyuda bu sondajı yeniden başlatma ihtimali ne derece mümkün olabilir bilmiyorum ancak yetkili devlet kurum ve kuruluşlarının yapabileceği bu tür yaklaşımlarla bu konu tekrar değerlendirilebilir” dedi.
YAKLAŞIK 1000 METRELİK DERİNLİK HAKKINDA HERHANGİ BİR VERİ YOK
Prof. Dr. Öğr. Üyesi Kaan Şevki Kavak, petrolü tutabilecek gözenekli kayaçların kesilmeleri halinde petrole ulaşılabileceğine dikkat çekip şunları söyledi, “Ayrıca jeofizik çalışmaların da yapılması gerekiyor. Bölgede bir ABD şirketi tarafından günümüze yakın gerçekleştirilen sismik kesitler var ve onların ayrıntısına ulaşmaya çalışıyoruz. Yer altında petrolle ilişkili yapıların sismik kesitlerle de ortaya çıkarılması gerekiyor. Ümitli olan petrol taşıyacak kayaçların da bu bölgelerde sondajlarla kesilmesi gerekiyor. Bu sondajı başlatmışlar ama 1974’de kısıtlı imkânlarla yapılan bir çalışma. Büyük Tersiyer havzalarında bu tür petrol yapıları var ama Sivas Havzası’nı milyonlarca yıldır etkileyen tuz ve bindirme tektoniğini de hesaba katmak gerekiyor. Özellikle bölgede kayaçları etkileyen sıkıştırmalar ki Sivas Havzası halen böyle bir sıkıştırma altında, petrolün kapaklanıp olgunlaşmasını sağlayacak sistemi zorlamış olabilir ve bu yüzden de özellikle bindirme tektoniği petrol gelişimini menfi yönde etkilemiş de olabilir.”
Sivas’ın Celali köyünde 1972-74 yılları arasında devam eden sondaj çalışmalarında petrole ulaşılmak istenirken 3 bin 643 metrede sondaj çalışmasının durdurulup kuyunun kapatıldığı biliniyor.
Kavak, Sivas’ta 1970’li yıllarda yarım kalan sondaj çalışmalarının sürdürülmesinin olumlu sonuçlar verebileceğinin altını çizdi.
Kavak açıklamasında, “Sivas Havzası bir Tersiyer havzası olup bu tip büyük çökel havzalarında petrolün oluşumunu görebilmek mümkün. Türkiye’de bu tür petrol ve doğal gazın oluştuğu ve çıkarıldığı havzalar genel olarak Trakya, Adana ve Güney Doğu Anadolu bölgelerinde bulunuyor. Özellikle 12-13 bin metrelik çökel kalınlığına sahip Sivas Havzası’nın Emirhan ve Karayün bölgelerinde petrolün kapanlanıp oluşabilmesini sağlayacak tuz tektoniği yapılarının dünyadaki en iyi örneklerinden birisi olduğunu biliyoruz. Meksika Körfezi’nde çıkarılan petrolle ilişkili deniz altında gözlenen benzer yapılara bu bölgede de rastlanmış durumda.
Sivas Havzası’nda 1974’de bu bölgelere yakın olarak Celalli köyünde MTA tarafından bir çalışma yapılmış. 3 bin 643 metrelik bir sondajda farklı kaya birimleri kesilmiş ancak herhangi petrol emaresine rastlanmamış. Yapılan çalışmada ve raporlarda bunun ayrıntısını görüyoruz. Ancak şu an ki olanaklar ve bakış açısıyla sondaj bin metreye yakın kalınlıkta devam ettirilip tabandaki esas ana kayaya varılabilseydi ve ayrıntılı bir jeofizik sismik kesit çıkarılabilseydi bunun emarelerine varılabilmesi konusunda belki daha fazla şansımız olabilirdi diye düşünüyorum. Kapatılmış olan kuyuda bu sondajı yeniden başlatma ihtimali ne derece mümkün olabilir bilmiyorum ancak yetkili devlet kurum ve kuruluşlarının yapabileceği bu tür yaklaşımlarla bu konu tekrar değerlendirilebilir” dedi.
YAKLAŞIK 1000 METRELİK DERİNLİK HAKKINDA HERHANGİ BİR VERİ YOK
Prof. Dr. Öğr. Üyesi Kaan Şevki Kavak, petrolü tutabilecek gözenekli kayaçların kesilmeleri halinde petrole ulaşılabileceğine dikkat çekip şunları söyledi, “Ayrıca jeofizik çalışmaların da yapılması gerekiyor. Bölgede bir ABD şirketi tarafından günümüze yakın gerçekleştirilen sismik kesitler var ve onların ayrıntısına ulaşmaya çalışıyoruz. Yer altında petrolle ilişkili yapıların sismik kesitlerle de ortaya çıkarılması gerekiyor. Ümitli olan petrol taşıyacak kayaçların da bu bölgelerde sondajlarla kesilmesi gerekiyor. Bu sondajı başlatmışlar ama 1974’de kısıtlı imkânlarla yapılan bir çalışma. Büyük Tersiyer havzalarında bu tür petrol yapıları var ama Sivas Havzası’nı milyonlarca yıldır etkileyen tuz ve bindirme tektoniğini de hesaba katmak gerekiyor. Özellikle bölgede kayaçları etkileyen sıkıştırmalar ki Sivas Havzası halen böyle bir sıkıştırma altında, petrolün kapaklanıp olgunlaşmasını sağlayacak sistemi zorlamış olabilir ve bu yüzden de özellikle bindirme tektoniği petrol gelişimini menfi yönde etkilemiş de olabilir.”
Sivas’ın Celali köyünde 1972-74 yılları arasında devam eden sondaj çalışmalarında petrole ulaşılmak istenirken 3 bin 643 metrede sondaj çalışmasının durdurulup kuyunun kapatıldığı biliniyor.