Gezici ve yeşil sermaye diye istenmeyen markalar!
Türkiye'de 3 marka ciddi sıkıntıda
Soysal Danışmanlık'ın bu yıl dokuzuncusunu düzenlediği Perakende Liderler Konferansı'na (LİDKO) bu yıl toplumsal kutuplaşma damgasını vurdu. Moskova'daki iki günlük konferansta yaklaşık 250 perakende patronu, değişen dinamikler ışığında sektörün gündemini ve yarınını tartıştı.
Kamuoyu araştırmaları yapan Konda'nın Genel Müdürü Bekir Ağırdır, etkinliğe özel hazırlanan Alışveriş Algısı araştırmasını katılımcılarla paylaştı.
'TOPLUMSAL RİSKİ YÖNETİN'
Toplumsal dinamiklerin markalar üzerindeki etkisinin giderek arttığına dikkat çeken Bekir Ağırdır, perakendecilerin ekonomik gelişmelerin yanı sıra artık toplumsal riski de yönetmeleri gerektiğini vurguladı. Siyasal kutuplaşmanın yaşam tarzlarına da sirayet ettiğini belirten Ağırdır, "Bugün Türkiye'de her 4 kişiden birinin ‘kimliğime muhalif, bedava verseler evime sokmam' dediği bir marka var. Bu tek bir marka değil. Kimisi karşı olduğu markayı yeşil sermaye diye tanımlarken, kimisi Ergenekoncu, kimisi Gezici, kimisi de Siyonist marka diyor. Önemli olan bu listeye hiç girmemek. Bir kez girerseniz, bu krizi yönetmek çok zor" dedi. Şu anda Türkiye'de 3 markanın bu konuda ciddi sıkıntı yaşadığını ve çözüm aradığını ifade eden Ağırdır, perakendecilere "Değerler üzerinden iletişim yapmayın" uyarısında bulundu. Ağırdır, İstanbul'da işe yarayan bir reklamın Diyarbakır'daki bir tüketiciyi kızdırabileceğini veya Konya'daki birine ağır gelebileceğini belirtti.
'TOPLUM BALIK HAFIZALI DEĞİL'
Türk toplumunun zannedildiği gibi ‘balık hafızalı' olmadığını savunan Ağırdır "Toplumsal riskler Gezi olaylarına kadar hiçbirinizin hesabında yoktu. Ezberin dışında dil geliştirin. Toplum hiçbir şeyi unutmaz" dedi. Türk insanının sokak ve bireysel yaşamdaki tutumunun farklı olabileceğine dikkat çeken Konda Genel müdürü şöyle konuştu: "Aynı kişi sokakta fanatik olup, evinde farklı inançtan, görüşten olan yakınına hoşgörü gösterebiliyor. Dolayısıyla tüketiciyle sağlam bir ilişki kurup, toplumdaki farklılıklara saygılı, samimi ve duyarlı olunmalı."
'Kadın, çevre ve tüketeci haklarına dikkat'
Markaların gelecekte yönetmekte zorlanacağı üç unsur olduğuna dikkat çeken Ağırdır bu ögeleri kadın, çevre ve tüketici hakları şeklinde sıraladı. Müşterinin artık bu 3 konunun öznesini devlet değil, özel şirketler olarak gördüğünün altını çizen Ağırdır "Yani ithal edilen bir oyuncak 3 bebeği öldürürse Soma'dan büyük bir toplumsal tepki oluşabilir" dedi.
Tüketici indirime inanmıyor
Konda'nın Perakende Liderler Zirvesi için 3-4 Mayıs'ta yaptığı ‘Alışveriş Algısı' araştırmasına göre tüketiciler indirime inanmıyor. 30 ilde 18 yaş üstü 2 bin 660 tüketiciyle yüz yüze görüşülerek yapılan araştırmaya göre indirim kampanyalarının doğru olduğuna inananların oranı yüzde 10. Bu oran cinsiyet, eğitim, gelir gruplarına göre değişmiyor.
Araştırmaya göre tüketicilerin yüzde 25.8'i biriktirdikleri parayı öncelikli olarak ev eşyası ya da beyaz eşyaya harcayacağını belirtiyor. Bunu yüzde 16.6'yla giyim, yüzde 14.4'le eğitim, yüzde 14'le de kısa tatil takip ediyor. Tüketicilerin yüzde 43.5'ine göre bir markanın sahibini tanımak o markaya raha yakın hissetmesine neden oluyor. Ancak yüzde 56.5'e göre bunun bir önemi yok.
Marka sadakatı düşük
Araştırmaya göre Türkiye'de marka sadakati düşük. Tüketicilerin yüzde 45.7'si "Hangi ürün grubunda vazgeçmeyeceğiniz marka var" sorusuna ‘gıda' yanıtını verdi. Bu oran teknolojide yüzde 7.8, kadın giyimde ise yüzde 7.4. Tüketicilerin yüzde 49'u bir kriz olması durumunda ilk eglence harcamalarını kısacağını belirtiyor. Yüzde 25'i bu soruya ‘hazır giyim', yüzde 11.5'i teknoloji, yüzde 2.1'i de ayakkabı yanıtını veriyor. Tüketici asıl kararını mağaza deneyimiyle veriyor. Tüketicilerin yüzde 43.4'ü markanın kendisiyle sadece mağazada iletişim kurmasını istiyor.
'Oltayla balina avlama sevdası gerçeği unutturmuyor'
Tüketimi ihtiyacın değil, arzuların yönlendirdiği şeklindeki algıya bütünüyle katılmadığını belirten Bekir Ağırdır, "Türk halkı hayal kurar. Oltayla avanak balina avlama sevdasından vazgeçmez ama akşam yemeğini de buna göre planlamaz. Dizilerle insanlar uyutuluyor diyorlar. Oysa tüketici televizyonu kapattığı anda kendi gerçeğine dönmesini de biliyor"
haberturk
Kamuoyu araştırmaları yapan Konda'nın Genel Müdürü Bekir Ağırdır, etkinliğe özel hazırlanan Alışveriş Algısı araştırmasını katılımcılarla paylaştı.
'TOPLUMSAL RİSKİ YÖNETİN'
Toplumsal dinamiklerin markalar üzerindeki etkisinin giderek arttığına dikkat çeken Bekir Ağırdır, perakendecilerin ekonomik gelişmelerin yanı sıra artık toplumsal riski de yönetmeleri gerektiğini vurguladı. Siyasal kutuplaşmanın yaşam tarzlarına da sirayet ettiğini belirten Ağırdır, "Bugün Türkiye'de her 4 kişiden birinin ‘kimliğime muhalif, bedava verseler evime sokmam' dediği bir marka var. Bu tek bir marka değil. Kimisi karşı olduğu markayı yeşil sermaye diye tanımlarken, kimisi Ergenekoncu, kimisi Gezici, kimisi de Siyonist marka diyor. Önemli olan bu listeye hiç girmemek. Bir kez girerseniz, bu krizi yönetmek çok zor" dedi. Şu anda Türkiye'de 3 markanın bu konuda ciddi sıkıntı yaşadığını ve çözüm aradığını ifade eden Ağırdır, perakendecilere "Değerler üzerinden iletişim yapmayın" uyarısında bulundu. Ağırdır, İstanbul'da işe yarayan bir reklamın Diyarbakır'daki bir tüketiciyi kızdırabileceğini veya Konya'daki birine ağır gelebileceğini belirtti.
'TOPLUM BALIK HAFIZALI DEĞİL'
Türk toplumunun zannedildiği gibi ‘balık hafızalı' olmadığını savunan Ağırdır "Toplumsal riskler Gezi olaylarına kadar hiçbirinizin hesabında yoktu. Ezberin dışında dil geliştirin. Toplum hiçbir şeyi unutmaz" dedi. Türk insanının sokak ve bireysel yaşamdaki tutumunun farklı olabileceğine dikkat çeken Konda Genel müdürü şöyle konuştu: "Aynı kişi sokakta fanatik olup, evinde farklı inançtan, görüşten olan yakınına hoşgörü gösterebiliyor. Dolayısıyla tüketiciyle sağlam bir ilişki kurup, toplumdaki farklılıklara saygılı, samimi ve duyarlı olunmalı."
'Kadın, çevre ve tüketeci haklarına dikkat'
Markaların gelecekte yönetmekte zorlanacağı üç unsur olduğuna dikkat çeken Ağırdır bu ögeleri kadın, çevre ve tüketici hakları şeklinde sıraladı. Müşterinin artık bu 3 konunun öznesini devlet değil, özel şirketler olarak gördüğünün altını çizen Ağırdır "Yani ithal edilen bir oyuncak 3 bebeği öldürürse Soma'dan büyük bir toplumsal tepki oluşabilir" dedi.
Tüketici indirime inanmıyor
Konda'nın Perakende Liderler Zirvesi için 3-4 Mayıs'ta yaptığı ‘Alışveriş Algısı' araştırmasına göre tüketiciler indirime inanmıyor. 30 ilde 18 yaş üstü 2 bin 660 tüketiciyle yüz yüze görüşülerek yapılan araştırmaya göre indirim kampanyalarının doğru olduğuna inananların oranı yüzde 10. Bu oran cinsiyet, eğitim, gelir gruplarına göre değişmiyor.
Araştırmaya göre tüketicilerin yüzde 25.8'i biriktirdikleri parayı öncelikli olarak ev eşyası ya da beyaz eşyaya harcayacağını belirtiyor. Bunu yüzde 16.6'yla giyim, yüzde 14.4'le eğitim, yüzde 14'le de kısa tatil takip ediyor. Tüketicilerin yüzde 43.5'ine göre bir markanın sahibini tanımak o markaya raha yakın hissetmesine neden oluyor. Ancak yüzde 56.5'e göre bunun bir önemi yok.
Marka sadakatı düşük
Araştırmaya göre Türkiye'de marka sadakati düşük. Tüketicilerin yüzde 45.7'si "Hangi ürün grubunda vazgeçmeyeceğiniz marka var" sorusuna ‘gıda' yanıtını verdi. Bu oran teknolojide yüzde 7.8, kadın giyimde ise yüzde 7.4. Tüketicilerin yüzde 49'u bir kriz olması durumunda ilk eglence harcamalarını kısacağını belirtiyor. Yüzde 25'i bu soruya ‘hazır giyim', yüzde 11.5'i teknoloji, yüzde 2.1'i de ayakkabı yanıtını veriyor. Tüketici asıl kararını mağaza deneyimiyle veriyor. Tüketicilerin yüzde 43.4'ü markanın kendisiyle sadece mağazada iletişim kurmasını istiyor.
'Oltayla balina avlama sevdası gerçeği unutturmuyor'
Tüketimi ihtiyacın değil, arzuların yönlendirdiği şeklindeki algıya bütünüyle katılmadığını belirten Bekir Ağırdır, "Türk halkı hayal kurar. Oltayla avanak balina avlama sevdasından vazgeçmez ama akşam yemeğini de buna göre planlamaz. Dizilerle insanlar uyutuluyor diyorlar. Oysa tüketici televizyonu kapattığı anda kendi gerçeğine dönmesini de biliyor"
haberturk