THY`de mali kriz iddiası
Nakit açığı 2,4 milyar TL’ye çıkan THY'nin maaşları bile krediyle ödemeye başladığı ileri sürüldü
Zaman Gazetesi'nin haberine göre, hükümetin özel bir kararnameyle Sayıştay denetiminden çıkardığı ulusal havayolu THY, malî çöküş yaşıyor. Nakit açığı 2,4 milyar TL’ye çıkan şirket, maaşları bile krediyle ödemeye başladı. THY ise konuyla ilgili açıklama yapmaktan kaçındı.
Yönetim Kurulu Başkanı Hamdi Topçu’nun Maliye Müsteşarı Naci Ağbal’a 220 bin dolarlık saat hediye etmesiyle gündeme gelen THY’deki yanlış ve yandaş uygulamalar, şirketi mali açıdan zor durumda bıraktı. Türkiye’nin ulusal bayrak taşıyıcısı konumundaki havayolu şirketinin nakit varlıkları, kısa vadeli borçlarını ödeyemeyecek hâle geldi. Bilançosundaki bilgilere göre, şirket personel maaşlarını ödemek için bile banka kredisine bağımlı duruma düştü. THY’nin, 2014 yılının ilk üç aylık verilerine göre şirketin kısa vadeli yükümlülükleri 7 milyar 745 milyon liraya ulaşırken, dönen varlıkları 5 milyar 302 milyon lira oldu. Aradaki 2,4 milyar liralık açık, şirketin sürekli finanse edilmesi gereken işletme sermayesi açığını gösteriyor.
Bu büyüklükteki nakit açığı banka kredilerinden karşılandığı için, şirketin finansman yani faiz giderleri artıyor. İlk üç aylık bilançoya göre THY’nin finansman giderinin 147,1 milyon liraya ulaşıp, net zararının 226 milyon liraya çıkması da problemin açık kanıtı olarak göze çarpıyor.
Dün Taraf gazetesinde yer alan habere göre THY’nin hem nakit açığı hem de net zararındaki büyümenin ana sebebi yönetimdeki yanlışlar. Sayıştay denetiminden kaçırmak için kanun hükmünde kararname çıkarılan şirket, faaliyetlerini tamamen hükümetin gölgesinde yürütüyor. Şirketin yönetim kurulu, hükümet tarafından atanıyor. Hatta son olarak Başbakan Erdoğan’ın avukatı Arzu Akalın bile THY’nin yönetim kuruluna üye olarak atandı. Hükümetin bu etkisi, özel şirketlerle rekabet etmek zorunda olan THY için ölümcül hatalara neden oluyor. Şirket, hükümetin gösterdiği hedef doğrultusunda dünyanın en çok noktaya uçan havayolu olmaya çalışıyor. Ancak siyasi açıdan göz boyayan bu hedef, şirket açısından kârsız birçok hattın açılmasına neden oluyor. İlk üç aylık bilançosundaki veriler, şirketin hizmet sunduğu kilometre başına kârlılığının azaldığını gösteriyor. Bu birçok uçuşun zararına yapılmaya başlandığını kanıtlıyor.
Siyasi kanattan kaynaklanan bir başka sorun ise, hükümetin dış politik kazanımlar için ABD’li ve Avrupalı uçak şirketlerine yüksek siparişler vermesi. Bir anlamda siyasi-ekonomik rüşvet olarak nitelendirilebilecek bu politika nedeniyle şirket, Boeing ve Airbus gibi devlere olağanüstü sayılarda siparişler veriyor. Böylece şirketin ölçüsüz yatırım harcaması yapması ve nakit akışının zorlanması gibi bir sonuç ortaya çıkıyor.
Yönetim Kurulu Başkanı Hamdi Topçu’nun Maliye Müsteşarı Naci Ağbal’a 220 bin dolarlık saat hediye etmesiyle gündeme gelen THY’deki yanlış ve yandaş uygulamalar, şirketi mali açıdan zor durumda bıraktı. Türkiye’nin ulusal bayrak taşıyıcısı konumundaki havayolu şirketinin nakit varlıkları, kısa vadeli borçlarını ödeyemeyecek hâle geldi. Bilançosundaki bilgilere göre, şirket personel maaşlarını ödemek için bile banka kredisine bağımlı duruma düştü. THY’nin, 2014 yılının ilk üç aylık verilerine göre şirketin kısa vadeli yükümlülükleri 7 milyar 745 milyon liraya ulaşırken, dönen varlıkları 5 milyar 302 milyon lira oldu. Aradaki 2,4 milyar liralık açık, şirketin sürekli finanse edilmesi gereken işletme sermayesi açığını gösteriyor.
Bu büyüklükteki nakit açığı banka kredilerinden karşılandığı için, şirketin finansman yani faiz giderleri artıyor. İlk üç aylık bilançoya göre THY’nin finansman giderinin 147,1 milyon liraya ulaşıp, net zararının 226 milyon liraya çıkması da problemin açık kanıtı olarak göze çarpıyor.
Dün Taraf gazetesinde yer alan habere göre THY’nin hem nakit açığı hem de net zararındaki büyümenin ana sebebi yönetimdeki yanlışlar. Sayıştay denetiminden kaçırmak için kanun hükmünde kararname çıkarılan şirket, faaliyetlerini tamamen hükümetin gölgesinde yürütüyor. Şirketin yönetim kurulu, hükümet tarafından atanıyor. Hatta son olarak Başbakan Erdoğan’ın avukatı Arzu Akalın bile THY’nin yönetim kuruluna üye olarak atandı. Hükümetin bu etkisi, özel şirketlerle rekabet etmek zorunda olan THY için ölümcül hatalara neden oluyor. Şirket, hükümetin gösterdiği hedef doğrultusunda dünyanın en çok noktaya uçan havayolu olmaya çalışıyor. Ancak siyasi açıdan göz boyayan bu hedef, şirket açısından kârsız birçok hattın açılmasına neden oluyor. İlk üç aylık bilançosundaki veriler, şirketin hizmet sunduğu kilometre başına kârlılığının azaldığını gösteriyor. Bu birçok uçuşun zararına yapılmaya başlandığını kanıtlıyor.
Siyasi kanattan kaynaklanan bir başka sorun ise, hükümetin dış politik kazanımlar için ABD’li ve Avrupalı uçak şirketlerine yüksek siparişler vermesi. Bir anlamda siyasi-ekonomik rüşvet olarak nitelendirilebilecek bu politika nedeniyle şirket, Boeing ve Airbus gibi devlere olağanüstü sayılarda siparişler veriyor. Böylece şirketin ölçüsüz yatırım harcaması yapması ve nakit akışının zorlanması gibi bir sonuç ortaya çıkıyor.