"Kimseye borç bırakmam"
Fenerbahçe Başkanı Aziz Yıldırım, kamuoyunun haftalardır kafasını meşgul eden iki önemli sorunun yanıtını verdi.
Transferlere ödenecek paranın, takımdan gidenlerin getirisi ile büyük ölçüde karşılanacağını, arada makul bir miktarın kaldığını söyledi, “Bu kulübe 30 milyon dolar cebimden verdim, tek kuruşunu istemedim; almam da. Kimseye de borç bırakmam. Durun daha ölmedim” dedi.
Bir Katar Bankası ile Saracoğlu adının değiştirileceği söylentileri için “Hepsi palavra... Stadın isim hakkı için bir Türk şirketiyle görüşmelerimiz var. Asla silmeyeceğiz Şükrü Saracoğlu’nun adını. Önüne veya ardına bir sponsor adı koyabiliriz” ifadelerini kullandı.
Muhalifinden fanatiğine her renkten futbol adamı Fenerbahçe’nin büyük transfer atağına şapka çıkarırken...
Bitirim tribün elemanı rakip “meslektaşlarının” kıskançlık krizlerini “alayını transfer manyağı yaptık” diye körüklerken...
Ben, “Fenerbahçe değirmeninin suyu nereden geliyor” sorusunu atmıştım ortaya.
Öyle ya...
Mahkeme 3 Temmuz kumpasını tersine çevirirse kendi bırakacaktı sayın Aziz Yıldırım... Onaylarsa, zaten bırakmak zorunda kalacaktı.
Bu görkemli takımın borçlarını kim ödeyecekti?..
Ve bence daha önemlisi; “yeni yıldızlar topluluğu” stattan Şükrü Saracoğlu adı silinerek mi finanse edilecekti.
Eksik olmasın aradı sayın Yıldırım...
-Ercan bey, Aziz Yıldırım böyle bir adam mı?.. Kimsenin sırtına yük bırakır mı?
Kendisine de söylediğim için yazayım:
-Ben de biliyorum nasıl biri olduğunuzu. Ancak bilgi olmayınca dedikodu başlar. Açıklayın diye şüpheleri yazdım.
Kızar gibi oldu.
-Bu kulübe başkan olduğumda, uçan kuşa borç vardı. Tenis topu torbalarıyla getirttim dolarları. 30 milyon dolar cebimden verdim, tek kuruşunu istemedim; almam da. Kimseye de borç bırakmam. Durun daha ölmedim. Buradayım.
Asıl konuya girdim.
-Sayın Yıldırım... Bir Katar Bankası ile Saracoğlu adının değiştirilmesini de kapsayan çok büyük sponsorluk lafları yazılıp çiziliyor. Esas merakım odur.
-Hepsi palavra... Yok Katar bankası falan. Stadın isim hakkı için bir Türk şirketiyle görüşmelerimiz var.
Sonra yeni transferlere ödenecek para ile gidenlerin getirisini tek tek anlatarak arada makul bir miktar kaldığını söyledi...
Hesap, Aziz Bey’in Fenerbahçe’ye cebinden verdiğinden daha azdı.
Yazmıyorum, çünkü yakında kendisi açıklayacak.
Lakin, benim asıl merakım Şükrü Saracoğlu adının ne olacağıydı?
Ayıptır söylemesi, takmıştım buna!
Evveliyatını yazayım da iyice anlaşılsın:
Yine “Fenerbahçe stadın isim hakkı için sponsor arıyor” söylentileri zirve yaptığında 27/12/2013 tarihinde Ters Köşe’de şunu okudu Milliyet’e bakanlar:
SARACOĞLU ADINI DEĞİŞTİRMEK
İnsanoğlu’nun zaaflarını, riyalarını, açgözlülüğünü apaçık itiraf edip başka hiçbir yoruma gerek bırakmadan kamuoyuna ilan eden eylemlerin kılavuzsuz görünen köyüdür “tesislerin değiştirilen isimleri”...
Yağcılıktan inkara giden sevimsiz yolun parke taşları gibidir bunlar.
Futboldaki son örneği Şükrü Saracoğlu ismidir.
Özel bir hayranlığım veya hısım/akrabalığım yoktur kendisi ile... Lakin o öldüyse, vefa da mı öldü? Rahmetli Şükrü Saracoğlu mu tutturdu “o stada benim adımı vereceksiniz” diye.
Kendiniz uygun görmüş yazmışsınız.
Peki o ismi silince rahmetliyi aşağılayacağınızın farkında mısınız?
Hadi stat yeniden yapılmış olsa falan bir derece.
Kimin ne hakkı olabilir ölmüş bir devlet adamını önce yüceltip sonra ıskartaya çıkartmaya?
Bir de kulplar takılmakta:
“Saracoğlu adından azınlıklar rencide oluyor”.
Biz çoğunluk olduk da ne oldu?.. Biz de binlerce şeyden rencide oluyoruz bu memlekette doğduğumuzdan beri.
Herkesi memnun edecek çareler henüz icat edilmedi.
Maksat para.
Efendim zaman değişmiş, o ismin değeri milyonlarca Euro olmuş...
Benim dediğim ve üzülüp uyardığım da aynen bu zaten!
Manevi yönünü, sevgi duygusunu, dostluğu, sporu, anıları, para ile takas yapa yapa adeta “plastik huni fabrikası gündelikçiliği” ile yönetilen ve sonunda aç gözlülük yüzünden “kafası kesilecek altın yumurtlayan kaz akıbetini” bekleyen futbola ait hesapları doğru yapmak gerekir.
Sata sata kazanılan kaynaklar, tıpkı milyonlarca yılda oluşan doğayı yüz yılda katleden insanoğlunun macerası gibi “astarı yüzünden pahalı” bir ticaret hezimeti haline gelip, onarılması için sırtından kazanılandan çoğu gerekebilir.
Tesislerin isim değişikliği futbolda gidilen yönün parke taşlarından biridir ve Fenerbahçe takılmak üzeredir o taşa.
Herkes mi yapıyor?
Su-i misal emsal olmaz.
Aynı gün öğle saatlerinde sayın Aziz Yıldırım beni aramış ve “Ercan Bey bari siz oltaya gelmeyin” demişti!..
“Olta” mı?..
Yanıldığıma ne kadar sevindim anlatamam!
Aslında Fenerbahçe’nin maddi değerini tespit edebilmek için kendi sızdırdıkları bir habermiş Saracoğlu Stadı adının değiştirilmesi... Ve “asla gerçekleşmeyecek” olsa da en yüksek teklif bilançoya eklenecekmiş.
Açıkçası biraz da mahcup oldum.
Koskoca başkan olayın sadece bir muhasebe operasyonu olduğunu söylüyor, Saracoğlu adı için “değiştirilemez” diyor, alttan alta saflığımla makara geçiyordu.
“Hemen düzeltme yazayım” dedim, “gerek yok, siz bilin yeter” yanıtı aldım.
Yani Şükrü Saracoğlu adının değişmesine o gün de itirazım vardı, bu gün de var, yarın da olacak...
Aynen tekrarladım sayın Başkan’a.
-İtirazınızı edin... Ama asla silmeyeceğiz Şükrü Saracoğlu’nun adını. Ben yazdım o ismi. O zamana kadar Fenerbahçe tarihine meraklı olanlar dışında kimse hatırlamıyordu bile rahmetli başkanı. Siler miyim? Ancak, önüne veya ardına sponsorun adını koyabiliriz.
Açık söyleyeyim; “çevir kazı yanmasın” gibi geldi bana!
“Silmeyelim, ekleyelim” mantığı ile yürümez bu işler.
Ne yani; ben görmem ama emri hak vaki olduğunda sayın Yıldırım’ın betonunda teri olduğu stada adını vermek isteseler, “Şükrü Saracoğlu-Ülker-Aziz Yıldırım” Stadı mı olacak adı? Veya “Turkcell-Saracoğlu-Yıldırım Stadı”...
Başladığımız yerden bitirelim...
İşin açıkçası, kulüplerimiz transfer işini kavradı. Alırken de, satarken de eski sarsaklıkları kalmadı.
Mesela Atınç’ın satış fiyatıyla aynı Nani’nin alış fiyatı. Demba Ba 6’ya geldi, 12’ye gitti. Podolski bile hesaplı.
Sayın Aziz Yıldırım “transfer hesabını” açıkladığında, bugün transferleri alkışlayanlar, Fenerbahçe’ye yüklenen devede kulak maliyet için bir kere daha alkışlayacaklar.
Ben hariç...
O sırada stadın isim hakkı benim bütün neşemi kaçırmış olacak.
Başkan Aziz Yıldırım transferierin kulübe mali yük getirmeyeceğini söyledi.
Kaynak:ErcanGüven/Skorer
Bir Katar Bankası ile Saracoğlu adının değiştirileceği söylentileri için “Hepsi palavra... Stadın isim hakkı için bir Türk şirketiyle görüşmelerimiz var. Asla silmeyeceğiz Şükrü Saracoğlu’nun adını. Önüne veya ardına bir sponsor adı koyabiliriz” ifadelerini kullandı.
Muhalifinden fanatiğine her renkten futbol adamı Fenerbahçe’nin büyük transfer atağına şapka çıkarırken...
Bitirim tribün elemanı rakip “meslektaşlarının” kıskançlık krizlerini “alayını transfer manyağı yaptık” diye körüklerken...
Ben, “Fenerbahçe değirmeninin suyu nereden geliyor” sorusunu atmıştım ortaya.
Öyle ya...
Mahkeme 3 Temmuz kumpasını tersine çevirirse kendi bırakacaktı sayın Aziz Yıldırım... Onaylarsa, zaten bırakmak zorunda kalacaktı.
Bu görkemli takımın borçlarını kim ödeyecekti?..
Ve bence daha önemlisi; “yeni yıldızlar topluluğu” stattan Şükrü Saracoğlu adı silinerek mi finanse edilecekti.
Eksik olmasın aradı sayın Yıldırım...
-Ercan bey, Aziz Yıldırım böyle bir adam mı?.. Kimsenin sırtına yük bırakır mı?
Kendisine de söylediğim için yazayım:
-Ben de biliyorum nasıl biri olduğunuzu. Ancak bilgi olmayınca dedikodu başlar. Açıklayın diye şüpheleri yazdım.
Kızar gibi oldu.
-Bu kulübe başkan olduğumda, uçan kuşa borç vardı. Tenis topu torbalarıyla getirttim dolarları. 30 milyon dolar cebimden verdim, tek kuruşunu istemedim; almam da. Kimseye de borç bırakmam. Durun daha ölmedim. Buradayım.
Asıl konuya girdim.
-Sayın Yıldırım... Bir Katar Bankası ile Saracoğlu adının değiştirilmesini de kapsayan çok büyük sponsorluk lafları yazılıp çiziliyor. Esas merakım odur.
-Hepsi palavra... Yok Katar bankası falan. Stadın isim hakkı için bir Türk şirketiyle görüşmelerimiz var.
Sonra yeni transferlere ödenecek para ile gidenlerin getirisini tek tek anlatarak arada makul bir miktar kaldığını söyledi...
Hesap, Aziz Bey’in Fenerbahçe’ye cebinden verdiğinden daha azdı.
Yazmıyorum, çünkü yakında kendisi açıklayacak.
Lakin, benim asıl merakım Şükrü Saracoğlu adının ne olacağıydı?
Ayıptır söylemesi, takmıştım buna!
Evveliyatını yazayım da iyice anlaşılsın:
Yine “Fenerbahçe stadın isim hakkı için sponsor arıyor” söylentileri zirve yaptığında 27/12/2013 tarihinde Ters Köşe’de şunu okudu Milliyet’e bakanlar:
SARACOĞLU ADINI DEĞİŞTİRMEK
İnsanoğlu’nun zaaflarını, riyalarını, açgözlülüğünü apaçık itiraf edip başka hiçbir yoruma gerek bırakmadan kamuoyuna ilan eden eylemlerin kılavuzsuz görünen köyüdür “tesislerin değiştirilen isimleri”...
Yağcılıktan inkara giden sevimsiz yolun parke taşları gibidir bunlar.
Futboldaki son örneği Şükrü Saracoğlu ismidir.
Özel bir hayranlığım veya hısım/akrabalığım yoktur kendisi ile... Lakin o öldüyse, vefa da mı öldü? Rahmetli Şükrü Saracoğlu mu tutturdu “o stada benim adımı vereceksiniz” diye.
Kendiniz uygun görmüş yazmışsınız.
Peki o ismi silince rahmetliyi aşağılayacağınızın farkında mısınız?
Hadi stat yeniden yapılmış olsa falan bir derece.
Kimin ne hakkı olabilir ölmüş bir devlet adamını önce yüceltip sonra ıskartaya çıkartmaya?
Bir de kulplar takılmakta:
“Saracoğlu adından azınlıklar rencide oluyor”.
Biz çoğunluk olduk da ne oldu?.. Biz de binlerce şeyden rencide oluyoruz bu memlekette doğduğumuzdan beri.
Herkesi memnun edecek çareler henüz icat edilmedi.
Maksat para.
Efendim zaman değişmiş, o ismin değeri milyonlarca Euro olmuş...
Benim dediğim ve üzülüp uyardığım da aynen bu zaten!
Manevi yönünü, sevgi duygusunu, dostluğu, sporu, anıları, para ile takas yapa yapa adeta “plastik huni fabrikası gündelikçiliği” ile yönetilen ve sonunda aç gözlülük yüzünden “kafası kesilecek altın yumurtlayan kaz akıbetini” bekleyen futbola ait hesapları doğru yapmak gerekir.
Sata sata kazanılan kaynaklar, tıpkı milyonlarca yılda oluşan doğayı yüz yılda katleden insanoğlunun macerası gibi “astarı yüzünden pahalı” bir ticaret hezimeti haline gelip, onarılması için sırtından kazanılandan çoğu gerekebilir.
Tesislerin isim değişikliği futbolda gidilen yönün parke taşlarından biridir ve Fenerbahçe takılmak üzeredir o taşa.
Herkes mi yapıyor?
Su-i misal emsal olmaz.
Aynı gün öğle saatlerinde sayın Aziz Yıldırım beni aramış ve “Ercan Bey bari siz oltaya gelmeyin” demişti!..
“Olta” mı?..
Yanıldığıma ne kadar sevindim anlatamam!
Aslında Fenerbahçe’nin maddi değerini tespit edebilmek için kendi sızdırdıkları bir habermiş Saracoğlu Stadı adının değiştirilmesi... Ve “asla gerçekleşmeyecek” olsa da en yüksek teklif bilançoya eklenecekmiş.
Açıkçası biraz da mahcup oldum.
Koskoca başkan olayın sadece bir muhasebe operasyonu olduğunu söylüyor, Saracoğlu adı için “değiştirilemez” diyor, alttan alta saflığımla makara geçiyordu.
“Hemen düzeltme yazayım” dedim, “gerek yok, siz bilin yeter” yanıtı aldım.
Yani Şükrü Saracoğlu adının değişmesine o gün de itirazım vardı, bu gün de var, yarın da olacak...
Aynen tekrarladım sayın Başkan’a.
-İtirazınızı edin... Ama asla silmeyeceğiz Şükrü Saracoğlu’nun adını. Ben yazdım o ismi. O zamana kadar Fenerbahçe tarihine meraklı olanlar dışında kimse hatırlamıyordu bile rahmetli başkanı. Siler miyim? Ancak, önüne veya ardına sponsorun adını koyabiliriz.
Açık söyleyeyim; “çevir kazı yanmasın” gibi geldi bana!
“Silmeyelim, ekleyelim” mantığı ile yürümez bu işler.
Ne yani; ben görmem ama emri hak vaki olduğunda sayın Yıldırım’ın betonunda teri olduğu stada adını vermek isteseler, “Şükrü Saracoğlu-Ülker-Aziz Yıldırım” Stadı mı olacak adı? Veya “Turkcell-Saracoğlu-Yıldırım Stadı”...
Başladığımız yerden bitirelim...
İşin açıkçası, kulüplerimiz transfer işini kavradı. Alırken de, satarken de eski sarsaklıkları kalmadı.
Mesela Atınç’ın satış fiyatıyla aynı Nani’nin alış fiyatı. Demba Ba 6’ya geldi, 12’ye gitti. Podolski bile hesaplı.
Sayın Aziz Yıldırım “transfer hesabını” açıkladığında, bugün transferleri alkışlayanlar, Fenerbahçe’ye yüklenen devede kulak maliyet için bir kere daha alkışlayacaklar.
Ben hariç...
O sırada stadın isim hakkı benim bütün neşemi kaçırmış olacak.
Başkan Aziz Yıldırım transferierin kulübe mali yük getirmeyeceğini söyledi.
Kaynak:ErcanGüven/Skorer