Köksal Bayraktar: "Bu mütalaa tarihi bir belgedir"
Fenerbahçe Başkanı Aziz Yıldırım'ın avukatlarından Köksal Bayraktar, savcının mütalaasının tarihi bir belge niteliğinde olduğunu söyledi
Fenerbahçe Kulübü Başkanı Aziz Yıldırım'ın avukatlarından Prof. Dr. Köksal Bayraktar, 3 Temmuz Süreciyle ilgili yeniden yargılama davasında savcının mütalaasının tarihi bir belge niteliğinde olduğunu söyledi.
Bayraktar, İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nin verdiği yeniden yargılama kararı doğrultusunda görülen davada 5. duruşma sonrasında FB TV'ye açıklamalarda bulundu. Prof. Dr. Köksal Bayraktar'ın konuşması şöyle;
“Mahkemeye verdiğimiz 11 sayfalık dilekçede Aziz Yıldırım ile ilgili bugüne kadar yürütülen soruşturma ve kovuşturmanın hukuka aykırı yönlerini, bunların kanuna aykırı deliller niteliğindeki bir takım olaylara ve olgulara dayandığını, bunun yanlış olduğunu ifade ettikten sonra daha da önemlisi bundan önceki yargılamada da söylemiştik; saha müşahidi ve hakem raporlarında Aziz Yıldırım’ın aleyhine en küçük bir şüphe, en küçük bir açıklamanın olmadığını ve bunun bu mahkemede ortaya çıktığını ve açıklandığını daha önce belirtmiştik, ancak dikkate alınmamıştı. Ve nihayet son olarak geçen celsede hatırlarsınız, futbol federasyonunun o dönemdeki başkan yardımcısı ve önemli kişilerinin tanık olduğu bu mahkemede bunlar alenen dinlendiler. O tanıkların ifadelerinin tamamen şikenin meydana gelmediği yolunda olduğunu, dolayısıyla mahkemenin bu kadar önemli deliller toplamasının çok yararlı ve hakikaten dürüst ve adil bir yargılamanın gereklerine mahkemenin uyduğunu ifade ettik.
Bugün ayrıca şu oldu, çok önemli. Cumhuriyet Savcısı Abdullah Mirza Coşkun çok önemli bir mütalaada bulundu. Abdullah Mirza bey diyor ki ; “Bir suçtan dolayı soruşturma açılabilmesi için bir eylemden dolayı o eylemin, mutlaka suç olarak kanunda belirtilmesi lazımdır”. Aziz Yıldırım olayında ve bütün Fenerbahçe hadisesinde Mart 2011 tarihine kadar Sporda Düzensizliğin ve Şiddetin Önlenmesi hakkındaki kanun yürürlükte olmadığından bunun hakkında soruşturmaya geçilmesi uygun değildir. Suçta ve cezada kanunilik prensibi gereğince bırakınız yargılamanın açılmasını o fiillerle ilgili, soruşturma dahi yürütülemez” diyor.
Bundan giderek çok önemli bir şey daha söylüyor; “Kanunun kabulünden sonra da iletişimin dinlenmesine bununla gidemezsiniz. Niye? Çünkü Sporda Düzensizliğin Önlenmesi adındaki kanunun dinlenmesi Ceza Mahkemesi Kanunu’nda sayılan suçlar arasında yok. Bundan önce biz şöyle bir ikilem karşısında bulunduk. Ve bunu anlatmaya çalıştık ama maalesef olmadı.
Örgüt var denildi. Örgüt olduğu için iletişim dinlenir. Şimdi diyor ki Abdullah Mirza Coşkun, çok güzel bir belirleme. “Bu örgütün işleyeceği ana suç eğer katalog suçlar içinde yoksa örgüt olsun olmasın dinleyemezsiniz” diyor. Ve dolayısıyla kanuna aykırı delili bu şekilde ortaya koyuyor.
4 yıl 4 ay geçti. Tutukluluk halleri, bunları bugün kısmen söyledim. Acılar çektik diye. İnsanların sedye üzerinde taşınması. Müvekkilimiz Aziz Yıldırım’ın her üç günde bir hastaneye yatması, kronik şeker hastalığının ortaya çıkması. Böbrek yetmezliğinin olması. Bütün bunları düşünün bir kişi, Fenerbahçe Spor Kulübü Başkanı, Türkiye’nin en güzide kulüplerinden birinin başkanı, Türkiye’de spora yön veren birinin bir yıl boyunca bunlara muhatap olması ne kadar insanlığa aykırı olduğunu, bugün hem bunların muhasebesini yapıyoruz hem de bunun sevincini yaşıyoruz.
Bu mütalaa tarihi bir belgedir. Ayın 9’unda bu kararla taçlanırsa tabi ki Fenerbahçe için bu bir bayram olacaktır. "
Bayraktar, İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nin verdiği yeniden yargılama kararı doğrultusunda görülen davada 5. duruşma sonrasında FB TV'ye açıklamalarda bulundu. Prof. Dr. Köksal Bayraktar'ın konuşması şöyle;
“Mahkemeye verdiğimiz 11 sayfalık dilekçede Aziz Yıldırım ile ilgili bugüne kadar yürütülen soruşturma ve kovuşturmanın hukuka aykırı yönlerini, bunların kanuna aykırı deliller niteliğindeki bir takım olaylara ve olgulara dayandığını, bunun yanlış olduğunu ifade ettikten sonra daha da önemlisi bundan önceki yargılamada da söylemiştik; saha müşahidi ve hakem raporlarında Aziz Yıldırım’ın aleyhine en küçük bir şüphe, en küçük bir açıklamanın olmadığını ve bunun bu mahkemede ortaya çıktığını ve açıklandığını daha önce belirtmiştik, ancak dikkate alınmamıştı. Ve nihayet son olarak geçen celsede hatırlarsınız, futbol federasyonunun o dönemdeki başkan yardımcısı ve önemli kişilerinin tanık olduğu bu mahkemede bunlar alenen dinlendiler. O tanıkların ifadelerinin tamamen şikenin meydana gelmediği yolunda olduğunu, dolayısıyla mahkemenin bu kadar önemli deliller toplamasının çok yararlı ve hakikaten dürüst ve adil bir yargılamanın gereklerine mahkemenin uyduğunu ifade ettik.
Bugün ayrıca şu oldu, çok önemli. Cumhuriyet Savcısı Abdullah Mirza Coşkun çok önemli bir mütalaada bulundu. Abdullah Mirza bey diyor ki ; “Bir suçtan dolayı soruşturma açılabilmesi için bir eylemden dolayı o eylemin, mutlaka suç olarak kanunda belirtilmesi lazımdır”. Aziz Yıldırım olayında ve bütün Fenerbahçe hadisesinde Mart 2011 tarihine kadar Sporda Düzensizliğin ve Şiddetin Önlenmesi hakkındaki kanun yürürlükte olmadığından bunun hakkında soruşturmaya geçilmesi uygun değildir. Suçta ve cezada kanunilik prensibi gereğince bırakınız yargılamanın açılmasını o fiillerle ilgili, soruşturma dahi yürütülemez” diyor.
Bundan giderek çok önemli bir şey daha söylüyor; “Kanunun kabulünden sonra da iletişimin dinlenmesine bununla gidemezsiniz. Niye? Çünkü Sporda Düzensizliğin Önlenmesi adındaki kanunun dinlenmesi Ceza Mahkemesi Kanunu’nda sayılan suçlar arasında yok. Bundan önce biz şöyle bir ikilem karşısında bulunduk. Ve bunu anlatmaya çalıştık ama maalesef olmadı.
Örgüt var denildi. Örgüt olduğu için iletişim dinlenir. Şimdi diyor ki Abdullah Mirza Coşkun, çok güzel bir belirleme. “Bu örgütün işleyeceği ana suç eğer katalog suçlar içinde yoksa örgüt olsun olmasın dinleyemezsiniz” diyor. Ve dolayısıyla kanuna aykırı delili bu şekilde ortaya koyuyor.
4 yıl 4 ay geçti. Tutukluluk halleri, bunları bugün kısmen söyledim. Acılar çektik diye. İnsanların sedye üzerinde taşınması. Müvekkilimiz Aziz Yıldırım’ın her üç günde bir hastaneye yatması, kronik şeker hastalığının ortaya çıkması. Böbrek yetmezliğinin olması. Bütün bunları düşünün bir kişi, Fenerbahçe Spor Kulübü Başkanı, Türkiye’nin en güzide kulüplerinden birinin başkanı, Türkiye’de spora yön veren birinin bir yıl boyunca bunlara muhatap olması ne kadar insanlığa aykırı olduğunu, bugün hem bunların muhasebesini yapıyoruz hem de bunun sevincini yaşıyoruz.
Bu mütalaa tarihi bir belgedir. Ayın 9’unda bu kararla taçlanırsa tabi ki Fenerbahçe için bu bir bayram olacaktır. "