Aydınlar'dan Yıldırım'a sert göndermeler!
Sessizliğini bozdu
İşte Mehmet Ali Aydınlar'ın sözleri:
"Neden böyle bir toplantıya gerek duydum... Bunu anlatmak istiyorum. Takdir edeceğiniz gibi sadece sportif olarak değil genel olarak ülkemizde en büyük gündem 3 Temmuz süreciydi. Süreç içinde en çok zarar görenlerden biri olarak bazı gerçekleri paylaşmaya karar verdim."
"Sportif anlamda hukuki süreç sona ermiştir. Konunun neticelenmesini bekledim. Şimdi Fenerbahçe ile ilgili kritik bir sürece girildi. Her gün ismim gündeme geliyor. Bugünün konuşmak için en doğru zaman olduğuna karar verdim. İsimlerden olabildiğince bahsetmeyeceğim."
"Her şeyi sorabilirsiniz. Tüm soruları yanıtlayacağım. En ufak bir soru kalmaması için gayret göstereceğim."
"Fenerbahçe'de 5 yılı aşkın yönetim kurulu üyeliği yaptım. Daha sonra TFF'de yöneticilik ve başkanlık yaptım. 20 yılı aşkın bir süredir hizmet ediyorum."
"3 Temmuz sürecinde TFF Başkanı Mehmet Ali Aydınlar olmasa ne olacaktı... Bana o günkü tabloyu gösterdiklerinde durumun vahim olduğunu görmemek mümkün değildi. Bunu böyle tanımlamayan bu işten anlamıyor demektir. Sonra da ortaya çıktı. TFF Disiplin Talimatnamesi'ni herkesin bilmesini istiyorum."
"Disiplin Talimatnamesi 72. maddesinde belirtildiği şekilde bir karar alabilirdim. Neden yapmadık? Masumiyet karinesi içerisinde toplantılar yaptık. Sağlıklı bir zemin oluşturmak için çalıştım. Tüm çabam ülkenin en değerli oluşumları olan kulüplerin en az zararla çıkması içindi."
"Karşılığında hain ilan edildik, hedef gösterildik. 10 binlerce taciz mesajı ve tehdit aldım. İtibarsızlaştırma kampanyası yapıldı."
"Sürecin hemen ertesinde UEFA mektup gönderdi. Hassasiyetini gösterdi."
(UEFA'dan gelen mektup okundu)
"Fırsatlar... Burada çok önemli bir ayrıntı. Fırsat bir değil, üç kez Fenerbahçe yöneticilerinin eline geçti. Kişilerin bekaları adına ellerinin tersiyle itildi. Ve durum buraya geldi. 15 Ağustos'ta o zaman önde gelen iki Fenerbahçe yöneticisiyle görüştüm. "Bu sene Şampiyonlar Ligi'ne gitmeyin" dedim. Aynı gün "Kendisinden şüphesi olanlar Avrupa'ya gitmesin" diye söyledim. Bu kez UEFA'dan çok hassas bir mesaj geldi."
(UEFA'dan gelen mektup okundu)
"Uyarı üzerine Fenerbahçeli yöneticileri çağırdım. Mektubu onlara gösterdim. "Arzu ederseniz UEFA yöneticileriyle görüşün" dedim. Yöneticilerden biri ayağa kalktı. "Şimdi yönetimi topluyorum, karar alıyoruz. Seneye Avrupa'ya gitmiyoruz" dedi. Ertesi gün "Kararı siz verin" dediler. Trabzonspor'un gideceğini programdayken öğrendim. Bir Fenerbahçe yöneticisi beni süreci iyi yönetememek ve sorun çıkarmakla suçladı. Fenerbahçe, "Gelmiyoruz" deseydi, 1 yıl ceza ile iş biterdi. Ben göndersem bile UEFA, Fenerbahçe'yi almayacaktı. Milli Takım ve diğer kulüpler; 3 ila 5 yıl, Fenerbahçe'yi 8 yıla kadar cezalandıralacaktı. Ben Fenerbahçe'yi çok daha büyük bir cezadan kurtardım."
"Bundan sonra yöneticiler tribünlere oynamaya başladılar. Hala da devam ediyorlar. UEFA'nın söylediği her şey oldu. Milli Takım 3 ila 5 yıl, Fenerbahçe 8 yıla kadar ceza alacaktı. Sadece taraftar yanıltılmaya çalışılıyor. Bu sene de benzer bir şey oldu. "CAS ne karar alırsa alsın Avrupa'dayız" dediler. Fenerbahçe men edildi. Yine taraftarı yanıltmaya çalıştılar."
"Platini ile görüştük. Play-off'a kadar karar vereceğimiz söyledik. Türk futbolu adına pazarlık yaptık ve başarılı olduk."
"Ele geçmez en büyük fırsatı ele geçirdik. İsviçre'de UEFA teklifimizi kabul etti. Para ve puan cezalarıyla sadece 1 yıl menle bitirecektik. Herkes de mutabıktı. Başarmıştık ama hepsi sözlüydü. Infantino "Bana yazın ben de size resmi belge göndereceğim" dedi."
(Mektup okundu)
"UEFA'yla yaptığımız anlaşma sadece Fenerbahçe için geçerli değildi. Ceza alacak tüm kulüpler içindi."
"Hepinize sormak istiyorum. Bunlar gerçekleşse, kişiler için değil kulübün menfaatleri için kararlar alınsa bugün hangi noktada olurduk?"
"58. maddeden bahsetmek istiyorum. Geçen hafta Fenerbahçe Başkanı, "Biz 58'in değişmesini hiç istemedik" diye konuştu. Peki gerçek böyle mi? Buna ilk imza atan, Hürriyet'e "58. madde değişmezse Türk sporu batar" diye röportaj veren kim?"
(Nihat Özdemir'in Hürriyet'e verdiği röportaj okundu)
"Kulübün menfaatleri değil kulübü bu hale getirenlerin menfaatleri düşünüldü. Geçmişte de olmuştu, UEFA bunlara göz yummuştu" diyorlar. Bunların hepsi 2006 yılı öncesine ait. 2006'da Platini geliyor. Talimatları değiştiriyor ve "Şikeye 0 tolerans" diyor."
"Bu 3 fırsattan biri kullanılsa bu damga yenmemiş olacaktı. Bu damga artık tarihin sayfalarına geçmiştir. Dayanamayacak noktaya gelince TFF başkanlığını bıraktım. Tarihe not düşmek amacıyla; rahmetli Mehmet Ali Birand'ın programına katıldım."
(Programdan görüntüler gösterildi)
"Haklı çıkmanın üzüntüsünü yaşıyorum. Konu doğru bir zeminde çözümlenmişti. "CAS davası namus davamızdır" diyenler, kendilerine sorduğumda; "Mecburuz, çekeceğiz" dediler. Randevu istediler, UEFA vermedi. Rica ettiler, biz de ettik. UEFA ile pazarlık yaptılar. Üç Fenerbahçe yöneticisi ve bir avukat görüşmelere katıldı. Taslak CAS anlaşmasını görelim."
"Mehmet Ali Aydınlar'la bu konunun ilgisi yok' diyorlar... Benim dönemimdeydi. Randevuyu bizzat ben aldım. Ben, yöneticilere bunu ilettim. Tüm camiaya söz verdim."
(Programdan görüntüler gösterildi)
"Buradan çok ama çok ciddi bir çağrım var. Fenerbahçe yönetim kurulu, bu zararı tazmin etmek zorunda. Bugün süreci başlatıyorum. En geç genel kurula kadar bunu nasıl tazmin edeceklerini göstermek zorundalar. Toplam 135 milyon Euro zarar olduğunu söylüyorlar. Burada da taraftarları yanıltmaya çalışırlarsa bunun için de savaşırım. Bu paralar onlar için çok da önemli olmasa gerek. İsterlerse hukukçularına danışsınlar. Her bir kurul üyesi, bu parayı tazmin etmek zorundadır. Bu bir şekilde kapanır... Ya manevi zarar? Hiçbir para bunun düzeltemez. Bugünden adayları beklemeliyiz. İki ay sonra olağanüstü seçim olur mu? 20-30 günde yaparsınız. Biz rekora imza attık. Hala Fenerbahçe üzerinden oyun oynuyorlar..."
"Fenerbahçe kimsenin vesayetinde değildir. Kimse Fenerbahçe'nin üzerinde değildir. Herkes haddini bilmelidir. Fenerbahçe'de sorun zihniyet sorunudur. Sorunları örtbas etme sorunudur. 25 yılını bu kulübe vermiş bir spor adamı olarak soruyorum. Dünya üzerinde 25 milyon tüketicisi olan, milyonlarca dolar kazanan böyle bir kuruluş var mıdır? Bakkal gibi yönetilen böyle bir kurum var mıdır? Fenerbahçe kurumsal yönetiliyor diyebilen var mı? Buna kimin hakkı var? Bu yakışıyor mu? Böyle mi dünya kulübü olacağız?"
"O kulüpler kendilerine pazar yaratmak için çalışırken biz şu anda neler konuşuyoruz? Çok açık bir çağrı yapıyorum. Değişim ve yeniden yapılanma olmalı. Sadece genel kurul üyelerine değil medyaya da sesleniyorum. Dünya değişiyor. Alışkanlıklar değişiyor. Değişmeyen tek şey Fenerbahçe'deki kaos. Bu değişim olmak zorunda. Fenerbahçe yenilenmek zorunda."
"Bütün Fenerbahçeliler binayı, inşaatı değil; başarıları istiyor. Başkanlık konusuna gelince... Beni buna layık görenlere teşekkür ediyorum. Her zaman başkan olmak istediğimi söylüyorum. 2 Kasım'da başkanlığa aday değilim. Ancak şunu da söylemek zorundayım. Şayet bu vesayeti sürdürmeye kalkarlarsa kararımı gözden geçireceğimi bildirmek istiyorum."
"En başta karar vermememin sebebi, masumiyet karinesine duyduğum saygıydı. Kararı play-off öncesinde verme kararı almıştık. Bunu da Platini'ye zor da olsa kabul ettirdik."
"4 Temmuz'da bize gönderilen yazıda Fenerbahçe ve Trabzonspor yazıyor. Bize sorulsa Trabzonspor'un da gitmemesi gerektiğini söylerdik."
"Şahısları menfaati için sürekli sabote edildik. Toplanıp konuşuyoruz, anlaşıyoruz. Ertesi gün çıkıp başka bir şey söylüyorlar. Küçük çıkarlar için sabote edildik."
"50'nin üzerinde sporla ilgili kişi gözaltına alındı. O dönem yazılanlara bakın. Durum vahim değil miydi? Böyle bir şey olabilir mi? Daha vahim ne olabilir? Bir gün bile hapis benim için vahimdir.
"Türkiye'nin son 10 yıldaki gelişime bakın. Ekonomiye bakın. Bir de spor kulüplerine bakın. Maalesef kulüpler, Türkiye'nin gelişmişliğine ayak uydurumadı. İspanya ve İtalya'da bu böyle oldu. Biz fırsatı kaçırdık. Her kulüp için böyle. Kulüpler çok amatörce yönetiliyor."
"Şenes Bey, UEFA ve FIFA'da çok önemli bir isim. Bize süreç boyunca çok yardımcı oldu. Hiçbir yanlış davranışını görmedim. Türk futbolu için çok önemli bir noktada. Benim için çok değerli. Türkiye'ye büyük katkısı var."
"Fenerbahçe genel kurulu ile ilgili bir sıkıntım yok. 2010 yılına kadar üye olanların büyük kısmıyla tanışırız, görüşürüz. Böyle bir sıkıntım olmaz."
"Görevden kendi isteğimle ayrıldım. Hiç kimse ile temas içinde olmadım. Eşimle konuştum sadece. Göksel Gümüşdağ bana geldi. "İstifa ediyorum" dedi, "Bekle ben de ediyorum" dedim. Sonra Lutfi Arıboğan'la da konuştuk."
"Şu anki federasyonla ilgili konuşmak istemiyorum. Polemiğe girmek istemiyorum."
"Beni güven tazelemeye davet ettiler. Bazıları koltuklarından kalkamıyorlar, yapışıp kalmışlar. Ben anında bıraktım. Bu bir toplumsal iştir. Gönül işidir. Ama görüyoruz ki; herkes aynı kanaatte değil."
"CAS kararı kesindir. Sportif anlamda her şey bitmiştir. Kamuoyunu yanıltmaktan vazgeçsinler. Yargıtay'daki kişileri ilgilendirir. Orada inşallah aklanırlar. Bu bir şeyi değiştirmez. Sportif olarak bitmiştir."
"Fenerbahçe yerine Trabzonspor alınınca yönetici arkadaşlar taraftarın önüne beni attılar. "Trabzonspor da soruşturma kapsamında, bize neden sormadınız" diye sordum. Bunu ispat edebilirim. Oysa beraber aldık gitmeme kararını. 'Yönetimi topluyorum, Şampiyonlar Ligi'ne gitmiyoruz' denildi bana."
"30 Ağustos'ta bana gelip 'Sen olmasaydın, Fenerbahçe Bank Asya Ligi'ndeydi' denildi bana herkes içinde. Sonra başka şeyler söylenmeye başlandı."
"Gerçeklerin bir gün ortaya çıkmak gibi bir huyu vardır' diyorlar... Kim Fenerbahçe haini, kim değil; tarih yazacak."
"Benimle niye uğraşıyorlar' dedim, 'Tek ciddi rakipleri sensin ondan yapıyorlar, ben olsam bana da yaparlar' denildi. Şimdi o şahıs bunu kabul etmeyebilir."
"Biz o seneyi yok saymak yönünde karar almayı düşünüyorduk. Hem ligde hem kupada sorun vardı. O sene kimseye kupa verilmeyecekti"
"Sayın Bakan böyle bir konuşma yapmış. Duyar duymaz aradım. Ben bilmiyordum. "Siz getirdiyseniz bilmiyorum" dedim. "Ben lafın gelişi söyledim" dedi. "Futbol zaten karmaşıktır, bunun için söyledim" dedi. Daha sonra defalarca yalanlandı. Ben aptal mıyım? Böyle bir şey olacağını bile bile TFF Başkanı olayım?"
"Çok şey yapacaktık. O sıkıntılı dönemde sürekli eleştiriliyorsunuz... Bu dönemde bile kurumsallaşmaya çalıştık. Birçok bir şey yapmadan ücret alan vardı, bunlarla yollarımızı ayırdık. Bir kurumun paralarının nerelere gideceğine bakmanız gerekir. "Bin lira üzerindeki her harcama için imzam alınacak" dedim. Altyapı için çalıştık. İki kişi var bu işi yapan. Aylık 7 bin 500 TL'ye anlaştık. Eğitim verecekti. İkinci kişi de bir sene sonra gelecekti. Kulüplere tesis yardımı adı altında para veriliyordu. Tesislere gitmiyordu. Ben bunu kestim. Geldiğimde kasada bir kuruş yoktu, giderken 39 milyon TL bıraktım. Bir taraftan da bunları yapmaya çalıştık. Süreç zaten 7 ay."
"23 Temmuz tarihinde UEFA'dan gelen yazıda şöyle söylüyor: UEFA'nın amiral gemisi Şampiyonlar Ligi'nde olmamalıdır diyor. "Bunun cezası 1 yıldır" diyor. CAS'la yapılan pazarlıkta da bu kullanıldı sanıyorum ama beni taraftarın önüne atıyorlar. Fenerbahçe kendi rızasıyla gitmese 1 yıl ile bitecekti. "En az 3 yıl" dediler. 3 yıl verdiler. UEFA'da zigzag yok arkadaşlar. Ne dedilerse onu yaptılar. İyi niyetli olunsaydı. Bu iş kapanırdı. Onu yapmayınca böyle bir tablo oluştu."
"Ben Fenerbahçeliyim. Çocukluğumdan beri izlerim. En zevk aldığım dönem 103 gollü sezondu. İkincisi ise şike yaptığı söylenen dönemdi. Olağanüstü bir futboldu. Hepimiz zevk aldık. Başka şeye bakmak lazım ama. Hatta Aykut da "Hız aşımı var radara biz takıldık" dedi. "Sahaya yansımadı" dediler. Atladım Nyon'a gittim. Özel tercüman aldım. Sayın Infantino size bir şey soracağım dedim. "Ben maçları izledim. Hiçbir şey yok" dedim. Bana güldü. Bir örnek verdi. Bir maçta yönetici iki hakeme para teklif ediyor. O takım yeniliyor. Hakemler de rapor etmiyor. Sonra hakemlik hayatları bitiyor. Girişimde bulunmak yeterli."
"Trabzonspor'un kupa alması konusunda konuşamam. Şu anki federasyonu ilgilendirir."
"Operasyon deniliyor, birçok şey söyleniyor. Belki de öyledir. Benim bunlardan hiçbir kurumla ilgim alakam yok. Varsayalım öyle olsun. Sonuç belli sportif olarak. Operasyonsa hani "darağacında olsak bile son sözümüz Fenerbahçe" idi. O zaman niye kulübün önü açılmadı. Eğer aklanırsa Aziz Yıldırım'a iade-i itibar konusunda baş savunucu ben olacağım."
"Her talimat değişikliğini UEFA'ya gönderiyoruz. "TFF dik duramıyor, İsviçre duruyor" dendi. Ne oldu? 33 puanla lider olan Sion, -3 puana düştü."
"Ben Fenerbahçeli olduğum için Fenerbahçe açısından sürecin bittiğini söyledim. Ama bitmemiş de olabilir."
"Bizim yaptığımız pazarlık kulüplerin suçlu bulunması halinde devreye girecekti. Suçsuzsa zaten sorun yok."
"Çıplak gözle maçları izleyen bir kişinin şike olduğunu söylemesi mümkün değil. Ama sonuç belli zaten."
"Fenerbahçe çok büyük bir camia. Çok değerli başkanlık yapabilecek arkadaşlar var. 2 ay sonra kongre yapmalarının sebebi, şimdiden çıkacak adayları yıpratmak. Önemli olan zihniyet meselesi. Gerekirse kararımı gözden geçireceğimi de söylüyorum zaten."
"Sürecin başında, UEFA'ya çok ciddi e-postalar, fakslar gitti. Platini, "Bana 45 bin şikayet geldi" dedi. Türkiye'den UEFA'ya ciddi baskı yapıldı. Kulüplerimiz çekilen fakslarla kötülendi. Bir kulübün başkanı çıkıp, "Bu ateş üfleyerek sönmez" dedi. Biz bunlara sert yanıt verdik."
"Mayıs ayında birtakım kararlar alındı. "Eyvah" dedim. Zaman aşımı kalkacak denildi. UEFA, federasyonlar kararları uygulamazsa, devre girebilir denildi. İnşallah süreç bitmiştir."
Mehmet Ali Aydınlar, basın toplantısının sonunda merhum oğlunun hatırlatıldığı bir soru üzerine gözyaşlarına boğuldu.
"Oğlumu son kez Fenerbahçe-Vakıfbank maçında gördüm. Orada havaalında uğurladım. Devam edemeyeceğim. Çok teşekkür ediyorum geldiğiniz için. Kim hain, kim Fenerbahçeli bunu tarih gösterecek."