Bakan Elvan'dan döviz kuru ve enflasyon mesajı

Bakan Elvan "Enflasyonda maalesef arzuladığımız seviyede değiliz. Hedeflediğimiz büyümenin ön koşulu fiyat istikrarından geçiyor. Enflasyonla mücadele kararlılığımızı çok net bir şekilde gösteriyor, iç talep gelişmelerini çok yakından takip ediyor, gerektiğinde makro ihtiyati tedbirleri gecikmeden alıyoruz. Enflasyonla mücadelede kararlı olduğumuz sürece döviz kuru istikrara kavuşacak, ülke risk primi düşecektir" dedi.

Bakan Elvan'dan döviz kuru ve enflasyon mesajı

Hazine ve Maliye Bakanı Lütfi Elvan, 5. Türkiye Sermaye Piyasaları Kongresi'nin açılış konuşmasını yaptı. Bakan Elvan "Enflasyonda maalesef arzuladığımız seviyede değiliz. Hedeflediğimiz büyümenin ön koşulu fiyat istikrarından geçiyor. Enflasyonla mücadele kararlılığımızı çok net bir şekilde gösteriyor, iç talep gelişmelerini çok yakından takip ediyor, gerektiğinde makro ihtiyati tedbirleri gecikmeden alıyoruz. Enflasyonla mücadelede kararlı olduğumuz sürece döviz kuru istikrara kavuşacak, ülke risk primi düşecektir" dedi.

Bakan Elvan'ın açıklamaları şöyle:

Sektörün tüm paydaşlarıyla bir araya gelmekten memnuniyet duyuyorum. Geldiğimiz noktayı memnuniyetle karşılıyoruz. Sermaye piyasaları tarafında atılması gereken adımlar olduğunu düşünüyorum. Türkiye Sermaye Piyasaları Birliği'ne önemli bir rol düşüyor.

Aslında bu konular ülkemizin de gerçekleştirmeye başlattığı dönüşümün sac ayaklarını oluşturuyor. Umut ediyorum ki bu kongreden çıkacak sonuçlar yenilikçi politikalara hız kazandıracak. Son iki senedir tüm dünya zorlu bir dönemden geçiyor. Küresel salgın insan sağlığına olan etkilerinin yanında küresel ekonomiyi de derinden sarstı. Yüz milyonlarca iş kaybı oldu, ekonomilerden trilyonlarca Dolar silindi, küresel yoksulluk son çeyrek asırda ilk kez arttı.

Küresel arz-talep dengesizlikleri devam ediyor. Küresel emtia fiyatları artıyor. Uzun bir aradan sonra küresel enflasyon artışıyla da karşı karşıyayız. Salgının en kötü dönemlerini geride bırakmış olabiliriz. Böylesine zorlu bir dönemde yaşadığımız bir takım sorunlara rağmen başarılı bir performans gösterdik. Salgın sürecinde uyguladığımız kamu maliye politikaları gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelere göre Türkiye ekonomisini pozitif ayrıştırmıştır. Enflasyonda maalesef arzuladığımız seviyede değiliz. Enflasyonla mücadelede son derece dikkatli olmamız gerektiğini gösteriyor. Biz özel sektör öncülüğünde dengeli, sürdürülebilir, rekabetçi, istihdam ve çevre dostu bir büyümeden yanayız. Hedeflediğimiz büyümenin ön koşulu fiyat istikrarından geçiyor.

Güçlü kamu maliyesine devam edeceğiz. Enflasyonla mücadele kararlılığımızı çok net bir şekilde gösteriyor, iç talep gelişmelerini çok yakından takip ediyor, gerektiğinde makro ihtiyati tedbirleri gecikmeden alıyoruz. Enflasyonla mücadelede kararlı olduğumuz sürece Döviz Kuru istikrara kavuşacak, ülke risk primi düşecektir. Bu sayede uzun vadeli faizler düşecek ve yatırımlar için öngörülebilirlik artacaktır.

Çok ciddi potansiyele sahibiz. Bunu en iyi şekilde değerlendirmek için büyümenin finansman kalitesi önem kazanıyor. Bu noktada reel sektörün finansman ihtiyacının para ve sermaye piyasaları arasında dengeli bir şekilde dağılması gerekiyor.

Şirketlerimiz erken aşama dönemlerinden olgunluk dönemlerine varıncaya dek sermaye piyasalarından faydalanabilmeli. Son iki yıllık dönemde küresel ölçekte de çok önemli olan finansman modellerini sermaye piyasalarına kazandırmak için el birliği ile çalıştık.

Sermaye piyasalarımız açısından bu yılın gündemi halka arzlar oldu. 2021 yılında halka arzlar adet ve fon açısından tarihimizin en yüksek seviyesine ulaştı. Yılbaşından günümüze 19.5 milyar liralık 46 halka arz işlemi tamamlandı. SPK tarafından onaylanan toplam halka arz sayısı ise 49'a ulaştı. Önceki 7 yılda toplam halka arz sayısı sadece 47 idi. Borsa'da işlem gören şirketlerin nitelik ve niceliğinin daha da artırılması gerekiyor. Yılda ortalama olarak 7 şirket halka arz oluyordu. Üç hususun altını çizmek istiyorum. BİST'te işlem gören şirketlerin piyasa değerinin milli gelire oranı uzun yıllardır yüzde 25-30 arasında dalgalanıyor. Bu oran gelişmekte olan ülkeler için yüzde 60 civarında. Bono, sukuk gibi borçlanma araçlarının milli gelire oranı yüzde 10 seviyesinde gerçekleşiyor. Özelleştirme uygulamalarına değinmek istiyorum. Borsaya kote olmayan kamu şirketlerinin sermaye piyasalarına katılmasının önemli bir adım olacağına inanıyorum. Bu şirketlerin yerli ve yabancı yatırımcıların ilgisini çekeceğini düşünüyorum. Kamu olarak özelleştirme uygulamalarımızda halka arz yöntemini kullanmayı planlıyoruz, bu kapsamda TEİAŞ'ın halka arz kararının sermaye piyasaların hayırlı olmasını diliyorum.

Artık finansmana erişim bir anlamda iklim değişikliğine yönelik uygulanan politikalara bağlı olmaya başladı. Karbon ayak izini azaltan projeler daha fazla talep görüyor. Küresel tahvil piyasasında ilk 9 ayda 780 milyar liralık işlem gerçekleşti. Gerçekten muazzam bir artıştan bahsediyoruz. Yeşil tahviller başı çekiyor. Almanya, İngiltere, İspanya, Polonya, Macaristan ve Şili gibi ülkeler yeşil tahvil piyasasından borçlanıyor.

Uluslararası piyasalarda ciddi talep gören ve hızla büyüyen yeşil tahvil piyasasının alt yapısını ülkemizde de oluşturmak için harekete geçtik, ilk adımı geçen hafta attık, Türkiye olarak artık biz de bu piyasanın aktif oyuncusu olmak istiyoruz.

Özel sektörün yeşil borçlanma araçları ve ihraçları için adım atacağız. Bu konuya ilişkin rehberi de yılsonuna kadar yayımlamayı hedefliyoruz. Ülkemizde sürdürülebilir bankacılık alt yapısının yenilenmesi için çalışmalara başladık, bu kapsamda BDDK bünyesinde Sürdürülebilir Bankacılık Çalışma Grubu tesis edildi.

Pay piyasasındaki yatırımcı sayısı son 2 yılda yüzde 100'lük artışla 2.5 milyona yaklaştı. Bu güzel bir gelişme. Ülkemiz işlem hacmi açısından dünyada 4'üncü sırada geliyor. Temel sorun Borsa İstanbul'da ortalama pay elde tutma sürelerinin yerli yatırımcılarda 18 güne kadar düşmüş olmasıdır.

Sermaye piyasalarının gelişimi açısından yurt içi tasarruflar kilit rol oynuyor. Kamu olarak önemli adımlar attık, atmaya devam edeceğiz.