Banka patronlarına para musluğu açıldı!
2001 krizinin en büyük soru işaretlerindendi!
Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu'nun Ağustos ayında verdiği bir görüş ile 2001 krizinden bu yana taviz vermediği bir alanda ilk defa geri adım attı ve banka yöneticilerinin kendi şirketlerine kredi kullandırabilmesinin önünü açtı.
Söz konusu karar ile üst düzey banka yetkililerinin yüzde 25'ten daha fazla hisseye sahip oldukları firmalara borç vermesini yorumlayan BDDK, ortaklığın "dolaylı" olması durumunda bu sınırın aşılmasında bir sorun olmadığını belirtti.
Kararın temelinde, işadamı Abdullah Tivnikli'nin dolaylı olarak yüzde 30'dan fazla paya sahip olduğu Dicle Enerji Yatırım'ın kazandığı 387 milyon dolarlık bir özelleştirme var. İhaleyi kazanan şirketin finansmanında, Tivnikli'nin yönetim kurulu başkan yardımcısı olduğu Kuveyt Türk de yer aldı.
Dicle Elektrik Dağıtım'ın özelleştirmesi için verilen kredi, eski BDDK ve Hazine yetkilileri ile bağımsız denetmenlerin ifade ettiğine göre mevzuatın ruhuna aykırı. Kanun, doğrudan ya da dolaylı ortaklık arasında fark gözetmemekte. Uzmanlara göre BDDK'nın yaptığı yorum, bütün banka yöneticilerinin dolaylı pay sahibi oldukları şirketlere kredi kullandırmalarına imkan sağlayabilir.
Bu görüşü savunanlar arasında, 2001 krizinde Hazine Müsteşar Yardımcısı olan ve kamu bankalarının yeniden yapılandırmasında görev alan Hakan Özyıldız da var. Özyıldız, "Ben hukuki değil, iktisadi bir değerlendirme yapabilirim. Doğrudan ya da dolaylı olmasının bence bir önemi yok" değerlendirmesinde bulundu.
Bankacılık Kanunu'nun 50'inci maddesi, banka yöneticilerine, yüzde 25'den fazla ortak oldukları şirketlere kredi verilmesini "her ne şekilde olursa olsun" ifadesiyle yasaklıyor. Özyıldız, Bankacılık Kanunu'nun bu maddesinin amacını şöyle açıklıyor: "2001 krizi öncesinde de bu tür krediler kullandırıldı ve kanun koyucu aynı şeylerin tekrar etmemesi için bu kredilere yasak getirdi."
Son 10 yılda bankacılık, ortalama yüzde 5 büyüyen 786 milyar dolarlık Türkiye ekonomisinin en sağlam sektörlerinden biriydi. Bankalar bugün de ulusal ve uluslararası kuruluşlar tarafından Türkiye'nin en güvenilir kurumları arasında gösteriliyor.
Piyasa analistleri, istisnai bir takım uygulamalar olabileceğini, ancak sektörün genelinde regülasyonların esnetildiğine ilişkin bir gözlemlerinin olmadığını söyledi.
Burgan Yatırım Menkul Değerler Analisti Nergis Kasabalı, "2001 krizi öncesi gibi bir dönemde değiliz. Türk bankacılık sektörü oldukça sağlam ve sağlıklı durumda" dedi.
2001 öncesinde, bankaların kendi grup şirketlerine ve yöneticilerine kredi kullandırması sıkça uygulanan bir yöntemdi. Yaşanan krizde bankacılık sistemi çökmüş, ekonomi yüzde 5,7 daralmış, 80 bankanın neredeyse yarısı kapatılmış, IMF'den 20 milyar dolar kredi alınmış ve finansal sistemi iyileştirmek için 47 milyar dolar harcanmıştı. Bu miktar, Türkiye'nin o zamanki ekonomik büyüklüğünün dörtte birine denk geliyordu.
Kriz sonrasında IMF'nin çizdiği program ile bankacılık denetimleri Ankara tarafından uygulanmış, bu da Türkiye'nin finansal kurumlarının iyileştirilmesine yardımcı olmuştu. Hatta 2008'de başlayan küresel krizi hasarsız atlatan sektör, ilerleyen yıllarda da rekor kar rakamları açıkladı.
Fakat eski bürokratlar, BDDK'nın Kuveyt Türk'ün kredisine ilişkin görüşünün, 10 yılda elde edilen kazanımlardan ödün verilebileceğine ilişkin bir sinyal olduğunu söylediler.
The Wall Street Journal Türkiye, 26 Temmuz'da Dicle Elektrik Dağıtım'ın özelleştirmesini kazanan şirkete Kuveyt Türk'ün de dahil olduğu dört banka tarafından borç verilmesinin kanuna aykırı olduğunu söyleyen uzman görüşlerine yer verdi.
Tivnikli'nin dolaylı ortağı olduğu Eksim Yatırım Holding ile yöneticisi olduğu Kuveyt Türk haberin ardından, 6 Ağustos'ta kredinin Bankacılık Kanuna'na aykırı olup olmadığına ilişkin BDDK'nın görüşüne başvurdu. 19 Ağustos'ta başvuruyu değerlendiren BDDK, Tivnikli'nin ihaleyi kazanan şirkette "dolaylı" ortak olması nedeniyle, kredinin kanuna aykırı olmadığını bildirdi.
Kuveyt Türk ve Tivnikli'nin ortak olduğu şirketler, The Wall Street Journal'a yaptıkları açıklamalarda BDDK'nın da görüşleri doğrultusunda kredinin kanuna aykırı olmadığını belirtti. BDDK Basın Sözcüsü Osman Uzun da alınan borcun mevzuata uygun olduğunu söylerken, görüş ile ilgili detaylı bilgi vermeyi ve yaratabileceği etkiler hakkında yorumda bulunmayı reddetti.
Fakat eski bürokratlar ve bağımsız denetleyiciler, BDDK'yla aynı düşüncede değil. 1994-1997 yıllarında SPK Başkanı olarak görev yapan ve daha sonra Garanti Bankası'nda üst düzey pozisyonlarda bulunan Ali İhsan Karacan, "2001 krizine kadar da neredeyse tüm krediler kanunlara uygundu. Ancak borç verme limitlerine getirilen çıta o kadar düşüktü ki herkes çıtayı aşabiliyordu. Bankalar yalnızca kanunlarla uyumlu olmamalı aynı zamanda kredi verirken etik kurallara da uymalı" diye konuştu.