BEŞİKTAŞ VE FENER'DE VURGUNU KİM YAPTI?

Ağzı olan konuştu, bir haftada 100 milyon TL el değiştirdi!

BEŞİKTAŞ VE FENER'DE VURGUNU KİM YAPTI?
MURAT BARTU-PARALİMANİ.COM ÖZEL

Önce durum tespiti… Türkiye'nin gelecek 1 yıl içinde ödeyeceği dış borcu için 160-170 milyar USD'ye ihtiyacı var ,oysa cebimizde yani Merkez Bankasının rezervlerinde satışlar öncesi sadece 130 milyar USD var. Finanse edilmesi gereken cari açık da cabası.

Ayrıca Türkiye'nin sağlıklı bir ekonomiden bahsedebilmesi için yıllık % 4-5 civarında büyümesi gerekiyor. Büyüme, yatırım ve harcama ile oluyor, onlar da para ile… Parası olmayan ise başkasının parasını yatırıyor, başkasının parasını harcıyor yani borç alıyor. Biz de borç almak zorundayız.

Uzun vadeli borç almanın yolu olan Sermaye Piyasalarının güvenilir ve olumlu itibarının olması çok önemli, ancak uygulama hiç böyle değil.

Sermaye Piyasası Kanunu Madde 104 aynen aşağıdaki gibi;

Piyasa bozucu eylemler

MADDE 104 –
(1) Makul bir ekonomik veya finansal gerekçeyle açıklanamayan, borsa ve teşkilatlanmış diğer piyasaların güven, açıklık ve istikrar içinde çalışmasını bozacak nitelikteki eylem ve işlemler, bir suç oluşturmadığı takdirde, piyasa bozucu nitelikte eylem sayılır. Kurulca belirlenen piyasa bozucu eylemleri gerçekleştiren kişilere Kurul tarafından yirmi bin Türk Lirasından beş yüz bin Türk Lirasına kadar idari para cezası verilir. Ancak, bu suretle menfaat temin edilmiş olması hâlinde verilecek idari para cezasının miktarı bu menfaatin iki katından az olamaz.

Çok güncel bir örnek olması açısından yazıyorum.

Fenerbahçe ve Beşiktaş'ın UEFA süreci hakkında binlerce saat süren yayınlar yapıldı, hemen hemen tamamı da CAS süreci hakkında çok yanıltıcı bilgiler verdiler.

Bu bilgi kirliliği ortamına kötü niyetli olanların sızmadığını nereden biliyoruz, menfaat sağlayan oldu mu? Oluşturulan olumsuz ortamdan yatırımcılar etkilenip zarar etti mi?

Bu süreç yaklaşık 1 hafta sürdü ve bu arada tam 100mioTL. el değiştirdi. Bütün BİST hisselerinde olduğu gibi bu hisselerde de yabancı yatırımcılar var.

Bu açıklamaları yapanların art niyetli olduğunu söylemiyorum ama düzenleyici kurumların ne işe yaradığını merak ediyorum. Bu kurumlar neden bu ve benzeri işlemler hakkında soruşturma açıp hem arada art niyetli var mı diye araştırıp, hem piyasalara "Evet" ben buradayım rahat olun" mesajı vermiyor ilginç ve büyük eksiklik.

Onun yerine normal rutin işlemleri arasına dalıp yatırımcıları ürkütüyor.

Biz sermaye açığı olan bir ülkeyiz, tasarruf yapamıyoruz. Büyümek, gelişmek, hatta günü devam ettirmek için yabancıların parasına muhtacız.

Bu gerçeği bilip ona göre davranmalıyız. Bankalara, yatırımcılara korku salarak, onların güvenini yaralayarak kendi ayağımıza sıkıyoruz. Üstelik bunu öyle bir dönemde yapıyoruz ki tüm dünyada global bir resesyon riski var, gelişmekte olan piyasaların cazibesi azalıyor ve para aslanın midesinde! Herşey kötü giderken aksi gibi uluslararası para doların sahibi Amerika’da işler iyi gidiyor. O da haklı olarak kemer sıkıyor.

Sonuç olarak; uzun vadeli finansman sağlamanın en ucuz ve hızlı yolu olan sermaye piyasalarına olan güveni sağlamalıyız. Finansal sisteme olan güveni üst düzeyde oluşturmalıyız yoksa 2013’ün son 4 ayı çok büyük sıkıntılar yaşarız.

Ayrıca Spor Kulübü Hissesi deyip geçmeyin, X şirketinde olanları sadece ilgilileri bilirken onlarla ilgili olanı bütün dünya biliyor. Bu yüzden çok önemli.

Düzenleyici kurumlar öncelikle sportif hisselerde ama mutlaka bütün hisselerde ağzı olanın konuşmasına engel olmalı, zaten görevi bu yapmaması yasanın yüklediği görevi ihmal anlamına geliyor.

[email protected]