Borsada Mart ayı dert ayı mı?
Son 4 yıldır Mart ayında yatırımcının yüzünü güldüren İMKB'yi bu Mart neler bekliyor?
İstanbul Menkul Kıymetler Borsası (İMKB) yatırımcısı için son dört yıldır ''mart ayı dert ayı'' deyimini boşa çıkarıyor. 2008 - 2009 dönemindeki global krizden bu yana mart aylarını önceki aya göre yükselişle kapatan İMKB yatırımcısı, bu aylarda ortalama yüzde 7,23 oranında kazanç elde etti.
İMKB'nin bu yıl Mart ayında da yükselişini devam ettirebilmek için önünde önemli ve zorlu bir gündem maddesi bulunuyor.
İMKB'nin yılbaşından bu yana olan performansı ve Mart ayında İMKB'yi neler beklediğini AA muhabirine değerlendiren Turkish Yatırım Araştırma Müdürü Baki Atılal, ABD'deki bütçe kesintileriyle ilgili olarak tüm dünyanın korktuğu 1 Mart'a uzlaşma sağlanmadan girildiğini hatırlattı.
Atılal, 2013'e hem büyümenin yumuşak iniş yapması hem sanayi üretiminde toparlanmanın baş göstermesi hem de cari açıktaki gerileme beklentileri ile son derece olumlu başlayan piyasaların, yılın ilk yarısında beklenen not artışının Ocak ayında geleceği spekülasyonları ile yurt dışından pozitif ayrıştığını, ancak hemen ardından bir olumsuzluk zinciri peş peşe gelince alınan yükselişlerin geri iade edildiğini belirtti.
-''Bütün dünyanın korktuğu 1 Mart'a uzlaşma sağlanmadan girildi''-
Önümüzdeki dönemde piyasaların yönü üzerinde belirleyici olacak gündem maddeleriyle ilgili olarak ise ABD'ye dikkati çeken Atılal, bütün dünyanın korktuğu 1 Mart'a ABD'de uzlaşma sağlanamadan girildiğini ve otomatik harcama kesintilerinin devreye girdiğini hatırlattı. Atılal, Otomatik harcama kesintilerinin savunma gibi kalemlerdeki harcamaların ciddi oranda azaltılmasına neden olacağını anımsattı.
ABD'de 2012'deki ertemle furyasının (mali uçurum, borç tavanı, otomatik kesintiler) ABD'ye zaman kazandırdığını söyleyen Atılal, ''Ama zaman işe yaramadı ve bir uzlaşı çıkmadı. Şubat ayının son gününde de kesintileri engelleyen 2 öneri vardı ve bunlar da Senatodan veto darbesi yedi. Demokratlar, harcama kesintilerinin yerini vergi artırımlarının almasını içeren paket sunarken, Cumhuriyetçiler ise otomatik harcama kesintilerini, düşük öncelikli programlardaki harcama kısıntıları ile değiştirme imkanı sağlayan, ancak vergi artırımını yasaklayan bir paket sundular. Sonuç benimkini kabul etmezsen seninkini de ben kabul etmem oldu'' değerlendirmesini yaptı.
Mart ayında Obama'nın Kongre liderleriyle görüşmeye devam edeceğini ve uzlaşı arayacağını belirten Atılal, kesintilerin etkilerinin uzun vadede görüleceğini kaydetti.
-''Nisan ayına kadar anlaşma olmazsa sert satışlar görülebilir''-
Atılal, ''Şimdi önümüzde ABD'yle ilgili olarak, 27 Mart'ta fonlama imkanının bitmiş olacağı bir süreç, 15 Nisan'da bağlanması gereken bir bütçe ve 19 Mayıs'ta borçlanma tavanı görüşmelerinin olacağı bir süreç var. İşte bu zaman dilimleri arasında gelebilecek olan bir anlaşma her şeyin kaldığımız yerden devam etmesine neden olacak'' diye konuştu.
Burada kritik olanın Nisan'daki bütçe olduğunu ve Nisan ayına kadar bir anlaşma yapılamadığı takdirde piyasaların sert düzeltmelerle karşılaşabileceğini savunan Atılal, AB tarafında ise seçimler sonrası İtalya'da hükümet kurabilecek sandalye sayısına hiçbir partinin ulaşamamasının ve yeni parlamentonun ilk oturumunun 15 Mart'ta yapılacak olmasının, İtalya tarafında bir stres oluşturduğunu ifade etti.
Atılal ''Buna rağmen Berlusconi'nin, koalisyon oluşturma yönünde ılımlı ve işbirliğine yakın mesajlar göndermesi şimdilik bu stresi hafifletiyor. Mart ayının önemli gündem maddelerinden biri de İtalya'daki hükümet kurma çalışmaları olacak'' dedi.
-''Mart ayında Rekabet Kurumu'nun kararı belirleyici olacak''-
Yurt içinde ise önemli gündem maddelerinin, Rekabet Kurumu'nun 12 banka ile ilgili yürüttüğü soruşturmayı 12 Mart'ta sonuca bağlaması ve 1 Nisan'da açıklanacak 2012 büyüme verisinin olacağını belirten Atılal, ''İşte bu iki veri değerlemeler açısından revizyon yapılıp yapılmayacağı üzerinde belirleyici olacak. 26 Mart'taki TCMB toplantısında ise, yıllıklandırılmış hem tüketici hem konut kredi artışı 2007-12 dönem ortalamasının halen üzerinde olması nedeniyle 25-50 baz puan olan Zorunlu Karşılık (ZK) artışlarının 100 baz puan seviyelerine çıkmasını ve faiz koridorundaki indirimin ise 25-25 devam etmesini beklemekteyim'' öngörüsünde bulundu.
Atılal, teknik olarak İMKB'de Şubat ayındaki hızlı gerileme ile 75.000 desteğinin çalışmasının, fiyatların içine neredeyse tüm olumsuzlukların yansıtılması ve fiyatlanacak yeni bir hikaye olmamasına karşın satış baskının sınırlı kalacağına işaret ettiğine dikkati çekerek, bankacılık sektöründe gelen satışlardan sonra hisse fiyatlarının yeniden Piyasa Değeri/Defter Değeri (PD/DD) olarak ortalamalarına gerilediğini, bunun da satışların sınırlı kalmasını sağlayacak diğer bir etken olduğunu vurguladı.
Atılal, şunları kaydetti:
''Bankacılık sektöründe ilk çeyrek karları da, 12 aylıklar gibi iyi gelecek, diğer taraftan genel kurul tarihleri ve temettü tarihleri de hisse bazında talep doğmasına neden olacak, bunlar da 'endeksin tutunmasına neden olacaktır' beklentisindeyim. İMKB'de 78.200 üzerinde kalındığı sürece yükseliş kanalında kalınmış olacağından 81.500 - 82.500 hedeflemeleri görebiliriz. Bunda da Rekabet Kurumu'nun vereceği cezalar ana etken olacaktır. Eğer 78.200 üzerinde kalmazsak, önce 77.300 sonrasında ise 75.800 seviyeleri gündeme gelecektir.''