Dolar artışının gelişen ülkelere maliyeti ne?
JP Morgan'ın raporuna göre gelişen ülkelerin borç geri ödeme yükü arttı.
Financial Times’ta yayınlanan JP Morgan raporuna göre doların yükselişinin gelişen ülkeler için yarattığı risklere bir yenisi daha ekleniyor; gelişen ülkelerin borç geri ödeme yükü artıyor.
JP Morgan İndeksi’ne göre gelişen ülkelerin para birimleri Haziran ayından bu yana dolara karşı %16 değer kaybetti. Bu durumun halen düşen emtia fiyatları, yavaşlayan büyüme oranları ve artan politik huzursuzluk yüzünden sıkıntı yaşayan gelişen ülkeler için yeni bir sorun olduğu vurgulanıyor.
Ayrıca ortalama düşmenin bazı ülkelerdeki keskin düşüşü gizlediği belirtiliyor. Türk Lirası ve Meksika pezosunun –en aktif olarak işlem gören gelişen ülke paralarından ikisi- sırasıyla %24 ve %20 düşerek dolara karşı geçtiğimiz hafta tarihi düşük seviyelerine gerilediği ifade ediliyor.
Rus rublesinin ise geçtiğimiz haftalarda toparlanmasına karşın dolara karşı %74 değer kaybettiği vurgulanıyor. Endonezya rupisi ve Güney Amerika randının ise 1998 ve 2001 krizlerinde görülen seviyelerde bulunduğuna dikkat çekiliyor. Brezilya realinin ise geçen yazdan bu yana %38’den fazla değer kaybettiği hatırlatılıyor.
Raporda geçtiğimiz yıllarda zayıf dolardan ve ABD faiz oranlarının tarihi düşük seviyelerinden faydalanmak amacıyla dolar cinsinden borçlanmaya ağırlık veren hükümetler ve şirketler için şimdi bu yükselişin büyük sıkıntı yarattığı kaydediliyor.
Bu kapsamda 2010’dan bu yana gelişen ülke hükümetlerinin ve şirketlerinin 1,7 trilyon dolar tutarında dolar tahvili ihraç ettiği belirtiliyor. Bunun 1,1 trilyon dolarını ise 10 ülke tarafından yapılan ihracın oluşturduğu ifade ediliyor. En büyük tahvil ihraç eden ülke Çin iken ikinci sırada Brezilya (183,4 milyar dolar) ardından Meksika (129,1 milyar dolar) ve Rusya (124 milyar dolar) geliyor. Bu ülkelerin Çin’den sonra en fazla dolar borcuna sahip ülkeler olduğu da hatırlatılıyor. (Brezilya 226,3 milyar dolar; Meksika 155,2 milyar dolar; Rusya 154 milyar dolar)
Raporda bu ülkelerin büyük döviz rezervleri nedeniyle borçlarını ödemekte temerrüde düşmesini çok az kişinin beklediği ancak doların yükselişinin hem borç geri ödemelerinin maliyetini arttırdığı hem de yeni borçlanma maliyetlerini yükselttiği belirtiliyor. Bu durumun halen sıkıntılı durumda olan kamu maliyelerine baskı yapacağı ve daha fazla bütçe kesintisine yol açabileceği öngörülüyor.
ABD ekonomisinin başlıca rakiplerini ekonomik açıdan geçtiği bu dönemde Fed’in faiz oranlarını yıl içerisinde arttırması bekleniyor ancak önümüzdeki dönemde daha fazla sıkıntı olabileceği vurgulanıyor. JP Morgan Analisti David Hensley şu yorumda bulunuyor:“Fed’in faiz artışı kararının dünyanın diğer bölgelerindeki Merkez Bankaları –özellikle gelişen ülkeleri- için riskleri oldukça büyük.”