Elitaş'tan ekonomiye ilk mesaj!
Dün yeni kabinede ismi açıklanan Ekonomi Bakanı Mustafa Elitaş, ekonomiye ilişkin ilk mesajını verdi
Başbakan Ahmet Davutoğlu dün 64’üncü Cumhuriyet Hükümeti’ni açıkladı. İsimler netleşir netleşmez, ilk dikkat çeken konu Ali Babacan'ın listede yer almaması ve Ekonomi Bakanlığı görevine Mustafa Elitaş'ın getirilmesi oldu. Vatan Ankara temsilcisi Murat Çelik, iş dünyası ve piyasalar açısından ismi sürpriz olarak karşılanan Mustafa Elitaş'ı aradı. İşte ikili arasında geçen o diyalog ve Elitaş'ın ekonomiye verdiği ilk mesaj;
- Sayın Bakan, hayırlı olsun. Galiba yeni hükümetin en büyük sürprizi siz oldunuz. Size de sürpriz oldu mu bu görevlendirme?
- Sağolun, teşekkürler. Doğrusu evet, bize de sürpriz oldu.
- Nasıl karşıladınız haberi?
- Her şeyden önce, hayırlısı olsun diye karşıladık. Ama biz zaten bu işin içindeyiz yıllardır. İhracat yapan bir sektörde çalışmış, artı İhracatçı Birlikleri kurucu üyesi, Türkiye İhracatçılar Meclisi’nin onursal üyesi bir insanım. On yılı geçkin bir süre İhracatçı Birlikleri üyeliği yaptım.
- Belki de son iki dönemdir Meclis’teki mesainiz yani grup başkanvekilliği göreviniz sebebiyle sürpriz oldu insanlar için…
- Doğru tabii…
Yeni bakandan ilk mesaj
- Pekiyi, Ekonomi Bakanı olarak ilk mesajınız ne olur?
- İhracattaki kritik eşiği aşmamız lâzım. 150 milyar Dolarlık eşiği aşarken biraz zorlandı Türkiye ekonomisi. Benzer bir şekilde, 2002’de de 30 milyar Dolarlık bir eşik vardı. Onu, Ak Parti iktidarıyla birlikte, büyük bir ivme ile aşmıştık. Bu süre içerisinde de inşallah, bir anlamda psikolojik bir eşik de olan o 150 milyar Dolarlık eşiği tamamen aşıp iyi bir noktaya doğru götürmek gayreti içinde olacağız.
- Özellikle 7 Haziran sonrasında yaşananlar düşünüldüğünde, 2015’in Türkiye açısından bir kayıp dönem olduğu ve şimdi bunun telafi edilmesi gerektiği görüşüne siz de katılır mısınız?
- Öyle değil. Dünya ekonomisi ile bağlantılı bu işlerin hepsi. Bu süre içerisinde dünyadaki küçülme ne ise Türkiye de aynısını yaşadı. Bu global ekonomik krizin ülkeye etkisini minimize etmek için arkadaşlarımız ellerinden geleni yaptılar. Özellikle ABD kaynaklı, döviz ve faiz fiyatlarıyla alâkalı olan konularda ve bizim çevremizde, aynı zamanda Avrupa Birliği’nde yaşanan kriz, muhakkak ki Türkiye’ye de yansıyacaktı. Burada arkadaşlarımız en olumlu şekilde götürdüler bu süreci. Ben bir başarısızlık değil, kriz ortamında başarılı bir yönetim sergilediklerini düşünüyorum.
- Yani daha kötü olabilirdi. Kastettiğiniz bu mu?
- Tabii, tabii… Aynen o şekilde. Bu süreç iyi yönetilememiş olsa, bu küresel kriz ortamının Türkiye’ye faturası çok büyük olabilirdi. Şimdi yeni dönemde inşallah hep birlikte çok daha iyi bir noktaya ilerleyeceğiz.