Erdoğan: Ey IŞİD, ey PKK...

Ortadoğu'daki katliamlara dikkat çeken Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Ey IŞİD, ey PKK, yaptığınız katliamlarla kimleri sevindirdiğinizi hiç düşündünüz mü?" dedi.

Erdoğan: Ey IŞİD, ey PKK...

- Cumhurbaşkanı Erdoğan,"HSYK seçimlerinde kazanan hiç kuşkusuz milletimiz olmuştur, ülkemiz olmuştur, adalet olmuştur" dedi.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Türkiye genelindeki hakim, savcılarımız; yargının ve mesleklerinin onuruna sahip çıktılar ve yargıyı ele geçirmeye çalışan, vicdanlara ipotek koymaya çalışan yapıya gereken cevabı sandıkta verdiler" dedi.

Erdoğan, Marmara Üniversitesinin Haydarpaşa Yerleşkesi'nde düzenlenen akademik yıl açılışı töreninde yaptığı konuşmada, kendisinin de mezunlarından olduğu üniversitenin akademik yıl açılışına katıldığı için büyük heyecan duyduğunu dile getirdi.

İstanbul İmam Hatip Lisesinden mezun olduğu dönemde futbola çok meraklı olmasına karşın aynı zamanda üniversite eğitimi görmeyi çok arzuladığını ifade eden Erdoğan, imam hatip lisesi mezunları için şartların zor olmasına karşın, fark derslerini vererek Aksaray'daki İktisadi ve Ticari İlimler Akademisi'nde okuduğunu aktardı. Okulun, mezuniyetinden 1 yıl sonra 1982'de, Marmara Üniversitesi adını aldığını anımsatan Erdoğan, "Emin Bey ile (Mehmet Emin Arat) de aynı sınıfta okuduk. O zamanlar Ahmet Davutoğlu hocamız da asistanlık dönemini geçiriyordu. Böyle bir yapının içindeydik ve genç bir mezun olarak ayrıldığım Marmara Üniversitesine bugün Türkiye Cumhuriyetinin halk tarafından seçilmiş ilk cumhurbaşkanı olarak geldim. Bundan dolayı gerçekten heyecanımı gizlemekte zorlanıyorum" diye konuştu.

Marmara Üniversitesinin ilk nüvesinin atıldığı 1883 yılından bugüne kadar çok sayıda bilim insanı, sanatçı, siyasetçi, bürokrat yetiştirdiğini belirten Erdoğan, Türkiye Cumhuriyeti'ne bir cumhurbaşkanı yetiştirmiş olmasını da Marmara Üniversitesi adına bir iftihar vesilesi olarak gördüğünü dile getirerek, şöyle devam etti:

"İnşallah bizi bu makama doğrudan oylarıyla layık gören aziz milletimize olduğu kadar bizim yetişmemize vesile olan üniversitemize, çok değerli hocalarımıza, üniversite mensuplarımıza da mahcup olmayacak, inşallah yüzünüzü kara çıkartmayacağım. Yine bu vesileyle gerek öğrencilik yaptığım dönemde emeği olan hocalarımdan, gerek 133 yıl içinde, üniversiteye emek veren değerli bilim insanlarından vefat etmiş olanlarını rahmet ve minnetle yad ediyor, hayatta olanlarına da uzun, sağlıklı bir hayat temenni ediyorum."

Sivas'ta dün çevik kuvvet polislerini taşıyan otobüsün kaza yapması sonucu 3 polisin şehit olduğuna, 33 polisin yaralandığını, Kocaeli'deki helikopter kazası neticesinde de 2 subay, 2 astsubayın şehit düştüğüne işaret eden Erdoğan, "Şehitlerimize Allah'tan rahmet niyaz ediyorum. Yaralı olan polislerimize Rabbimden şifalar temenni ediyorum. Şehitlerimizin yakınlarına Allah'tan sabırlar temenni ediyorum. Emniyet teşkilatımıza, milletimize, 'başımız sağ olsun' diyorum. Yaralı polislerimizin içinde durumu ağır olanlar var, onları da takip ediyoruz. İnşallah şifa bularak, hastaneden onlar da taburcu olurlar" diye konuştu.

- HSYK seçimleri

Erdoğan, konuşmasında dün sonuçlanan Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu (HSYK) seçimlerine de değindi. Erdoğan, şunları kaydetti:

"Yine ülkemiz adına özellikle de yargı sistemimiz adına, oldukça önemli bir seçim başarıyla tamamlandı ve sonuçlar açıklandı. Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu'nda görev yapacak üyelerin, 10 tanesi, yapılan seçimlerle belirlendi. Öncelikle seçimlerin ülkemiz, milletimiz, yargı camiamız için hayırlı olmasını diliyorum. Türkiye genelindeki hakim, savcılarımız yargının ve mesleklerinin onuruna sahip çıktılar ve yargıyı ele geçirmeye çalışan, vicdanlara ipotek koymaya çalışan yapıya gereken cevabı sandıkta verdiler. HSYK seçimlerinde kazanan hiç kuşkusuz milletimiz olmuştur, ülkemiz olmuştur, adalet olmuştur. Bağımsız yapısıyla HSYK'nın gerek adalet dağıtımında gerek yargı sisteminin sorunlarının çözümünde artık vicdanları da rahatlatan bir yapıyla geleceğe ilerleyeceğine gönülden inanıyoruz. Sonuçların bütün yargı mensuplarımız için hayırlı olmasını diliyorum, seçilen üyeleri kutluyorum, sonucun tekrar milletimiz, ülkemiz için hayırlı olmasını niyaz ediyorum."

Ey IŞİD, ey PKK...

Ortadoğu kavramı bir coğrafi bölge için değil, petrol ve çatışma bölgesini ifade etmek için kullanıldı. Sancısı bugün de hissedilen sınırlar Kahire'de çizildi, sınırlar gerçeklikten uzak biçimde çizildi. Ortadoğu haritada düz zikzaklar çizer. O sınırlara 'Churchill'in hıçkırığı' denir. Sınırları tartışmaya atacak değilim, böyle bir derdim yok. Hiçbir ülkenin sınırında gözümüz yok.

Ey Şii kardeşim, camide ibadet edenleri katledince kimi sevindiriyorsun. Ey Sünni kardeşim, Kerbela'da üzerindeki bombayı patlatınca kimi sevindiriyorsun. Ey IŞİD, ey PKK kimleri sevindirdiğinizi hiç düşündüğünüz mü?

Abartmadan söylüyorum, bölgenin umudu Türkiye'dir. Bölge halkının umudu Türkiye'dir, Türkiye'yi bekliyorlar. Önce biz kendimize doğru sorular soracağız. Statükonun baskısından kurtulacağız.

Bölgedeki her çatışma 100 önce tasarlanmıştır. Bunu herkese anlatmak durumundayız. Pensilvanya'nın tuzağına düşen, modern Lawrence'lere anlatmayız. Ulaşabildiğimiz herkese bu oyunu, kumpası anlatmak zorundayız.

Bir din adamına 250 bin kişinin ölümüyle ilgili sordum. ‘İsrail'e karşı ayakta kalan tek kişi Esed'dir' dedi. 'O insanlar İsrail'e karşı durmadı mı? 250 bin insanı konvansiyonel silahla öldürüyor, siz hala destek veriyorsunuz'. Böyle bir dini lider olabilir mi? Herkes yeri ve konumunu bilecek.

Binlerce kilometre uzaklıktaki medya kuruluşu, Taksim'deki şiddeti, vandallığı neden övdü, neden saatlerce yayın yaptı? Ferguson'daki olayları sordum, kaçamak yanıt verdiler. 18 yaşındaki bir genci polisiniz öldürdü, verin cevabını, veremezler. Söylediler hala anlamadınız mı, dert başka. Taksim'de 12 ağacın yeri değişti diye kıyamet kopardılar, milyonlarca ağaç diktik bunu göremediler.

Ne PKK, ne IŞİD Türkiye'nin korumasına girmemiştir. Bunu iddia edenler alçaktır, vatan hainidir. Biz tezgaha gelemeyiz, onun için şartlar sürüyoruz. Uçuşa yasak bölge ve güvenli bölge ilan edilmeli, üç eğit-donat olmalı, Suriye'deki rejim hedefte olmalıdır. Orada çok Kobani var. Halep var, Hama var, Haseke var. Bunları görmeliyiz.

Bu ay yapacağımız Milli Güvenlik Kurulu Toplantısında benim de önemli bir gündemim, o da bunların yanında ülkemizi tehdit eden hangi unsurlar varsa bunlara yönelik Milli Güvenlik Belgesinin gözden geçirilmesidir.

Hiç kimse kusura bakmasın Türkiye eski Türkiye değil. Okullar, hastaneler yakılıyor. Çocukların pansiyonu yakılıyor, kan merkezi yakılıyor. 'Ben sokağa çıkın, şiddete başvurmayın dedim' diyor. Bu ifaden bile suç, böyle ifade olabilir mi?

Çok kararlı reformlar yapılıyor, zihinlerdeki gönüllerdeki sınırlar aşılıyor. Türkiye artık doğru sorular soruyor, soracak, cevaplar alacak. Türkiye'nin kutlu yürüyüşü durdurulursa, Türkiye 100 yıl öncesine döner."

- 1. Dünya Savaşı'nın 100. yıl dönümü

Erdoğan, bu yıl 1. Dünya Savaşı'nın başlamasının 100. yılının idrak edildiğini hatırlatarak, konuşmasını şöyle sürdürdü:

"28 Haziran 1914'te Avusturya-Macaristan veliahttı Ferdinand, Saraybosna'da bir suikast sonucu öldürülmüş, ardından da bütün Avrupa'yı ve Osmanlı topraklarını içine alan büyük bir savaş başlamıştı. Bu yılın haziran ayından itibaren o esnada başbakan olarak, son 2 aydır da cumhurbaşkanı olarak bu savaşın 100. yılına mümkün olduğunca dikkatleri çekmeye çalışıyorum. Özellikle üniversitelerimizin bu önemli savaşla ilgili daha fazla çalışma yapmaları, ortaya daha fazla eser koymaları açıkçası benim çok arzu ettiğim bir durum."

Açılış yılının ilk dersini veren Marmara Üniversitesi İktisat Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ahmet Tabakoğlu'nun, tarihi kültürel mirasın korunması konusundaki ifadelerine dikkati çeken Erdoğan, bu konuda İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş'ın da kendi belediye başkanlığı döneminde başlatılan çalışmalara devam etmesini isteyerek, şöyle konuştu:

"1. Dünya Savaşı'nı İngilizce, Fransızca kaynaklardan okumak, emin olun bizim adımıza, milletimiz adına özellikle de bilim camiası adına çok yaralayıcı olur. Bu savaşın merkezinde Osmanlı İmparatorluğu vardı, yani İstanbul vardı. 1. Dünya Savaşı'nı en iyi araştırabilecek, en iyi analiz edebilecek ve aydınlatabilecek olan bizim bilim insanlarımızdır. Zira bu savaşın en değerli belgeleri, İstanbul arşivlerindedir, İstanbul kütüphanelerindedir. Bakın yine bu yıl aralık ayında, 1. Dünya Savaşı dahilinde Sarıkamış Harekatı'nın 100. yıl dönümü idrak edilecek. Ardından 18 Mart'ta Çanakkale Zaferimizin 100. yılına ulaşacağız. 2015 yılı, 1915 olaylarının da 100. yıl dönümü olması hasebiyle bizi ayrıca meşgul edecek. 7 Aralık 2015'te adeta unutulmuş bir büyük zaferimizin Kut'ül Ammare zaferimizin, 100. yıl dönümüne ulaşacağız.

Cumhuriyetimizin kuruluşunun 100. yıl dönümü olan 2023 yılına kadar bugünümüzü şekillendiren çok sayıda hadise gündemimize gelecek. Ülke olarak, millet olarak, özellikle de üniversite ve bilim camiası olarak bizim bu 100. yıl dönümlerini son derece verimli şekilde değerlendirmemiz gerekiyor. Buradan ayrıca sayın Başbakanımıza, Milli Eğitim, Kültür ve Turizm Bakanlarımıza, Yükseköğretim Kurulumuza, tüm üniversite rektörlerimize, bu 100. yıl dönümlerini en iyi şekilde değerlendirmeleri yönünde hatırlatmamı da yapmak istiyorum."