Fenerbahçe'ye bu mu yakışır?

Olay isim bombaladı!

Fenerbahçe'ye bu mu yakışır?

Fenerbahçe'nin menfaatlerinin her şeyin önünde geldiğini belirten Özcan, "Yaklaşık 1 yıldır Aziz Yıldırım'a karşı hareket başlattım. Bir kongre üyesi olarak en tabii eleştiri hakkımı kullanıyorum. Öne çıkışlarımın tek nedeni bu. Eski başkanla herhangi bir husumetim de yok, şahsi kişiliğiyle ilgili bir düşüncem de. Önemli olan Fenerbahçe. Ayrıca Türk toplumu olarak merhametli bir toplumuz. Fakat Fenerbahçe, Türk futbolunun amiral gemisi. Bu gemiyi şöyle veya bir takım dedikodulara ortak etmek, bir takım karanlık ifadelerle kamuoyunda dedikodusunu yaptırmak Fenerbahçe'de hiç kimsenin hakkı da değildir, haddi de değildir. Bunu düşünerek bir takım yargı yollarına avukatım vasıtasıyla başvurdum. Yargı da gereken kararları veriyor. Önemli olan Fenerbahçelilerin birilerine merhamet etmeye değil, adaletli bir yönetime ihtiyacı var. Başvurularımın temelinde bu yatıyor" dedi.

Özcan'ın Aziz Yıldırım'a karşı başlattığı hukuk mücadelesiyle ilgili sorulara verdiği yanıtlar şöyle:


Soru: Fenerbahçe'de Avrupa Kupaları'na katılamama gibi cezaların konuşulduğu bir dönemde böyle bir çıkış yapmanız zamanlama açısından doğru mu?

Cevap: "Eski Cumhurbaşkanlarımızdan Demirel'in güzel bir sözü vardır; "Malumu ilana gerek yoktur' der. Yani, "Bilineni ilan etmeye gerek yoktur' der. Bu olaylar, benim başvurularım sırasında veya başvurularımdan sonra ortaya çıkmış olaylar değil. Bunlar Avrupa futbol ve hatta dünya kamuoyunun malumu olan ve görünen köy kılavuz istemez misali bir takım cezaların geleceği bilinen bir koreografik bir ortamdı. Yaşam devam etsin diye vücutta kangren olan organ kesilir. Kangren devam ederse vücut tamamen asimile edilir. Çalışmalarım kangrenin derhal bir ameliyatla ortadan kaldırılmasıdır. Eski başkan ve geçmiş yönetiminin Fenerbahçe'yi kangrene uğrattığını düşünüyorum."

Soru: Aziz Yıldırım'ın size göre yanlışları neydi? Neler yaptı ki kulüp sizin dediğiniz gibi kangren oldu?

Cevap: "Neler yapmadı ki? Uzun uzun anlatmaya gerek yok. Fenerbahçe bana göre en az 600 milyon Dolar borçlu. Yazık değil mi? Ben bir hesap yaptım. Fenerbahçe'nin son 10 yıllık eski başkanın yönetimi döneminde dış ve iç transfer harcamalarında transfer ettiği futbolcularla ilgili yaptığı harcamalar 200 milyon Euro'nun üzerinde. Peki bu transfer edilen futbolcuları, tekniği, yaşı, klası ve şöhretine bakmadan transfer edilen ve şöhretli diye yutturulan futbolcuları 90 milyon Euro civarında bir paraya sattılar. Sırf 110 milyon Euro futbolcu satışından zarar edilir mi? Geçtiğimiz sezon devre arasında, "Şampiyonluk iddiamız devam edecek' denildi. "Flaş transferler yapacağız' denildi. Kimler alındı? Emre diye bir futbolcu geldi. Kimdir bu futbolcu? Gittiği sezon öncesi Fenerbahçe'de hocasının gırtlağına sarılan bir futbolcu. Bir spor kulübü başkanına soyunma odası koridorlarında saldıran bir futbolcu. Fenerbahçe'ye bu mu yakışır? Gönderdiğimiz İsviçreli Ziegler alındı, şimdi tekrar gönderildi. Flaş transferler bu mu? UEFA'da yarı finale gidiyorsunuz ama UEFA'da oynayamayacak adamı transfer ediyorsunuz. Bunlar en basit örnekleri. Ekonomik açıdan örnek verebiliriz. Fenerbahçelilik ruhuna ve adabına uymayan bazı söylem ve eylemlerden bahsedebiliriz. Eski bir federasyon başkanı ve Fenerbahçe eski yönetim kurulu üyesinin oğlunun cenazesi üzerinden spor siyaseti yapılabilir mi? Ben en basitlerini söylüyorum. Hem bunların spor ahlakına uygun olmayan davranışlarının hesabını, hem de Fenerbahçe'nin uğratıldığı maddi kayıtların hesabını Fenerbahçe camiası ve özellikle Fenerbahçe kongresi soracaktır diye düşünüyorum."

Soru: "Geçmişe bakarsak Aziz Yıldırım her seçimde güçlenerek ve daha fazla oy alarak başkan oldu. Neler söyleyeceksiniz?

Cevap: "İlk 5 yıllık çalışmalarını kimse inkar edemez. Bu bir düşünce meselesidir. Vizyonu açma meselesidir. Eski başkan ilk 5 yıl başarılı oldu. Gereği de buydu. Ama iktidarı sürdüğü müddetçe tek adamlık düşünce tarzına girdi. Eski Mısır'da Firavunlar çok önemliydi. İktidarlarını güçlendirdiği sürece insanları korkuttular. Her şeye, "Ben karar veririm' inancını aşıladılar. Bu inancı ufak ödüllerle insanları önce kendilerine bağlayarak yaptılar. Kongre üye sayısını artırmaya başladılar. Sosyal tesislerden yararlanacak taraftar sayısını artırdılar. Dolayısıyla bir biat kültürü oluşturuldu. Bu kültür oturunca da insanları korkutmaya başladılar. Hepimizin, özellikle kongre üyelerinin kendilerini sorgulaması gerekir. Korkarak veya korkutarak bir yere varamayız. Kendimizi sorgulayıp Fenerbahçe kongre üyelerini korkutanlar, aslında "En büyük korkaklardır' diye düşünmeliyiz. Korkak insan, korkutarak yönetimini devam ettirmek ister. İşte, mücadelemin dayanaklarından birisi de budur."

Soru: Aziz Yıldırım'ın yanlış mı yönlendirildi?

Cevap: "Özellikle son 5 yılda yanında danışmanlık yapan hukukçu arkadaşlarımız da dahil olmak üzere yönetim kurulundaki arkadaşlarımız da basiretli davranış göstermiyorlar. "Her şeyi sen bilirsin" diye, bir havaya soktular. Bir de "Hukuki ve teknik konuları çok iyi biliriz, sizi brife ediyoruz bunları söyleyin' diyorlar. Çok çarpıcı bir örnek vereyim. 5. Asliye Hukuk Mahkemesi'nin görevden uzaklaştırma kararı verildiğini kamuoyuyla paylaştığımda bu yönetim kurulu üyelerinden bir arkadaşın avukatı, sanırım unvanı doktor veya profesör, ismini vermeyim, "Bir üst mahkemeye itiraz edeceğiz' dedi. Bu hukukun genel ilkelerini bilmemektir. Bir hukuk mahkemesinin verdiği tedbir kararına itiraz, bir üst mahkemeye değil aynı mahkemeye yapılır. Bunu bilmeyen, bunu hatırlatmayan insanlardan oluşan eğer bir hukuk danışman kadronuz varsa böyle açıkta kalır, yanlışlar yaparsınız. En son yaptığı yanlışlardan birisini daha söyleyeyim. Bir basın toplantısında UEFA'yı çatırdatacağız kelimesini Türkiye'nin en büyük kulübünün başkanı söyler mi? Bunun müeyyidelerini bilmez mi? Basın toplantısından önce konuşmasını test etmez mi? Gördüğüm kadarıyla körler sağırlar birbirini ağırlar vecizesindeki tablonun aynı. Bu yönetim döneminde özellikle 5. Asliye Hukuk Mahkemesi'nin kararından sonra yapılan tüm transfer ve ticari anlaşmalar geçersiz. Çünkü Fenerbahçe Spor Kulübü'ne bağlı bir Fenerbahçe A.Ş. var. Yıldırım şu anda Fenerbahçe A.Ş'nin başkanı bile değil. Son basın toplantısını Fenerbahçe A.Ş. başkanı olarak yaptı. Fenerbahçe A.Ş'nin ana tüzüğünün 3. maddesinde, "Fenerbahçe A.Ş'nin sahibinin Fenerbahçe Spor Kulübü Derneği'dir' yazar. 12'nci maddesinde de Fenerbahçe A.Ş yönetim kurulunun 9 kişiden oluştuğunu ve bunun 6'sının Fenerbahçe Spor Kulübü Derneğinden geldiği belirtilir. Devamında da "Fenerbahçe A.Ş'nin Başkanı Fenerbahçe Spor Kulübü Derneği başkanıdır' der. Kriter bu. Şu anda mahkeme kararından sonra üyeliklerini askıya alıp görevinden uzaklaştırılan bir kişi nasıl oluyor da "Fenerbahçe A.Ş. başkanıyım' diyebiliyor? Hukuk danışmanları hiç mi uyarmıyor kendini?"

Soru: SPK'ya (Sermaye Piyasası Kurulu) neden müracaat ettiniz?

Cevap: "SPK kanununda bazı maddeler hem hukuki ve hem de cezai sorumluluk getiriyor. Hukuki maddeler arasında yatırımcıları koruyan maddeler var. Halka açık hisse senedi dağıtan firmalar yanlış, yalan ve yanıltıcı beyanlarda bulunmamak zorundalar. Burada birinci öncelik eski başkanda. Basın toplantısında, "Fenerbahçe A.Ş Başkanı olarak konuşuyorum' dedi. Hukuk ve yasa maddelerine aykırı. Fenerbahçe başkanı olmayan bir adamın Fenerbahçe Futbol A.Ş.Yönetim Kurulu Başkanı olması mümkün değil. SPK Kanunu bunu kabul etmiyor. Birinci dayanağımız bu. İkinci dayanağımız da cezai sorumluluğu var. Çünkü siz Fenerbahçe Spor Kulübü Başkanlığı'ndan alındım ama "Futbol A.Ş.Yönetim Kurulu başkanıyım' derseniz küçük yatırımcı buna itibar eder, hisse senetlerini almaya veya satmaya başlar ama yapılan bir soruşturma sonucunda yalan beyanda bulunduğunuz ortaya çıkarsa bundan yatırımcı zarar görür. SPK Kanunu yatırımcıyı korumak için yalan beyana set çekmiş. Cezai hükümlerine göre 2 yıldan 5 yıla kadar hapis. Ticaret Mahkemesi'nden Futbol A.Ş'nin başına bu gerekçelerle kayyum tayini istedik. Futbol A.Ş bu tür açıklamalara devam ederse oraya sanırım Ticaret Mahkemesi bir kayyum atayacak."

Soru: Sizin için cemaatçi fikri savunuluyor, ne diyeceksiniz?

Cevap: "Cemaat iddialarını insani ve fikri yapım açısından şiddetle reddederim. Cemaat iddiaların nereden geldiğini bildiğim için eğer cemaatçiysem, "Yönetimdeki bazı arkadaşlar, cemaatin futboldaki temsilcisini devre arasında neden transfer ettiler?' diye soruyorum kendilerine. Ne cemaat ne de hükümet var arkamızda. Arkamızda bizim gibi düşünen, birlikte düşündüğümüz ve bir yıl önce oluşturduğumuz "fenerbahcekongreburada.com' adında bir kongre platformu var. 1200 civarında Fenerbahçe kongre üyesi adı ve sicil numarasıyla buraya kayıtlı. Çıkış noktamız, "Fenerbahçe için ne yaparız.' Fenerbahçe'yi düzeltmeye talip değiliz. Düzelmiş görmek isteyen kongre üyeleriyiz. Bu çalışmalarımızda başarılı olursak eğer Şükrü Saraçoğlu Stadı'na Fenerbahçe'de egemenlik taraftarındır' tabelasını asacağız. Taraftara rağmen yöneticilik yapamazsınız. Milletin takımının siyasetle uğraşmasına gerek yok. Böl parçalayla veya bir siyasi partinin desteğiyle bu iş olmaz. İki siyasi partinin genel başkanının ifadelerini Tahkim'e sunmakla bu iş olmaz. UEFA siyasetin emrine girer mi? Bunu bile göremiyorlar."

Soru: Başkan adayınız var mı?

Cevap: "Yalan söylemeyecek, her yerde kongre üyeleri ve yönetim kurulu üyelerinin görüşlerini alacak ve onlara itibar edecek, verdiği sözlerin arkasında duran, sözünü tutamadığında da özür dilemesini ve istifa etmesini bilen bir başkan adayı istiyoruz. Amacımız çok sayıda başkan adayı çıkması. Basında ismi çıkanlar yerine yeni rakipler çıkmasını istiyoruz. Şu an başkan adayımız yok. Eski başkanın son basın toplantısında söylediği, "Eski ihraç edilenleri affedeceğiz' demecinin üzerine şu an ismini söylemeyeceğim ihraç edilmiş, potansiyel başkan adayı bir arkadaş hemen yerden bubi tuzağını alıp, "Affedilirsek başkan adayıyım' dedi. Başkan adayının şunu çok iyi görmesi lazım. Eski başkan, "Affedeceğim' diyor ama yarın öbür gün kongre üyelerine "Oy vermeyin' diye baskı yapmayacağı ne malum. Bu bir bubi tuzağı değil mi? Eski başkan bunu yapacaktır. "Kardeşim oy alamadın ve seçilemedin' Ne yapalım, ben affettim ama üyeler teveccüh göstermemiş demeyeceği ne malum?"

Soru: Aziz Yıldırım, "Çatırdatacağım" sözünü söylemediğini savunuyor, ne diyeceksiniz?

Cevap: "İşimize geldiği zaman, "Türkiye'de basın doğrusunu yazdı' diyoruz, gelmediği zaman da "Yanlış' diyoruz. O gün basın toplantısında yargı mensuplarını rüşvetçilikle suçladı. Arkasından bir not geldi, "Ben onu söylemedim' dedi. Söz ağzınızdan çıkana kadar sizin, ağızdan çıktıktan sonra da muhatabınızındır. Buna Fenerbahçe başkanı dikkat etmeyecek de kim dikkat edecek? Disiplin kurulu kişilerle ilgili ek rapor istedi. "Biz ceza yemeyeceğiz gözüküyor, nasıl olur da kulübünkini önce açıklarlar?' diyorlar. Burada çok yanlış algılama var. Beşiktaş Yönetim Kurulu Üyesi Adalı ile Fenerbahçe eski başkanı ve arkadaşları hakkında ömür boyu hak mahrumiyeti cezası istenmiş. Disiplin kurulu bunun için ek rapor istiyor. Adalı'ya bir maçtan dolayı şike ithamında bulunuldu. Fenerbahçe'nin eski başkanı içinse en az 5 maç. Bir maça ömür boyu istemekle beş maça ömür boyu istemek suç-ceza dengesizliğini doğruyor. Sanırım orada Adalı'nın cezası 3-5 veya 10 yıl gibi biraz inecek ama eski başkanın cezası aynen kalacak. Bence ek rapor bunun için istendi. Kongre üyeleri kulübün uğradığı zararları kişisel sorumluluklarına bağlayıp hukuki dava açılabilir. 110 milyon Euro sadece futbolcu satışından zararın hesabını mutlaka verecekler. Kanun,"Futbol A.Ş.'lerin şirket yöneticileri basiretli birer tüccar gibi davranmak zorundadırlar' der. Bu bir ilke maddesidir. Kulübün son 10 yılda kötü ve kasıtlı yönetiminden doğan zararları kongre üyelerinin münferiden dava açabilecekleri gibi yeni oluşacak yönetim de bunları tahsil yönüne gidecektir ve gitmelidir de."