Fikri Işık: 'TÜBİTAK'ı yeniden yapılandıracağız'

Uydu, Uzay ve Teknoloji Günleri'nin açılış töreninde Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Fikri Işık önemli açıklamalarda bulundu

Fikri Işık: 'TÜBİTAK'ı yeniden yapılandıracağız'

Uydu, Uzay ve Teknoloji Günleri powered by TÜRKSAT etkinliği, Müstakil Sanayici ve İş Adamları Derneği’nin (MÜSİAD) stratejik ortaklığında İstanbul Haliç Kongre Merkezi’nde düzenlendi.

Açılışta, dünyada ilk kez halka açık, 4K telekonferans ile TÜRKSAT 4B uydusundan ilk yayın yapılacak ve İstanbul’da yapımı devam eden 3. Boğaz Köprüsü, 3. Havalimanı, Körfez Geçiş Köprüsü ve Ankara’da bulunan TAI Uydu Test Merkezi’ne canlı bağlantı gerçekleştirildi.

MÜSİAD ve TÜRKSAT işbirliği ile 1 milyar doları aşan Türkiye uydu piyasasına yerli ekosistemin aranacağı etkinlikte %100 yerlilik hedeflenen 6-A uydusunun geleceği, 4.5 G uygulamaları ve 5G vizyonu, KA Band ve uydu internetinin konumlandırılması gibi birçok önemli konu tartışılacak etkinliğin açılışında Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Fikri Işık'ın yaptığı açıklamalardan notlar;

Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Fikri Işık TÜBİTAK'ı özel sektörün yaptığı Ar-Ge'yi yaparak zaman kaybeden bir kuruluş olmaktan kurtaracaklarını belirterek, "TÜBİTAK'ı özel sektörün Ar-Ge yapmasını da destekleyecek, teşvik edecek şekilde yeniden yapılandıracağız" dedi.

Işık, Anadolu Ajansı'nın "global iletişim ortağı" olduğu, Müstakil Sanayici ve İş Adamları Derneği'nin (MÜSİAD) stratejik ortaklığında düzenlenen "Uydu, Uzay ve Teknoloji Günleri powered by TÜRKSAT" etkinliğinde TÜBİTAK'ı teknoloji çağının gereksinimleri doğrultusunda dönüştüreceklerini söyledi.

"Türkiye olarak, küresel bir güç haline gelmek istiyorsak, uzay çalışmalarına ve uydu teknolojilerine ayrı bir önem vermek zorundayız" diyen Işık, Türkiye'nin bu stratejik alanlarda sadece tüketici olmakla yetinemeyeceğini söyledi.

Teknolojik yatırımların müreffeh toplum ülküsüne hizmet ettiğini anlatan Işık, "GÖKTÜRK 2 uydusunun son aylarda terörle mücadelede yaptığı katkıyı hatırlamak bile, bu alanda milli projelerin ne kadar gerekli olduğunu anlamak için yeterli olacaktır ancak uydulara ihtiyacımız, elbette sadece askeri amaçlarla, savunma politikalarımızla sınırlı değildir" diye konuştu.

Uyduların sağladığı verilerin tarım, afet yönetimi, iletişim, şehir planlaması ve hizmet sektörü gibi değişik alanlarda birçok ihtiyaca cevap verdiğini söyleyen Işık, "Şunu memnuniyetle ifade etmek isterim ki ülkemiz, hem yer gözlem uydularında hem de haberleşme uydularında gerçekten de ciddi bir atılım içindedir. İlk milli yer gözlem uydumuz olarak uzaya fırlattığımız GÖKTÜRK 2, 2.5 metre çözünürlüğe sahip" ifadelerini kullandı.

'EKİM AYINDA NELER OLDUĞUNU UYDUDAN TESPİT EDEBİLECEĞİZ'

GÖKTÜRK 2 Yenileme Projesi ile 50 santimetre çözünürlüğe sahip yeni bir yer gözlem uydusu geliştirmek için çalışmalara başladıklarını belirten Işık, şöyle devam etti:

"Özellikle 50 santimetre çözünürlükte yeryüzünde olan her şeyi çok daha detaylı görme, analiz etme ve oradan anlamlı veriler çıkarma imkanına sahip oluyorsunuz. Bu uyduya hyperspectral kamera da taktığınız zaman 'ekilen alanda hint keneviri mi var, yonca mı var, başka bir şey mi var?' bunu dahi uydudan tespit edebiliyorsunuz.

İnşallah bu projeyle, çözünürlüğü artırmış olacağız ve mevcut uydunun ömrü dolana kadar yeni uydumuzu tamamlama aşamasına geleceğiz.

Uyduları, bu uydularda kullanılan parçaları üretmekle kendi ihtiyacımızı karşılarken ihracat yapabilmek için de teknoloji kapasitemizi her geçen gün geliştiriyoruz."

Mayıs ayında uydu üretim aşamasında gerekli testlerin yapılabildiği TAİ'deki "Uydu Sistem Entegrasyon ve Test Merkezi"ni açtıklarını hatırlatan Işık, "Milli Yer İstasyonu Geliştirme Projemizi başlattık. Uydularda kullanılan lityum pilleri ve güneş panellerini ve güneş hücrelerini üretmek için de gerekli projeleri başlattık. 14-15 Aralık'ta yapılacak olan Uzay Kalifiye Malzeme Teknolojileri Sempozyumu'nda bu panel, hücre ve pillerle ilgili alt sistem projeleri imzalanacak" bilgilerini verdi.

Uydularda kullanılan optik malzemeleri geliştirmek için de bir merkez oluşturacaklarını aktaran Işık, Türkiye'nin teknoloji kapasitesini geliştirmek ve yenilikçi firmalar oluşmasına zemin hazırlamak için çalıştıklarını söyledi.

İlk milli haberleşme uydusu olması planlanan TÜRKSAT 6A uydusunda, özel sektörün de üretime katkı sunmasını sağlayan bir modeli hayata geçirdiklerini aktaran Işık, "Bu başarılı model, TÜBİTAK'ı yeniden yapılandırma sürecimizde de referans noktalarımızdan biri olacak" dedi.

Bakan Işık şunları kaydetti:

"TÜBİTAK'ı önümüzdeki dönemde yeniden yapılandıracağız. TÜBİTAK'ı özel sektörün yaptığı Ar-Ge'yi yaparak zaman kaybeden bir kuruluş olarak bırakmayacağız. Artık üretimde özel sektörümüzün mutlak hakimiyeti olacak. Ar-Ge'de özel sektörümüz belirleyici olmak durumunda. Onun için TÜBİTAK'ı özel sektörün Ar-Ge yapmasını da destekleyecek, teşvik edecek şekilde yeniden yapılandıracağız. Yerli uydu TÜRKSAT 6A'da iş paketlerinin bir kısmının özel sektör tarafından yapılmasının önünü açtık. Bu tecrübeden de faydalanarak artık TÜBİTAK'ı hem temel araştırma alanlarında hem de özel sektörün yapamayacağı araştırma alanlarında yoğunlaştırmak, aynı zamanda bir sistem entegratörü proje yönetim mekanizması haline dönüştürmek istiyoruz."

'BÜYÜME RAKAMLARI SÜRPRİZ DEĞİL'

Türkiye'nin teknolojiyi ithal eden, tüketen bir ülke olmamak için teknoloji üretimine ağırlık vermesi gerektiğini yineleyen Işık, Türkiye'nin zorlu bir yol niteliğinde olan sürdürülebilir üretim yolunu seçeceğini söyledi.

Ekonominin 3. çeyrek büyüme rakamlarına değinen Işık, "Siyasi türbülansın en yoğun olduğu 3 ayda yüzde 4 gibi bir büyüme rakamına ulaştık. Beklentiler aşılsa da sanayicisine, üreticisine, müteşebbisine, Türkiye'ye güvenenler için rakamlar sürpriz değildi" ifadelerini kullandı.

'İKTİSAT TEORİSİ YANILDI'

Türkiye'nin yüzde 4 büyümeyi yakalarken cari açığını da düşürdüğünü anımsatan Işık, devlet mekanizmalarının Ar-Ge ve üretimi önceleyen çalışma disiplinini sürdürmesi gerektiğini söyledi. Işık şunları kaydetti:

"İktisat teorisinde Türkiye için genel olarak söylenen; 'büyüme artarsa cari açık da artar…' 3. çeyrek büyümesinde bunun çok da genel geçer bir teori olmadığını görmüş olduk. Bunun sebebi şu; eğer siz büyümede üretime ve ihracata dayalı bir model benimserseniz ithalatınızı azaltır, ihracatınızı artırırsanız. Dolayısıyla hem büyümenizi artırır hem de cari açığınızı düşürürsünüz.

İşte tam bu alanda da Türkiye teknoloji üretmek durumundadır ama teknoloji üreten ülke olmak da kolay bir iş değildir. Bunun için sabırla, inatla çalışmak gerekiyor."