Hazır giyim sektörünün yeni yol haritasını açıklandı
Türkiye Giyim Sanayicileri Derneği (TGSD) Başkanı Şeref Fayat, sektörün ufkunu yaptıkları yeni çalışmayla 2030'a taşıdıklarını belirterek, “2030 yılı sektörde artık var olup olmama kararı vermek durumunda kalan birçok firma, kişi için çok önemli. Çok inovatif, çok daha fazla markaları olan, nitelikli ve kaliteli üretim yapan konuma gelmemiz gerekiyor." dedi.
Fayat, hazır giyim sektörünün yeni yol haritasını içeren "Ufuk 2030" çalışmasına ilişkin düzenlenen toplantıda yaptığı konuşmada, sıkıntıların olduğu bir dönemde sektörün 2030'unu planlamanın önemli olduğunu kaydetti.
Sektör için daha önce de yol haritaları hazırladıklarını, bu çalışmalar sayesinde sektörün önünü görebildiğini ifade eden Fayat, "Sektörün ufkunu bu çalışmayla 2030'a taşıdık. 2030 yılı sektörde artık var olup olmama kararı vermek durumunda kalan birçok firma, kişi için çok önemli. Çok inovatif, çok daha fazla markaları olan, nitelikli ve kaliteli üretim yapan konuma gelmemiz gerekiyor." diye konuştu.
Fayat, Cazibe Merkezleri Programına da değinerek, şunları anlattı:
"Bu kapsamda çok önemli teşvikler açıklandı. Belki Cumhuriyet tarihinin en önemli teşvikleri verildi. Ama bir bacak eksik. Kalkınma Bakanlığı ile bir sunumda birlikteydik. Özellikle büyükşehirlerde yerleşik firmaların taşınma desteğini de kapsayan bu Cazibe Merkezleri kapsamında, söz konusu illerde yatırıma karar verildiğinde yatırım imzasını atmış firmalara hazırlığını tamamlayana kadar 1-2 yıl, mevcut yerinden bu teşviklerden yararlanması için Kalkınma Bakanlığı'ndan taleplerimiz oldu.
Çok olumlu karşılandı. Bu konuyla ilgili sanıyorum yakında açıklamalar yapılacak. Cazibe Merkezleri kapsamında özellikle tekstil ve hazır giyim sektörüne yatırım teşviki verilecek 4-5 il sınırlamasının 23 ili kapsayacak şekilde genişletilmesi gerektiğini ilettik. Bu 4-5 il ağırlıklı olarak terör ile anılan iller. Bu konuda da bakanlığımız sıcak baktı."
Güvenlik olmayan yere yatırım gitmeyeceğini aktaran Fayat, mevcut durumda tekstil ve hazır giyim sektörü için Batman, Van, Diyarbakır, Şanlıurfa ve Mardin illerine yapılacak yatırımların teşvik kapsamında değerlendirildiğini kaydetti.
Bir gazetecinin, istihdama ilişkin sorusu üzerine Fayat, geçen yıl çok fazla istihdam kaybı yaşamadıklarını, 15 Temmuz olaylarından sonra sektörün zaten bir takım siparişlerinin mevcut olduğunu aktararak, "Ancak müşterinin Türkiye'ye gelmemesi ve ziyaretteki azalma sebebiyle son çeyrekte bir takım istihdam kayıpları gözlemledik. Bu yılın ilk çeyreğinde de göreceğiz. Mart ayı itibarıyla müşteri ziyaretlerinde artış olacağını ve sektörün tekrar en azından 2016 rakamlarını yakalayacağına inanıyoruz. 2017 için büyümenin çok kolay olmayacağını ve olsa bile sınırlı olacağını söyleyebilirim." dedi.
"Dünyadaki eğilimlere ayak uydurabilirsek önemli bir rekabet gücü kazanabileceğiz"
TGSD Yönetim Kurulu ile birlikte "Ufuk 2030" çalışmasını hazırlayan Dr. Can Fuat Gürlesel ise "Ufuk 2010" çalışmasının dünya ticaretindeki serbestleşmeyi ve Çin rekabetine hazırlanmayı içerdiğini, "Ufuk 2015"te sektörün bir dönüşüm ihtiyacını karşılayacak yol haritasını ortaya koyduklarını belirterek, "Ufuk 2030' çalışmasında bir Çin tehdidine hazırlanmıyoruz, bir dönüşüm sürecinde de değiliz. Dünyada öne çıkan eğilimler var, bu çalışmayla sektöre bu eğilimleri şimdiden göstererek ona hazırlanmasına aracılık ediyoruz. Dünyadaki eğilimlere ayak uydurabilirsek şimdiden hazırlanabilirsek önemli bir rekabet gücü kazanabileceğiz." diye konuştu.
Gürlesel, 2015 yılında ulaşılan rakamlara bakıldığında sektörün imalat sanayi içindeki payını korumayı başardığını aktararak, sözlerine şöyle devam etti:
"Ayrıca sektör imalat sanayi içinde katma değer payını artırdı ve dönüşümü başarıyla gerçekleştirdiğini bize gösteriyor. 2005'de Çin korkulu rüyaydı, hazır giyim sektöründe Çin bile tek başına rakip değil, Asya Pasifik ülkeleri de önemli üreticiler haline gelmeye başladı. Bu süreç artık ucuz ve emeğe dayalı imalat rekabetinden çıkmaya başladı. Rakiplerimizi izlemeye devam ediyoruz ama yaratıcılık ve buna bağlı kapasiteyi oluşturmak önemli olacak.
'Ufuk 2030'u hazırlarken dünyadaki eğilimleri ortaya çıkardık. Dünyada hazır giyim sektörüne yönelik olumlu ya da olumsuz 22 eğilim ortaya koyduk. Olumsuz etkileyeceklerden en önemlisi; biz pamuklu hazır giyimde rekabetçiyiz fakat dünyada pamuklu üretim ve tüketimin payı 2030 yılında yüzde 70'lerden yüzde 30'lara geriliyor. Sentetik ve pamuk dışındaki elyaflar ağırlığını artırıyor. Sektörün en büyük risklerinden biri bu olacak. Olumlu tarafta ise çevre ve sürdürülebilirlik konusu hazır giyim sektöründe önemini koruyor. Yakın ülkelerden tedarikin önemi artıyor."
Giderek yerel ve bölgesel markaların öne çıkmaya başlayacağına dikkati çeken Gürlesel, "Türkiye'nin kendi yeteneklerine dayalı tasarım kapasitesi, koleksiyonları ve markalaşmasının önümüzdeki dönemde daha iyi koşullarla karşılaşacağını öngörüyoruz." dedi.
"Hazır giyim tüketimi giderek gelişmiş ülkelerden gelişmekte olan ülkelere kayacak"
Gürlesel, hazır giyim tüketiminin giderek gelişmiş ülkelerden gelişmekte olan ülkelere kayacağını anlatarak, Türk hazır giyim sektörü için 2023 ile 2030 stratejik hedeflerini şöyle sıraladı:
"Akıllı, sürdürülebilir, yenilikçi, hızlı moda tedarikçisi, yenilikçi, inovatif özgün tasarım ve koleksiyonlara dayalı erişilebilir bölgesel markalar ile ihracat, yenilikçi ürünler ile müşteri ihtiyaçlarını karşılayan organizasyon ve pazarlama hizmetleri, Türkiye'nin bölgesel ve yerel markaları ve gelişmiş organize perakende pazarı ile bölgesel moda ve alışveriş merkezi."
2023 yılında iç pazar hedeflerinde senaryoların içinde 30 milyar dolara kadar hedeflerin bulunduğunu, 2030'a kadar 42-43 milyar dolar gibi bir rakama ulaşacağını kaydeden Gürlesel, ihracatta da iyi senaryoda 2023 yılında 30 milyar dolar ihracat öngörüldüğünü, 2030 yılında da 40 milyar dolara yakın ihracatın gerçekleşebileceğini söyledi.
Gürlesel, Türk hazır giyim sektörünü küresel eğilimlere hazırlayacak yeni nesil teşviklere ihtiyacın olacağını vurgulayarak, üretimi ve istihdamı artırmaya yönelik kapasite artışları teşvikleri değil, yenilikçiliğe, sürdürülebilirliğe, pazarlara erişime, markalaşmaya yönelik desteklerin gerektiğini kaydetti.
Bugünkü meslek liselerinin, üniversitelerin 2030'daki eğilimi karşılayacak nitelikte bir iş gücü yetiştirme kapasitesinin sınırlı olduğuna işaret eden Gürlesel, artık bu sektörde sayı olarak istihdamın artışından çok, yüksek katma değeri sağlayacak istihdama yöneldiklerini dile getirdi.