Herkes FETÖ tehdidi altında!
Devletin kurumlarına sinsice giren kendinden olmayana baskı yapan, kumpas kuran, iftiralar atan illet bir örgüt olan Fetö herkese karşı bir tehdit unsuru oldu.
Star yazarı ve Sosyal Güvenlik Uzmanı Resul Kurt bugünkü yazısında herkesin nasıl bir Fetö tehtidi altında olduğunu ve bu tehditten kurtulmak için neler yapılması gerektiğini kaleme aldı.
İşte o yazı:
Bir aydır darbe teşebbüsünü ve kalkışmanın ülkemize verdiği zararları konuşuyoruz. FETÖ denen örgüt ve bu örgütün iblis ve habis ruhlu elebaşının 40 yıldır nasıl ilmik ilmik çorap ördüğünü şimdi daha net anlıyoruz, daha net görüyoruz.
Öyle habis ruhlu bir örgütten bahsediyoruz ki, tüm vatandaşlarımızı fişleyen, Emniyet, SGK ve Maliye gibi kurumların alt yapılarını ve toplanan bilgileri şantaj, kumpas, baskı ve tehdit için kullanan, menfaat için kamu görevlerini sonuna kadar kullanan, insanlara ve şirketlere himmet-burs-kurban vs için mali polis, savcı, hakim, askeri personel, genel müdür, müsteşar, daire başkanı vs gibi tüm unvan ve görevlerde fütursuzca herkese baskı yapan bir örgüt. Kendinden olmayana iftira eden, karalayan, her türlü kumpas ve rezaleti mazur gören illet bir örgüt.
Pazar günü bu köşeden yazdığım yazıda, FETÖ’yü “her zaman kendini gizleyen, sinsi bir şekilde örgütlenen, sarmaşık gibi her yanı saran, kendinden olmayanlara iftira ve karalama-tezvirat yapan, haksız ve hukuksuz bir şekilde kumpaslar kuran, kendinden olmayana hayat hakkı vermeyen bir yapı” olarak tanımlamıştım.
Öyle ki, birçok kamu kurumunda toplanan kişisel bilgiler, maalesef bu kurumlardaki devlet memuru kisvesi altındaki teröristler tarafından FETÖ’ye aktarılmış. Adalet Bakanlığı bünyesindeki UYAP ile sistemde şantaj yapılacak kişilerin bilgilerine ulaşılmış, bir kısım şirketlerin vergi mahremine girilmiş, bazı şirketlerin SGK bilgileri ile elde edilmiş. Bazı kişilerin verdiği bilgilere göre, kendi FETÖ’şistlerin himmetleri toplanırken, şirketlerin ve işyeri sahiplerinin vergi bilgilerine, çalışanların SGK dökümlerine bakılmış.
Başta bankalar, kamu kurumları, su-doğalgaz-elektrik idareleri, noterler gibi vatandaşların en fazla iş yaptırdıkları kurumlardaki tüm işlemlerin sözde kayıtdışı ile mücadele adı altında SGK’da toplanmasını teminen bu bilgiler FETÖ’ye aktarılmıştır.
Yine, MEDULA sistemi ile internet üzerinden erişilebilen Medula sistemi sayesinde hastaneler, doktorlar, eczacılar ve optisyenler tıbbi cihaz, ilaç, sağlık malzemeleri, teşhis, tanı vb. kayıtları sisteme girer veya sistem üzerinde takip edilebilmektedir. Burada tüm vatandaşlarımızın tedavilerine, kullandıkları ilaçlara ve sağlık bilgilerine yer verilmekte olup, maalesef bu bilgilerin de FETÖ’ye aktarılması söz konusudur.
Ahtapot gibi tüm ülkemizi saran bu alçak yapının üyelerinin en iyi yaptığı şeyin kendilerini gizlemek ve ölümüne FETÖ’cülüğe devam etmek olduğu düşünüldüğünde onlarca yıllık bir mücadele olacağını belirtmeliyiz.
Önceki gün Türkiye Barolar Birliği Başkanı Metin Feyzioğlu “Cumhurbaşkanımız büyük bir liderlik örneği gösterdi. Erdoğan’ın canlı yayına çıkmasıyla yüreğimiz ferahlamıştı. İşgale karşı Türkiye Cumhuriyeti’nin arkasında saf tutmak hepimizin asli görevidir” demek suretiyle Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın mücadelesinin ne kadar önemli olduğunu gösteriyor.
Maalesef FETÖ mücadelesi konusunda tüm vatandaşlarımızın Cumhurbaşkanımıza, Başbakanımıza yeterince destek verilmediği yönünde serzenişleri oluyor.
Umarız tüm kurum ve kuruluşlar elini taşın altına koyar ve hızlı bir şekilde netice alınır.
Ancak daha önce de yazdığım gibi bu işin sulandırılmasına fırsat verilmemelidir. Suçsuz, günahsız, masum insanları, sırf şu kadar kişiyi açığa aldık diyebilmek için, görevden almaya izin verilmemelidir. Amaç masum insanlar görevine döndüğünde de “FETÖ’cüler birbirlerine bakın bize dokunamıyorlar, açığa alınanlar geri dönüyor” tezviratı yapıyor.
Düne kadar FETO ile boy boy fotoğraf veren, açık-gizli bunlarla kolkola yürüyenler, her türlü kumpas ve tezviratın içinde olanlar ayıklanmalı, bunların yöneticilikleri sorgulanmalı, memur-uzman-müfettiş-kaymakam alımlarında yetkisini ve gücünü bunların şakirtleri için kullananlar hesap vermelidir.
Star Gazetesinin 2013 yılında 10 gün boyunca haberini yaptığı SGK’nın kamyonları o gün yeterince soruşturulmuş olsaydı, yöneticiler tarafından üzerinin kapatılması için çalışılmasaydı, bugün 15 Temmuz darbesi olmayabilirdi.
Bu haberlerde adı geçen ve gazetelerde ifşa olduktan sonra FETÖ tarafından deşifre olmamak için kapatılan Marmara Yöneticiler Federasyonu (MAYFED) gibi derneklere üye olmuş olanlar ayrıntılı bir incelemeye tabi tutulmalıdır. Bu derneklerin üyelik bilgileri, yöneticileri kimlerdir o tarihte neden sorgulanmamıştır. Neden bunun üzerine gidilmemiştir, bunun vebali kimin üzerindedir, kim sorumludur, tek tek hesabı sorulmalıdır.
Ayrıca başta SGK olmak üzere görevde yükselme sınavlarına da bakılmalı. SGK’nın 2014 yılında Şeflik yükselme sınavında soruların çalınması ayyuka çıkmıştı. Sınavı yapan Gazi Üniversitesi yönetiminin de paralel bağlantıları bu süreçte açığa çıktı. Geçen hafta basına bir haber yansıdı. 15 Temmuz gazisi Eczacı Hatice Kübra Çiftçi’nin birkaç cümlesi beni çok etkiledi. Diyor ki gazimiz Eczacı Hatice Kübra Çiftçi; “ İçimde çok büyük bir öfke vardı. Çünkü bu FETÖ mensuplarını iyi tanıyordum. Benim eczaneme haraç kesmeye gelmişlerdi. ‘SGK’ya kestiğin aylık fatura miktarının yüzde 20’sini himmet adıyla bize vereceksin’ demişler ben reddedince de ‘Bir gün gelecek idare bizim elimize geçecek. Bu ödemeyi yapmayan eczaneler o zaman kapatmak zorunda kalacaklar. Kainat imamızın fetvasına göre; Bizden olmayanın malları ganimet, eşleri, kızları da cariye hükmündedir’ demişlerdi. Bunların hakimiyetine girmektense toprağın altına girmeyi tercih ederim düşüncesiyle tankların üzerine yürüdüm” demiş.
Bizim bu köşeden yıllardır yazdığımız bu hususun canlı tanığı olan gazimizin net bir şekilde verdiği bu beyanatın gereğini Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanımız Sayın Süleyman Soylu’nun yaptığına inanıyorum. Buradan gereği yapıldı mı diye sormuyorum o yüzden.
Benim asıl söylemek istediğim, o dönemlerde bunlara yüzde 20 himmet veren işadamlarının, hastanelerin, eczanelerin, avukatların, yeminli mali müşavirlerin ne diyeceğidir?
Hangi vergi, SGK ve FETÖ’ye rant sağlayacak diğer dava dosyalarının hangi avukatlar tarafından kurumlarda, mahkemelerde ve Yargıtay’da takip edildiği ve bunlardan nasıl sövüşleme yapıldığı araştırılıyor mu? Bu avukatların, FETÖ’ye yakın kişilerin iş takiplerinde kimlerin destek olduğu ve işleri kolaylaştırdığı biliniyor mu?
Halen kimler kamu kurumlarına FETÖ adına avukatlık yapıyor? Sözleşmeli avukatlardan kaçı FETÖ üyesi? Hangi kamu görevlileri FETÖ adına iş takipçiliği yapıyor?
FETÖ üyeliği devam eden hangi eczaneler ve sağlık kuruluşları var? Burada bu eczanelere hangi menfaatler sağlanmış, hangi avantajlar sağlanmış denetlenmiş mi?
Maalesef Ankara’da başta siyasiler olmak üzere herkesin Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan ve Başbakanımız Sayın Binali Yıldırım’ın çağrısına duyarlı olunması, her türlü mücadelenin yapılması gerekiyor.
Özellikle bu süreçte, koltuğunu garantiye almak için masum insanları FETÖ’cü diye yaftalamaya çalışan idarecilere karşı da dikkatli olunması ve bu kişiler hakkında da gereğinin yapılması gereklidir. Yazılarımız üzerine okurlarımızdan gelen maillerde deniyor ki, “FETÖ’cü olup yaşamaktansa, ölelim daha iyi. Görevden alınmak değil, FETÖ’cü olarak damgalanmak ağrımıza gidiyor.”
Sözün özü, hepimize iş düşüyor. FETÖ’cü temizliği şart. Kamu kurumlarından çalışan ve Pensilvanya’ya gönderilen bilgiler araştırılmalı.
FETÖ’cü tespiti için yapılacak işlem basit; bazı kurumlardaki hızlı yükselmeler, genç yaşlarda çok üst görevlere gelmeler, 7 Haziran seçimleri öncesinde vatandaşların mağduriyetine neden olan bürokratların da unutulmaması, sorgulanması gerekiyor. 2008 yılından sonraki tüm kariyer mesleklere (uzman, müfettiş, kaymakam vb.) giriş sınavları incelenmeli, komisyonlarda kimlerin olduğuna bakılmalı, komisyon üyelerinin tek tek bilgisine başvurularak FETÖ’cülere yönelik kayırmalar, sınav kağıtlarının düzeltilmesi, not yükseltilmesi gibi hususlarda bilgilerine başvurulmalı.