İşte paraların gittiği adres!
Toplamın neredeyse tamamı...
Geçen mali yılda IMF finansal desteğinin yüzde 90’ı krizden sert etkilenen İrlanda, Yunanistan ve Portekiz’e gitti. IMF Başkanı Christine Lagarde, dünyada ekonomi politikasını yönetenlerin gerçekleştirdikleri kararlı eylemlerin küresel ekonomiye dönük acil risklerin büyük bölümünü başarıyla etkisiz hale getirdiğini, güçlü toparlanmaya giden yolun ise inişli çıkışlı olmaya devam ettiğini bildirdi.
IMF’nin geçeh mali yıl çalışmalarının anlatıldığı 2013 Yıllık Raporu yayınlandı. Lagarde rapora yazdığı önsözde küresel ekonominin daha iyi bir durumda olduğunu ancak kapsamlı ve güçlü bir toparlanmaya giden yolun hala inişli çıkışlı olduğunu bildirdi. Lagarde, “Politika üretenlerin yıl boyunca gerçekleştirdikleri kararlı eylemler küresel ekonomiye yönelik acil risklerin büyük bölümünü başarıyla etkisiz hale getirdi” dedi. Küresel büyümenin, çok fazla ülkede görülmemesi yanında çok zayıf ve eşitsiz kalmaya devam ettiğini “finansal piyasalardaki iyileşmelerin reel ekonomi ve insanların hayatına dönüştürülmediğini” belirten Lagarde, IMF’nin sorumluluk paylaştığı 188 üye ülkeyle “ortak hareket” zorunluluğuna işaret etti.
PARALAR İRLANDA, YUNANİSTAN, PORTEKİZ’E GİTTİ
Rapora göre, küresel finansal krizin etkileri ısrarcı olur ve bazı avro bölgesi ülkeleri kırılgan konumlarını sürdürürken IMF, üyeleri için önemli bir destek kaynağı olmaya geçen mali yılda da devam etti. IMF finansman desteğinin yüzde 90 gibi önemli bir bölümü üç avro bölgesi ülkesi krizin özellikle şiddetli etkilediği Yunanistan, İrlanda ve Portekiz’e gitti.
IMF İcra Direktörleri Kurulu, mali yıl boyunca 113.9 milyar dolar tutarında, 14 yeni ya da artırılmış anlaşma onayladı, bunların dokuzu IMF Yoksulluğun Düşürülmesi ve Büyüme Güven programı altında düşük gelirli ülkelere imtiyazlı temelde yapıldı. Raporda yükselen ekonomiler için şöyle denildi:
“Mali yıl boyunca, ekonomik faaliyet gelişmiş ekonomilerde stabilize olma, hatta bazı yükselen piyasa ekonomilerinde hızlanma işaretleri verirken devam eden çalkantının en azından kısa vadede süreceği açık. Mali yıl boyunca Avrupa’da tereddütlü piyasa güveni, ABD’de başgösteren mali uçurum gibi küresel toparlanmaya yönelik ciddi tehditler giderildi ve finansal istikrar daha güçlü büyüme gösterdi, ancak büyüme beklentileri inatla düşük kalmaya devam etti ve birden fazla hıza sahip toparlanma, küresel toparlanmayı giderek artan biçimde etkileşimli hale gelen bir dünyada tehdit olarak belirdi.
Yükselen piyasa ve gelişmekte olan ekonomilerde ana hedefler politika tamponlarının güçlendirilmesi ve finansal aşırılıklara karşı korumaydı. Bu bağlamda orta vadede politikaların bir ölçüde sıkılaştırılması uygun görülüyordu. Finansal istikrar riske girdiğinde makroekonomik politika düzenlemeleri, ihtiyati önlemlerle desteklenebilir ve kimi durumlarda sermaye akışının düzenlenmesi önlemleri yararlı olabilir."