Katılım bankacılığından olağanüstü performans
BDDK Başkanı Mukim Öztekin'den övgü
Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu (BDDK) Başkanı Mukim Öztekin, kamu katılım bankalarının ortaya çıkmasının, mevcut müşteri portföyüne ve payları azaltmaya yönelik bir girişim olarak değerlendirmemek gerektiğini düşündüğünü söyledi.
Öztekin, Türkiye Katılım Bankaları Birliği’nin 12. Olağan Genel Kurul toplantısının açılışında yaptığı konuşmada, katılım bankacılığının müşteri portföyünü geliştirmesinin önemli olduğunu bildirdi. Bu çerçevede geçen günlerde basında da yer alan, iki kamu bankasının katılım bankacılığına girmesini dikkatle değerlendirmek gerektiğine işaret eden Öztekin, “Benim görüşüm, sektöre yeni girişlerin öncelikli olarak rekabet açısından değerlendirilmemesi gerektiği yönündedir. Yani, kamu katılım bankalarının ortaya çıkmasını mevcut müşteri portföyüne, payları azaltmaya yönelik bir girişim olarak değerlendirmemek gerekir diye düşünüyorum. Kuşkusuz sektöre yeni girişlerin böyle bir etkisinin olması muhtemel, fakat aynı zamanda bu bankaların sektöre güven getirmeleri durumunda müşteri tabanını genişletme ihtimali de mevcuttur. Burada oyun teorisinde yeni gelişen ifadeyle söylemek gerekirse, ortak menfaatlerin yer aldığı ortaklaşa bir rekabet söz konusudur” diye konuştu.
Öztekin, koordinasyon ve işbirliğinden doğan pazarın genişlemesiyle herkesin yararlanabileceği bir ortam oluşturmanın mümkün olacağını söyledi.
Katılım bankacılığının 2005-2012 yılları arasında olağan üstü bir performans sergilediğine işaret eden Öztekin, sektörde mevduatın bu dönemde, yılda ortalama yüzde 28.5, kredilerin ise ortalama yüzde 33.5 oranında büyüdüğünü, aynı dönemde tüm bankacılık sektörünün mevduatının ortalama yüzde 17.5, kredilerin ise ortalama yüzde 26.9 oranında büyüdüğüne dikkat çekti.
-“KATILIM BANKALARININ KREDİLERDEKİ PAYI YÜZDE 50’Yİ AŞTI”-
Katılım bankacılığının, bu performansla 2005-2012 döneminde bankacılık sektörünün toplam mevduatı içindeki payının, yüzde 3.2’den yüzde 6.2’ye çıkarken, toplam krediler içindeki payının da yüzde 4.2’den yüzde 6.0’a yükseldiğini dile getiren Öztekin, “Bir başka ifadeyle katılım bankaları, bankacılık sektörü içindeki toplam payını 2005 yılından 2012 yılına kadar mevduat itibariyle neredeyse ikiye katlarken, krediler içindeki payını da yüzde 50’den fazla artırmıştır” dedi.
-“SUKUK İYİ BİR BAŞLANGIÇ OLDU”-
Öztekin, katılım bankalarının en önemli problemlerinden birinin, ticari bankalara kıyasla, likiditesini kullanabileceği yeni ve likit alternatif yatırım araçlarının sınırlı kalması olduğunu söyledi. Bu konuda sukuk uygulamasının iyi bir başlangıç olduğu görüşünü dile getiren Öztekin, ancak başka enstrümanların da geliştirilmesi gerektiğini vurguladı.
-“KATILIM BANKACILIĞI POTANSİYELİNİN ALTINDA BİR HACME SAHİP”-
Mevduat artışındaki hızlı gelişmeye karşı, kredilerin “durağan” olduğuna dikkati çeken Öztekin, “Kredilerdeki bu durağanlık nasıl açıklanmalı? Yüzde 6’lık bu oran, ülkenin sosyolojik gerçekleri karşısında potansiyelin ne kadarı olarak görülmelidir? Yani son yıllardaki başarılı performansına karşın, başlangıcından 30 yıl sonra bile katılım bankacılığı, Türkiye’de potansiyelinin altında bir hacme sahiptir” değerlendirmesinde bulundu.
-“FİNANSAL SİSTEMİN GENİŞLEMESİ ÖNEMLİ”-
Katılım bankalarında önceliğin, potansiyelin altında kalması nedeniyle daha geniş kitlelere ulaşması gerektiğini düşündüğünü dile getiren Öztekin, “Katılım bankalarının potansiyel müşterilerine ulaşmaları, atıl kaynakların ekonomiye kazandırılması ve finansal sistemin genişlemesi açısından son derece önemlidir. Yeni kişi ve kuruluşların kalıcı biçimde sisteme kazandırılmaları, Türk finansal sisteminin yeniden yapılandırılması açısından son derece önemli olduğu gibi, ekonomik büyümeye de olumlu katkı yapacak bir gelişme olarak değerlendirilmelidir” diye konuştu.
-FAİZSİZ BANKACILIĞA İKNA OLMAMIŞ BİR KESİM VAR-
Öztekin, TKBB Başkanı Ufuk Uyan’ın, “Şu anda bile ikna olmamış bir kesim var. Faizsiz bankacılığı bile sorguluyorlar” sözlerine işaret ederek, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Evet, işte kilit cümleler bunlar. Şu anda bile ikna olmamış bir kesim var ve Faizsiz bankacılığı bile sorguluyorlar. Sanıyorum sektörün bir güven sorunu varsa bunu çözmek de yine sektöre düşecektir. Bunun da en etkin yolu kamuoyuyla iyi bir iletişim kanalı kurmaktan geçmektedir.”
-“SEKTÖRÜN NASIL OLUP DA KAR PAYI VEREBİLDİĞİNİ AÇIKLAMAK GEREKİYOR”-
Katılım Bankaları konusunda kamuoyunu bilgilendirmek açısından ilk olarak iletişim araçlarını güçlendirmek gerektiğini, ikinci olarak da sektörün temel faaliyetlerinde farkındalık oluşturulması gerektiğini söyleyen Öztekin, “Sektörün nasıl olup da faiz oranıyla aynı veya ona çok yakın kar payı verebildiğini açıklamak gerekiyor. Sanırım mudaraba ve murahaba gibi temel kavram ve uygulamalar konusunda kamuoyu aydınlatılırsa, tereddütler yavaş da olsa ortadan kalkacaktır” diye konuştu.