Kulüpleri zengin edecek taktikler!
Futbol Kulüpleri için en makul çözüm geniş kitlelerin sisteme entegre edildiği ve şirketlerin finansmanına katkıda bulunduğu 'Sermaye Piyasaları'nı kullanmalarıdır.
Türkiye ve Dünyada, futbol kulüplerinin finansmanı oldukça önemli bir konu. Sektör Avrupa'da yaklaşık 10 milyar EURO gibi bir büyüklüğe ulaşmasına rağmen bu konunun finansmanına ilişkin ve futbolun doğasına uygun ürünlerin geliştirilmemiş olması çok ciddi bir sorun oluşturuyor.
Futbol bir ekonomik faaliyet olarak büyük riskler içeriyor. Bir kere başarı garanti değil. Kar amaç değil sonuç, asıl amaç sportif başarı. İnsan unsuru ve performansa bağlılık önemli risk unsuru, hiç bir şeyin garantisi yok. Durum böyle olunca bankalar sektöre ihtiyatlı yaklaşıyor, klasik bankacılık ve finansman teknikleri yetersiz kalıyor. Futbol kulüpleri çoğu zaman finansman bulamıyor, bulsa bile yetersiz oluyor veya taşıdıkları risklerin doğal sonucu olarak çok pahalı oluyor.
Futbol Kulüpleri için en makul çözüm geniş kitlelerin sisteme entegre edildiği ve şirketlerin finansmanına katkıda bulunduğu 'Sermaye Piyasaları'nı kullanmalarıdır.
Ancak sermaye piyasaları sanıldığı gibi Futbol Kulüplerini para kazanan ekonomik birimler gibi gösterip hisselerini yatırımcıya satıp, sonra futbol kulüpleri zor duruma düşünce kuralları uygulamayıp yatırımcıyı mağdur eden ülkemizdeki uygulamalar demek değil.
Kısaca anlatırsak sermaye piyasaları ikiye ayrılıyor 1- Hisse Senedi Piyasası 2 - Menkul Kıymet Piyasası ki menkul kıymet piyasası çok daha büyük ve derinliği fazla, hani şu hepimizin bildiği Devlet Tahvili, Hazine Bonosu'nun alıp satıldığı piyasa.
Bu piyasada gidip doğrudan halktan borçlanabiliyorsunuz.
Futbol kulüplerinin gelir kaynağı taraftardır. Taraftar "sportif başarı" ister. Bunun olması için kulübüne destek olur. Öyleyse futbol kulübü finans için taraftarına "sportif başarı vaadi" satmalıdır.
Futbol kulüplerinin 3 temel gelir kalemi var.
1- Stad gelirleri
2- Naklen yayın gelirleri
3- Ticari gelirler (forma satışı vs.)
Bunlar kulübe ve sportif başarıya göre artar veya azalır.
Türkiye'de ve dünyada bu gelirlerin "menkul kıymetleştirilmesi için" (securitizasyon) hukuki alt yapı yok. Yani şunu demek istiyorum Futbol Kulüplerini bu gelirleri teminat göstererek halktan borç isteyebileceği ve gelirini paylaşabileceği yasal altyapı yok.
Futbol Kulübü Yönetimi çıkıp der ki; "Ben önümüzdeki 10 yılda 3 Şampiyonluk, 1 UEFA kupası, 1 Şampiyonlar Ligi kazanacağım. Bunun için bana 100 milyon USD lazım, ancak bunu yapınca da yılda 15 milyon USD ilave gelir elde edeceğim bu 100 milyon USD'yi bana 10 yıllığına borç verirseniz ben de elde ettiğim geliri sizinle paylaşırım."
Örneğin; "10 yılda yıllık 20 milyon TL'den 200 milyon TL. yayın geliri elde edeceğim, bana 100 milyon TL. borç verin. TFF naklen yayın gelirlerini bana ödemesin bir havuzda toplasın ve benim sizden aldığım borç karşılığında anapara ve geliri size paylaştırsın."
Başka bir örnek daha: "Stadım var. Yılda 50 milyon TL geliri var. Doluluk yüzde 50. Bana 10 yıl için 500 milyon TL borç verin, ben sportif başarı elde edeyim. Doluluk yüzde 75 olsun, elde edilen ilave 250 milyon TL de sizin olsun. Stad gelirlerini ben kontrol etmeyeyim. Bankada bir hesap açalım, gelir orada toplansın ve hak sahiplerine ödeme yapsın. SPK da denetlesin."
Yukarıda bahsettiğim gelirlerle bu menkul kıymet için teminat sağlayacak hukuki alt yapı oluşturularak sistem kurulur.
Üstelik bu yöntem bir faiz değil gelir paylaşımı içerdiği için de herkese uygun bir yatırım aracı olur, taraftara sorumluluk verir, yöneticiye de "Ben size anlattım ama siz bana inanmadınız" deme şansı da verir. Olası bir başarısızlıkta da yönetimin değişmesi kaçınılmaz olur.
Ülkemizde buna benzer bir ürün var kira sertifikası. Bir gayrimenkulün gelirini elde ettiğin finansman karşılığı yatırımcı ile belli bir vadede paylaşıyorsun. Çok kolayca bu futbola ve gelirlerine uygun bir ürün olarak geliştirilebilir.
Sonuç olarak; bu yöntem
1- Taraftar bazlı ucuz finansman sağlar.
2 - Yönetimlerin de verdikleri söz ve vaatlerinin gerçekleşmesi açısından taraftar denetiminu sağlar.
3 - Taraftar da "sportif başarı istiyorum ama ben bir şey yapmam" durumundan kurtulur. Aktif olarak 'yönetim erki'ne katılır.
4- Ayrıca paylar çok küçük miktarlara örneğin 10 USD'ye bölünerek her keseye uygun hale getirilir.
Yasal Düzenleme sadece futbol ile iştigal eden kurumlarla sınırlı hale getirilerek yapılabilir. Yatırımcı/taraftar da başta ne aldığını bilir. Ülkemizde daha önce yaşadıkları mağduriyetler önlenir.
Yeni Kulüpler yasasında bu konu muhakkak düşünülmeli ve düzenlenmelidir. Aksi takdirde endüstri olmuş futbolda finansmansız başarı hayal olur.
Futbol bir ekonomik faaliyet olarak büyük riskler içeriyor. Bir kere başarı garanti değil. Kar amaç değil sonuç, asıl amaç sportif başarı. İnsan unsuru ve performansa bağlılık önemli risk unsuru, hiç bir şeyin garantisi yok. Durum böyle olunca bankalar sektöre ihtiyatlı yaklaşıyor, klasik bankacılık ve finansman teknikleri yetersiz kalıyor. Futbol kulüpleri çoğu zaman finansman bulamıyor, bulsa bile yetersiz oluyor veya taşıdıkları risklerin doğal sonucu olarak çok pahalı oluyor.
Futbol Kulüpleri için en makul çözüm geniş kitlelerin sisteme entegre edildiği ve şirketlerin finansmanına katkıda bulunduğu 'Sermaye Piyasaları'nı kullanmalarıdır.
Ancak sermaye piyasaları sanıldığı gibi Futbol Kulüplerini para kazanan ekonomik birimler gibi gösterip hisselerini yatırımcıya satıp, sonra futbol kulüpleri zor duruma düşünce kuralları uygulamayıp yatırımcıyı mağdur eden ülkemizdeki uygulamalar demek değil.
Kısaca anlatırsak sermaye piyasaları ikiye ayrılıyor 1- Hisse Senedi Piyasası 2 - Menkul Kıymet Piyasası ki menkul kıymet piyasası çok daha büyük ve derinliği fazla, hani şu hepimizin bildiği Devlet Tahvili, Hazine Bonosu'nun alıp satıldığı piyasa.
Bu piyasada gidip doğrudan halktan borçlanabiliyorsunuz.
Futbol kulüplerinin gelir kaynağı taraftardır. Taraftar "sportif başarı" ister. Bunun olması için kulübüne destek olur. Öyleyse futbol kulübü finans için taraftarına "sportif başarı vaadi" satmalıdır.
Futbol kulüplerinin 3 temel gelir kalemi var.
1- Stad gelirleri
2- Naklen yayın gelirleri
3- Ticari gelirler (forma satışı vs.)
Bunlar kulübe ve sportif başarıya göre artar veya azalır.
Türkiye'de ve dünyada bu gelirlerin "menkul kıymetleştirilmesi için" (securitizasyon) hukuki alt yapı yok. Yani şunu demek istiyorum Futbol Kulüplerini bu gelirleri teminat göstererek halktan borç isteyebileceği ve gelirini paylaşabileceği yasal altyapı yok.
Futbol Kulübü Yönetimi çıkıp der ki; "Ben önümüzdeki 10 yılda 3 Şampiyonluk, 1 UEFA kupası, 1 Şampiyonlar Ligi kazanacağım. Bunun için bana 100 milyon USD lazım, ancak bunu yapınca da yılda 15 milyon USD ilave gelir elde edeceğim bu 100 milyon USD'yi bana 10 yıllığına borç verirseniz ben de elde ettiğim geliri sizinle paylaşırım."
Örneğin; "10 yılda yıllık 20 milyon TL'den 200 milyon TL. yayın geliri elde edeceğim, bana 100 milyon TL. borç verin. TFF naklen yayın gelirlerini bana ödemesin bir havuzda toplasın ve benim sizden aldığım borç karşılığında anapara ve geliri size paylaştırsın."
Başka bir örnek daha: "Stadım var. Yılda 50 milyon TL geliri var. Doluluk yüzde 50. Bana 10 yıl için 500 milyon TL borç verin, ben sportif başarı elde edeyim. Doluluk yüzde 75 olsun, elde edilen ilave 250 milyon TL de sizin olsun. Stad gelirlerini ben kontrol etmeyeyim. Bankada bir hesap açalım, gelir orada toplansın ve hak sahiplerine ödeme yapsın. SPK da denetlesin."
Yukarıda bahsettiğim gelirlerle bu menkul kıymet için teminat sağlayacak hukuki alt yapı oluşturularak sistem kurulur.
Üstelik bu yöntem bir faiz değil gelir paylaşımı içerdiği için de herkese uygun bir yatırım aracı olur, taraftara sorumluluk verir, yöneticiye de "Ben size anlattım ama siz bana inanmadınız" deme şansı da verir. Olası bir başarısızlıkta da yönetimin değişmesi kaçınılmaz olur.
Ülkemizde buna benzer bir ürün var kira sertifikası. Bir gayrimenkulün gelirini elde ettiğin finansman karşılığı yatırımcı ile belli bir vadede paylaşıyorsun. Çok kolayca bu futbola ve gelirlerine uygun bir ürün olarak geliştirilebilir.
Sonuç olarak; bu yöntem
1- Taraftar bazlı ucuz finansman sağlar.
2 - Yönetimlerin de verdikleri söz ve vaatlerinin gerçekleşmesi açısından taraftar denetiminu sağlar.
3 - Taraftar da "sportif başarı istiyorum ama ben bir şey yapmam" durumundan kurtulur. Aktif olarak 'yönetim erki'ne katılır.
4- Ayrıca paylar çok küçük miktarlara örneğin 10 USD'ye bölünerek her keseye uygun hale getirilir.
Yasal Düzenleme sadece futbol ile iştigal eden kurumlarla sınırlı hale getirilerek yapılabilir. Yatırımcı/taraftar da başta ne aldığını bilir. Ülkemizde daha önce yaşadıkları mağduriyetler önlenir.
Yeni Kulüpler yasasında bu konu muhakkak düşünülmeli ve düzenlenmelidir. Aksi takdirde endüstri olmuş futbolda finansmansız başarı hayal olur.