Mahkemeden emsal istifa kararı
16 sene boyunca çalıştığı işyerinin küçültme politikası doğrultusunda baskı altında imzaladığı istifa mektubu ile kapı önüne konulan işçi soluğu İş Mahkemesi’nde aldı. Mahkemeden sonra işçiye bir müjde de Bölge Adliye Mahkemesi’nden geldi.
Küçültmeye giden işyeri sahibi iddiaya göre çalışanları tek tek odaya çağırarak istifa dilekçesi imzalatmaya zorladı. İstifa dilekçesi imzaladığı gerekçcesiyle kapı önüne konuylan 16 yıllık çalışan, soluğu İş Mahkemesi’nde aldı.
İş akdi feshinin istifa olarak gösterildiğini, oysaki istifa belgesini rızası ile imzalamadığını, davalı işverenliğin işletmesel büyüklüğü göz önüne alındığında pozisyon değişikliği yapılabilecekken iş akdinin fesih edildiğini öne sürdü. Feshin geçersizliğine ve işe iadesinin kabulüne, işe iadeye karar verilmesi ile birlikte davanın kesinleşmesine kadar boşta geçen 4 aylık ücreti ile işverenin süresi içinde işe başlatılmaması halinde 8 aya kadar iş güvencesi tazminatına karar verilmesi gerektiğini talep etti. Davalı şirket sahibi ise davacının 16 sene boyunca çalıştığını ve iş akdinin davacı işçinin rızası ile son bulduğunu, işe iade şartlarının oluşmadığını ve davanın reddi gerektiğini savunodu. İş Mahkemesi; davanın kabulüne, davacının işe iadesine hükmetti. Kararı davalı istinafa götürdü.
Devreye giren Bölge Adliye Mahkemesi, emsal nitelikte bir karara imza attı.
Kararda şu ifadelere yer verildi:
"Davacı tarafın istifa iradesinin bulunmadığına ilişkin iddiası, davacı tanık anlatımları ile ispatlanmıştır. Dosya çerçevesinde davalı tarafın iş sözleşmesini haklı veya geçerli nedenle feshettiğine ilişkin bir savunması bulunmadığı, buna ilişkin delil de sunulmadığı görülmüş, davalı tarafça yapılan feshin haksız fesih niteliğinde olduğu değerlendirilmiş ve davanın kabulü ile davacının işe iadesine karar vermek gerekmiştir. Dinlenen davacı tanıkları şirketin küçülmeye gitmesi nedeni ile toplu olarak işçi çıkartma yapmak üzere her bir işçiyi tek tek odalara alarak özel görüşme yapıldığını, hiçbirinin istifa etmeyi düşünmediği ancak ’verilen sözleşmeleri imzalarsanız çok daha sağlıklı olur’ dedikleri ortadadır. Birçok kişinin imzalamak zorunda hissettiği için imzaladığını, davacının da herkes imzalayacak diye imza attığını, imzalamayanlar olduğunu öğrenince çok üzülerek ağladığını beyan etmiştir. İstifa talebini içeren dilekçenin irade fesadı ile imzalatıldığı hususu tanık beyanları ile ispatlanmıştır. Ayrıca aynı tarihli ibraname ile ihtirazi kayıt ile imzaladığı bellidir. Davacının fesih iradesi olmadığı anlaşıldığından istinaf talepleri yerinde görülmemiştir. İlk derece mahkemesi kararı usul ve yasaya ve dosya içeriğine uygundur, aksine itirazların hiçbirisi yerinde görülmemiştir."