Makinelere yeni düzenleme ile koruma kalkanı

Makinelerle ilgili yapılacak yeni düzenleme ile, makinelerde kullanılan yazılımların doğrulanması ve bunların siber saldırılara karşı korunması gibi hususlar gerekli kılacak.

Makinelere yeni düzenleme ile koruma kalkanı

Türkiye Makina Federasyonu (MAKFED) Genel Sekreteri Zühtü Bakır, yaptığı açıklamada, makine sektörünün 2021 sonunda 23 milyar dolar ihracatla Türkiye'nin en büyük ikinci sektörü olduğunu belirterek, sektör olarak 2022 için 27 milyar dolar olan ihracat hedefine inançlarını koruduklarını ifade etti.

Sektörün ihracat odaklı büyümesini sürdüreceğini öngördüklerini aktaran Bakır, "Yakın dönemde Avrupa'ya yönelik enerji arzındaki sıkıntıların ülkemiz ürünlerine yeni bir talep dalgası oluşturması yanı sıra üretime dair iş birlikleri veya doğrudan yatırımlara olumlu etkileri olacağını düşünüyoruz." diye konuştu.

"Dijitalleşmedeki gelişmeler dikkate alınarak hazırlandı"

Bakır, Makina Emniyeti Yönetmeliği'nin kaynağı olan 2006/42/EC sayılı Avrupa Birliği Direktifi revizyonu öneri metninin 21 Nisan 2021 tarihinde Avrupa Komisyonunca yayımlandığını hatırlatarak, şunları kaydetti:

"Önümüzdeki aylarda aşağı yukarı aynı içerikte bir regülasyon niteliğinde yayımlanacak düzenlemenin zorunlu hale gelmesi için 30 aylık bir geçiş süresi öngörülüyor. Yeni düzenleme, makinelerde kullanılan yazılımların doğrulanmasını ve bunların siber saldırılara karşı korunması gibi radikal hususları gerekli kılıyor. Bu konuda üçüncü taraf belgelendirme kuruluşlarına da yeni roller biçiliyor.

Nesnelerin interneti, yapay zeka ve yeni nesil otonom robotlar gibi dijitalleşmedeki gelişmeler de dikkate alınarak hazırlanan Makine Direktifi revizyonunun odaklandığı başlıca hususlar var. Bu hususlar şunlar: makine direktifinin gelişmekte olan teknolojilerden kaynaklanan yeni riskleri yeterince kapsamaması, kapsam ve tanımlardaki bazı muğlaklıklardan kaynaklanan yasal belirsizlik ve geleneksel teknolojilerdeki olası güvenlik açıkları, yüksek riskli makineler için bazı şartlardaki yetersizlikler, basılı doküman esasının getirdiği mali ve çevresel maliyetler, Avrupa Birliği ürün güvenliği mevzuatının bazı bölümleriyle olan tutarsızlıklar, çeviriden kaynaklanan yorum farklılıkları."

MAKFED olarak yeni Makine Yönetmeliği'nin Avrupa Birliği ile eş güdüm halinde Türkiye'de de yürürlüğe girmesi ve sektörün tüm yönleri ile buna hazır kılınması yönünde başta Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı olmak üzere tüm kuruluşlarla iş birliği halinde çalışmaları sürdürdüklerini belirten Bakır, "Makine sektörünü üretimin lokomotifi olarak görüyoruz. Tüm sanayi politika ve stratejilerinde makine sektörünün önceliklendirilmesi, kamunun konuya verdiği önemi ortaya koyuyor. Bu doğrultuda, yerlileştirme ve teknoloji geliştirmeyi esas alan Teknoloji Odaklı Sanayi Hamlesi Programı'nda pilot sektör olarak makinelerin seçilmesi ve devamındaki çoğu çağrıda olan sektör projelerinin hayat bulması dış ticaretin dengelenmesine büyük katkı sağlayacak." dedi.

"Sertifika bir makinenin ihracat vizesidir"

TSİ Uluslararası Belgelendirme Hizmetleri Genel Müdürü İbrahim Türk ise sertifikanın bir makinenin ihracat vizesi olduğuna dikkati çekerek, "Sertifikasyon piyasadaki haksız rekabetin önüne geçerek tüm üreticilerin belli bir kalite seviyesinin üzerinde üretim yapmasını sağlar. Artan kalite ihracat seviyesinin de yükselmesinde rol oynar." diye konuştu.

Sertifikasyonu zorunluluk olarak görmek yerine katma değer olarak görmenin, dünya pazarında daha kaliteli ürünler ile daha büyük bir pazar payına sahip olmanın önünü açacağını aktaran Türk, şu ifadeleri kullandı:

"Endüstri 4.0 dijital sanayi devrimi ile tüm dünyanın alışılmış üretim yöntemlerini hızla değiştirmekte, değişen makineler ile birlikte oluşabilecek riskler de değişiyor. Yeni makine emniyeti yönetmeliği yeni teknolojiler ile donatılmış makinelerin risklerini en aza indirecek şekilde hazırlanmıştır. İhracatçılarımız, pazarlarına her zaman en yeni teknoloji ile hizmet vererek pazar hakimiyetlerini korumak adına sektördeki tüm yenilikleri her zaman en hızlı şekilde takip etmektedirler. Bu nedenle, ihracatçılarımızın tüm yeni yönetmeliklere hızlı şekilde adapte olacağını düşünüyorum.

Üreticilerimizin bu esnekliğinin ve gayretinin dünyadaki üretim eksenin yer değiştirmesi süreciyle ihracat oranlarımıza olumlu yansıyacağı düşüncesindeyim. Yönetmelikler belirlediği temel gereklilikler ile üreticileri belirli bir kalite seviyesinin üzerine çıkarır, bu seviyeyi yakalayamayanların pazardan çekilmek durumunda kalması pazardaki haksız rekabetin önüne geçer. Bağımsız denetim kuruluşları olarak minimum kalite seviyesini güncel yönetmelikler ile sağlamak adına elimizden geleni yapıyoruz. İdeal kalite seviyesine ulaşarak yurt dışı pazarındaki paylarını artırmak üreticilerimizin gayretleri sonunda gerçekleşecektir."