Mancini Arda'yı çağırdı
"Yarın gelsin"
Roberto Mancini ile Florya Metin Oktay Tesisleri'nde, yeşil çim sahaya bakan odasındayız. İtalya'nın efsane oyuncularından, aklıma Sampdoria forması ile kazınan bir futbol fenomeni o. Fiorentina, Lazio, Inter, Manchester City'de çalışmış Mancini Galatasaray eşofmanıyla karşımda. İtalya'da Sampdoria'yı, Türkiye'de Galatasaray'ı tutan biri için bu bir mucize. Roberto Mancini ne havalı, ne kibirli, ne de soğuk bir insan. Her şeyden önce kibar, sade, zarif, çocuk gibi meraklı. Bu "cool" kılıf altında demir gibi bir karakteri de saklıyor. İtalyanların sevdiği, saydığı, Rivera, Baggio gibi futbolcularla ayrı bir yere koyduğu bir sporcu. Hemen ikramda bulunuyor. Bana çay, (çayı Türkçe söylüyor), kahve, espresso ne içersin diye soruyor. Espresso deyince de kalkıp kahve makinesinde kendisi hazırlıyor. Tarzı bu, pekala telefonu açıp "Oğlum bize bir çay bir kahve" diyebilirdi. Sohbet esnasında kahveyi içmeyi unuttuğum için soğuyor, "kahven soğudu" deyip ikinci kez kalkıp yapıyor. Konuşmaya en güncel konudan başlıyoruz:
Fenerbahçe- Trabzonspor maçının sonucu, Galatasaray'ın şampiyonluk şansını azalttı mı?
Hiç birşeyi değiştirmedi. Bizim puan farkını telafi etmemiz gerekiyor. Önümüzde 10 maç var. Derbiyi evimizde oynayacağımızı da göz önüne alırsak, Fenerbahçe'yi geçme şansımız kesinlikle var. Bize bağlı. Deplasmanda daha iyi oynamak zorundayız. İyi maç çıkarıyoruz ancak beraberlikle bitiyor. Bunu kabul etmek mümkün değil.
Galatasaray neden deplasmanda maç kazanamıyor. Psikolojik baskı mı var?
Hayır, hayır! Deplasmana çıkıp kötü oynarsın bu başka bir şey. Biz son deplasman maçlarında Antalya'da ilk 20-25 dakikada 3-4 gol atabilirdik. Atamadık. Rize'de maçı rahatlıkla alabilirdik. Hata yaptık. Deplasmanda belki de gol atacağımızı düşünüyoruz, ancak futbolda iki farkı bulup rakibi umutsuz hale getirmen lazım. Eğer şampiyon olmak istiyorsak deplasmanda 3-4 maçtan galibiyetle çıkmamız gerekiyor.
ÖZGÜRLÜK YANLISI BİR ANTRENÖRÜM
Türk futbolcular, Terim gibi Baba- Patron bir teknik adamdan sonra Mancini ile çalışıyorlar. Sen daha farklı bir teknik direktörsün, tarzın nedir? Kendini Galatasaray takımına nasıl empoze ettin?
Ben yeterince özgürlük yanlısı bir antrenörüm. Ben demokrasiye inanıyorum.
Bu Türk futbolculara uygulanabilen bir model mi? Çalışıyor mu?
Buraya geldiğimde bana hemen şunu söylediler: "Türk futbolcular da Ruslar gibidir. Sopalaman gerekir" Ben böyle olduğunu düşünmüyorum. Sadece böyle alıştırılmışlar. Bu doğru değil. Sopayla takım yönetmem. İnsan kendi oğlunu sürekli sopalayamaz. Özgür bırakman, mutlu kılman, serbest oynamasını sağlaman da lazım. Ben futbolcuların başka yolları izleyerek de daha üst bir seviyeye gelebileceklerine inanıyorum. Ben oldukça liberal bir insanım. Ancak hem antrenmanda hem de maçta futbolculardan maksimumu vermelerini isterim. Bir futbolcu eğer böyle futbol oynama şansını yakalamışsa bu dünyanın en güzel şeyi. Futbolcu verebileceğinin en fazlasını vermek zorunda. Ben bunun doğru yol olduğuna inanıyorum. Hep böyle yaptım. Bakalım burada başarılı olacak mıyım? Bu formül ne sonuç verecek? Şimdiye kadar futbolcularda iyileşme kaydedildi. Kendi başlarına bırakmadık elbette. Futbolcuların yüzde yüzlük bir randıman vermeleri, bunun için çabalamaları lazım.
ARDA DÖNSÜN ONUN YERİ GALATASARAY
Tabi ki Arda Turan'ı sormadan olmazdı. Konuyu Arda Turan'a getirdik. Mancini bakın neler söyledi.
Arda Galatasaray'ın sembol oyunculardan, Atletico Madrid'den dönme ihtimali var mı?
Bana kalırsa hemen dönsün, onun yeri burası, Galatasaray. Ama bunlar aynı zamanda büyük maddi konular.
Arda'nın dönmesi konusunda Başkan'la konuştunuz mu?
Başkan bunu zaten biliyor. Benim söylememle değil… Dediğim gibi bana kalsa Arda Turan yarın hemen gelsin.
Türkiye'de ligin kalitesini yüksek bulmadığını söyledin. Nedenleri nedir?
Bazı kurallar yüzünden. Bu kurallardan biri de, yabancı oyuncu sayısının sınırlanması. Bütün takımlar, Avrupa kupalarında oynadığına göre, diğer ülkelerde olduğu gibi olmalı. Eğer Şampiyonlar Ligi'nin kalitesinin yükselmesini istiyorlarsa yabancı oyunculara ihtiyaç var. Yabancı oyuncuların ulusal futbola, milli takımı kısıtladığını düşünen çok ülke var. Ama bu doğru değil. Bundan milli takım zararlı çıkar düşüncesi yersiz. Halbuki Türkiye'de lige ne kadar çok yabancı futbolcu getirirsen, Türk futbolcuların da kalitesi yükselir. Türk ligi böylece dünyada da izlenir ama bakıyorum, izlenmiyor. ABD'deki futbol ligi bile izleniyor tüm dünyada. Türkiye'de önemli şehirler de gördüm, önemli takımlar var. Bu takımların da seviyesi yükselirse lig de yükselir.
DÜNYANIN EN İYİ PİLAVI BURADA
Türk mutfağı ile aran nasıl?
Burada, Florya'da balığı çok güzel yapıyorlar, Levrek'e (Türkçe söylüyor) bayılıyorum. İnanılmaz bir pilav pişiriyorlar. Daha iyisini dünyanın hiçbir yerinde yemedim. Çok güzel tavuk pişiriyorlar. İstanbul'da dünyanın en iyi restoranları var, Londra gibi.
İtalyan restoranlarına gidiyor musun?
Bir kez başkanla gittik. Bebek'teydi galiba. Ama çoğunlukla Türk mutfağından yiyorum. Florya'da tesislerde tamamen Türk yemekleri pişiriliyor. Her İtalyan gibi "pasta"yı (makarnayı) en iyi İtalyanların yaptığını düşünüyorum. Ancak, sebze, meyve, et, balık her şey mükemmel. Türk mutfağı ile aram çok iyi.
Sen yemek yapıyor musun? Buradaki küçük İtalyan topluluğu ile kastediyorum.
Yalnız kaldığımızda evde makarna yapıyoruz. Salsano, Lombardo, Taffarel ile.
GENÇLERİNİZ TERBİYELİ
Türkiye'ye daha önce Lazio, Inter takımları ile maç için geldin. Ancak bu kez 5 ay gibi bir süre bu şehirde oturdun. Türkiye, Türkler, İstanbul izlenimlerin nasıl?
Türkiye'yi tanımayanların çoğu buraya gelmeden önce yanlış fikirlere sahipler. Türkiye'yi hala üçüncü dünya ülkesi sanan insanlar var. İstanbul büyük, önemli bir şehir. Ancak insanlarda önyargılar var. Türkiye'yi insanlarını tanımamaktan gelen önyargılar var.
Belki de tarihi, dini kökeni, Doğu'lu bir ülke olmasından kaynaklanan önyargılar…
Bana göre biraz hepsi, diyebilirim. Benim burada keyfim çok yerinde. Kendimi İtalya'da gibi hissediyorum. İnsanlar terbiyeli, bunu Galatasaray, Fenerbahçe, Beşiktaş taraftarları için söyleyebilirim. Dışarda, sokaklarda çok güzel, iyi terbiye almış bir gençlik gözlemliyorum. Akşam restoranlara gittiğimde de bu böyle. İstanbul, güzel, keyifli, fantastik bir şehir. Dünyanın en güzel şehirlerinden biri.
İstanbul'u gezme şansınız oldu mu? Sosyal hayat nasıl?
Vaktimizin büyük bir kısmı çalışarak geçiyor, yapacak çok şey var. Ama vaktim oldukça şehri ziyaret ediyorum. Ayasofya, Sultanahmet Camiisi'ni görme şansım oldu. Bozdoğan Kemeri (Saraçhane), Galata Kulesi, İstanbul Modern'i gezdim.
KAPALIÇARŞI HARİKA AMA YÜRÜYEMİYORUM!..
Evde neler pişiriyorsunuz?
Penne all'arabbiata, Penne al pesto, Troffie al pesto. Genellikle masörümüz ya da Taffarel yemekleri pişiriyor.
Bunları anlatman iyi oldu, yavaş yavaş üstündeki sır perdesi kalkıyor..
(Gülüyor) İstanbul'da yapmayı en sevdiğim şeylerden biri de Kapalıçarşı'ya gitmek, bayılıyorum oraya. Tabii yürümek mümkün değil.
Adım başı durduruyorlar herhalde..
Evet, benim için Kapalıçarşı dünyadaki en cazibeli yerlerden biri, bütün o akıp giden insanlar, dükkanlar, masal gibi. Ekibim de ben de aynı şeyi hissediyoruz. Burası harika bir şehir.
BİR TÜRKİYE BİR RUSYA!
Sen 6+0+4 kuralının Türk futboluna zarar verdiği kanaatindesin.
Evet bence yüzde yüz zarar veriyor. Yüzde yüz değiştirilmesi gerekir. Yabancı limiti getiren iki ülke var biri Rusya, diğeri Türkiye. Bu kabul edilebilir bir şey değil. Milli takım kısıtlamayla başarılı olmaz.
KAHVELER MANCİNİ'DEN
Roberto Mancini, SABAH Roma temsilcisi Yasemin Taşkin'ı Florya'daki ofisinde iki saat boyunca ağırladı. İtalyan teknik adam sorulan her soruya samimi yanıtlar verdi. Roberto Mancini, soru sormaktan kahvesini soğutan Taşkın'a ikinci kahveyi de kendisi hazırladı.